Âyet-i Kerîmelerde ve Hadîs-i Şerîflerde Namaz

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
ayet-i-kerimelerde-ve-hadis-i-seriflerde-namaz.jpeg


Rahmân ve Rahîm olan Allâh Te‘âlâ’nın adıyla; Âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ’ya hamd, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)e, Ehl-i Beyti’ne ve Ashâb-ı Kirâm’a salât ve selâm olsun!
“Namazı kılın!” emrinin tekrar tekrar zikredilmesi,[1] iman ile beraber zikredilmesi[2] ve birçok hüküm ve faydasından bahsedilmesi[3] gibi hususlar, Kur’ân-ı Kerîm’in namaz ibadetine verdiği önemi açıkça ortaya koymaktadır. Kâbe’ye yönelerek namaz kılma emri gelmeden önce Beytü’l-Makdis’e yönelerek namazlarını eda edip vefat eden sahâbîlerin (Radıyallâhu Anhüm) kıldıkları namazların durumu sorulunca: “Allah sizin imanınızı (önceden Beytü’l-Makdis’e yönelerek kıldığınız namazlarınızı) zayi edecek değildir.”[4] âyet-i kerîmesi nâzil olmuştur. Âyet-i kerîmede namaz ibadeti, “iman” kelimesi ile ifade edilerek ehemmiyetinin büyüklüğüne ve imanla sağlam bir bağlantısının bulunduğuna işaret edilmiştir.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem), “İslam nedir?” şeklindeki sorunun cevabında: “İslâm: Allah Te‘âlâ’ya şirk koşmadan ibadet etmen, namazı kılman, farz zekâtı vermendir…”[5] şeklinde cevap vererek namazın, İslâm’ın beş şartından biri olduğunu ifade etmiştir.
Diğer bir hadîs-i şerîfinde en faziletli veya Allah Te‘âlâ’ya en sevimli olan amelin vaktinde kılınan namaz olduğunu söylemiştir.[6] Bir hadîs-i şerîfinde Ashâb-ı Kirâma namazı şöyle tasvir etmiştir: “Sizden birinin kapısının önünden nehir aksa ve bu nehirde her gün beş kere yıkansa, bu o kişinin üzerinde hiç kir bırakır mı?” Ashâb-ı Kirâm: “Hayır! Kirden hiçbir şey bırakmaz!” şeklinde cevap verince, Efendimiz (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem): “İşte, namazın durumu da böyledir. Bu namaz vasıtasıyla Allah günahları siler atar” buyurmuştur.”[7]
Kulun ilk olarak hesaba çekileceği amelinin namaz olduğu, namazı düzgün olması durumunda kişinin kurtulacağı, düzgün olmaması durumunda ise hüsrana uğrayacağı yine hadîs-i şerîflerde beyan edilmektedir.[8]
Sıkıntılardan Kurtuluştur Namaz
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem), namaz vakti geldiğinde müezzini Bilâl-i Habeşî (Radıyallahu Teâlâ Anh)a: “Ey Bilal! Kamet getir de bizi rahat ettir. (Dünya sıkıntılarından kurtar.)[9] buyurarak namazın kendisi için bir yük değil, tam tersine huzur ve rahat bulacağı bir amel olduğuna işaret etmiştir. Âyet-i kerîmede: “Sabır ve namazla (Allah Te‘âlâ’dan) yardım isteyin. Elbette bu (namaz)[10] huşu içinde olanlar (itaatine boyun eğenler) hariç başkaları için ağırdır.”[11] buyrularak namazın ihlaslı ve itaatkâr Müslümanlar için bir yük olmaması gerektiği anlatılmak istenmiştir.
Muhammed el-Fazl (Radıyallâhu Anh) namaz gibi emirlerin müslüman için neden yük olmayacağını şu sözleri ile açıklamaktadır: “Emir verenin (kadir ve kıymetinin) farkında olmayan, verilen emri yerine getirmeye tembelce kalkar, bunun farkında olan ise emri rahat (edeceği bir iş) ve ganimet telakki ederek kalkar.”[12]
Mevlâ Te‘âlâ bizleri ve nesillerimizi namazın farkında olan ve Dîn-i Mübîn-i İslâm’ın direği o yüce ibadeti muhafaza eden kullarından eylesin!
Dipnotlar
[1] Örnek olarak bkz. Bakara Sûresi, 43, 83 ve 110; Nisâ Sûresi, 77; En‘âm Sûresi, 72.
[2] Örnek olarak bkz. Bakara Sûresi, 3; Nisâ Sûresi, 162; Mâide Sûresi, 55.
[3] Örnek olarak bkz. Bakara Sûresi, 45 ve 238; Nisâ Sûresi, 43 ve 101; Mâide Sûresi, 6; Ankebût Sûresi, 45; Müzzemmil Sûresi, 20.
[4] Bakara Sûresi, 143. Bkz. İbn Cerîr et-Taberî, Câmi‘u’l-Beyân ‘an Te’vîl-i Ayi’l-Kur’ân (Tefsîru’t-Taberî), Mektebetü Hecer, Kahire, 2/650-653.
[5] Buhârî, hadîs-i şerîf no. 50, 1397 ve 4777; Müslim, hadîs-i şerîf no. 1 (8)-7 (10).
[6] Buhârî, hadîs-i şerîf no. 527, 5970 ve 7534; Müslim, hadîs-i şerîf no. 137 (85)-140 (85).
[7] Buhârî, hadîs-i şerîf no. 528; Müslim, hadîs-i şerîf no. 283 (667)-284 (668).
[8] Tirmizî, hadîs-i şerîf no. 413; Nesâî, hadîs-i şerîf no. 3991; İbn Mâce, hadîs-i şerîf no. 1425.
[9] Ebû Dâvûd, hadîs-i şerîf no. 4985-4986; Müsned-i Ahmed ibni Hanbel, hadîs-i şerîf no. 23088 ve 23154; Müsned-i İbn Ebî Şeybe, hadîs-i şerîf no. 940.
[10] Bkz. İbn Cerîr et-Taberî, Câmi‘u’l-Beyân ‘an Te’vîl-i Ayi’l-Kur’ân (Tefsîru’t-Taberî), Mektebetü Hecer, Kahire, 1/621.
[11] Bakara Sûresi, 45.
[12] Tevbe Sûresi, 54. Bkz. Âlûsî, Rûhu’l-Meânî fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm ve’s-Seb‘u’l-Mesânî (Tefsîru’l-Âlûsî), Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 10/427.


 
Üst