"Üç karım var, kime ne?" deyiverdi...

Türkay

Doçent
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
2
Puanları
0
'Çok eşliliği savunmak din istismarı'

Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İlahiyat Profesörü Şahin Filiz, çok eşliliğin İslam’ın emri olmadığını, dönemin koşulları içinde erkeklere bir öneri olarak sunulduğunu söyledi. Prof.Dr. Filiz, “Çok eşliliği İslam’ın bir emri gibi lanse etmeye çalışan gerici çevreler var. Bu da türban gibi bir din istismarıdır. Böyle düşünen insanlar daha çok beyinleriyle değil, cinsellikleriyle düşünüyorlar” dedi.

Profesörü Filiz, “Çok eşliliği İslam’ın bir emri gibi lanse etmeye çalışan gerici çevreler var. Bu da türban gibi bir din istismarıdır” dedi. Kuran’daki çok eşliliğin günün sosyolojik koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Filiz, “O zaman denilmiştir ki ‘Yetimlerden birer, ikişer nikahlayın. Ancak sizin için en hayırlısı tek eşle nikahlanmanızdır’ Bu o zamanın yaşam koşullarında bir öneridir. Kuran’da asıl olan tek eşliliktir” diye konuştu. İslamiyet öncesi Arap toplumunda sayısız evlilikler yapıldığını belirten Prof. Dr. Filiz, İslamiyet ile birlikte buna belli bir sınır getirildiğini de söyledi.

ÜZMEZ’E GÖNDERME: “CİNSEL SAPKINLIKLARI İSLAM DİNİ’NE MAL EDİYORLAR”

Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Profesörü Şahin Filiz 14 yaşındaki bir kıza tecavüz suçlamasıyla tutuklanan İslamcı yazar Hüseyin Üzmez için ise şunları söyledi:

“Kendine şeriatçıyım diyen bir insanın yaptıklarına bakın. İnandığı şeriata göre hem annesiyle hem kızıyla ilişkiye girilmez. Ki bu olayda şu ya da bu şekilde ilişkiye girmek lanetlenmiş ve yasaklanmıştır. İslam’da böyle bir örnek göremezsiniz. Bence şeriatçıyım demek, Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı Kuran kılığına, din kılığına sokulmuş bir düşmanlığın, üç kağıtçılığın ifadesidir. Cinsel sapkınlıkları İslam Dini’ne malederek meşrulaştırmaya çalışıyorlar. İslam Dini’ni bir arıtma aracı olarak görüyorlar.”


hürriyet
 

KARAMURAT-3

Kıdemli Üye
Katılım
11 Eki 2007
Mesajlar
4,706
Tepkime puanı
54
Puanları
0
Konum
Ankara
Web sitesi
mazlumlarvezalimler.blogcu.com
-

Resmi büyütmek için tıklayın Vakit Gazetesi, Gazeteci Ahmet Hakan-Pelin Batu Aşkını, 'Müftü Babandan Utan Ahmet' Başlığıyla Okurlarına Duyurdu..

VAKİT GAZETESİ, GAZETECİ AHMET HAKAN-PELİN BATU AŞKINI, 'MÜFTÜ BABANDAN UTAN AHMET' BAŞLIĞIYLA OKURLARINA DUYURDU..
Gazeteci Mansur Forutan'ın, 'Camdaki manita. Oyuncu Pelin Batu'yu pazar sabahı 8'de Ahmet Hakan'ın evinde şortuyla gördüm' yazısı, Vakit gazetesine polemik konusu oldu. A hmet Hakan'la çekişen gazete, Forutan'ın yazısını 'Müftü babandan utan Ahmet' başlığıyla okurlarına duyurdu Oyuncu Pelin Batu'nun, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ın evinde yakalandığı iddiası, magazin dünyasına bomba gibi düştü. İddiayı Akşam gazetesindeki köşesine taşıyan Mansur Forutan, gördüklerini 'Pelin Batu, şortu, tişörtü ile uyanmış camdan bakıyordu. Konuyu yazacağımı hem Ahmet Hakan hem de Pelin Batu biliyordu' dedi.
MÜFTÜNÜN OĞLU Forutan'ın konuya ilişkin Akşam gazetesinde önceki gün yeralan yazısı, dün Ahmet Hakan'la çekiştiği bilinen Vakit gazetesine de konu oldu. Ahmet Hakan'ın 'küfürbaz gazete' diye nitelediği ve 'Başbakan bunları niye uçağına alıyor' diye tepki gösterdiği Vakit gazetesi, aşk iddiasıyla ilgili yazıyı 'Müftü babandan utan Ahmet' başlığıyla okurlarına duyurdu. Vakit başka yorum yapmadı. Ahmet Hakan, Yozgatlı bir müftünün oğlu. Hakan, bir gazetede yayımlanan röportajında, 'Yozgatlı bir müftünün oğlusunuz. Babanız yobazlara mı, din bilginlerine mi yakın' sorusunu şöyle yanıtlamıştı: 'Babam ben çocukken daha katıydı. Ama onun görüşlerinde de yumuşama oldu.' (Gecce.com) 27.08.2007 09:56 [970576]


http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://resimler.haberler.com/haber/576/islami-basin-hakan-a-yuklendi_b.jpg&imgrefurl=http://www.haberler.com/resim.asp%3Fhaber_id%3D970576&h=416&w=400&sz=102&hl=tr&start=18&tbnid=O6uO0D4prcMnkM:&tbnh=125&tbnw=120&prev=/images%3Fq%3D%25C4%25B0SLAM%25C4%25B0%2BRES%25C4%25B0MLER%26gbv%3D2%26hl%3Dtr%26sa%3DG

Sayın A.Hakan Coşkun önce kendisine baksın. Nikahsız gayr-i meşru ilşkiler kuruyor.Zina yapıyor. Ondan sonrada onu bunu suçluyor.
 

rota

Doçent
Katılım
15 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
9
Puanları
0
İğrenç!

