akinci1453
Paylaşımcı
- Katılım
- 2 Ağu 2007
- Mesajlar
- 171
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
“Eğer o, Allah’ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar balığın karnında kalırdı…” Kur’an-ı Kerim 37/143-144
karanlıklardayım
şafaksız karanlıklarda
sessiz ve kimsesiz
balığın karnı kadar
ışıksız ve dar
sonsuzluk kadar dipsiz
şimdi ıslak bir sükuttur gece, çıplak
aşk kadar sahipsiz
sorgu, azap ve kabir
dizilir kalbime kurşun kurşun günahlar
korku eceli boğar burada
duygular aklı kovar
karanlıklardayım
şafaksız karanlıklarda
kuşluk vakti doğmaz mı artık?
artık taze ruhlar
fışkırmaz mı rahimlerden
cehennem soğumaz mı avuçlarımda?
yutmaz mı günahları cennet, bir çırpıda?
öyleyse neden
çaresizlik oltasında
karanlığı bekliyorum
denizin ortasında
kuşluk vakti doğmaz mı artık?
Yunus’un hikayesi bu
yalnız bir ruhun hikayesi
ermişliğin payesi bu
başka öyküler dinlemem artık
çünkü ben de varım bu öyküde
aklım karma karışık
duygularım pusula
dar bir pencereden bakıyorum korka korka
gönlüm ışığa aşık
titriyorum birden
korku sırıtıyor afacan çocuk gibi
günahlar gülümsüyor sinsice
görünmüyor karanlığın dibi
işte o zaman
denize dalmak istiyorum
gözyaşı almak denizden
can sunmak istiyorum susuz göllere
ağlamak ağlayabildiğimce
susuyor gözüm
deryada can hıraş çırpıntılar
sükut semada düğüm
söz noktalanıyor yerde
yunuyor öfke son nefesini verirken isyan
dilsizce...
Yunus’un hikayesi bu
Yûnûs! Yûnûs!
çık balığın karnından artık
sen çık da ben gireyim
sen piştin, ben de pişeyim
işte, esintiler geliyor semadan sana
işte bak! rıhtıma varmana az kaldı
bense bocalıyorum hâlâ girdabın ortasında
işaretler alıyorum
“konuşma, sus! ”
hep aynı seda çınlıyor kulaklarımda
dudaklarımda hep aynı isim
Yûnûs! Yûnûs
1997
karanlıklardayım
şafaksız karanlıklarda
sessiz ve kimsesiz
balığın karnı kadar
ışıksız ve dar
sonsuzluk kadar dipsiz
şimdi ıslak bir sükuttur gece, çıplak
aşk kadar sahipsiz
sorgu, azap ve kabir
dizilir kalbime kurşun kurşun günahlar
korku eceli boğar burada
duygular aklı kovar
karanlıklardayım
şafaksız karanlıklarda
kuşluk vakti doğmaz mı artık?
artık taze ruhlar
fışkırmaz mı rahimlerden
cehennem soğumaz mı avuçlarımda?
yutmaz mı günahları cennet, bir çırpıda?
öyleyse neden
çaresizlik oltasında
karanlığı bekliyorum
denizin ortasında
kuşluk vakti doğmaz mı artık?
Yunus’un hikayesi bu
yalnız bir ruhun hikayesi
ermişliğin payesi bu
başka öyküler dinlemem artık
çünkü ben de varım bu öyküde
aklım karma karışık
duygularım pusula
dar bir pencereden bakıyorum korka korka
gönlüm ışığa aşık
titriyorum birden
korku sırıtıyor afacan çocuk gibi
günahlar gülümsüyor sinsice
görünmüyor karanlığın dibi
işte o zaman
denize dalmak istiyorum
gözyaşı almak denizden
can sunmak istiyorum susuz göllere
ağlamak ağlayabildiğimce
susuyor gözüm
deryada can hıraş çırpıntılar
sükut semada düğüm
söz noktalanıyor yerde
yunuyor öfke son nefesini verirken isyan
dilsizce...
Yunus’un hikayesi bu
Yûnûs! Yûnûs!
çık balığın karnından artık
sen çık da ben gireyim
sen piştin, ben de pişeyim
işte, esintiler geliyor semadan sana
işte bak! rıhtıma varmana az kaldı
bense bocalıyorum hâlâ girdabın ortasında
işaretler alıyorum
“konuşma, sus! ”
hep aynı seda çınlıyor kulaklarımda
dudaklarımda hep aynı isim
Yûnûs! Yûnûs
1997
Asım Yapıcı