şifa_
Doçent
- Katılım
- 14 Nis 2007
- Mesajlar
- 551
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
83 Yaşındaki Selçuk'a Bu Yapılır mı Diyenler Erbakan İçin Susmuşlardı
Ergenekon Operasyonu kapsamında, İlhan Selçuk'un gözaltına alınmasını protesto edenlerin taşıdığı sloganlar içerisinde birisi vardı ki, Türkiye'nin ve rejimin (elbette demokrasiyi ve laikliği birlikte kastediyorum) açmazlarını cepheden izah etmekte idi:
İlhan Selçuk Türkiye'dir". Türkiye'de, kendilerini "bulunmaz Bursa kumaşı" addeden birileri "Türkiye" demek oluyor. Daha başka birileri, "devlet" demek oluyor. Adları her türlü kanunsuz eylemle anılan bir güruh çıkıyor, Atabeyler ve Ergenekon gibi Türk tarihinin milli sembollerini kendilerine bayrak edinerek, "Devlet biziz" veya "Devlet bizden sorulur" sorumsuzluğu içinde, bir şeyler yapıyor.
Ve bu da "Derin devletin işleri" demek oluyor. Peki gerçekten, bir kimsenin "Türkiye" veya "Devlet" olup olmadığının ölçüsü ve göstergesi nedir? Ömrünün handiyse tamamı profesyonel cuntacılık maceraları ile geçmiş olan "İlhan Abi"nin "Türkiye" olup olmadığını neye göre anlayacağız? Eğer başyazarı olduğu gazetenin tirajı nazara alınarak böyle bir hükme varılacak olursa, bu Türkiye'nin "devede kulak" bile addedilmeyecek mini minnacık bir parçası olmaz mı?
Yok eğer, destek verdiği siyasi eğilimin ve partilerin milletten gördüğü teveccüh (!) nazara alınacak olursa, bu "Türkiye parçası" hatırı sayılır ölçüde büyüyor, ama asla Türkiye demek olmuyor? "83 yaşındaki İlhan Selçuk"un, silahlı eylemlerle suçlanan bir çete operasyonu kapsamında gözaltına alınmasına vaveyla koparanlar, onun yaşlılığını nazara vererek, "Bu yaştaki bir adama yapılır mı bu?" diyenler, nedense aynı yaşlardaki Erbakan'a yapılanlara ses çıkarmamışlardı.
Aynı zihniyet ve camianın, bir şeker ve kalp hastası olan Fethullah Gülen Hocaefendi medyatik bir linçe tabi tutulurken, neredeyse bir zil takıp oynamadıkları kalmıştı. Nedense o sırada, gazetelerde yazılıp çizilenlerin; "düğmeye ben bastım" diyen ekran gülleri "anchorman" lerin programlarının hiç mi hiç yargıya tesir etme gibi bir yönü de yoktu (!). O Fethullah Gülen ki, üç yıl önce yapılan bir kamuoyu araştırmasında, Türk halkının %83'ü kendisine sempati duymakta idi.
O Fethullah Gülen ki: İslam ülkeleri üzerine yapılan araştırmalarda Batı'da saygın bir otorite sayılan Pakistanlı Prof. Dr. Ekber Ahmed'in, 2006 yılında, Türkiye'yi de kapsayan 10 İslam ülkesinde yaptığı araştırma sonucuna göre, "rol modeller", "örnek şahsiyetler" sıralamasında, Mevlana'dan sonra %45 rakamıyla ikinci sırayı almıştı. Prof. Ekber Ahmed, Fethullah Gülen'e olan ilginin sebebini, bir kız yurdunda kalan 19 yaşındaki bir öğrencinin beyanlarında buluyor:"Gülen, bize unuttuğumuz İslam'ı hatırlatıyor."(*) Kim bilir, malum ve mahut zihniyete göre, onun yegâne suçu belki de budur. Buna göre, eğer birileri "Türkiye demek" olacaksa, "Fethullah Gülen Türkiye'dir" dense yeri olmaz mı?
"İlhan Selçuk Türkiye'dir"; öyle mi? Mantığınızı sevsinler. İlhan Selçuk, salıverilme sonrası yazdığı yazıda soruyor: "Polisler benim evimi mi aramışlardı; bizim evimizi mi? Emniyet'e ben mi götürülmüştüm; biz mi? Benim ifadem mi alınmıştı; bizim ifademiz mi? Savcılıkta ben mi sorguya çekilmiştim; yoksa biz mi?" (25 Mart 2008/Cumhuriyet) Estağfurullah, "İlhan Abi"! Elbette "siz" emniyete alınıp sorgulandınız. Biz sade Türk vatandaşlarının, yurdum insanlarının "Siz kaç kişisiniz?" deme hakkımız da asla ve kat'a yoktur. Çünkü siz "Türkiye"siniz. Çünkü siz "Devlet"siniz.(!)
Türkiye'nin ufkunun açılması, işte bu kendilerini devlet ve ülke yerine koyanların sözde millet için, gerçekte ise millete rağmen tuzakları ile başedebilmesine bağlı. Türkiye Devleti ve elbette Türk Milleti, "kurtarıcılar" dan kurtulduğu ölçüde refah, huzur ve güvenlik ülkesi olacaktır.
