Al sana AB!

Azimli

Ordinaryus
Katılım
6 Nis 2008
Mesajlar
2,408
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Konum
bursa
Türkiye yıllardır Avrupa Birliği’ne üye olmak için çaba harcıyor mu?

Harcıyor…

Üyelik müzakerelerinin başlaması için kendisinden istenilen pek çok kanuni değişikliği yapıp, Avrupa Birliği müktesebatına uyum sağlamak için uğraşıyor mu?

Uğraşıyor.

Hatta Avrupa Birliği’ne üye olduğunda, topluluk hukuku ülkemizin hukukundan üstün olacak mı?

Olacak.

Peki, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin AKP’ye açılan kapatma davası ile ilgili yayınladığı bildiri neden bu kadar ortalığı ayağa kaldırıyor, anlaşılır gibi değil.

Hatta, Avrupa Birliği’ni Parlamenterler Meclisi’nin yayınladığı bildiri nedeniyle “içişlerimize karışmakla” suçlayanlar da kim biliyor musunuz?

En çok Avrupa Birliği’ni savunanlar, Türkiye’nin yüzünü Batı’ya dönmesi gerektiğini söyleyenler ve “başka bir alternatifimizin olmadığını” ısrarla vurgulayanlar…

Ne şimdi bu; hem Avrupa Birliği’ne üye olmak isteyelim hem de istediğimiz gibi mi hareket edelim, girmek istediğimiz topluluğun hukukunu, kanunlarını, işleyiş biçimini tanımayalım mı?

AB’nin hukukunun, yönetim tarzının, teamüllerinin bize uymadığını düşünüyorsanız, peki nedir bu AB sevdası, Türkiye’yi AB’nin kapısına zincirle bağlamak için canhıraş çırpınmalar…

Yok eğer AB’yi özgürlük adası, medeniyet projesi, demokrasinin beşiği olarak görüyorsanız, iktidar partisi için açılan kapatma davasına tepki göstermesine niçin kızıyorsunuz, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ni iç işlerimize karışmakla suçluyorsunuz?

Bu olay gösterdi ki, çoğumuz AB konusunda çifte standartlıyız, iki yüzlüyüz, bulunduğumuz ideolojik kampın çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre pozisyon alıyoruz; dün bizi çağdaş medeniyet seviyesine ulaştıracak mekanizma olarak gördüğümüz AB’yi, bugün altımızı oyan bir ihanet odağı olarak görebiliyoruz.

AB’yi doğru analiz edemiyoruz; çoğumuz bu topluluğun siyasi hedeflerini, ülkemizi Truva atı olarak kullanmak istediğini, aslında bizi birliğe almayacağını ama başka bir birliğe de üye olmamızı istemediğini, stratejik önemimizden ve bölgesel gücümüzden sonuna kadar yararlanmak istediğini görmekte yeterli hassasiyeti göstermiyoruz.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi yayınladığı bildiride; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkıyla ilgili maddelerine atıf yapıyor, Türk yargısından, parti kapatma ve siyasi yasak konusunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği örnek kararları dikkate almasını istiyor.

Yani “benim hukukumu tanıyın, ben bu konuda nasıl yapıyorsam siz de öyle yapın” demeye getiriyor.

Türkiye henüz müzakere aşamasında olan bir ülke ve bakın nasıl bir muameleye maruz kalıyor. Peki ya müzakereler sonuçlanıp eğer üyelik gerçekleşirse ne olacak? Türkiye nasıl bir dayatma ve teslimiyet baskısıyla karşı karşıya kalacak, tahmin edebiliyor musunuz?

Dr. Abdullah Özkan
Milli Gazete
 
Üst