Tasavvuf konusunda hodri meydan

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
2-Peygamberlere dilediğin kadar iftira at örnek arabi rumi nin peygamberlere karsı dıklenmesi ve iftiraları(lanfos bu konuda tek kelemm etmedın delil istedin verdik bunlar yannıştır bıle dıyemedın )

Biz her insana seviyesine göre anlatmakla görevlendirildik diyen Peygamberin ümmetiyiz.

Sana ne anlatsam da anlamayacaksın. Sen tevhide sarıl. Allah'tan başka kimsede güç kuvvet olmadığını iyi öğren. Ama nasibin varsa öğrenirsin. İnsanlarla denizdeki kumları eşit göremediğin sürece sana bir gram marifet nuru açılmaz.
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Biz her insana seviyesine göre anlatmakla görevlendirildik diyen Peygamberin ümmetiyiz.

Sana ne anlatsam da anlamayacaksın. Sen tevhide sarıl. Allah'tan başka kimsede güç kuvvet olmadığını iyi öğren. Ama nasibin varsa öğrenirsin. İnsanlarla denizdeki kumları eşit göremediğin sürece sana bir gram marifet nuru açılmaz.

Eğer Allaha ve Ahiret gününe İmanın varsa sessiz kalmayacaksın
Firavunun nefretini sen musadan bil diyen rumi bu cumlede hata etmiştir peygambere iftira atmıştır dıyemıyorsun Oysaki hz musa Allahın seçmiş olduğu nebilerdendir Allahın bu seçin nebisine atılan bu iftiraya sesiz kalman imanının zayıflığındandır

rumi hz musya iftira tar arabi hz haruna iftira atar gıkınız cıkmaz bu mu Allah ve resullerıne iman

Allahın resullerine iman ediyorum dediğiniz zaman sözden öteye gidemeyecek maleysef çünkü onlara iftira atıldığı zaman sissiz kalmayı seçtiniz

sizin gıbı olacagıma marıfetsız olayım daha iyidir
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Firavunun nefretini sen musadan bil diyen rumi bu cumlede hata etmiştir


Musa ile firavunu dışarda arama. İkisi de senin içindedir.

Şimdi sen bu cümlenin zahirine bakarsan (ki sen zaten trene bakar gibi bakarsın) ben küfre girmiş olurum değil mi?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Size Rabbinizden, hakkı ve batılı ayırd etmek için açık hüccetler geldi. Artık kim, hakkı görür de ona iman ederse, kendi lehinedir. Kim de hakkı görmeyip batılı seçerse, kendi aleyhinedir. (günahını yüklenir). Ben üzerinize bir gözetleyici değilim (vazifem tebliğden ibarettir.).


Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
küfür sahiplerini temize çıkarmak adına kırk takla aıtorsunuz olimpiyatlarda altın madalya kazanırsınız siz
en buyuk küfrü temize çıkarma taklası rekor üstüne rekor kırarsınız
sizler kaybenelersiniz Allahı ve resulu yolundayız deyip şirk üzeresiniz vesselam
bunun başka izahı yok

(Hızır) dedi: "Ben sana, benimle beraberliğe katlanamazsın demedim mi?"
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,880
Tepkime puanı
2,060
Puanları
113
Konum
Mars
Fethul-Bari abi yaşınız abi yaşınız kaç
 

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,214
Tepkime puanı
174
Puanları
63
noldu
tüm uyarılarıma rağmen boş boş tartıştınız
konuyu boğdunuz
bari bir sonuca ulaşabildiniz mi
tabiki hayır
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Mevlana mesnevisinin önsözünde diyor ki;

"Bu kitap Mesnevî kitabıdır. Mesnevî, hakikate ulaşma ve yakîn sırlarını açma hususunda din temellerinin, temellerinin temelidir. Allah’ın en büyük fıkhı, Allah’ın en aydın yolu, Allah’ın en açık delilidir..."

bir baska tercümede:

"Rahmân ve Rahim olan Allah Teala'nın ismiyle bu kitabın te'lifine başlarım. Bu kitap Mesnevî'dir; ve o, Allah'a vusûl ve yakîn sırlarının keşfinde dînin asıllarının asıllarının asıllarıdır; ve o Allah’ın en büyük fıkhı ve Allah’ın parlak yolu ve Allah’ın pek açık burhânıdır. "

Bu iddia dogru olabilir mi? "Kuran'in hakemliligi nasil olacak" soruna da cevap olaacaktir ins.

