Ali Emre Şiirleri

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Ali Emre
print.gif
1968 yılında Kastamonu'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu'da tamamladı. Mimar Sinan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi (1990). Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde master yaptı. 1990 yılında Sivas'ta öğretmenliğe başladı. Halen özel bir eğitim kurumunda öğretmenlik yapıyor. Şiir dışında deneme, inceleme yazıları yazdı. Şiirleri Dergâh, Kayıtlar, Muştu, Sayha, Endülüs, Edebiyat Ortamı, Merdiven, Kırklar gibi dergilerde yayımlandı.

Eserleri
Şiir: Kıyamet Mevsimleri (1998), Milyon Sesli Mızıka (2001).

 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Şarkî

bülbülün yüreği koptu sandım figandan
gonca
öyle ağır
öyle zarif düştü ki daldan

akşamla.. o kuralsız yalanla
sokağın...
haramiler yanaştı işlek ağzına
müzmin bir yalnızlığın
ödlek ve muharref kalkanına sindi
zengin bakireler
işgüzar tayfalar, berber kalfaları, çiçekçiler

trenler firuze kokusuna aldanıp
vakitsiz kalktı gardan
şarkî ölümler biriktirmiş
kuşpalazı geçirmiş evler
haylaz ve ağzı burnu
şarlo çocuklarla bir olup
tanrım, tiksinince çamurdan
bülbül ne çelebi düştü
divanın gamla deşilmiş kalbine
tambur öyle bir kafa tuttu kanuna
hımbıl göğsünü silkip
lâlezârın kapısı bütün gece dövüldü

/… bütün gece, atları
çözüp durdu avluda
bütün gece boynuma
ağlayıp durdu sâkî/

öyle koşmuşum
öyle yavuz tutmuşum ki kalemi
milyon sayfa sıçramış seyislerin sözlüğü


Ali Emre
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Yangın

Sesini körkütük yalnızlığıma kuşanıyorum
Güzel bir anne ağlıyor yine ardımdan
Lekesizce büyüyor deryadil çocukluğum
Akşam aldatmıyor artık o küçük sokakları
Bir fısıltı, bir başak, bir dilim şarkı
İçimin büyük beyazlığına uzanıyorum
...
Mevsim iniltiyle yaşlanıyor işte… Bir gül
İç geçiriyor sanki zamanın kıyısında
Avlumuz nasıl da şenleniyor bileyicilerden
Dokunuyorum soğuk, hummalı bir yağmura
Ah! Bütün bahçeler baştan başa eylül

Uçurtmalarımı tek tek göğe salıyorum
Güvercine bulanıyor birden içli bakışlar
Bir çığlık, bir mektup, ıslak bir mendil
-Ve aşk; herkesin ana dili, biliyorum-
Yitiyor sonra alevler arasında o şiir
O gemi, kiraz ağaçları, o tutkulu şarkılar

İçimde eski bir kenti yaktılar sanıyorum


Ali Emre
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Bir Ninni Bir Yâsin

diline yığılan gecikmiş çığlıkları unutma
atları bir bir vurulan o metruk sokağı
afişlerin kemirdiği kötürüm kalbini
incitmeden öpsün inanmış bir anne dudağı

o uzak kasabayı düşününce, birden
yetim çocukları büyüten yağmurlar yağsın...
bulutlar saygıyla dokunsun kavruk alnına
hayatı hıfzeden ümmî urgancının

hatırla, el çırpılır ve dolunay çıkardı
üşüyen dağların omzuna dokunarak
ne çok sıyırmıştı gökkuşağı tenini
ne çabuk büyümüştün resimlere bakarak

oyuncaklara, takılara boğulmuş gövdeni
son kez taşralı ağıtlar süslesin
gücenik ve mutsuz insanlar, ardından
ağlayan yürekleriyle gülümsesin

bir ninni, bir yâsin dolaşsın içinde ilkin
birlikte gelsin sonra boş beşiğin, kara haberin


Ali Emre
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Acı

Yığılıp kalakalmış
bir başına sokakta.
Uçurtma ipi tutar gibi bir eli
geziniyor boşlukta.

Üstü başı
bir tutam çocuk
Müslüman bir çığlık
Seğirtiyor boğazına, hışımla.
Hem nasıl da güzel ışıldıyor
kara gözleri daha.

Diz kırıp el açmış
ağlıyor, dünyanın bütün
soylu ve güzel kızları.
Ağlıyor tertemiz
ve imlasız, yanında.

Kalakalmış uygar dünyada
bir başına, yaralı.
Epeyce Bosnalı
Filistinli bir parça.
Ali Emre
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Sonradan Görme

I
Pörtlek yasalara verir sırtını, kafasını hipnoza gömer.
Göbekli bir geyik gibi yürür halkın içinde....
Gerinince
yahut bir çalımla kalkınca masadan
***ından bile asalet aktığını zanneder.
Oysa anahtarı paspasın altına saklar hâlâ
paraları donuna, fanilasına.
Eli ağırdır aynalarda, beli ince – sevsinler
Sümsük bir muz cumhuriyetidir istediği
akşamları yalvar yakar olup karısından.
Üsküdar’da geleneğe bıyık burar
bir generale yaltaklanır Harbiye’de.
Siyah beyazdır Beşiktaş’ta
boğazı çalımlayıp karşıya geçince
elbette yer gök Fener.

II
Minberden yamaç paraşütüyle inen, iyi özet çıkaran
jet imamları arar ramazanda gözleri.
Kızları aşkın sadece vaazına düşkündür
iki dirhem bir çekirdeğine.
Kocaya varır
halı silkeler
maça gider gibi
hüngür hüngür şiir söyler her biri
diş bileyip gramere.
Oruçtan söz ederken bir çuval leblebi
hurilerden dem vururken
hülya avşar, tentürdiyot, cips ve selülit.
Çocuk da yapmak isterler
kariyer de.
Göbek ve sakal bırakan büyük dedelerine
güç yetmez üstelik
/ki ailece takip ettikleri tek yayın
resmi gazetedir/

III
Yalnızlık birdenbiredir oysa, göç ve hüzün birdenbire
Göğe karşı kurdukları o murdar evlerde.

Ali Emre


 
Üst