Şakk-ı Kamer Mucizesi

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
HAZRET-İ MUHAMMED Aleyhisselâm

Şakk-ı Kamer Mucizesi
Her peygamberden bir takım olağanüstü şeyler istenmiş, akla gelmedik mucizeler beklenmiştir. Şu kadar var ki bu mucize isteyen sapıkların çoğu, istedikleri mucize gösterildiğinde yine inanmamış ve peygamberlerini sihirbazlıkla suçlamışlardır.
Nitekim Mekkeli müşrikler de sırf alay olsun diye zaman zaman bir takım mucizeler istemekten geri kalmamışlar, Resulullah Aleyhisselâm'ı küçük düşürmek için bu yolu seçmişlerdir.
"Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmadan herhangi bir âyeti (mucizeyi) kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri gelince de hak ile hükmolunur ve bâtılı seçenler o zaman hüsrana uğrarlar." (Mümin: 78)
Hicretten beş yıl kadar önce idi. Kureyş'in Ebu Cehil gibi, Velid bin Muğire, Âs bin Vâil gibi, Nadr bin Hâris gibi ileri gelenlerinden bazıları Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e: "Eğer sen gerçekten peygamber isen ayı ikiye ayır." dediler. "Eğer bunu yaparsam iman eder misiniz?" diye sordu. "Evet iman ederiz." dediler.
Bunun üzerine ayın bedir halinde iyice göründüğü, yeni yeni yükseldiği bir gece Allah-u Teâlâ'ya sığınarak aya şehâdet parmağı ile işaret etti. Ay derhal ikiye ayrıldı, yarısı Safâ tepesi üzerinde, diğer yarısı da Safâ'nın mukabilinde olan Kaykaân tepesi üzerinde göründü, sonra tekrar eski vaziyetini aldı.
Resulullah Aleyhisselâm orada bulunanlara bu manzarayı işaret ederek:
"Şâhid olunuz!.. Şâhid olunuz!.." diye seslendi. (Müslim: 2800)
Fakat müşrikler bu apaçık mucizeyi gözleriyle gördükleri ve hayretler içinde kaldıkları halde inat ve inkârlarından vazgeçmediler. "Muhammed bizi büyüledi, sihir yaptı." dediler. "Ayı büyüledi ve ay yarıldı." diyenler de oldu. İçlerinden bazıları da: "Muhammed bizi sihirledi ise bütün insanları da sihirleyemez ya!" dediler. O sırada seyahatten dönenler olmuştu. Onlara sordular, "Evet ay'ı biz de iki parçaya ayrılmış bir halde gördük." diye cevap verdiler. Her taraftan gelenlerden ayın ikiye ayrıldığını görüp de haber vermeyen bir kimse kalmadı.
Buna rağmen müşrikler: "Ebu Tâlib'in yetiminin sihri semaya da tesir etti." diyerek: "İman ederiz." vâdinde bulundukları halde imandan yine yüz çevirdiler. Sapıklıklarında devam ettiler.
Resulullah Aleyhisselâm'ın bu en parlak mucizesini inkâr etmeleri üzerine Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'lerini inzâl ederek şöyle buyurdu:
"Kıyamet saati yaklaştı ve ay yarıldı." (Kamer: 1)
Müminlere sevabın, kâfirlere cezânın vaad edildiği kıyamet vakti günden güne yaklaşmaktadır. Son peygamber Muhammed Aleyhisselâm'ın en parlak mucizelerinden olan ayın yarılması mucizesi meydana geldi.
Bu mucize yalanlamaya imkân bırakmayacak şekilde fiilen vuku bulmuştur. Eğer müşrikler yalanlamaya bir yol bulabilselerdi mutlaka yalanlayacaklardı. Halbuki onlar ancak: "Büyülendik!" diyebildiler.
Bu mucize mütevatirdir. Kur'an-ı kerim'de delili mevcuttur. Buhârî, Müslim ve diğer sahih Hadis kitaplarında muhtelif rivayetler bulunmaktadır.
"Onlar bir mucize görseler, hemen yüz çevirirler ve: 'Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür.' derler." (Kamer: 2)
Hiçbir delili, hiçbir mucizeyi nazar-ı itibara almıyorlar da büyü deyip geçiyorlar. Halbuki büyü her ne suretle olursa olsun bâtıl olacağından, onların böyle söylemeleri şaşkınlıkla bir nevi tenakuza düşmüş olduklarını göstermektedir.
"Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular." (Kamer: 3)
Bir şey bildiklerinden veya bir delile dayandıklarından değil de, keyiflerine ve nefislerinin isteklerine uydukları için yalanladılar. Şeytanın kendilerine süslü gösterdiği bâtıl yollara saptılar. Meydana gelen hadisedeki gerçeğin lüzumunu hesaba katmadılar.
"Halbuki her iş kararlaşmıştır." (Kamer: 3)
Bütün işler bir hedefe ulaşmaktadır. O hedefte mutlaka karar kılacaktır. Her şey yerinde ve zamanındadır. Dünyada olsun ahirette olsun, iyi olsun kötü olsun, bütün neticeler bu şekilde ortaya çıkar.
Bu böyle olduğuna göre Resulullah Aleyhisselâm'ın hakikat ve yüceliği, şan ve şerefi zuhur edecek; karşı çıkanların gaye ve maksatları da günü gelince ortaya çıkacaktır.
"Andolsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice mühim haberler gelmiştir." (Kamer: 4)
Geçmiş nesillerin haberlerinin yer aldığı Kur'an-ı kerim'de kâfirleri küfürlerinden vazgeçirecek buyruklar gelmiş bulunmaktadır.
"O haberlerde hikmetin en üstünü vardır. Fakat uyarılar aslâ fayda vermiyor." (Kamer: 5)
Aklını kullanan ve düşünen kimseler için Kur'an-ı kerim'de bulunan hikmetin ulaştığı dereceye hangi hikmet ulaşabilir? Fakat Kelâmullah'ı dinlemeye karşı kulaklarını kapayanlara hiçbir uyarının ve tehdidin faydası dokunmuyor. Böyle bir kimseyi Allah-u Teâlâ'dan başka hiç kimse hidayete erdiremez.
"O halde sen de onlardan yüz çevir." (Kamer: 6)
Çünkü onlar hakikate kulaklarını tıkamışlar, verilen öğütleri dinlemek istemiyorlar.
Âyet-i kerime'lerde şöyle buyurulmaktadır:
"Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almazlar. Bir âyet (mucize) gördüklerinde alaya kalkışırlar. Ve derler ki: Bu apaçık bir büyüdür." (Sâffât: 13-15)
İnkârlarını böyle bâtıl bir iddiâ ile kuvvetlendirmek isterler.