Bakalim Rabbimiz ne diyor;

"O halde, yazıklar olsun onlara ki, kendi elleriyle, ilahi kelam(dan olduğunu iddia ettikleri hususlar)ı kaydettikten sonra, az bir kazanç elde etmek için, "Bu Allah'tandır!" derler. (Böyle diyerek) kendi elleriyle kaydettiklerinden ötürü yazıklar olsun onlara! Ve yine bütün o kazandıklarından ötürü yazıklar olsun böylelerine!"

"Onlardan öylesi de var ki, (söyledikleri) Kitab-ı Mukaddes'den olmadığı halde ondan olduğunu düşünesiniz diye dilleriyle Kitab-ı Mukaddes'i çarpıtırlar ve Allah'tan olmadığı halde, "Bu, Allah'tandır!" derler; böylece bile bile Allah hakkında yalanlar uydururlar."

Burada acikca Allah'a, kitaba, kurana, islama iftira var.

Ne yapacagiz simdi? Allah "yaziklar olsun onlara" diyor, biz kiviracakmiyiz, yok öyle demek istememistir, kalbine muttali degiliz, bizi asar bu isler mi diyecegiz?

Yahu kimi kime karsi korumaya calisiyoruz? Allah askina yapmayin. Bu kadar kepazelik olur mu?

Bir yanlışımızı düzeltelim.

M.Önal Mengüşoğlu'nun yazılarını takip ederim ve kendisini severim. Bugün Küremedya.com'da bir yazısını okudum. Konunun başlığı "Ebu Hanife Kolay ulaşabilen bir Müslümandı". Ama konumuz bu değil, yazının ilerleyen sayfalarında yukarıdaki sözlerimizi haksız çıkaracak bir paragrafı var sizinle onu paylaşmak istiyorum, diyor ki;

“Mesela Celalettin Rumi’nin eserlerine baktığımızda çok istifadeli menkıbeler, muhteşem şiirler gördüğüm gibi; çok yanlış yönlendirmeler, çarpık itikadî cümleler de gördüm. 1980-81 yılı gibi Konya’ya gitmiştim. Mikail Bayram benim yakın arkadaşım, dostum olur. Onu aradım. Dediler ki; ‘Abdulbaki Gölpınarlı ile Yusuf ağa kütüphanesinde kitapların tanzimi ile görevli.’ Neyse, gittim yanına… Arapça farsça kitapları tanzim ediyorlar. Sordum, sizde el yazması mesnevi var mı? diye… 6-7 tane farklı nüshası varmış ve görmek istedim. Çıkardılar tarih sırasına göre dizdik. 1300-1400-1500’lü yıllarda yazılmış. Ve şimdiki okuduğumuz nüshalarından bilirsiniz, girişinde "Bu Allah katındandır. Ona temiz olanlardan başkası dokunamaz" felan gibi bi söz geçtiği söylenir.

En son tarihlilerden başladım incelemeye. Sonraki versiyonlarında olmasına rağmen, ilk eserde böyle bir şey yoktu. Yani orijinalinde böyle bir söz yok aslında ama daha sonradan (işte sevenleri muhitleri ne derseniz artık) birileri tarafından eklenmiş. Benim kişisel kanaatim Said-i Kürdi’ye de aynı şey olmuş olabilir. Dolayısıyla bu anlamda da bir insaf sahibi olmalıyız bunu da gördüysek söylemeliyiz.”

