Toprağı İrfan Kokan Bir köy: Kasr-ı Ârifân

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
topragi-irfan-kokan-bir-koy-kasr-i-arifan.jpeg



Rivayete göre, Hâce Bahâeddin Hazretleri doğmadan önce Muhammed Baba Semmâsî (Kuddise Sirruhû) Buhara’ya geldi. Bazı müritleriyle birlikte Kasr-ı Hinduvân’dan geçerken: “Bu topraktan bir yiğidin kokusu gelmektedir. Kasr-ı Hinduvân’ın Kasr-ı Ârifân olması yakındır” dedi.[1] Onun bu sözüne istinaden bu köyün ismi Kasr-ı Ârifân olarak değiştirildi.
Yine bir keresinde oradan geçerken: “O koku fazlalaştı. Muhtemeldir ki o yiğit doğmuştur” buyurdu. Nitekim Hâce Nakşibend Hazretleri doğalı üç gün olmuştu. Hâce’nin dedesi onu kucağına alıp Muhammed Baba Semmâsî’nin huzuruna getirdi. Hâce Muhammed Baba Semmâsî: “O bizim oğlumuzdur, biz onu kabul ettik” buyurdu ve müridlerine dönerek dedi ki: “Kokusunu aldığımız yiğit budur. Gün gelir zamanın önderi olur.” Sonra yüzünü halifesi Seyyid Emîr Külâl Hazretlerine çevirip: “Oğlum Bahâeddin hakkında şefkat edesin ve terbiyesinde eksiklik göstermeyesin. Yoksa sana hakkımı helâl etmem!” dedi. Emîr Külâl Hazretleri ayağa kalktı ve elini göğsüne koyup dedi ki: “Eğer bir eksiklik gösterirsem namerdim!”[2]
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri bu köyde doğmuş ve bu köyde vefat etmiştir. Burası Buhara’ya 6 km uzaklıkta bir köydür.
Hâce Alâeddin Attâr (Kuddise Sirruhû) şöyle anlatır:
“Hâce Bahâeddin Hazretleri’nin son demlerinde yanı başında Yâsîn okuyorduk. Henüz yarısına ulaşmıştık ki nurlar zahir oldu ve biz kelime-i tevhid ile meşgul olmaya başladık. Sonra Hâce Hazretleri, son nefesini verdi. Yetmiş üç yaşını doldurmuş, yetmiş dördüne girmek üzere vefat etmişti.”
Naklettiklerine göre 3 Rebîülevvel 791’de pazartesi gecesi vefat etmiştir.
Hâce Bahâeddin Hazretleri’nin vefat tarihi hakkında şu kıtalar söylenmiştir:
Gitti Nakşibendler şahı, dünya ve din üstadı
Halkının din ve devlette vazgeçilmez bir adı
Kasr-ı Ârifân’dı yeri, makamı ve menzili
Ve Kasr-ı Ârifân oldu vefatının tarihi[3]

Yani Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin vefat yılı ebced hesaplamasına göre “Kasr-ı Ârifân” ifadesinin değerine denk düşmektedir. Bir acayip tevafuktur ki o doğmadan önce Muhammed Baba Semmâsî Hazretlerinin o köye verdiği isim aynı zamanda Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin vefat tarihi olmuştur.
Nakşibendi meşrebinin aziz şeyhlerinden Mevlânâ Abdurrahman Câmî Hazretleri, Buhara’ya Şâh-ı Nakşibend Hazretlerinin kabrini ziyarete gider. Huzura varır, selâm durur. Sonra döner ve Mesnevî’de geçen şu beyti okur:
كعبة العشاق باشد اين مقام
هر كه ناقص آمد اينجا شد تمام
“Aşıklar mihrabıdır iş bu münevver makam
Eksik gelen her kim olsa burada olur tamam”
[4]
Tasavvuf Şubesi
İsmailağa Telif Heyeti
Dipnotlar
[1] Kasr-ı Hinduvân, Hintliler, Hindular Köşkü demektir. Kasr-ı Ârifân da Arifler Köşkü anlamındadır.
[2] Reşehât Aynü’l-Hayât (Bulak Baskı), s. 41.
[3] Age, s. 52.
[4] Mesnevî, 2. Defter
 
Üst