İran-Bizans Savaşı:
İslâm'ın intişârı sıralarında Doğu Roma ile İran, dünyanın en büyük devletleriydi. Nübüvvetin beşinci yılında, Hıristiyan olan Romalılarla Mecûsî olan İranlılar birbirleriyle kanlı bir savaşa girişmişler ve İranlılar üstün gelmişlerdi. Rumlara iki koldan saldırmışlar, Rum kuvvetlerini denize dökünceye kadar takip etmişler, Suriye'deki bütün mukaddes şehirleri zaptetmişler, Filistin ve Kudüs'ü ele geçirmişlerdi. İstilâ ettikleri yerlerdeki bütün kiliseler yıkılmış, bütün dini binalar tahrip edilip kirletilmişti. İranlılara katılan yahudiler, binlerce hıristiyanı kılıçtan geçirdiler.
Bu istilâ tufanı Mısır'ı da basmış, İran orduları bir taraftan Nil vâdisini işgal ederek İskenderiye'ye ulaşmışlar, diğer taraftan bütün Anadolu'yu ele geçirerek İstanbul'un boğaziçi sahillerine kadar gelmişlerdi. İstanbul Doğu Roma İmparatorluğu'nun başşehri durumunda idi. Hatta imparator, İstanbul'u terkederek Kartaca'ya kaçmayı bile aklında kurmuştu.
İranlılar girdikleri her yerde ateşgedeler meydana getiriyorlar, böylece de hıristiyanlığın çıktığı yerlerde ateşperestliği yaymaya çalışıyorlardı.
Romalıların bu yenilgisi karşısında kendisine tâbi bulunan birçok memleketler isyan etmişler, bu devletin hakimiyetinden çıkmışlar, imparatorluk darmadağınık olmuştu. İç isyanlar başlamış, ordu dağılmış, hazine boşalmıştı.
İranlılar bu savaşa Mecûsîlikle Hıristiyanlık arasındaki üstünlük mücadelesi havası vermişler ve bunu siyasi bir fetihten daha çok Mecûsîliği yayma aracı olarak görmüşlerdi. Kudüs'ün fethinden sonra Hüsrev Perviz, İmparator Herakliyus'a yazdığı mektupta, bu zaferi Mecûsîliğin hak olduğunun bir delili olarak kabul ettiğini belirtmiştir.
İranlıların galip kumandanları, zaferin verdiği sarhoşlukla şöyle bir barış teklifi yaptılar.
İmparator İranlılar tarafından istenecek her şeyi verecektir. Bu cümleden olarak bin yük altın, bin yük gümüş, bin yük ipek, bin at, bin kadın teslim edecektir.
Rum imparatorluğu bütün bu aşağılayıcı şartları kabul etmiş, bu esaslar üzerinde barışı görüşecek bir heyet göndermişlerdi.
Heyet İranlıların yanına vardıkları zaman Hüsrev şu sözleri söyledi:
"Bizzat imparator Herakliyus karşıma zincirler içinde gelerek, asılıp çarmıha gerilmiş olan ilâhına karşılık ateşe ve güneşe tapmalıdır."
Bu yenilgi işte böyle bir yenilgiydi. Böyle bir çöküş içinde Rumların birkaç yıl içinde canlanıp yeniden toparlanacaklarına ve galip geleceklerine kesinlikle hüküm vermek şöyle dursun, ihtimal vermek bile havsalaya sığacak bir şey değildi.