Evet açıklama bu şekilde. SubhanAllah! bu nasıl bir iştir. Kimileri ne niyetle, hangi amaca hizmetle birilerinin yazmadığı şeyleri sonradan ilave eder? Durum böyleyse varın gerisini siz düşünün. Kimler kimlerin kitaplarına belki de neler sokuşturdu ve neleri çıkarttı? Aklım almıyor, korkuyorum da. Kitap okumaya korkar oldum. Birilerinin kendi anlayışını din diye sunmasından korkar oldum. Demek ki bilgi dediğimiz şey riskli birşeymiş onu gördüm. Ve yine bir kez daha gördüm ki Kuran dışında hiç bir kitap masum değilmiş.

Ve hamdolsun Kuran gibi kimsenin ilişemediği ve ilişemeyeceği, değişmemiş ve asla da değişmeyecek bir hakikat var elimizde. Bundan daha büyük merhamet olur mu? Bu da olmasaydı nasıl yolumuzu bulurduk. Ne kadar şükretsek azdır.

 

Fakr

Profesör
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
449
Tepkime puanı
25
Puanları
28
Selam

Mevlana Celaleddin Rumi’nin Mesnevi adlı eserinin sadece kendi el yazısı ile yazdığı bölüm/kendine ait bölüm ilk 18 beyittir. Diğer kalan kısmı kendisinin elinden çıkmamıştır…

Bir arkadaşında değindiği 'önsözdeki'' farklılıklardan birisi(de) bütün kitabın Farsça olmasına rağmen ‘’önsöz’’ün Arapça olmasıdır… Bu bölüm ne Çelebi ne de kendisi tarafından kaleme alınmamıştır…

Hatta bu durumlarda/eklemelerde o kadar ileri gidilmiştir ki 7.cilt bile gündeme gelip tartışılmıştır…

En çok bilinen örneklerden biriside ‘’Ne olursan ol…’’ sözüdür.Bu söz Mevlana Cellaleddin Rumi’ye ait değildir…


Aidiyet anlamında bu hatırlatmayı yapmak uygun olacaktır. Ancak içerik anlamında genel hattı ile Mevlana Celaleddin Rumi genel ‘’felsefesi/yaklaşımları’’ bu esere yansımış/yansıtılmıştır. Bu yansıtılma kendisi hayatta iken alınan konuşmalar ve(ya) sohbetler vb. gibi yansımalardır. Bir kısmı ise kendisinin genel söylemi ile de örtüşmemektedir…

Bu açıdan içeriklerin okunması tartışılması ve konuşulması hususunda isimlerden ziyade metinler üzerine konuşulması sağlıklı olacaktır… Bunu yaparken de rastgele değil bir temel üzerine yapılması gerekir…’’Kahve ağzı’’ ve bilmeyerek değil bilerek ve ‘’seviyeli’’ olması gerekir…

Ayrıca bazı sözleri bağlamından ve kastedileninden çıkarılmış ve yanlış değerlendirmeler yapılmıştır. Misal ‘’Taş olarak ölmüştüm, bitki oldum. …’’ diye başlayan sözünden dolayı ‘’reenkarnasyon’’ inancı var gibi yanlış bir sonuç çıkarılması gibi…

Allah'ın ''zikri'' dışında her kitabta yanlışlıklar,tezatlık vs. bulunabilir.Bunun bilincinde olup oku'ma yapmak gerekir...Ama bu oku'malarda da seviye farklılıkları olacağını yine bu ''zikr'' den öğreniyoruz...Umarım kastım anlaşılmıştır...

Allah’ın Vahyine kulak verip duyanlar sonrasına onu ‘’işitme/idrak etme’’ mertebesine ulaşanlar her zaman kazanacaktır/kazananlar olacaktır…


Selametle…
 
Üst