tevhid_yolcusu
Profesör
- Katılım
- 30 Eyl 2009
- Mesajlar
- 811
- Tepkime puanı
- 34
- Puanları
- 0
Mesleği icabı sık sık yurtdışı görevleri üstlenen bir dostumla sohbet ediyorduk; söz diplomatlarımızdan açılınca,
- Benim kalemim seninki kadar işlek değil; sana birkaç duyduğumu nakledeyim de günün birinde yazarsın, dedi.
Hadiseler gerçek hayattan alınmış olup, yer ve şahıs isimlerine güvenmemenizi önemle rica ederim.
*
Bu hikâyenin kahramanı, Suudi Arabistan’daki dış temsilciliklerimizde görevli dinî müşavirlerimizden (ataşe) birisidir. Müşavirimiz (tahminen Cidde ve Riyad’da olması gerekir) vazifesini sürdürmekte iken diz kapağında romatizmal bir rahatsızlık başlayınca doktordan rapor alarak Türkiye’ye gelir.
Henüz rapor süresi bitmeden Suudi Arabistan’daki âmiri (o da “Büyükelçi Filanca” olsun) müşavirimizi telefonla aratır ve “Başbakan Özal buraya geliyor; soracağı ve ziyaret edeceği yerlerde senin yardımına ihtiyacım var. Acele gel” diye ricada bulunur. Müşavirimiz hemen uçağa atlayarak görev yerine döner.
Turgut Özal, Suudi Arabistan’a gelir; karşılanır, resmi ziyaretler yapılır. Bizim müşavirimiz Başbakan’ın heyetindeki araba konvoyunun arka sıralarında yer almaktadır. Derken bir telsiz anonsu duyulur.
- Başbakanımız program dışı bir ziyarette bulunmaya karar verdi. Filan semtteki falanca camiide namaz kılacak. Hep birlikte oraya gidiyoruz.
Yola koyulmadan önce Büyükelçimiz, müşaviri çağırır,
- Hocam, yanımdan ayrılma; senin tecrüben büyük, bana yardımcı ol.
- Hay hay efendim, ne gibi yardım meselâ?
- Yav, ayıptır söylemesi, ben abdest namaz filan, küçükken birkaç kere başıma gelmişti; ama unutmuşum, ne yapsak ki?
- Kolayı var âmirim; ben ne yaparsam taklid ediniz, hallederiz!
Cami avlusundaki şadırvandan abdest alınır; camie girilir. Özal önde, bizimkiler geri safta namaza dururlar. Büyükelçi yan gözle mütamadiyen bizim müşaviri kesmekte ve o ne yaparsa taklid etmektedir.
Küçük ama önemli bir ayrıntı: Müşavirimizin dizindeki rahatsızlık henüz geçmediği için namazda otururken sol bacağını ileriye uzatmak zorunda kalmaktadır!
İlk rekât, iki, üç derken son rekâtın ka’desine (oturma faslı) geçilir, müşavirimiz sağına selam vererek başını çevirir, ne görsün?
Büyükelçi sol bacağını ileriye doğru uzatmış durumdadır!
- Ağlayım mı güleyim mi, diye kararsızlaşan müşavir soluna döndüğünde daha vahim ve eğlenceli bir durumla karşılaşacaktır; çünkü solundaki Elçilik personelinden oluşan beş-altı kişinin hepsi birden sol ayaklarını kıbleye doğru uzatmış vaziyettedirler!
Ahmet Turan ALKAN / Zaman Pazar