Rumların bu bir daha kımıldayamayacak şekilde hezimete uğraması Mekke'de duyulunca, müşrikler çok sevindiler ve müslümanlara: "Siz ve hıristiyanlar ehl-i kitapsınız. Biz ve İranlılar ise kitapsız ümmîleriz. İranlı kardeşlerimiz sizin Rum kardeşlerinize gâlip geldiler. Biz de sizinle savaşacak olursak sizi mağlup ederiz." gibi şımarıkça sözler söylemeye başladılar.
Rumların mağlubiyet haberine Resulullah Aleyhisselâm da, müslümanlar da üzülmüşlerdi. Çünkü Rumlar ehl-i kitap, İranlılar ise mecûsî idi, ateşe tapıyorlardı. Bu sebeple tabii olarak Rumların tarafını tutuyor, ateşperestlerin hakim olmasını istemiyorlar, Rumların üstün gelmesini arzu ediyorlardı.

Allah-u Teâlâ inzâl buyurduğu Âyet-i kerime'lerle, Rumların İranlıları birkaç yıl sonra mağlup edeceğini haber vererek müminlerin üzülmesine gerek olmadığını hatırlattı:
"Elif Lâm Mim. Arzın size en yakın bir yerinde Rumlar mağlup oldular. Amma onlar bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde mutlaka gâlip geleceklerdir." (Rûm: 1-4)
Diğer bir savaş neticesinde o mağlubiyetlerinin intikamını alacaklardır.
Nitekim Kitab-ı ilâhî'nin bu haberi hiç umulmayan bir zamanda tahakkuk etti. Rumlar İranlıların işgal ettikleri yerleri kurtararak düşmanlarını Dicle ve Fırat'ın gerilerine attılar. Zerdüşt'ün doğum yerini harap edip İran'ın en büyük ateş tapınağını yerle bir ettiler.
Rumların mağlubiyetine üzülenlerden birisi de Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- idi. Âyet-i kerime'ler nâzil olunca çok sevindi. Allah-u Teâlâ'nın gerçek vaadine inanmanın verdiği cesaretle müşriklere: "Allah sizin sevincinizi fazla sürdürmeyecek. Çünkü O, birkaç sene içinde Rumların tekrar galip geleceğini haber verdi." diyerek bu tebşiri teşhir etti. Onlar ise buna imkân tasavvur edemiyorlardı. Böyle bir şey olacağını havsalasına sığdıramayan Ubey bin Halef bahse girişmeyi teklif etti. Kumar henüz o yıllarda haram kılınmamıştı. Üç yıl içinde Rumların galip gelip gelemeyeceği hususunda on deve üzerine bahse girdiler. Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- durumu arzettiğinde Resulullah Aleyhisselâm; Âyet-i kerime'de geçen ve "Birkaç sene" mânâsına gelen "Bid'" sözünün üç ile dokuz sene arasındaki bir süreyi ifade ettiğini, bu sebeple süreyi de deve sayısını da üç katına çıkarmayı teklif etti. Bu sefer süreyi dokuz seneye, deve sayısını da yüze çıkararak bahsi yenilediler.

