VEHHABİLİK DİNİ

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Vehhabilik diye bir din yoktur, hatta Hanefilerden Hüsnü Aktaş/Yusuf Kerimoğlu hoca bile onları ehl-i bidattan sayar ve tekfir etmez...
Tekfir kelimesinin arkasına saklanıyorsunuz.Arkadaş ayet ve hadislerle kanıtlıyoruz.Fakat sizler boş konuşuyorsunuz.İlmi cevapda veremiyorsunuz.
"
"(Hak ile bâtılın, hakikat ile dalâletin, doğru ile eğrinin) arasını ayırdıkça ayıranlara andolsun ki!" (Mürselât: 4)
"Acı ve tatlı sulu iki denizi salıverdi, birbirine kavuşuyorlar. Fakat aralarında bir berzah (perde) vardır, birbirine geçip karışmazlar." (Rahmân: 19-20)
"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk'a iletirler ve hak ile hüküm verirler." (A'râf: 181)

Berzahları bizzat Hazret-i Allah koydu. Bu bir emr-i ilâhîdir. Bu emr-i ilâhîye iman etmediler, itaat da etmediler.
İman etmediklerine göre, tâbi oldukları dini bilmemiz lâzım. Allah-u Teâlâ biliyor, halk da bilsin.
Zira iman ile küfür kesin olarak ayrıdır. Bunu Allah-u Teâlâ ayırmıştır, işte berzah Âyet-i kerime'leri önünüzde.
Nur ile nar ayrıdır.
Temiz ile pis ayrıdır.
Bunu karıştırmak isteyenlerin asıl gayesi nedir? Kime hizmet ediyorlar, İslâm'ı kime peşkeş çekmek istiyorlar.
Gördüğünüz gibi küfür âlemi İslâm'a harp ilân etmiş, alabildiğine var güçleri ile İslâm'ı küçültmek istiyorlar. Bunlar da onların safına girmek istiyorlar. Kendileri girsinler ve fakat İslâm dini'ne mâletmesinler. İman ve İslâm bunu reddeder.

"Bunlar güya Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa onlar sadece kendilerini aldatırlar da bunun farkında değildirler." (Bakara: 9)
"Hidayet kendisine apaçık belli olduktan sonra, Peygamber'e muhalefet edip inananların yolundan başkasına uyan kimseyi döndüğü o yolda bırakırız. Ahirette de kendisini cehenneme sokarız. Ne kötü bir dönüş yeridir orası!" (Nisâ: 115)"

 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Vehhabilik diye bir din yoktur, hatta Hanefilerden Hüsnü Aktaş/Yusuf Kerimoğlu hoca bile onları ehl-i bidattan sayar ve tekfir etmez...
"İman ile küfür birbirinden kesin olarak ayrılmıştır." (Bakara: 256)
"Hakkı bâtıl ile karıştırmayın, bilerek hakkı gizlemeyin!" (Bakara: 42)
"Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı beğendim." (Mâide: 3)
"Bu, dimdik ayakta duran bir dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Rûm: 30)
"Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, onunki aslâ kabul edilmeyecektir. Ahirette de ziyan edenlerden olacaktır." (Âl-i imrân: 85)
"Allah katında din İslâm'dır." (Âl-i imrân: 19)

Kuran ve sünnet bellidir.İslam hiç değişmemiştir.Fakat insanlar kendi görüşlerini beyenip fırkalara ayrıldılar.Allahın desteklediği kullar iman ile küfürün arasını ayırdıkça ayırdı.Fakat ahir zaman alimleri tekfir konusunu dahi anlayamadılar.

Tekfir kelimesinin arkasına saklanıp tekfir edenleri kınadılar.Ayet ve hadisler ile küfürlerini yüzlerine vurup kanıtladıklarında tekfir etmeyin dediler.Ne ayet ve hadislere cevap verebildiler ne tekfir konusunu anlayabildiler.

Onlara kalsa islam mı kalırdı?Adamlar müslümanları öldürmeyi helal sayıyor sen diyorsun ki bunlar müslüman?

Muhammed bin Abdülvehhâb (1703-1792)
"İbn-i Abdülvehhâb Der'iyye'de sapık fikirlerini yaymaya başladı, orada dersler düzenledi. Komşu kabilelerin emirlerine mektuplar yazarak fikirlerini aktardı.

Bu sapık adam kendisine uyanlara "Muvahhidler" adını veriyor, kendisine uymayanları "Hak dine girmeyenler" olarak görüyordu. Vehhâbîlik dinini resmen bu şekilde yaydı ve bu noktada ilâhlık dâvâsında bulundu.

Halkın dalâlete düştüklerini, tarikata girme ve benzeri şeyler yüzünden tevhidin bozulduğunu, bu gibi kimselerin müşrik olduğunu ileri sürerek kan ve mallarının kendisine inananlara helâl olduğunu, onları kılıçla yola getirmenin gerektiğini ilân etti.

Bölge halkına ganimet vaad eden bu sapık fikirler Necd bölgesinin halkına cazip gelmişti. Bu bölge asırlardır bir çok sapıklıklara sahne olmuştu. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'den sonra peygamberlik iddiâsıyla ortaya çıkan Müseyleme'tül-Kezzab, Secah, Tüleyhâ, Esved'ül-Ansî gibi sahtekârlar bu bölgede ortalığı karıştırmışlar, taraftar bulmuşlardı. Bölge daima isyancı grupların merkezi olmaya devam etmişti. Halk yağmacılığa, talana, isyan etmeye, baş kaldırmaya her zaman için meyilli idiler. Çok yaygın bir cehâlet hüküm sürüyordu.

O bölgede pek çok kanlı baskınlar yapıldı. Vehhâbîliği kabul etmeyenler kılıçtan geçirildi, elde edilen malların beşte biri ganimet olarak hazine adı altında Muhammed bin Suûd ve avânesine ayrıldı, kalanı ise savaşa katılan süvari ve yaya çapulcular arasında ikili-birli bölüştürüldü. Bu durum doğrudan doğruya Hazret-i Allah'a ve Resulullah Aleyhisselâm'a karşı açılan bir başkaldırmadır. Vehhâbilik dinine girenleri himâye etti, İslâm dininde olanların mahvına çalıştı.

İşte bu Vehhâbî bozmalarının bu yaptıklarından bazılarını örnek olarak gösteriyorum, müslüman olan bunu yapar mı?

Dikkat edin, kâfirden almıyorlar, müslümanları öldürüp yağmalıyorlar. Ne acı, ne büyük zulüm, ne büyük cehalet.

Bununla bir kâfirin arasında ne fark görebilirsin? O da kâfir, o da kâfir! Vehhâbîlik dinini savunanların kâfir oldukları buradan da görülebilir."

http://www.hakikat.com/dergi/239/bsyz239.html
 
Üst