Tesettür Farkı ( Sosyal Deney)

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
tevrat'daki bir kelime latinceye yanlış çevrilmiş. uzun süre bu yüzden avrupa'lı hristiyanlar musa'yı boynuzlu sanmışlar. michelangelo'nun ünlü musa heykeli bu nedenle boynuzludur. :)

ne ilginç değil mi? sıkı hristiyanlar sorgulamamış bile, "yahu neden bu adam boynuzlu olsun" diye. körü körüne iman etmişler.

sonra anlaşılmış.

o zaman nasıl anlaşılıyordu, şimdi nasıl anlaşılıyor. asıl önemlisi şu: aslında ne anlatılmak isteniyor?
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,874
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars
aynı hristiyanlar İsa 'yı haşa Allah 'ın oğlu olarak biliyorlar.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,874
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars
bu sizin bakış açınızdan öyle görüyor.

fakat bu gün müslümanım deyip farkında olmadan bu sözü söyleyenleri fark edebiliyormusunuz?
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
bu videonun beyinlere yerleştirmek istediği algı, kadınların tacize uğramak istemiyorlarsa bu şekilde örtünmeleri gerektiği yönünde. oysa bu yanlış.

bu algı toplumun alt kesimlerindeki yanlış düşünceye hizmet ediyor. yani örtünmeyen kadının tacizi hak ettiği fikrine.

örtünmeyen kadın tacizi hak etmez. tacizi kimse hak etmez. suçlu da örtünmeyen kadın değil, tacizi erkektir.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
tevrat'daki bir kelime latinceye yanlış çevrilmiş. uzun süre bu yüzden avrupa'lı hristiyanlar musa'yı boynuzlu sanmışlar. michelangelo'nun ünlü musa heykeli bu nedenle boynuzludur. :)

ne ilginç değil mi? sıkı hristiyanlar sorgulamamış bile, "yahu neden bu adam boynuzlu olsun" diye. körü körüne iman etmişler.

sonra anlaşılmış.

o zaman nasıl anlaşılıyordu, şimdi nasıl anlaşılıyor. asıl önemlisi şu: aslında ne anlatılmak isteniyor?

Yani?

1500 yildir biz müslümanlar tesettürü-basörtüsünü yanlis anladik bi bizim Mugalata mi dogru anladi?

tumblr_m6inih2Zu51rnvlqy.gif
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Yani?

1500 yildir biz müslümanlar tesettürü-basörtüsünü yanlis anladik bi bizim Mugalata mi dogru anladi?

bugünki tesettür 1500 yıldır olagelen bir uygulama değil ki. toplumların geleneklerinde olanı zaten devam etti. ama geleneğinde öyle olmayanlar kuran'daki örtünme emrini doğru anlayıp kendi geleneğini devam ettirdi. mesela türkler kızlarını, kadınlarını çarşafa kapamadı.

kapanma bizde çok daha sonradır.

mesela bizde kaçgöç de yoktur.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
bugünki tesettür 1500 yıldır olagelen bir uygulama değil ki. toplumların geleneklerinde olanı zaten devam etti. ama geleneğinde öyle olmayanlar kuran'daki örtünme emrini doğru anlayıp kendi geleneğini devam ettirdi. mesela türkler kızlarını, kadınlarını çarşafa kapamadı.

kapanma bizde çok daha sonradır.

mesela bizde kaçgöç de yoktur.

Atatürkün Hanımı bile çarşaflıydı Mugalata. Nasıl böyle dersin. Elmalılı Hamdi Yazırın Ahzab Suresinin 59. Ayetini tefsir ederken Osmanlı Kadınlarının giyimiyle ilgili sözlerini okuman iyi olur. Öyle çıplak heykellere baka baka tesettürü de naylon poşete çevirdin be kardeşim. :D
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0

Allah kullarına bir şeyi yasak etmişse veya bir şeyi yapmalarını emretmişse eğer, mutlaka kullarını korumak içindir.

