Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi - A'mâk-ı Hayal

ISSIZ

Asistan
Katılım
7 Tem 2007
Mesajlar
494
Tepkime puanı
7
Puanları
0
975-6841-37-0.jpg





Büyük Türk aydını Flibeli Ahmet Hilmi Bey, sanatçı kimliğini de sergilediği bu yapıtında insanlığın en temel sorunu üzerine eğiliyor. Masalların,mitosların, destanların büyülü dünyasında kahramanın, gerçeği, ölümsüzlüğü ararken yaşadğı zorlukları; kendi benliğine, varlığın merkezine giden yolda gösterdiği büyük çabayı, zengin bir hayalgücünün yarattığı simgelerle anlatıyor. Eserin kahramanı Raci, yaşam, ölüm, ruh, sonsuzluk, aşk... İzlekleri çevresinde yaşamın anlamını, insanın varoluş amacını sorguluyor. Manevi yoluluğu sırasında tüm biçimlerin, tüm oluşların,tüm simgelerin adında, evreni yaratan her şeyi kutaşan ve akılla kavranamayan sonsuz gerçeği keşfediyor.








Evet azizim! Ben hayallerin arkasına gizlenmiş olan hayaletleri arıyorum. Ne yazık ki bulamıyorum. Tam olarak "bulamıyorum" demek de yanlış. Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum. İlmi gerçeklere kimsenin birşey demeye hakkı yoktur. Yalnız, bir hakikatin varlığı, diğer bir hakikatin varlığına engel olmaz. Bazı vicdanlar, başlangıç ile sonu birbirinden ayıran bir çizginin önünde durup orada kalamaz. Ben bu hayatı; dünyaya niçin geldiğimizi, ne olacağımızı, bizi bu dünyaya göndereni anlamadan terk etmemeye niyet ettim. Keşke bu sorulara olumlu ya da olumsuz bir cevap bulabilseydim. Yarı derviş, yarı deli ama her gördüğünü hikmet gözüyle gören bir düşbazın düşleri sizi çağırıyor: Hayat, sekr anında görülen bir düş değil midir? Kim bilir?




SIRLI BİR YOLCULUĞUN KAYITLARI

''Ey avare yolcu! Yürü; durma, yürü. Bu geçici âlemin zevkleri seni Allah’a kavuşmaktan alıkoymasın. Bu eşsiz manzaraların, bu güzelliklerin hepsi rüya ve hayalden ibarettir. Ey zavallı ziyaretçi! Yürü; durma, yürü.
Yürü ki, Allah’a kavuşmanın gönüle ferahlık veren tazeliğinde yüceliklere eresin. Yürü; kendi aslına kavuş''
Aşk ile aklın,
iyi ile kötünün,
bilgelik ile cehaletin amansız kavgası...
ve bu kavganın tam orta yerinde bir Âdemoğlu...​




"Zifiri karanlıkta önümde birden garip bir manzara canlandı. Acaba hangi organım görüyordu? Bunu bile tayin etmekten aciz kalmıştım. Bedenimi inceliyor, kendimi yokluyordum; ama nafile, karanlıktan başka birşey yoktu. Fakat nasıl görüyordum? Ne görüyordum?.. Buna bir isim vermek çok güçtü. Görüş alanım sınırsızdı ve sınırsız bir alana bakıyodum. Bir saniyede sanki milyonlarca asırlık mesafede oldukları tasavvur edilen boyutlardaki mekanları gezip gördüğüm halde hep aynı noktada duruyordum. Duyguları ve idrakı alt üst eden bu kudret, vicdanı mahveden bu azamet tüm çıplaklığıyla parlamaya başladı. Kudret de, azamet de,sonsuzlukta hiç oldu. Yaptım diyemediğim, yapmadım diyemediğim bu yolculukta kendimi kaybettim ve bir an hiç oldum...."





NOT::: A'mâk-ı Hayal'i ŞULE YAYINLARIN dan çıkmış olanını almanızı tavsiye ederim.Çünkü şuana kadar yapılmış tercümelerden daha iyi olduğunu söyleyebilirim.
Bu arada yeni öğrendiğim bir şey; Kitap kahramanı Raci'nin yoldaşı Aynalı Baba gerçekte yaşamış bir zâttır. Osmanlı'nın son döneminin meczuplarındandır. Türbesi de İstanbul'da,Pazartekke civarlarında imiş.


Hayalin Derinliklerinde kendinizden bir pay çıkarmanız dileğiyle :)
 

undersecretary

Doçent
Katılım
3 Ara 2006
Mesajlar
720
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
73
bahse konu kitabı geçen yıl okumuştum...
Lezzetini hala hissedebiliyorum....
muazzam...
Hele ki kullanılan dil ve seçilen kelimelerin,bir makinenin dişlileri misali ardarda gelmeleri en çok etkileyen yönüydü diyebilirm...
Tavsiyedir...
Okumaya değer....
 

AdigeBatur

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
1,678
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Ayıntab
Web sitesi
www.blogcu.com
Kitap roman Tekniği bakımından biraz zayıf olsada, o dönem için önemli bir eser...

Yazarı Mehmet Akif'ten önce İslami çizgide edebiyap yapmaya çalışan önemli bir isim... İlginçtir bu eser uzun zaman baılmadı halbuki kendiyle aynı dönemde yazılan bir sürü saçmalıkları Türk klasikleri diye okuyoruz...
 
Üst