AKP Ve CHP’ye Bir Öneri

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Ülkeyi bu kaostan kurtarmak için ne yapabiliriz?

Benim iki ayaklı bir önerim var:

1) AKP, türbana üniversitelerde özgürlük veren anayasa değişikliği yanında türbanın kamu sektöründe ve üniversite öncesi eğitimde kullanılmayacağına dair aynı güçte anayasa değişikliklerini gündeme getirsin. Ayrıca, YÖK EK-17. maddede giyim kuşam özgürlüğünün sınırlarını açıkça çizsin.

2) CHP de parti kapatma ile ilgili olarak Venedik Komisyonu kararlarını esas alan anayasal ve diğer gerekli değişikliklere cevaz versin:

"...Parti kapatma kriterleri Avrupa Konseyi’nin kısa adıyla ’Venedik Komisyonu’ denen ve Türkiye’nin de üyesi bulunduğu komisyonu tarafından saptanmış durumdadır. 1990 yılında kurulan komisyonun 2000 yılında aldığı karara göre, bir parti ancak şiddet çağrısında bulunuyorsa -veya şiddetle bağlantılıysa- kapatılabiliyor. Barışçıl ve demokratik yollardan anayasayı değiştirme girişimlerinin ise bir partiyi kapatma gerekçesi olamayacağı vurgulanıyor." (Semih İdiz, Milliyet, 31.03.08)

Böylece AKP kendisini bir tehdit algılaması içinde görenleri şaşırtacak, hakkında açılmış davaları kendi lehine etkileyecek ve üstelik türban konusunda bugüne dek attığı adımlardan taviz vermemiş olacaktır.

Öte yanda CHP laiklik hassasiyeti yüksek tabanı için çok önemli bir kazanım elde edecek, ayrıca demokratlığı konusunda şüphe taşıyanları mahcup edecektir.

Her şeyin üzerinde de rahatlayan ülke kazanacaktır!

Denebilir ki; AKP tek başına da parti kapatma sürecini zorlaştırıp, meseleyi referandum yolu ile millete taşıyabilir.
Şahsi görüşüme göre buna hiçbir kanuni engel yoktur. Anayasa’nın bahsi geçen 138. maddesi TBMM’de görülmekte olan bir dava ile ilgili yargı yetkisini etkileyecek görüşme yapılamayacağını söylüyor. Görülmekte olan davalar ile ilgili kanun değişikliğine değinmiyor. Zaten, pratikte değinemez de! Yoksa örneğin, TCK 301’in TBMM’de değişmesi için halihazırda sürmekte olan 700 küsur kanun ile ilgili davanın sona ermesi, bu arada da yeni bir dava açılmaması gerekir.

Ancak, bir partinin kendisini yargılamaktan kurtarmak için Anayasa’yı değiştirmeye kalkması ülkeyi ayağa kaldırır. Zira ancak meşrutiyet rejimlerinde ülkeyi yöneten otokrat şahsi dileği ile kanun değiştirebilir.

Dilerim, iki partide de sağduyu sahipleri benzer somut önerileri dikkate alırlar!

CÜNEYT ÜLSEVER
 

yosun

Asistan
Katılım
17 Ara 2006
Mesajlar
278
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Milliyet’ten CHP’ye açık çağrı!

Doğan grubu gazeteleri bugün okurlarını şaşırttı. Milliyet gazetesi beklenmeyen bir davranış gösterdi. Bir ‘başyazı’ yayımlayarak AK Parti’nin kapatılmasını önlemek için CHP’yi masaya oturmaya ve sosyaldemokrat duruşa uygun olarak anayasayı değiştirmeye çağırdı.

AK Parti’ye kapatma davası üzerine ‘bir kısım medya’yı suçlayan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Doğan Grubu gazetelerini kastettiği yorumları yapılmıştı.

Ancak iddiaların ardından Milliyet gazetesi, bugün bir ‘başyazı’ yayımlayarak, Türkiye’nin “yüksek basınç alanına girdiğini, ne zaman çıkabileceğini tahmin etmenin güç olduğunu, ancak nelerin yaşanabileceğini kestirmenin güç olmadığını” belirterek, AK Parti’nin kapatılmasını önlemek için muhalefet partileri CHP ve MHP’ye anayasayı değiştirmeye çağırdı.

Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin de, NTV’nin “Yazı İşleri” programına konuk olarak, gazetesinde yaptıkları çağrıyı canlı yayında tekrarladı. Mirgün Cabas ve Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtlayan Ergin, kamuoyunda uzlaşmanın zemini olduğunu, masada da uzlaşma formülünün durduğunu belirterek şöyle dedi:
 

yosun

Asistan
Katılım
17 Ara 2006
Mesajlar
278
Tepkime puanı
2
Puanları
0
İYİNİYETLİ VE YAPICIYSALAR ANLAŞIRLAR
“Çatışmanın tarafları iyiniyete sahiplerse, yapıcı davranmak istiyorlarsa, ülkenin iyiliğini Türk demokrasisinin selametini her şeyin üstünde tutuyorlarsa, devlet adamı olarak davranıyorlarsa, otururlar, düşünürler. Ben bu konuda iyimserim aslında.

Sivil toplumda bir tarafta TÜSİAD, bir tarafta TÜRK-İŞ, TİSK, bütün önde gelen sivil toplum kuruluşları, içine girdiğimiz krizden bir uzlaşıyla çıkılmasını ve demokrasiden ödün verilmeden çıkılmasını istiyorlar. Bu bence çok temel bir çıkış noktası. Demokrasiden taviz yok.

Bulunacak hiç bir çözümün, demokrasinin bir milim bile altına inmemesi gerekiyor. Parti kapatmanın zorlanması hususunda ben Türkiye’de genel bir mutabakatın olduğu kanaatindeyim. Buna katılmayan gruplar da olabilir ama, kapatılmasın diyenlerin çok büyük bir yüzde oluşturduğunu düşünüyorum. Bu da bence bir uzlaşı inşa edebilmek için çok iyi bir başlangıç noktası.
 

yosun

Asistan
Katılım
17 Ara 2006
Mesajlar
278
Tepkime puanı
2
Puanları
0
AKP MUHALİFLERİ BİLE KAPATMAYA KARŞI
“Üçüncü bir unsur daha var. Ben AKP’ye muhalif olan, AKP’ye mesafeli duran kesimlere baktığım zaman... Ki benim de bir gazeteci olarak nerede durduğum belli, başından beri AKP’ye mesafeli kalmış olan biriyim ve haklı olduğuma da inanıyorum.

Ama ben kendime yakın hissettiğim insanlarla, konuşmalara baktığımda, demokrasiye inanan bu insanların, artık 2008 yılında Türkiye Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunda adım atarken, ilerlerken, bir parti kapatmanın insanların demokratik kültürleriyle, demokratik terbiyeleriyle bağdaşmadığını hissettik.

Ve demokratik vicdanlarının yaralandığını görüyorum. İnsanlar bunu içlerine sindiremiyorlar. Bende 2008 yılında, dediğim gibi, laiklik konusunda AKP’nin uygulamalarından kaygı duymakla birlikte, bu partinin kapatılmasını demokratik vicdanımla bağdaştıramıyorum.”
 

yosun

Asistan
Katılım
17 Ara 2006
Mesajlar
278
Tepkime puanı
2
Puanları
0
SOSYAL DEMOKRAT DURUŞA UYMUYOR

Yapılan açıklamalara baktığında, CHP’nin iddianamenin yanında yer aldığını belirten Sedat Ergin, şöyle devam etti:
“CHP liderliği böyle bir yol izleyebilir, kendi tercihi. Ama ben, kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan pek çok insanla yaptığım sohbette, acaba sosyal demokrat duruş bu mu olmalı, sorusunu çok farklı görüşlerde görüyorum. Bir demokrasi içinde, yüzde 47 oy almış bir partinin kapatılması üzerine siyasi hesap yapmaya dayalı bir strateji, bir duruşun, sosyal demokrat duruşla pek örtüştüğü kanaatinde değilim.

