Tasavvufta yolunda ilim, bu yolda perdedir.

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
TASAVVUFTAYOLUNDA İLİM, BU YOLDA PERDEDİR… (İmam-ı Gazali kaddesallahu sırrahul aziz)

Hâcegân hazerâtından…

«İlim, bu yolda perdedir»gibi sözler duyarsın ve bunlara inanmazsın. Bu sözü inkâr eyleme ki, doğrudur.

Çünkü duygular ve duyguazaları vasıtasiyle hâsıl olan ilimlerle meşgul olur, onlara dalarsan, bundanmahrum olursun. Kalb bir havuz gibidir, beş duygu âzası da havuza dışardan akanbeş dere gibidir.

Eğer havuzun dibindentemiz su çıkarmak istersen, bunun çaresi, havuzdaki bütün suyu boşaltman, sonrabu suların getirdiği siyah çamuru çıkarman ve bir daha pis su gelmemesi için buyolları kesmen ve havuzun dibini, içinden temiz, berrak su çıkabilecek şekildeyapmandır. Havuz, siyah çamur ile dolu olduğu müddetçe içinden duru su çıkmasıimkânsızdır. Bunun gibi, kalbin içindengelen ilim, dışardan gelenlerden kurtulmadıkça, maksat hâsıl olmaz.

Fakat âlim, kendiniöğrendiği ilimlerden ayırır, kalbini onlarla meşgul eylemezse, elde etmişolduğu ilimler ona perde olmaz ve kalb gözünün açılması umulur. Şöyle ki: Kalbhayâllerden ve hislerden kurtulunca, eski hayâlleri ona perde olmaz.

İlmin perde olmasınınsebebi şudur ki, bir kimse Ehl-i sünnet itikadını öğrenir, münâkaşa vemünazaradaki delillerini de öğrenir, kendini tamamen buna verir ve bundan başkahiçbir ilim yoktur diye kabul eder, eğer kalbine başka bir şey gelse, «Buduyduğumun aksinedir. Ona uymayan her şey bozuktur, yanlıştır» derse, böyle birkimsede, işlerin hakikatinin bilinmesi mümkün olmaz.

Çünkü: AVAMA ÖĞRETİLEN İTİKAD, HAKÎKATlN SÛRETÎDİR, KENDİSİDEĞİLDİR. TAM MÂRİFET OLMALI Kİ, ÖZÜN KABUKTAN AYRILMASI GİBİ, HAKİKATLAR SURETTEN AYRILSIN.

Biliniz ki, mücadele vemünazara ilmini o itikada yardımcı olarak öğrenene bir hakikat bildirilmez.Çünkü, elindekinin tam olduğunu sanmaktadır. Bu zan ona perde olur. Bir şeyiöğrendiğine zann-ı galibi olan kimse, bu dereceden mahrum olduğu ekseriyamalûmdur, sözü meşhurdur. Bu da cedel [mücâdele – münazara] ilmine kendiniverenlerin hâlidir.

O hâlde, bu zannı silipatana, ilim perde olmaz. O zaman, onda da kalp açılması hâsıl olur. Derecesiçok yüksek olur. Onun yolu daha emniyetli, daha sağlam ve daha doğru olur. Ziratemeli kuvvetli ilme dayanmayan kimse, ekseriya uzun zaman bâtıl hayâllerebağlı kalır ve azıcık şüphe ona perde olur. Alim ise böyle ziyanlardan emindir.

O hâlde, «İlim perdedir»sözünün mânâsını mükâşefe [keşfetme] derecesine ulaşmış bir kimseden duyarsan,böyle bil, inkâr eyleme! Fakat, emir ve yasaklara uymayıp bozuk delillerleharamlara mubah diyen kâfirler ve nefislerine tâbi olan zavallılar, zamanımızdazuhur eyledi.

Kendilerinde bu hâllerasla bulunmadığı hâlde, sofilerin sekir hâlinde söyledikleri lüzumsuz, saçmasözlerden birkaç tanesini alıp kendilerine süs veriyorlar: Yaptıkları iş, hergün yıkanıp taranmak, güzel elbiseler giyip seccadesini yaymak, sonra da ilmive âlimleri kötülemektir. Böyleleri öldürülmelidir. Şeytân ahlâklıdırlar.İnsanları aldatıyorlar. Allahü Teâlâ ve Resulü (sâllâllahü aleyhi ve sellem)ilmi ve âlimleri övüyorlar. Bütün dünyayı ilme davet ediyorlar.

Her şey mubah diyen buzavallı, hâl sahibi olmadığı ve ilmi elde etmediği için, onun bu sözü söylemesinasıl doğru olabilir? Bu şuna benzer: Bir kimse kimyanın altından daha iyiolduğunu, ondan sayısız altın yapıldığını işitir. Altın hazinelerini önünegetirseler, onlara elini uzatmaz ve, «Altın ne işe yarar, onun kıymeti nedirki… Bana kimya lâzımdır ve asıl odur», der. Altını almaz. Halbuki kimyayı daasla tanıyamaz, bulamaz. Altın da yapamaz. Çaresiz, müflis ve aç kalır. «Benderim ki: Kimya, altından daha iyidir», şeklinde söylediği sözün sevincindenbağırır ve coşar. İşte peygamberlerin ve evliyanın keşfi kimyaya benzer.Alimlerin ilmi de altına benzer. Kimyaya sahip olan, altına sahip olandan dahafaziletlidir.

Fakat burada bir başkaincelik daha vardır: Bir kimsede bulunan kimya yüz altından fazla yapmasa, bukimse kendisinde bin altın bulunandan faziletli olamaz. Kimya kitaplarıkimyadan bahseder ve onu arayanlar çok olduğu hâlde, bunun hakikati uzunzamanda bile herkesin eline geçmez. Onu temin etmek isteyenlerin çoğu kalp para[sahte para] elde eder. Mutasavvıfların işi de böyledir. Çok nâdir bulunur.Olan az olduğuna göre, kemâle gelmesi de pek nâdir olur.

O hâlde, buradananlaşılmış oldu ki, sofilerin hâllerinden az bir şeyin kendisinde hâsıl olduğubir kimse, bütün âlimlerden üstün olamaz. Çünkü bunların çoğu işinbaşlangıcında kendilerinde bir şey hâsıl olduktan sonra, oradan düşerler veyolu tamamlayamazlar.

Bâzıları da vardır ki,bir hâl ve bir hayâl onları kaplar ve fakat onun hakikati, aslı olmaz. Onlarbunu kazanç sayarlar. Beğenilmeyip atılan şey böyle olmaz. Bahusus [hususiyle,bilhassa] uykuda, rüyada hakikatler vardır. Fakat mânâsız, bozuk rüyalar davardır. Hattâ âlimlerin sırrının üstünlüğü, bir kimse içindir ki, o, o hâldeöyle kâmil olmuştur ki, diğerlerine çalışarak verilen din bilgilerini, oöğrenmeksizin bilir. Bu söz ise nâdir sözlerdendir. Yâni bu sözle, ele geçmesinâdir olan bir makam anlatıldı.

O hâlde hakiki tasavvufyoluna ve onların üstünlüğüne inanmalısın. Boyunlarına halka geçmiş buzavallıların sözü ile onlar hakkındaki itikadını bozmamalısın. Onlardan ilmi veâlimleri yeren ve ayıplayanların ellerinde bir şey olmadığını kabul etmelisin!

Kaynak: İmam-ı Gazali kaddesallahu sırrahul aziz,Kimya-ısaadet, İlim bu yolda perdedir
 
Üst