Bakirköy’de Bir Oyuncakçi (böylesi görülmedi...)

ibrahimi

Has Uşak
Katılım
19 Haz 2006
Mesajlar
23,463
Tepkime puanı
1,831
Puanları
0
Yaş
37
Konum
forvet arkası
BAKIRKÖY’DE BİR OYUNCAKÇI



Geçenlerde, Sezgin ile birlikte Bakırköy’de aylak aylak dolanırken, kocaman bir alışveriş merkezinin hemen yanı başında bir mağazaya takıldı gözlerimiz.



Bir oyuncak mağazası, hatta mağazadan da öte bir oyuncak hipermarketi gibi bir yerdi burası.

Vitrin düzenlemeleri, afişleri ve tabelası ile tamamen dikkat çekici bir görünüm arz ediyordu.

Sezgin;

-Sen şimdi buraya girer, Ömer Yûsuf’a çuvalla oyuncak alırsın, diye takıldı.

-Yok canım! Takla atan, göz kırpan, burun silen ekşın menlere para verip, oğlumun çocukluğunun ve hatta insanlığının ziyan olmasına asla izin vermem, diye cevap verdim.



-Oğlum ne alakası var ya! O daha bir bebek, ekşın menden falan ne anlar ki? hem ekşın menlerle oynayan her çocuğun hayatı ziyan mı oluyor ki? Ne kadar da geri kafalısın ya! diye devam etti.



-Yahu kardeşim bunun geri kafalılıkla alakası falan yok.



Müslüman bir memlekette Müslüman çocukları neden üzerinde Beytullahın resminin bulunduğu bir puzzle’ı değilde, Notre Dame katedralinin resminin bulunduğu puzzle’ları yaparlar.



Neden namaz kılan Abdullah ile değil de, uçan kafa atan salak sapık ekşin menlerle oynarlar.



Neden çocuklarımız sarı saçlı Sindi adında garip yaratıklarla oynarlar da, Ayşe adında bir oyuncakla oynamazlar? Bunlar Müslüman çocukları değil mi ya hu? diye hiddetle cevap verdim.



-Haklısın ama bir dolaşmakta fayda var bence, dedi Sezgin.



-İkindi’ye vakit var değil mi?

Hımm evet, haydi bir girelim bakalım, dedim.



Mağazanın ismi Bizim Çocuklarımız.



Aa! O ne? Burada tesettürlü hanım kardeşler de çalışıyor ya!



Bunlar delirmiş olmalı?



İlk şoku yemiştim açıkçası. Böyle bir yerde, tesettürlü hanımlar çalıştırmak büyük risk aslında. Helâl olsun.



Sezgin de bu ilk şoku öyle bir kuvvetle yemişti ki; danışmadaki tesettürlü hanıma hayretini bildirmeyi ihmal etmemişti.



Onlar konuşmaya başladıklarında, bende, kapıdaki bu şokun ardından, başıma daha ne şoklar gelebileceğini düşünmeden rafların arasına daldım.



İlk gözüme çarpan şey, üzerinde İslam harfleri ile Abdullah yazılı bir kutu oldu. Nasıl bir şaşkınlıkla kutuyu elime aldığımı bilmiyorum ama, kutunun arkasında ki resimlerden Abdullah’ın, küçük bir çocuk şeklindeki bir oyuncak olduğu ve bu oyuncağın rüku ve secde hareketlerini tam ve eksiksiz olarak yapabildiğini anladım.



Bir yanlışlık olmalıydı kesin. Etrafıma bakındım, bir kamera şakası falan olabilir diye düşündüm. Ama bu oyuncaktanda bir tane yoktu ki yahu?



Abdullah’ın hemen yanındaki kutuyu aldım elime, bunun üzerinde de yine İslam harfleri ile Amr yazıyordu.



Hayır! Bu bir rüya olmalı, Amr’da abdest alan bir çocuk! Kutuları açmalıyım kesinlikle, dedim içimden. Bu bir şaka ise çok kötü bir şakaydı. Ama ya gerçekse!