Bence burada sosyal demokratların da belki şaşırtması gerekiyor insanları. Belki daha yapıcı, Türk demokrasisinin, laikliğin zarar görmemesi için iki alandaki kaygıları da birlikte gözeten bir çıkış yapmaları gerektiğini düşünüyorum. Pekala bu krizin aşılmasında ben CHP’nin çok önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyorum. Yeter ki CHP yapıcı bir rol oynamak istesin. Bunu oynadığı taktirde, çok rahat çıkabileceğimiz kanaatindeyim.”

DEMİREL VE ECEVİT DE YAPMADI AMA...
Sedat Ergin, Baykal ve Erdoğan’ın aynı masaya oturmayacağı yönündeki görüşle ilgili olarak da, şunları söyledi:
“Şimdi oturmayabilirler. Ben de 12 Eylül öncesi dönemi bir gazeteci olarak yaşadım. Göz göre göre Türkiye bir krize gitti ve krize giderken herkes diyordu ki, siz ey sayın Demirel, ey sayın Ecevit el sıkışmazsanız, bir araya gelmezseniz, bunun nereye gittiği belli, bu darbeye gidecek. Ben şimdi darbeye gidecek, demek istemiyorum, öyle bir şeyin olmasına ihtimal vermiyorum. Ama geçmişte yaşadığımız bir örnek var. Siyasiler bir araya gelip uzlaşmadıkları zaman bu kaosa yol açıyor.

Bütün ülke onun faturasını ödüyor. Türk ekonomisi son derece kırılgan bir yapı üzerinde duruyor. Ekonomi daha kötüye gidecek, bunun bedelini 72 milyon ödeyecek. Dış politikaya baktığımızda, Türkiye’nin dış dünyadaki görüntüsü ciddi bir şekilde sıkıntıya girdi. Ben bir gazeteci olarak bakıyorum, gidişi iyi görmüyorum. Toplumda da kutuplaşma yayılıyor. Bir şekilde siyasilerimizin bu kötüye gidişi, durduracak bir hamle sergilemesi gerekiyor. Artık liderlerimiz şaşırtsınlar bizi. Türk toplumu olarak bir kez de liderlerimiz tarafından şaşırtılmayı bekliyoruz. Çok mu şey bekliyoruz?”
 

yosun

Asistan
Katılım
17 Ara 2006
Mesajlar
278
Tepkime puanı
2
Puanları
0
KARAALİOĞLU’NA DÜŞEN
Sedat Ergin, Star gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’nu ise çözüme yardımcı olmayıp, yangına benzin dökmekle suçladı. Uzlaşma gerektiği konusunda herkesin hemfikir olduğunu belirten Ergin, “O zaman Mustafa’ya düşen de bu.

Baykal’ın elini sıkma demek, çatışmayı körüklemek demek. Mustafa’nın şunu da görmesi gerekiyor; bu noktaya gelinmesinde iddianame bir süreci tetikledi ama, 22 Temmuz seçimlerinden sonra sağolsun sayın Başbakan da Türkiye’de kutuplaşmayı sürekli tırmandıran bir çizgi izledi, biz ve onlar ayrımı gözetti” diye konuştu.

BAŞSAVCI AKP İLE AB İTTİFAKI HAZIRLADI
Sedat Ergin, kaygılı olanların yüzde 30-35’inin büyük şehirlerde yaşadığını, bu kesime rağmen Türkiye’nin yönetilmesinin devamlı sıkıntı yaratacağını belirterek, “Dolayısıyla sayın Başbakan’ın da yeni döneme bakarken, onları anlamam gerekir diyerek yeni bir siyaset anlayışı sergilemesi gerekiyor” dedi.

Düne kadar AK Parti hükümetinin adım atmadığını söyleyen ve desteğini çekmeye hazırlanan AB’nin, kapatma davası üzerine, demokrasi açısından yine AK Parti yanında tavır aldığını kaydeden Ergin, sözlerini şöyle tamamladı:

“Başsavcı bir anlamda AKP ile Avrupa Birliği arasında yeni bir ittifakın kurulmasını hazırladı. Avrupa Birliği AKP’ye, yeniden reform sürecini başlatmazsan arkamızı döneriz, diyor. Bana göre Avrupa Birliği’nden bugüne kadar AKP’ye verilmiş en önemli mesaj.”

ntvmsnbc
 
Üst