Sanatcıların manatcıların odalarının düzeni üstünden bir bağlama dönmüş konu... Peki ben de oradan başlayaraktan ele alacağım.
NŞA(normal şartlar altın)'da etrafımdaki herkesten düzenliyimdir, ama AŞA(anormal şartlar altında), yoğun çalışma koşullarında birilerinin benim halimi eleştirmesinden son derece rahatsızlık duyuyordum eskiden. NEREYE, NEYE YATIRIM YAPACAĞIMI ONLARA MI SORACAKTIM YANI! ÇEKIN GIDIN LAN BAŞIMDAN! diyesim geliyordu. Yani insan bir konudaki gayretini maksimize etmek için diğerini geri plana itme kararını verir, istenen değer, ürün, sonuc doğrultusunda "optimizasyon".
Sanatkar manatkar değiliz, özel bir yeteneğim de yok ama sezme yoluyla anladım ki doğru odaklanma ve zihinin sapmaması, şartlanmamış da olması, içinde bir şevk olması ve kapalı destek görme açık destekten de önemli.
Ne diyordum..Gidin başımdan diyordum ya içimden, diyememiştim.. İçime attım kötü oldum. İnsanların isteklerini (belki korku belki saygı belki bön itaatcilik şartlanmışlığından, ve bu hal üstünde düşünecek yaşa ve dile sahip olmadığımdan) daha çok öne almak yüzünden kabiliyetlerimin yarısı körelmiş olabilir. Muhtemelen de, Yıldırıldım "gerizekalıların" vey aptalların diyeyim, titreşim frekansına ve şiddetine dayanamadım. Sonuçta herkesin bir limiti vardır.
* * *
Sıradan ve sanatkar olmak konusunda bir bağlam daha açalım.
Kabiliyetlere dair küçüklükten gelen temayüller ile edinilen temayüller birleşince büyük bir şey ortaya çıkıyor, ama kişide doğuştan meylin zayıf olması durumunda dahi yer yer bu zayıflığın telafi edilerek o konuda doğuştan yetenekli nicelerin geçildiğini de biliyoruz.
Nasıl telafi edildiği, içteki enerji ve dıştaki desteğe bağlıdır öyle ki bunun kompleksliği bana "allahın insanı yetiştirmesi" kavramını anımsattı. Aynı şey değil ama sadece anımsattı...
Aslında benim inancım, doğuştan olduğu iddia edilen yeteneklerin kâhir ekseriyetinin, doğuştan değil, "konuşma ve ön zihinsel bloğu kullanmadan önce" başka kanallarla edinilmiş olduğudur. Bununla ilgili delillerim tespitlerim vardır, fakat hiç de somut değiller... mesela çalışkanlık dürüstlük doğru odaklanma hepsi belli başlı çevresel davranışlar ve görgüler içinde belli bir yüksek kıvamı yakalıyor. o belli başlı davranışları döküp ortaya net olarak seremeyeceğim,ama eğer yapılabilirse faydalı olabilir. (Kültürü aşmış bir bakış gerektirdiğinden beni aşıyor. kimi aşmıyor onu da bilmiyorum.)
Bu ortam:atmosfer, aile+çevre ve gerçekten kişinin mizacıyla uyumuna bağlı çok değişkenli bir denklemdir. Öyle ki, üstünde bir ideal şartlar dizaynının yapılması adeta imkansız çok boyutlu bir denklemi kurmayı gerektirir ki içine insan soktuğunda o insan istenen yüksek, üretken, sanatkâr bir hale gelsin.
Bu konuda doğuştan tabirindense 0-10 yaşını kapsayarak küçüklükten tabirinin kullanımını öneririrm. Bu küçüklükten olgusunu hesaba katarak, ve doğuştan tabirinin aşırı ve mana olarak gerçekle uyumsuzluğunu düşünerek, "çevere etkisi"nin daha etkin olduğu kanaatindeyim(gerçi bir yerde bu tavuk mu yumurtadan yumuta mı tavuktan sorusunu nevinden bir tartışmadır, bu test edilebilir bir olgu değildir, sadece ikizlerle o da limitli bir testi öngörür, ikizler aynı varlıklar değillerdir, aynı kodlara sahip olsalar da.).
İnsanlar yaptıklarından ettiklerinden sorgulanır doğuş şartlarından değil. çünkü çevre ve verilen tepkiler çözümler, yapılan iyi işler ve sabır insanı insan yaptığı gibi, sanatkarı da sanatkar yapar. VS.