Kul kendisini korumaya çalışan Rabbinin sözünü dinlemiyorsa şayet, başına gelenlere de hiç itiraz etmesin.
Çünkü kendisi kaşınıyor...
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Atatürkün Hanımı bile çarşaflıydı Mugalata. Nasıl böyle dersin. Elmalılı Hamdi Yazırın Ahzab Suresinin 59. Ayetini tefsir ederken Osmanlı Kadınlarının giyimiyle ilgili sözlerini okuman iyi olur. Öyle çıplak heykellere baka baka tesettürü de naylon poşete çevirdin be kardeşim. :D

muallim hocam, osmanlı'dan söz etmedim ki. tabii ki osmanlı'da tesettür kadınların dışarıda çarşafa bürünmesi şeklinde oluyordu.

ben daha erken dönemlerden söz ediyordum. islamiyeti ilk benimsediğimiz yıllardan, kadınlarla erkeklerin eşit olduğu, ortak mekanlarda rahatça yer alabildiği dönemlerden. mesela halk oyunlarımıza bakarsak bunu görebiliriz. kadın erkek birlikte oynanan halkoyunlarımız vardır. bu oyunların kurucusu müslüman halkımız değil midir?
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
muallim hocam, osmanlı'dan söz etmedim ki. tabii ki osmanlı'da tesettür kadınların dışarıda çarşafa bürünmesi şeklinde oluyordu.

ben daha erken dönemlerden söz ediyordum. islamiyeti ilk benimsediğimiz yıllardan, kadınlarla erkeklerin eşit olduğu, ortak mekanlarda rahatça yer alabildiği dönemlerden. mesela halk oyunlarımıza bakarsak bunu görebiliriz. kadın erkek birlikte oynanan halkoyunlarımız vardır. bu oyunların kurucusu müslüman halkımız değil midir?

Dini kurallar dini metinlerden çıkar Mugalata. Halk oyunları bu açıdan örneklik teşkil etmez. Kaldı ki bir çok yöremizde oynanan halk oyunlarında bayanların giyimi senin itiraz ettiğin tarzdadır. Etekleri uzundur saçları örtülüdür. Etek üstünde peştamal vardır veya alttan bol şalvar giyerler.

Kadın ve erkek sadece Allah katında eşittir. Gerçek hayatta hiç bir zaman kadın erkek eşit değildir. Trafiğe çıktığında tecrübe edebilirsin. Etrafında yeni evlenenleri gözle hep bayanlar çocuk doğuruyor. Erkekler doğur(a)mıyor. :D Eşitlik varsa sırayla doğursunlar. :D

Neyse konu bu değil. Tesettürde erkek ve kadın tabiiki farklı olur. Kadının erkeğe erkeğin kadına bakışı tesettür farkını doğrurur. @Kaptan güzel vurgulamış bu yönü.

Elmalıdan özetleyeyim. :gl

Ahzab 59-( Elmalılı Tefsiri)

59- Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

"59- Ey Peygamber! Hanımlarına da, kızlarına da, bütün müminlerin kadınlarına da söyle. Görülüyor ki, burada yalnız Peygamberin hanımlarına ve kızlarına değil, Nur Sûresi'ndeki "Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zinet yerlerini göstermesinler." (Nûr, 24/31) âyeti gibi müminlerin kadınları dahi bu hükmün kapsamına dahil edilmiştir. Bununla birlikte müminlerin kadınlarında aslolan hürriyet olduğu için, bundan kastolunanın hür kadınlar olduğu beyan edilmiştir. Araplarda tesettür adet değildi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık saçık çıkan, açılıp saçılan orta malı olanlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslam ise kadının şanını iffet ve ısmetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu.

Nur Sûresi âyetleri "Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar" (Nur, 24/30) ve "Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar." (Nur, 24/31), mümin erkeklerin ve mümin kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz dikmeyip, bakışlarını kısarak edeblerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş olduğu gibi, burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyuruluyor ki: Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler.

CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır. "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." " Tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir".

İDNÂ: Yaklaştırmak demek ise de, âyette ile kullanılması, kapsamak suretiyle sarkıtmak mânâsını da ifade ettiğinden üzerinden sıkı örtmek demek olur. Cilbabdan örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Birisi cilbablarından birisiyle bütün bedenini sıkıca örtmek, birisi de bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur. Bu beyanda da iki suret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. ikincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerini ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Rivayet olunduğu üzere Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: "Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler' âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi."

Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir ki; "Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Bu "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına bütün müminlerin kadınlarına da söyle" âyeti indiği zaman mırtlarını yardılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah'ın arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi..." demiştir. Bu tesettür onların tanınmalarına, dağınık cariyelerden, adi kadınlardan vakar ve heybetle seçilerek hürmet edilmelerine ve dolayısıyla incitilmemelerine elverişli olan biçimdir. Gerçi eziyeti kendilerine davet edecek olan içi bozukları örtü tutacak değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan biçim de budur. Asıl o zamandır ki onlara eziyet edecek olanların açık bir vebal ve iftira yüklenmiş oldukları ortaya çıkar. Ve dolayısıyla bundan önceki ve sonraki âyetlerin hükümlerine dahil olacakları anlaşılır. Bununla birlikte Allah bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulunuyor. Burada yukardaki âyetlerin eki gibi getirilen bu son cümle çok anlamlıdır. Bu bize şu mânâları ilham eder:

1- Allah'ın bağışlaması çoktur. Bugüne kadar geçmiş açıklıkları bağışlar. O kusurları örter. Rahmeti de çoktur; bundan böyle emrini tutanları rahmetiyle arzusuna çok ulaştırır.

2- Allah bağışlayıcı ve merhametli olduğu içindir ki, kadınlara eziyet edilmesine razı olmaz ve onun için örtülmelerini emreder.

3- Tesettür emrolunduğundan dolayı da kadınlar bir baskıya uğratılmasın, aşırıya gidilmesin; çünkü Allah bağışlayıcı ve çok merhametlidir. Bu emri onların aleyhine değil, lehine olarak vermiştir demek de olabilir. "


Tesettür hakkında nihai karar bu ayetle verilmiştir. Allah-u Teala bu ayetle kadınların dışarıya cilbab (çarşaf) giymeden çıkılmasını yasaklamıştır. Tesettür denilince bu ayetten hareket edilmelidir.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Dini kurallar dini metinlerden çıkar Mugalata. Halk oyunları bu açıdan örneklik teşkil etmez. Kaldı ki bir çok yöremizde oynanan halk oyunlarında bayanların giyimi senin itiraz ettiğin tarzdadır. Etekleri uzundur saçları örtülüdür. Etek üstünde peştamal vardır veya alttan bol şalvar giyerler.

Kadın ve erkek sadece Allah katında eşittir. Gerçek hayatta hiç bir zaman kadın erkek eşit değildir. Trafiğe çıktığında tecrübe edebilirsin. Etrafında yeni evlenenleri gözle hep bayanlar çocuk doğuruyor. Erkekler doğur(a)mıyor. :D Eşitlik varsa sırayla doğursunlar. :D

ayetlerle ilgili yarın cevap verebilirim. şimdi kapatmam gerek. ama şu kadarını söyleyeyim, halkoyunlarımızda kadınla erkek yanyana oynuyor ve kendi özgün yerel kıyafetlerini giyiyor. yani kadınlar peçe, çarşaf giymiyor. başları örtülü oluyor ama saçları görünmeyecek şekilde olmuyor. oysa günümüzdeki tesettürde saçlar kesinlikle görülmüyor.

işte buna itiraz ediyorum. saçın tek bir telinin bile görünmesinde sakınca bulan bir zihniyeti mantıklı bulamayız. bunun islam'ın emri olduğunu söylemek de doğru değil. yoksa tabii ki bir örtünme olacak. halkımız da bu sorunu kendi gelenek ve görenekleri içinde zaten yüzyıllar önce çözmüş.

halkoyunlarımıza günümüzdeki şekilci dindarlar hoşgörüyle bakabiliyorlar mı? onlara göre bu da günah değil mi? oysa en güzel, en saf, en temiz bir kültürel mirastır bu bize.

