Tevbe Suresi Ayet 28: Müminlerde Ekonomik Zorluk Endişesi

ŞAKİROĞLU

Asistan
Katılım
16 Nis 2013
Mesajlar
375
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
73
Konum
İSTANBUL
Web sitesi
www.hikayeler.net
Tevbe Suresi'nin 17'nci ayetinde, müşrik kişilerin Mescidi'l-haram'da hizmet etmelerinin uygun olmadığı bildirilmişti. Tevhid inancını benimseyenler ve Hz. Muhammed'e tabi olanlar, hükmü yeterince anlayamamış olacaklar ki, 28'nci ayette bildirim daha sert duyuruldu: ''Müşrikler ancak necestir''. Ayetteki kelime şu: ''innemâ el-müşrikûne necesün''.

''innemâ el-müşrikûne necesün'' kelimesini mealciler ''müşrikler ancak pisliktir'' şeklinde Türkçe'ye çevirmişler. Cumhuriyet devri müfessiri Hamdi Yazır bile ''pisliktir'' demiş. Demiş ama, tefsirinde, ''kendileri aynen ve bizzat pislik değilse de öyle denecek kadar pisliğe bulanmış ve batmış olan kimselerdir'' açıklamasını yapmış.

Neces sözcüğü Diyanet'in eski mealinde 'pistir' şeklinde Türkçeye çevrilmiş.

'Pislik' ile 'pisliğe batmışlık' arasında fark vardır. 'Pistir', pislik bulaşmıştır, demektir. Temizlenme ihtimali yoksa, her yönden reddiye anlamında 'pisliğe batmış' denebilir.

Pislik, ortadan kaldırılmayı gerektirir; 'pisliğe batmış olan' ise temizlenmeyi...

'Necesün' نَجَسٌ sözcüğü, Arapça Türkçe lügatte fiziki pislik olarak gösteriliyor. Fakat, fiile dönüştüğünde, tabiatı kötü, ahlakı çirkin anlamında mecaz oluyor. Zaten Hamdi Yazır da tefsirinde, ''felâ yakrabuu el-mescide'l-haram'' ifadesi ışığında 'neces' sözcüğünün mübalağa siğasında kullanıldığını ve belagat içerdiğini belirtiyor. Öyle ya... Pislik ortadan kaldırılmayı gerektirdiğinden, neces olan müşriklerin, insanların bulunduğu her alandan kaldırılması ve imha edilmesi gerekirdi. Halbuki öyle bir emir yok. Demek ki, ayet, 'neces' sözcüğünü mübalağa sanatı içinde kullanıp müşrik kişilerin değerini göstermiş.

Soru şu: Müşriklerin bulaştığı pislik nasıl pisliktir?

Yirmi üçüncü ayette, İman etmiş, yani Hz. Muhammed'in kurduğu sisteme inanmış kişilere, eğer yakınları küfrü imana tercih ediyorlarsa onlardan uzak durulması emri verilmişti. Müşriklerin yaşamlarına bulaştığı belirtilen pislik bu küfr pisliği idi. Bu pislik, hakkı benimsememeyi, haklıya hakkını vermemeyi, fertlerin özgürlüğünü engellemeyi, para ve mal hırsı göstermeyi, sahipsiz gördükleri kadınları geneleve kapatmayı, fuhuşhaneyle ve kumarhaneyle ilişkili olmayı içeriyordu. Halbuki toplumun selameti bu davranışlardan ve uygulamalardan vazgeçilmesini gerektiriyordu. İşte 'müşrik' adıyla anılanlar, bu davranışlarından vazgeçemedikleri için 'neces' hükmünü almışlardı.

Soru: Müşriklerin Mescidi'l-haram'dan uzak tutulmaları, küfr vasıflarından uzak olan müminler arasında nasıl sonuç getiriyordu?

Tevbe Suresi'nin 28'nci ayetinin içinde, ''Ve in hıftüm ayleten, fe sevfe yuğnikümü allahü min fazlihi in şâe'' ifadesi var. Yani, yoksulluğa düşmekten çekinirseniz, Allah diler, sizi fazlından zenginleştirir. Demek ki, müşriklerin uzak tutulması, İslam toplumunda ekonomik zorluk meydana getiriyordu. Çünkü ticaret genellikle müşriklerin uhdesinde olduğu gibi parayı kullanmayı da onlar iyi beceriyorladı. Müslim fertlerin, müşriklerle ilişkisinin kesilmesiyle, muhtaçlık endişesine düşmeleri normaldi. Lakin Allah'tan gelen ve gelecek hükümlere inanmışlardı; ayetteki Allah sizi zenginleştirecek anlamındaki ''Fe sevfe yuğnikümüllahe'' kelimesini kendilerine müjde bilip rahatladılar; umut ile geleceğe bakıp hayatlarına devem ettiler. Tabi, Hz. Muhammed'in vefat ettiği güne kadar.

İbrahim Faik Bayav / ŞAKİROĞLU
(24.03.2023 09:14)
 
Üst