Nitekim mağlubiyetlerinden dokuz yıl sonra Bizanslılar beklenmedik bir şekilde kalkınarak 624 yılında İran'a girdiler ve düşmanlarını müthiş bir bozguna uğrattılar. Buna da müslümanlar sevindi, müşrikler ise son derece üzüldü.
Rumların İranlıları kısa bir zaman içinde mağlup edeceklerine dair Kur'an-ı kerim'in haber verdiği mucizenin gerçekleştiğini gören birkaç Mekkeli, müslüman oldular.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- de, Ubey'in vârislerinden bahiste kazandığı develeri aldı ve Resulullah Aleyhisselâm'ın tavsiyesi üzerine fakirlere dağıttı.
Bu hususta nâzil olan Âyet-i kerime'lerin devamında şöyle buyuruluyor:
"Eninde sonunda emir Allah'ındır." (Rûm: 4)
Hüküm her zaman için Allah-u Teâlâ'ya âittir. Rumlar galip gelecekler diye, ondan sonra emir ve irade Rumlarda olacak zannedilmesin. Onlar galip gelmezden önce hakimiyet ne onların ne de İranlıların olmayıp Hakk'ın olduğu gibi, onların galip gelmesinden sonra yine Hakk'ındır. O, önce onları mağlup ettiği gibi, sonra da eder. Galibiyet ve mağlubiyetten hiçbiri O'nun hükmünün dışında değildir. O'nun yücelttiği yücelir, alçalttığı alçalır. O'nun emir ve iradesini kayıt altına alacak, sınırlandıracak hiç kimse yoktur.
"O gün müminler de Allah'ın yardımı ile sevineceklerdir." (Rûm: 4-5)
Allah-u Teâlâ'nın Rumların galip geleceğine dâir ilâhî vaadi gerçekleştiğinde müminler sevindiler.
Ehl-i kitap'tan olan Rumlar ateşperest İranlılara galip gelirken diğer taraftan da aynı yıl müslümanlar Allah-u Teâlâ'nın yardımıyla Bedir'de müşriklere karşı zafer elde ettiler. Hususiyetle kendilerini galip kılan bu ilâhî yardım karşısında daha çok sevindiler. Bu bakımdan Âyet-i kerime'nin bu sevinç gününü gösteren mucizesi, Rumların galibiyetini haber veren mucizesinden daha büyük bir şerefe hâizdir.

Böyle iken birçok kimseler bu hakikatten mahrumdurlar.
"Allah dilediğine yardım eder. O Azîz'dir, çok merhametlidir." (Rûm: 5)
O'nun yardımı sebeplere bağlı değil, sebepler O'nun iradesine bağlıdır. Her şey O'ndan gelmekte ve O'na gitmektedir.
Zafer insanların kendi zâtî güçlerinden doğan bir şey olsaydı, istenildiği zaman elde edilirdi. Aynı şekilde yenilgi de insanların zâtî bir zaaflarından dolayı husule gelen bir şey olsaydı, yine düşmanların istedikleri zamanda elde edilen bir şey olurdu. O kime dilerse ona yardım eder. O Azîz'dir, dostlarını da azîz kılar, güçlendirir, kuvvet ve kudretiyle onları takviye eder.

"Bu Allah'ın vaadidir. Allah vaadinden aslâ caymaz. Amma insanların çoğu bilmezler." (Rûm: 6)
Cehâlet ve dalâletlerinden, tefekkürden mahrumiyetlerinden dolayı Allah-u Teâlâ'nın vaadinin kıymetini ve kesinliğini takdir edemezler. O'nun verdiği sağlam sözün bozulması mümkün değildir.
http://www.hakikat.com/dergi/161/muhammedas161.html


Bu eser, Pakistan Devleti tarafından 1997 yılında düzenlenen Dünya Sîret yarışmasında birincilik ödülüne layık görülmüş ve Muhterem Müellif'e bir liyakat belgesi verilmiştir.
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
@kurt26
Sen neyi ispatlamaya çalışıyorsun?
Biz zaten Hz.Muhammedin Allah Resulu olduğuna iman ediyoruz.Peygamberimize Kuran dışında bir mucize verilmiş olsaydı Kuranı Kerim bunu bize söylerdi,Buhariye ve diğerlerine muhtaç etmezdi.

Buharide uydurma hadis yoktur diyorsun ama Buharinin kendisi ne derece güvenilebilir izle karar ver.

 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
@kurt26
Sen neyi ispatlamaya çalışıyorsun?
Biz zaten Hz.Muhammedin Allah Resulu olduğuna iman ediyoruz.Peygamberimize Kuran dışında bir mucize verilmiş olsaydı Kuranı Kerim bunu bize söylerdi,Buhariye ve diğerlerine muhtaç etmezdi.

Buharide uydurma hadis yoktur diyorsun ama Buharinin kendisi ne derece güvenilebilir izle karar ver.