Evlenebilirlik yaşı?
1854 yılında devlet “kızların zorla evlendirilmesini” yasaklayan bir ferman yayımlamıştır. 1917 yılında çıkarılan Hukuku Aile Kararnamesi, yetersiz de olsa evlendirmeler için asgari bir yaş şartı getirmiştir. Bu kararnamenin uzun gerekçesinden size bir tek cümle aktaracağım:


“Nice biçareler dünyalarını görmeksizin evlendirilmişler, düğünleri yapılarak istikbaldeki felaketlerine gönderilmişlerdir!”
Kararnamede, böylece çocukların eğitim ve geleceklerinin mahvolduğu, bunun da “Devlet-i Aliye’ye çok büyük zarar iras ettiği” anlatılır!
1926’da Medeni Kanun, belli şartlarda asgari evlenme yaşını 14’e çıkardı.
Ama “örf ve âdetler” kanunlar kadar hızlı değişmiyor.


Küçüklerin ‘evlenilebilir’ sayılması, bu zavallı çocukların cinsel meta gibi görülmelerine yol açarak daha büyük facialara zemin hazırlıyor. “Azgın teke” vakası nice faciadan bir örnektir sadece!

Örf din sanılınca
Kızları küçük yaşta kocaya vermek dinen meşru sanıldığı için, özellikle kırsal kesimde ve Güneydoğu’da azalarak da olsa hâlâ devam ediyor.
Evlenebilirlik yaşı tamamen coğrafi ve sosyolojik bir konudur. Sıcak iklimlerde ve eski toplumlarda bu yaş düşüktür. Dini literatür o çağlarda oluştuğu için, evlenebilirlik yaşı meselesi de dinle ilgili sanılıyor.


Halbuki, Hıristiyanlıktan farklı olarak İslamda evlenme dini bir işlem değil, ‘sivil’ bir işlemdir! Evlenme şartları devlet tarafından, toplumsal gelişmelere göre, kanunlarla belirlenebilir; Müslümanın bu kanunlara, Medeni Kanun hükümlerine uyması gerekir. (Bkz. Diyanet İlmihali cilt 2, sf. 200-201; Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku, sf. 331)

Çokeşli evlilik ve küçük yaşlarda evlendirme insan tabiatına uygun olmadığı için, tarihte de marjinal kalmıştır. İlber Ortaylı’nın Osmanlı Toplumunda Aile adlı değerli eserinde gösterdiği gibi, o çağlarda bile çok eşli evlenme oranı ancak yüzde 3 civarındaydı; İstanbul’da evlenme yaşı ortalaması 16 idi.
Modern “çocuk fuhşu” illeti ayrı bir faciadır. Ama örf ve âdet bakımından kız çocuklarının ‘evlenilebilir’, dolayısıyla cinsel meta gibi görülmesi bugünkü Türkiye’de daha da marjinalleşse bile hâlâ derin bir yaradır.


Diyanet İşleri Başkanı muhterem Ali Bardakoğlu’na sesleniyorum: Akraba evliliklerine ve kızların erken evlendirilmesine karşı kuvvetli, etkili, sürekli bir kampanya açılarak bunun dini bir izin değil, dini vicdana da aykırı bir facia olduğu anlatılmalıdır.

Belki kızını satan alçakların sayısı azalır.

Taha Akyol
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
bişey dikkatimi çekiyor,biyeri bi kişiyi savunma adına yada kötüleme adına değildir bu,

koca kadınların 50-60 yaşında ! kendilerinden ufak çocuğu yaştakilerle evlenmelerini bu basın neden bu kadar haber etmez ! doğru yada yanlış eğerki etik olarak kendilerini çok namuslu addedenler ,kadın yada erkek, çocuğudan küçük kişilerle evlilik yapıyorlar ve bunları eleştirmiyor bu pek sayın köşe yazarlarımız basınımız.çifte standart:eek:leyo:
 

KARAMURAT-3

Kıdemli Üye
Katılım
11 Eki 2007
Mesajlar
4,706
Tepkime puanı
54
Puanları
0
Konum
Ankara
Web sitesi
mazlumlarvezalimler.blogcu.com
-

"Çok kadınla evlenmek dünya sevgisinden değildi.Çünkü Hz.Ali(r.a)Allah Rasülü'nün ashabının en zahidi olduğu halde 4 hanımla evliydi
ve 17 tane cariyesi vardı"

(Süfyan bin Uyayne)

Tasavvufun Esasları kitabı.S/218 (Sühreverdi)
 
Üst