"eşitlik" ve "doğurabilme yeteneği" konusunda tabii espri yapıyorsun. ona da yarın cevap veririm, karşı espriyle. :)
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Ne oldu da iki sayfa yorum olmuş diyecektim ki
syn Mugalata ilk yorumunuzda hapislikten bahsetmişsiniz de
ne alaka anlayamadım , tesettürlüler mahkum mu yani ?
Siz gardiyanlık yapmışsınız kanımca..
Kadını koruyan tesettürdür gerisi teferruat...
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Ne oldu da iki sayfa yorum olmuş diyecektim ki
syn Mugalata ilk yorumunuzda hapislikten bahsetmişsiniz de
ne alaka anlayamadım , tesettürlüler mahkum mu yani ?
Siz gardiyanlık yapmışsınız kanımca..
Kadını koruyan tesettürdür gerisi teferruat...

nasıl gardiyanlık yapmış olabilirim ki sayın büşra? gardiyan olsam kadınları çarşafın içine hapsetmekten yana olurum. oysa tersine, çarşafdan çıkmalarını savunuyorum.

haluk levent'in şarkı sözü geldi aklıma. nasıldı?

Saçların parmakların
Gözlerin gardiyan olmuş

bu konuya uygun düştü galiba biraz. ne dersiniz? :)
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
nasıl gardiyanlık yapmış olabilirim ki sayın büşra? gardiyan olsam kadınları çarşafın içine hapsetmekten yana olurum. oysa tersine, çarşafdan çıkmalarını savunuyorum.

haluk levent'in şarkı sözü geldi aklıma. nasıldı?

Saçların parmakların
Gözlerin gardiyan olmuş

bu konuya uygun düştü galiba biraz. ne dersiniz? :)
Sual: II. Abdülhamid Han, kadınların çarşaf giymesini niçin yasaklamıştır?
CEVAP
Bu husustaki emrin özeti şöyledir:
Büyük İslâm devletinin ayakta durması, kadın ve erkek bütün Müslümanların her türlü hâl ve hareketlerinde dinin hükümlerine uymalarına bağlıdır. Aksi hâl, Allah korusun, gerek fertler, gerek devlet için, maddî ve manevî sonsuz zararlara sebep olacağından, İslam kadınlarının Allah’ın emirlerinden olan örtünme usul ve kaidelerine, fevkalade dikkat ve itina etmeleri gerekir. Bu çarşaflar, İslam kadınlarınca örtünmeye asla münasip ve müsait olmadığı gibi, bazı münasebetsiz erkekler tarafından da, kötü maksatlarla giyilebilir. Dindarlık ve maslahat bakımından meydanda olan zararlarından ötürü, gereği uygun bir şekilde anlatılarak, kadınların çarşaf giymelerinin yasaklanması Padişah emri iktizasındandır. (Yıldız Saray-ı Hümâyûnu Baş Kitabet Dairesi 5894; 2 Nisan 1892 Hükümdar Başkâtibi)

Halebi-i kebir’de, (Kadınlar dır denilen örtüyle örtünür. Dır’ın yakası göğüsten ayağa kadar açıktır) buyuruluyor. Demek ki, İslâm kadınlarının çarşafla örtünmeleri, sonradan âdet oldu. Şimdi, çarşaf âdet olan yerlerde çarşafla, manto âdet olan yerde geniş manto ve kalın baş örtüsüyle örtünmelidir. (S. Ebediyye)
 
Üst