Yaw, şu hadis münkiri şaklabanların yaptığı işe bakın ! Kısa yoldan “biz İslâm Dininde hadis diye bir şey tanımayız!” diyeceklerine gelmişler burada millete bilgisayarda EXCEL’le nasıl dört işlem yapılır onu anlatmaya çalışıyorlar !
Sizce de böyle bir çaba içine girmeleri yerine hadisleri ve muhaddisleri görmemek için başlarını kuma soksalardı daha iyi olmaz mıydı?
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Yaw, şu hadis münkiri şaklabanların yaptığı işe bakın ! Kısa yoldan “biz İslâm Dininde hadis diye bir şey tanımayız!” diyeceklerine gelmişler burada millete bilgisayarda EXCEL’le nasıl dört işlem yapılır onu anlatmaya çalışıyorlar !
Sizce de böyle bir çaba içine girmeleri yerine hadisleri ve muhaddisleri görmemek için başlarını kuma soksalardı daha iyi olmaz mıydı?
Sen boğazına kadara çamura girdin de ne oldu, üstünün başının çamuruna bakmadan millete nasıl temiz olunur diye hariçten gazel okuyosun.
Swn üstüne başına bak önce boğazına kadar pisliğe batmışsın
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com

Buharide uydurma hadis yoktur diyorsun ama Buharinin kendisi ne derece güvenilebilir izle karar ver.

Videoyu izledik.


Bu saçma videolarında matematik hesapları bile saçmadır.Mantıkları bile mantıksızdır.

İnsanın aklını çok küçümümsüyorsunuz.Hesaplarınız normal insana göredir.(Tabi daha gerçekçi bir hesap daha iyi olurdu.)
Şu videolarıda bir izleyin .
https://www.youtube.com/watch?v=pdI11myFszU
https://www.youtube.com/watch?v=mLDUCCz-Wa8
Daha fazlasını internetden bakın...

Gelelim İmam Buharinin aklına.İmam buharinin aklını sizin aklınız mı zannetiniz?


"Ebul-Heysem el-Küşmeyhenî, Firabrî'den o da Buharî'den şöyle dinlemiş: Kitabu's-Sahihin içine, önce yıkanıp iki rekat namaz kılmadıkça hiç bir hadis koymadım. el-Camiu's-Sahîh'i altıyüz bin hadis içinden seçip onaltı senede tasnif ettim ve bunu kendim ile Allah arasında bir hüccet kıldım. El-Câmiu's-Sahîh kitabına sahih olduğunu gerçekten bildikten sonra iki rekat namaz kılıp, bir de Allah'a istihâre etmedikçe hiç bir hadis koymadım. Bu kitabıma sırf sahih olan hadisleri koydum, sahih hadislerden bir kısmını da kitap uzamasın diye bıraktım (İbn Hacer, Hedyü's-Sârî, Mısır 1407 s. 9)."

Hesaplarına göre ortalama 97 hadis inceler demiş.İlk önce hadis ilmini öğrenmeleri gerek ki yorum yapabilsinler.Soruyum size bir matematik sorusunu çözen en başta zorlanan kişi.Sürekli soru çözerek 5 dakikada çözdüğü soruyu 1 dakikada çözemez mi?İnsanın yetenekleri gelişir.Normal bir akıldanda söz etmiyoruz.

"İmam Buhârî keskin bir zekâ ve ezberleme yeteneğine sahipti. Herhangi bir şeyi ezberlemesi için ona bir defa bakması veya onu bir defa dinlemesi yeterliydi."

Duyduğunu ezberleyen biri.

"İmam Buhârî küçük yaştan itibaren hadisle meşgul olmaya başlamıştır. Henüz on altı yaşında iken Abdullah b. Mübarek ve Veki b. Cerrâh'ın kitaplarını ezberlemiş; daha sonraları hadis toplamak için ülkeler dolaşmıştır. Suriye, Cezire, Basra, Kufe, Hicaz gibi o günün belli başlı ilim merkezlerini gezmiş ve oralardaki üstadlardan hadis tahsil etmiştir."

Şimdi size hızlı okuma hakkındada bir bilgi vereyim.İmam buharinin nasıl okuduğunu bilmiyorum.Hızlı okumada değil buna başka bir isim vermek gerek.

10 Yaşındaki Çocuk, Dakikada 11 Bin 725 Kelimeyle Dünya Hızlı Okuma Rekorunu Kırdı

http://www.sondakika.com/haber-10-yasindaki-cocuk-dakikada-11-bin-725-kelimeyle-3040880/

Akılnızın alamayacağı çok şey var diyoruz inanmıyorlar.Daha çok böyle örnek var.Acaba bir teknik mi var yoksa beyinle mi alakalı yani öğrenilecek bir şey değil mi bilemiyorum.

1 Dakikada Kitap Okuyan Çocuk
https://www.youtube.com/watch?v=WorPugVvK_w

İstihare namazına gelelim.