BUGÜN
cemal uşşak
Ergenekon Operasyonu kapsamında, İlhan Selçuk'un gözaltına alınmasını protesto edenlerin taşıdığı sloganlar içerisinde birisi vardı ki, Türkiye'nin ve rejimin (elbette demokrasiyi ve laikliği birlikte kastediyorum) açmazlarını cepheden izah etmekte idi:
İlhan Selçuk Türkiye'dir". Türkiye'de, kendilerini "bulunmaz Bursa kumaşı" addeden birileri "Türkiye" demek oluyor. Daha başka birileri, "devlet" demek oluyor. Adları her türlü kanunsuz eylemle anılan bir güruh çıkıyor, Atabeyler ve Ergenekon gibi Türk tarihinin milli sembollerini kendilerine bayrak edinerek, "Devlet biziz" veya "Devlet bizden sorulur" sorumsuzluğu içinde, bir şeyler yapıyor.
Ve bu da "Derin devletin işleri" demek oluyor. Peki gerçekten, bir kimsenin "Türkiye" veya "Devlet" olup olmadığının ölçüsü ve göstergesi nedir? Ömrünün handiyse tamamı profesyonel cuntacılık maceraları ile geçmiş olan "İlhan Abi"nin "Türkiye" olup olmadığını neye göre anlayacağız? Eğer başyazarı olduğu gazetenin tirajı nazara alınarak böyle bir hükme varılacak olursa, bu Türkiye'nin "devede kulak" bile addedilmeyecek mini minnacık bir parçası olmaz mı?
Yok eğer, destek verdiği siyasi eğilimin ve partilerin milletten gördüğü teveccüh (!) nazara alınacak olursa, bu "Türkiye parçası" hatırı sayılır ölçüde büyüyor, ama asla Türkiye demek olmuyor? "83 yaşındaki İlhan Selçuk"un, silahlı eylemlerle suçlanan bir çete operasyonu kapsamında gözaltına alınmasına vaveyla koparanlar, onun yaşlılığını nazara vererek, "Bu yaştaki bir adama yapılır mı bu?" diyenler, nedense aynı yaşlardaki Erbakan'a yapılanlara ses çıkarmamışlardı.
Aynı zihniyet ve camianın, bir şeker ve kalp hastası olan Fethullah Gülen Hocaefendi medyatik bir linçe tabi tutulurken, neredeyse bir zil takıp oynamadıkları kalmıştı. Nedense o sırada, gazetelerde yazılıp çizilenlerin; "düğmeye ben bastım" diyen ekran gülleri "anchorman" lerin programlarının hiç mi hiç yargıya tesir etme gibi bir yönü de yoktu (!). O Fethullah Gülen ki, üç yıl önce yapılan bir kamuoyu araştırmasında, Türk halkının %83'ü kendisine sempati duymakta idi.
O Fethullah Gülen ki: İslam ülkeleri üzerine yapılan araştırmalarda Batı'da saygın bir otorite sayılan Pakistanlı Prof. Dr. Ekber Ahmed'in, 2006 yılında, Türkiye'yi de kapsayan 10 İslam ülkesinde yaptığı araştırma sonucuna göre, "rol modeller", "örnek şahsiyetler" sıralamasında, Mevlana'dan sonra %45 rakamıyla ikinci sırayı almıştı. Prof. Ekber Ahmed, Fethullah Gülen'e olan ilginin sebebini, bir kız yurdunda kalan 19 yaşındaki bir öğrencinin beyanlarında buluyor:"Gülen, bize unuttuğumuz İslam'ı hatırlatıyor."(*) Kim bilir, malum ve mahut zihniyete göre, onun yegâne suçu belki de budur. Buna göre, eğer birileri "Türkiye demek" olacaksa, "Fethullah Gülen Türkiye'dir" dense yeri olmaz mı?
"İlhan Selçuk Türkiye'dir"; öyle mi? Mantığınızı sevsinler. İlhan Selçuk, salıverilme sonrası yazdığı yazıda soruyor: "Polisler benim evimi mi aramışlardı; bizim evimizi mi? Emniyet'e ben mi götürülmüştüm; biz mi? Benim ifadem mi alınmıştı; bizim ifademiz mi? Savcılıkta ben mi sorguya çekilmiştim; yoksa biz mi?" (25 Mart 2008/Cumhuriyet) Estağfurullah, "İlhan Abi"! Elbette "siz" emniyete alınıp sorgulandınız. Biz sade Türk vatandaşlarının, yurdum insanlarının "Siz kaç kişisiniz?" deme hakkımız da asla ve kat'a yoktur. Çünkü siz "Türkiye"siniz. Çünkü siz "Devlet"siniz.(!)
Türkiye'nin ufkunun açılması, işte bu kendilerini devlet ve ülke yerine koyanların sözde millet için, gerçekte ise millete rağmen tuzakları ile başedebilmesine bağlı. Türkiye Devleti ve elbette Türk Milleti, "kurtarıcılar" dan kurtulduğu ölçüde refah, huzur ve güvenlik ülkesi olacaktır.
BUGÜN
cemal uşşak
