sızıntı
Üye
- Katılım
- 27 Şub 2008
- Mesajlar
- 94
- Tepkime puanı
- 7
- Puanları
- 0
Son günlerde yaşanan gelişmeleri çıkarlarına alet etmek isteyen bazı karanlık odakların, halkın temiz hislerini kendi kötü emelleri doğrultusunda kullanmaya çalıştıkları görülüyor. Sınır tanımayan huzur bozucular, hemen her olayda ortaya çıkıp, Türkiye’nin demokratik değerlerine saldırılarda bulunuyorlar. Bir yerlerden yönetildikleri çok belli olan provokatörlerin toplumda psikolojik bir çöküntü havası oluşturarak, ülkede kaos çıkarmayı planladıkları değerlendiriliyor.Şehit Çavuş İbrahim Doğan'ın cenaze merasimi...
Kalabalığın içine sızan art niyetli bazı gruplar, cenazeye ellerinde önceden hazırlandığı her halinden belli pankartlarla katılıyorlar...
Ve böylesine acılı bir günde şehit cenazesini başörtüsü ve hükümet karşıtı eyleme çevirmeye çalışıyorlar.
İstanbul Aydın Üniversitesi'nde okula giren ancak okulda öğrenci olmadığı tespit edilen bazı provokatörler başı açık öğrencileri başörtülü arkadaşlarına saldırmaya teşvik ediyorlar. Okul önünde set kurma eylemi yaptırıyorlar...
Marmara ve Bilgi üniversitelerinde de Anadolu insanının binde bir oranında bile itibar etmediği siyasi görüşlere mensup gruplar, başörtülü öğrencilere tacizde bulunuyor, üniversitelerde büyük bir gerginlik varmış havası oluşturuyorlar.
Tersanelerde haklarını arayan işçilerin aralarına karışan provokatörler, hükümetin tam 800 müfettişle üzerine gittiği olayı, nerdeyse bir kalkışmaya dönüştürüyorlar. Topluluğu kışkırtarak polisle karşı karşıya getiriyorlar. Ve bu üzüntü verici görüntülerin oluşmasına ön ayak oluyorlar.
Tam bu esnada hemen her provokatif olayda boy gösteren kimi simaların da olay yerinde bulunması gözlerden kaçmıyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerin Kuzey Irak'a yönelik kara harekatının durdurulmasını isteyen bazı DTP'lilerin üst üste yaptığı eylemlerde de benzer görüntüler yaşanıyor. Türkiye'nin terörle haklı mücadelesini sebep gösterip halkı sokağa döken parti yöneticileri, vatandaşla güvenlik güçlerinin karşı karşıya gelmesine zemin hazırlıyorlar.
Tüm bu eylemlerin kesişiminde aslında aynı amacın izlerine rastlanıyor. Çok farklı çizgilerdeki kalabalıkların bulunduğu ortamları kendilerine malzeme yapan karanlık güçler, hükümet aleyhine sloganlar attırıyor, halkı güvenlik güçleriyle çatıştırmak istiyor.
Yakın tarihi iyi bilenler bu tür toplumsal hareketlerin bazı güç odakları tarafından nasıl yönlendirildiğini ve sonucunda ne tür gelişmeler yaşandığını çok iyi biliyor.
Ve bugün hemen her branşta hızla dünya devleti olma yolunda yürüyen Türkiye'nin önüne kanlı bir tuzak daha kurulmak istendiği rahatlıkla anlaşılabiliyor.
Kalabalığın içine sızan art niyetli bazı gruplar, cenazeye ellerinde önceden hazırlandığı her halinden belli pankartlarla katılıyorlar...
Ve böylesine acılı bir günde şehit cenazesini başörtüsü ve hükümet karşıtı eyleme çevirmeye çalışıyorlar.
İstanbul Aydın Üniversitesi'nde okula giren ancak okulda öğrenci olmadığı tespit edilen bazı provokatörler başı açık öğrencileri başörtülü arkadaşlarına saldırmaya teşvik ediyorlar. Okul önünde set kurma eylemi yaptırıyorlar...
Marmara ve Bilgi üniversitelerinde de Anadolu insanının binde bir oranında bile itibar etmediği siyasi görüşlere mensup gruplar, başörtülü öğrencilere tacizde bulunuyor, üniversitelerde büyük bir gerginlik varmış havası oluşturuyorlar.
Tersanelerde haklarını arayan işçilerin aralarına karışan provokatörler, hükümetin tam 800 müfettişle üzerine gittiği olayı, nerdeyse bir kalkışmaya dönüştürüyorlar. Topluluğu kışkırtarak polisle karşı karşıya getiriyorlar. Ve bu üzüntü verici görüntülerin oluşmasına ön ayak oluyorlar.
Tam bu esnada hemen her provokatif olayda boy gösteren kimi simaların da olay yerinde bulunması gözlerden kaçmıyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerin Kuzey Irak'a yönelik kara harekatının durdurulmasını isteyen bazı DTP'lilerin üst üste yaptığı eylemlerde de benzer görüntüler yaşanıyor. Türkiye'nin terörle haklı mücadelesini sebep gösterip halkı sokağa döken parti yöneticileri, vatandaşla güvenlik güçlerinin karşı karşıya gelmesine zemin hazırlıyorlar.
Tüm bu eylemlerin kesişiminde aslında aynı amacın izlerine rastlanıyor. Çok farklı çizgilerdeki kalabalıkların bulunduğu ortamları kendilerine malzeme yapan karanlık güçler, hükümet aleyhine sloganlar attırıyor, halkı güvenlik güçleriyle çatıştırmak istiyor.
Yakın tarihi iyi bilenler bu tür toplumsal hareketlerin bazı güç odakları tarafından nasıl yönlendirildiğini ve sonucunda ne tür gelişmeler yaşandığını çok iyi biliyor.
Ve bugün hemen her branşta hızla dünya devleti olma yolunda yürüyen Türkiye'nin önüne kanlı bir tuzak daha kurulmak istendiği rahatlıkla anlaşılabiliyor.