"Her şeyden haberdar olan Allah gibi, sana hiç kimse haber veremez." (Fâtır: 14)

Gaybıda bilen Allah Celle Celalühüdür.Ortalama günde 97 hadis incelmesi gerektiğini söylediniz.Bir istihare namazında hepsinin doğru olup olmadığını Allah haşa bildiremez mi?Sizin hesap ettiğiniz günde 97 hadis tek istihare namazıyla bildirilemez mi?

“Allah’tan korkar, takvâ sahibi olursanız mualliminiz Allah olur”
(Bakara: 282)

İstihare namazını alaya alanlar oldu bu sitede.

Ashab-ı kiram'dan Hazret-i Cabir -radiyallahu anh- şöyle demiştir:

"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi bize İstihare duâsını öğreterek buyurdu ki:

"Sizden biriniz bir işe niyetlendiği zaman, iki rekât nafile namaz kılsın ve şöyle duâ etsin:

"Allah'ım! Sen bildiğin için, senden hakkımda hayırlısını bana bildirmeni dilerim. Kudretinden güç isterim. Senin büyük keremini dilerim. Çünkü senin her şeye gücün yeter, benim yetmez. Sen her şeyi bilirsin ben bilmem. Bilinmeyenleri bilen ancak sensin.

Allah'ım! Sen bilirsin, eğer bu iş benim dinim, yaşayışım, işimin akibeti, hâlim ve istikbâlim hakkında hayırlı ise bunu bana nasip ve müyesser eyle. Eğer bu iş benim dinim, yaşayışım, işimin âkıbeti, hâlim ve istikbâlim hakkında şerli ise, onu benden beni ondan çevir. Hayır nerede ise, onu bana mukadder ve müyesser kıl. Beni onunla memnun eyle."
(Buharî)

Allah dilerse okumadanda yazmadanda öğretir.Peygamberler okuyup mu öğrendi?

“Her ilim sahibinin üstünde daha üstün bir bilen vardır.” (Yusuf: 76)

“Biz ona nezdimizden bir rahmet verdik, tarafımızdan has bir ilim öğrettik.” (Kehf: 65)




"...Allah-u Teâlâ kime has ilim verirse, o sırlara o mazhardır. Bu gizli ilim yalnız hususiyetle O’nun seçtiği, öğrettiği kimseye mahsustur. Seyr-ü sülûkta olanlara, diğer velilere dahi mahsus değildir. Bu ilim verilme iledir, kişide hiçbir şey yoktur.

Allah-u Teâlâ dilerse Hızır Aleyhisselâm’a “Has ilim”öğrettiği gibi, dilediğine de vasıtasız ilim öğretir.

Nitekim Allah-u Teâlâ Musa Aleyhisselâm’a vâkıf ettirmediği ilmi Hızır Aleyhisselâm’a vâkıf ettirdi..."



Ali imran süresi
40.Zekeriyâ: “Ey Rabbim! Benim nasıl oğlum olabilir? Bana ihtiyarlık gelip çattı, karım da kısırdır. ” dedi. Rabbi: “Öyle de olsa, Allah dilediğini yapar.buyurdu.

Ali İmran Süresi
26.De ki: “Ey mülkün sahibi Allah! Sen mülkü kime dilersen ona verirsin, kimden dilersen ondan alırsın. Kime dilersen ona izzet verirsin, yükseltirsin. Kime dilersen ona zillet verirsin, alçaltırsın. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kâdirsin. ”
 
B

bamda

Guest
Aziz kardeşim gördüğünü duyduğunu ezberleme bir meziyyet değil patalojik bir durumdur.OTİSTİK'LER DE görülen bir durumdur.Çünkü beyin bilgi ayıklıyamıyor teyb gibi her şeyi kaydediyor..
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Sirke dönmüş burası ya hu, komedi resmen...
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Aziz kardeşim gördüğünü duyduğunu ezberleme bir meziyyet değil patalojik bir durumdur.OTİSTİK'LER DE görülen bir durumdur.Çünkü beyin bilgi ayıklıyamıyor teyb gibi her şeyi kaydediyor..
@PUTKIRAN seni artık bu mesajı beyendiğine göre sende katılıyorsun.Öğrenmek için sormuyor sırf düşmanlık yapıyorsunuz bizde ona göre davranırız.

Her akıllıya hasta demek büyük bir delilik değil mi?O kadar video ekledik hiç mi aklınız çalışmadı?

"Aklınızı kullanmıyor musunuz?" (Bakara: 44)

Size basitce anlatmaya çalıştık onuda anlamadınız.Gelmişler önüme matematik hesabı bile yapamayan bir cahili koymuşlar.Siz kim İmam Buhariyi anlamak kim.

