Dua Nur
Kıdemli Üye
- Katılım
- 29 Nis 2007
- Mesajlar
- 37,459
- Tepkime puanı
- 247
- Puanları
- 0
TGRT HABER TV’de yayınlanan Ankara’nın Gündemi programının konuğu olan Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, yeni Vakıflar Kanunu’nu değerlendirdi.
Yazıcı, DSP-MHP-ANAP hükümeti vakıflara dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kısacası sosyal hayatı bütünüyle kuşatacak şekilde mal edinimini getirdi. Yeni kanunda ise mal edinimi ayrımlara girmeksizin serbest bırakıldı.”
Yazıcı, vakıfların mülhak, mazbut, cemaat ve esnaf olmak üzere 4’e ayrıldığını belirterek, mazbut vakıfların yöneticisi kalmayarak yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde olan, mülhak vakıfların ise yönetimi yönetenin soyundan gelenlerce yürütülen vakıfları ifade ettiğini söyledi. Mazbut vakıf sayısının 41 bin 550, mülhak vakıfların 300 olduğunu hatırlatan Yazıcı, cemaat vakıflarının Türkiye vatandaşı olup gayrimüslim kişilerce kurulabildiğini ve 161 tane olduğuna dikkat çekti. Yazıcı, bu vakıfların dışında Medeni Kanun’un düzenlediği 4 bin 450 adet yeni vakfın bulunduğunu da sözlerine ekledi. Cemaat vakıfları 1974’te Yargıtay Genel Kurulu kararına kadar istedikleri kadar mülk edinebildiğine dikkat çeken Yazıcı, Yargıtay’ın o dönem cemaat vakıflarının vakıf senedi olmadığı için mal edinemeyeceğine hükmettiğini söyledi.
Tazminatlardan kurtulduk
Yargıtay kararı sonrası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne açılan pek çok davada Türkiye’nin ciddi tazminatlar ödemeye başladığını kaydeden Yazıcı, bu kapsamda AİHM’ye 31 dava açıldığını, yeni yasayla sorunların önemli ölçüde tasfiye edileceğini kaydetti. Vakıflar Kanunu’na getirilen diğer bir eleştirinin cemaat vakıflarının şube ve temsilcilik açmaya başlayacağı olduğunu vurgulayan Yazıcı, “Cemaat vakıflarının şube ve temsilcilik açması kesinlikle yasaktır. Yeni vakıflar ise eskiden olduğu gibi şube ve temsilcilik açabilirler. Cemaat vakıfları vakıf senetleri olmadığı için uluslararası faaliyette de bulunamaz” dedi.
Yabancıya sınırlama
Başbakan Yardımcısı Yazıcı, eleştirilerin aksine Vakıflar Kanunu’yla yabancıların Türkiye’de kurdukları vakıflara dönük önemli sınırlamalar getirdiklerini de ifade etti. Bu tür vakıflara milletlerarası mütekabiliyet esası getirildiğini, geçmişte sınırsız olan gayrimenkul alımlarının 12.5 hektarla sınırlandırıldığını bildiren Yazıcı, mütekabiliyetin hukuki ve fiilen iki şarta bağlı olduğunu söyledi. Yazıcı, “Örneğin bir İngiliz vatandaşının Türkiye’de kurduğu vakıf gayrimenkul alacaksa, bir Türk vakfı da İngiltere’de mal alabilmeli. Bunun hukuken düzenlenmesi gerekiyor. Ancak bu da yeterli değil hukuki düzenlemenin fiilen de uygulanması gerekiyor” dedi.
‘Ayasofya milletindir’
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Vakıflar Kanunu’yla ilgili diğer eleştirilerin Ayasofya ve Heybeliada Ruhban Okulu üzerinde yoğunlaştığını belirterek, her iki konuda da yasayla herhangi bir düzenlemeye gidilmediğini ifade etti. Ayasofya’nın tapu kaydıyla Fatih Sultan Mehmet’in vakfına ait olduğunu açıklayan Yazıcı, “Kısacası bu tapu millete aittir. Ayasofya milletindir. Hiç kimsenin Ayasofya’yla ilgili bir talebi olamaz. Söylenenlerin aksine Lozan Antlaşmasıyla, Heybeliada Ruhban Okulu’na dair normatif bir düzenleme de getirilmemiştir. Vakıflar Kanunu’yla okulun statüsünde bir değişiklik ise söz konusu bile değildir” dedi. Yazıcı, yapılan eleştirilerin çoğunun altında insanları korkutmak üzere yapılan korku projelerinin yattığını kaydetti.