Siz sadece hakaret etmeyi biliyorsunuz.Nefsin her dediğini yapana ne anlatsak boş...Kendinizi alim görüp kibirleniyor kuranı kendinizce anladığınızı sanıyorsunuz.Yeri geldiğindede ayetleri çarpıtmayı çok iyi biliyorsunuz.

Böyle düşmanlık ederseniz bizde sizlere cevap vermeyiz.
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
İşin doğrusu, "öyle hesaplamalarla" ve "buhari hakkında anlatılanlara" dayanarak buhari hakkında değil, onun övüp duranlar (ve sözün en doğrusunu seven peygamberin aksine, sözün en doğrusunu sevmeyen bu övücüler) hakkında sonuçlar çıkartabilirsiniz.

İnsanları bilmez misiniz? 10 der yüz der, aslında söyledikleri vakanın bilmem kaç mislimiştir...
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Saygısızlık yapma hadis münkiri ve evliya düşmanı.

Sirkin baş aktörü de hemen rolünü benimsemiş.
Hazreti Peygamber A.S adına uydurulan her cümleye,
Kendine Allah'ın ötesine berisine yer icad edip insanları kendine hamdetmeye ve kulluğa davet eden her 'Veli' etiketli düzenbaz
benim açık düşmanımdır.

Dininde ilk bilmen gereken şey düşmanındır.
Şeytan, şeytanın elçileri ve aldatmış avaneleri nasıl Allah'a karşı yalanlar hileler kuruyorlar,
tabi olduğumuz kitap bize açık seçik gösteriyor.

"Allah aklını kullanmayanların üzerine pisliği boca eder" Hz.Allah...
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Sirkin baş aktörü de hemen rolünü benimsemiş.
Hazreti Peygamber A.S adına uydurulan her cümleye,
Kendine Allah'ın ötesine berisine yer icad edip insanları kendine hamdetmeye ve kulluğa davet eden her 'Veli' etiketli düzenbaz
benim açık düşmanımdır.

Dininde ilk bilmen gereken şey düşmanındır.
Şeytan, şeytanın elçileri ve aldatmış avaneleri nasıl Allah'a karşı yalanlar hileler kuruyorlar,
tabi olduğumuz kitap bize açık seçik gösteriyor.

"Allah aklını kullanmayanların üzerine pisliği boca eder" Hz.Allah...
Şu mesajına bak.
Ayet yazacaksan düzgün yazacaksın.Sözde yanlız kuran diyorsunuz.Hadisleri inkar ediyorsunuz.Hakaret,iftira,yalandan başka söz çıkmıyor ağızınızdan.

Ömer Öngüt (k.s) Mealidir.
Yunus Süresi
100.Allah'ın izni olmadan hiçbir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. O, murdarlığı akıllarını kullanmayanlara verir.

35 melali inceledik.Sizin eklediniz meal yok.mustafa ismailoğlu videosunun altına eklenmiştir.mustafa ismailoğlu kendi sitesinede eklemiş.

Nerde sapıtmış varsa onları takip ediyorsunuz.

Hz. Allahın Veli Kullarını Seytana Benzetenlere Cevaptır
http://www.ihvanforum.org/showthrea...rını-Seytana-Benzetenlere-Cevaptır&highlight=

Müşriklerle Veli Kullar Bir Olur Mu?
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?152160-Müşriklerle-Veli-Kullar-Bir-Olur-Mu&highlight=
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Şu mesajına bak.
Ayet yazacaksan düzgün yazacaksın.Sözde yanlız kuran diyorsunuz.Hadisleri inkar ediyorsunuz.Hakaret,iftira,yalandan başka söz çıkmıyor ağızınızdan.

Ömer Öngüt (k.s) Mealidir.
Yunus Süresi
100.Allah'ın izni olmadan hiçbir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. O, murdarlığı akıllarını kullanmayanlara verir.

35 melali inceledik.Sizin eklediniz meal yok.mustafa ismailoğlu videosunun altına eklenmiştir.mustafa ismailoğlu kendi sitesinede eklemiş.

Nerde sapıtmış varsa onları takip ediyorsunuz.

Hz. Allahın Veli Kullarını Seytana Benzetenlere Cevaptır
http://www.ihvanforum.org/showthrea...rını-Seytana-Benzetenlere-Cevaptır&highlight=

Müşriklerle Veli Kullar Bir Olur Mu?
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?152160-Müşriklerle-Veli-Kullar-Bir-Olur-Mu&highlight=
Bu konu ile ilgili İslamoğlunu ne dinledim ne okudum.
Ama senin ve sanal Veli'nin bu ayetten hiçbie şey anlamadığı açık.
Bu ayetleri anlamak için önce Kur'anı Allah'ın mesajı olarak kabul etmeniz ve bütüncül olarak okumanız gerekir.
Hayatında Kur'an okumamış adamlar Kur'an üzerinde cımbızla konuştuklarınız tabi olduklarınızın üzerinde kalem oynatmalarından ibaret.
Bu adamların okuduğunu anlayabildiğini bile düşünmüyorum ben ne Veli si, Ne Muttakii si.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bu adamların okuduğunu anlayabildiğini bile düşünmüyorum ben ne Veli si, Ne Muttakii si.