TÜRKİYE
Yazıcı, DSP-MHP-ANAP hükümeti vakıflara dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kısacası sosyal hayatı bütünüyle kuşatacak şekilde mal edinimini getirdi. Yeni kanunda ise mal edinimi ayrımlara girmeksizin serbest bırakıldı.”
Yazıcı, vakıfların mülhak, mazbut, cemaat ve esnaf olmak üzere 4’e ayrıldığını belirterek, mazbut vakıfların yöneticisi kalmayarak yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde olan, mülhak vakıfların ise yönetimi yönetenin soyundan gelenlerce yürütülen vakıfları ifade ettiğini söyledi. Mazbut vakıf sayısının 41 bin 550, mülhak vakıfların 300 olduğunu hatırlatan Yazıcı, cemaat vakıflarının Türkiye vatandaşı olup gayrimüslim kişilerce kurulabildiğini ve 161 tane olduğuna dikkat çekti. Yazıcı, bu vakıfların dışında Medeni Kanun’un düzenlediği 4 bin 450 adet yeni vakfın bulunduğunu da sözlerine ekledi. Cemaat vakıfları 1974’te Yargıtay Genel Kurulu kararına kadar istedikleri kadar mülk edinebildiğine dikkat çeken Yazıcı, Yargıtay’ın o dönem cemaat vakıflarının vakıf senedi olmadığı için mal edinemeyeceğine hükmettiğini söyledi.
Tazminatlardan kurtulduk
Yargıtay kararı sonrası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne açılan pek çok davada Türkiye’nin ciddi tazminatlar ödemeye başladığını kaydeden Yazıcı, bu kapsamda AİHM’ye 31 dava açıldığını, yeni yasayla sorunların önemli ölçüde tasfiye edileceğini kaydetti. Vakıflar Kanunu’na getirilen diğer bir eleştirinin cemaat vakıflarının şube ve temsilcilik açmaya başlayacağı olduğunu vurgulayan Yazıcı, “Cemaat vakıflarının şube ve temsilcilik açması kesinlikle yasaktır. Yeni vakıflar ise eskiden olduğu gibi şube ve temsilcilik açabilirler. Cemaat vakıfları vakıf senetleri olmadığı için uluslararası faaliyette de bulunamaz” dedi.
Yabancıya sınırlama
Başbakan Yardımcısı Yazıcı, eleştirilerin aksine Vakıflar Kanunu’yla yabancıların Türkiye’de kurdukları vakıflara dönük önemli sınırlamalar getirdiklerini de ifade etti. Bu tür vakıflara milletlerarası mütekabiliyet esası getirildiğini, geçmişte sınırsız olan gayrimenkul alımlarının 12.5 hektarla sınırlandırıldığını bildiren Yazıcı, mütekabiliyetin hukuki ve fiilen iki şarta bağlı olduğunu söyledi. Yazıcı, “Örneğin bir İngiliz vatandaşının Türkiye’de kurduğu vakıf gayrimenkul alacaksa, bir Türk vakfı da İngiltere’de mal alabilmeli. Bunun hukuken düzenlenmesi gerekiyor. Ancak bu da yeterli değil hukuki düzenlemenin fiilen de uygulanması gerekiyor” dedi.
‘Ayasofya milletindir’
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Vakıflar Kanunu’yla ilgili diğer eleştirilerin Ayasofya ve Heybeliada Ruhban Okulu üzerinde yoğunlaştığını belirterek, her iki konuda da yasayla herhangi bir düzenlemeye gidilmediğini ifade etti. Ayasofya’nın tapu kaydıyla Fatih Sultan Mehmet’in vakfına ait olduğunu açıklayan Yazıcı, “Kısacası bu tapu millete aittir. Ayasofya milletindir. Hiç kimsenin Ayasofya’yla ilgili bir talebi olamaz. Söylenenlerin aksine Lozan Antlaşmasıyla, Heybeliada Ruhban Okulu’na dair normatif bir düzenleme de getirilmemiştir. Vakıflar Kanunu’yla okulun statüsünde bir değişiklik ise söz konusu bile değildir” dedi. Yazıcı, yapılan eleştirilerin çoğunun altında insanları korkutmak üzere yapılan korku projelerinin yattığını kaydetti.
TÜRKİYE