Neler saçmalıyorsun abdestsiz Hadis ve evliyâ münkiri !
Sen en önce Kurna abdestsiz dokunulmayacağını öğren ve git temizlen de gel ! Cenabet yaratık !
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Neler saçmalıyorsun abdestsiz Hadis ve evliyâ münkiri !
Sen en önce Kurna abdestsiz dokunulmayacağını öğren ve git temizlen de gel ! Cenabet yaratık !
Çok zoruna gidince hemen saldırgan yapın dökülüyor ortalığa. Belki ben senden daha abdestli geziyorumdur, genel de öyle gezerim, Cenabet de senin gibi Kur'andan nasibi olmayıp ömrü boyu necis içinde yaşamak zorunda olana denir. Kur'ana abdestsiz dokunmuyor muş, cebindeki telefona Kur'an yükleyip tuvalete girer çıkarsınız onu anlamazsınız, o hafıza kartında da Kur'an metni yazılı, hem de sesli, o zaman cep telefonuna da abdestsiz dokunma, dergi okuyosun içinde onlarca ayet var hem metin hem meal olarak, dergiye de abdestsiz dokunma diyor musun, bir tane ayet olsa bile o Kur'an olmuyor mu, yani kaç ayet olunca Kur'an oluyor?

Bu saçmalıklarını torunlarına anlarma bari onlar Kur'andan, İslamdan gafil kalmasınlar, zehirleme çocukları.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Çok zoruna gidince hemen saldırgan yapın dökülüyor ortalığa. Belki ben senden daha abdestli geziyorumdur, genel de öyle gezerim, Cenabet de senin gibi Kur'andan nasibi olmayıp ömrü boyu necis içinde yaşamak zorunda olana denir. Kur'ana abdestsiz dokunmuyor muş, cebindeki telefona Kur'an yükleyip tuvalete girer çıkarsınız onu anlamazsınız, o hafıza kartında da Kur'an metni yazılı, hem de sesli, o zaman cep telefonuna da abdestsiz dokunma, dergi okuyosun içinde onlarca ayet var hem metin hem meal olarak, dergiye de abdestsiz dokunma diyor musun, bir tane ayet olsa bile o Kur'an olmuyor mu, yani kaç ayet olunca Kur'an oluyor?

Bu saçmalıklarını torunlarına anlarma bari onlar Kur'andan, İslamdan gafil kalmasınlar, zehirleme çocukları.

İşte, bu yazınla abdestsiz olduğunun itiraf ve isbatını kendin yaptın ! Şu hâlde abdestli geziyorum sözün havalarda kaldı !
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
@Yahayy
Hadis münkiri,evliya düşmanı. şeytan seni parmağında oynatıyor.O kadar meal var ve sen meal eklemeyemi bile becerememişsin.Bir meal bulmuş oda mustafa ismailoğlunun .Demekki seni şeytan kontrol ediyor.
Senin gibi yalancı,iftiracı,hakaret eden biri elbette şeytan seni kullanır.
Bu kişi sırf kinini,nefretini bastırabilmek için bana iftira atmıştır.O kadar basit bir iftira ki sanki cevap veremeyeceğiz.
Diliyle helak olan çok onlardan birisin.Düşmanlığınla ancak kendini helak edersin.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
@Yahayy
Hadis münkiri,evliya düşmanı. şeytan seni parmağında oynatıyor.O kadar meal var ve sen meal eklemeyemi bile becerememişsin.Bir meal bulmuş oda mustafa ismailoğlunun .Demekki seni şeytan kontrol ediyor.
Senin gibi yalancı,iftiracı,hakaret eden biri elbette şeytan seni kullanır.
Bu kişi sırf kinini,nefretini bastırabilmek için bana iftira atmıştır.O kadar basit bir iftira ki sanki cevap veremeyeceğiz.
Diliyle helak olan çok onlardan birisin.Düşmanlığınla ancak kendini helak edersin.

Kurt26 artık ironik olma sınırını bile aştın, direk komedisin.
Cidden artık seni okurken kızamıyorum bile :)
Devam kardeş aynen, sizden her nesle lâzım...
 
Üst