Çaktırmadan kutuları açtım. Aman Ya Rabbi! Aynen kutunun üzerindeki resimlerde olduğu gibi bir oyuncak, üstelik başında takkesi bile var, üstelik ellerinin parmakları bile oynuyor, üstelik her hareketinde de o harekete uygun bir ses veriyor.



Başını sağa çeviriyorsun “Esselamualeykümverahmetullah”, ellerini kulaklarına götürüyorsun “Allahuekber”. Yeniden etrafa bakındım.



Yan taraftaki rafın önünde, dehşete düşmüş bir bakışla elindeki kutuya bakan bir ihtiyar amca vardı. Hemen yanına gittim. Beni çimdiklemesi için ricada bulundum.



Amca ne derse beğenirsiniz?



-Ya beni kim çimdikleyecek oğul?



Sanırım amca ile aynı noktalama işaretlerine sahiptik. Soru işaretleri ve koca koca ünlemler. Eğer bu bir rüya ise yada bir şaka, Allah’a şükürler olsun, yalnız değildim. Amca benim elimdeki kutuya, ben onun elindeki kutuya bakarken, sanki anlaşmışız gibi kutuları değiş tokuş yaptık. Nefesimin kesilmek üzere olduğunu hissettim o an. Bu birbirine geçmeli küp şeklinde parçalardan oluşan bir oyuncaktı ve tamamlandığında kocaman siyah bir küp halini alıyordu, üzerinde altın sarısı süslemeler bulunan bir küp.



-Aman Allahım, ama bu Beytullah! diyebildiğimi sanıyorum.



Tamamen tahtadan oluşturulmuş bu oyuncak sekiz parçada oluşuyordu. İç kısımlarına kare, üçgen, daire gibi çıkıntılar yapılmıştı, bu çıkıntılar sayesinde parçalar birbirine geçiyordu. Sekiz parçayı birleştirdiğinizde, Beytullah elinizdeydi.



Yanımdaki amca, bir çocuk heyecanı ile Abdullah ile Amr’ın kollarını bacaklarını oynatıyordu. Anladığım şuydu bu esnada, utanmasak, ikimizde yere oturup oyun oynamaya başlayacaktık.



Yeniden raflara çevirdim gözlerimi. Beytullah ismi verilen bu oyuncağın, 27, 64 ve 125 parça olanları da vardı üstelik.



O anda amca ile içinde bulunduğumuz kareye Sezgin de dahil oldu.

Ama ne dahil olma? Şaşkınlıktan gözleri dışarı fırlamış bir halde, hani şu her markette bulunan alışveriş arabalarından birini tıka basa doldurmuş. “Sinan, bak lan neler buldum?” diye bas bas bağırıyor.



Bense, “Allahım ne olur bu bir rüya falan olmasın” deyip duruyorum kendi kendime. Amca, Sezgin ve ben, üçümüz birlikte Sezginin getirdiği tıka basa dolu arabaya tabiri caiz ise hücum ettik.



Üzerlerinde Beytullahın, Mescid-i Nebevînin ve hatta bir çok İslam eserinin resimlerinin bulunduğu puzzlelar, hurma ağacından yapılmış çeşitli ebatlardaki kutular, kamış kalemler, çeşitli ebatlardaki ve çeşitli renklerdeki İslam harflerinin bulunduğu harf kutuları, İslam harflerini kullanarak oynanan bir çok kelime oyunu.



Fakat bunların dışında bir şey daha fazla dikkat çekiyordu. Sakallı ve diz üstü oturan bir ihtiyar şeklinde büyükçe bir oyuncak! Büyük bir heyecanla elime aldım. Üzerinde “Hafız” yazılıydı. Arkasındaki açıklamada da şöyle yazıyordu:



“1- Oyuncağın arkasındaki ekrana dokunarak, istediğiniz sûreyi hatta istediğiniz sayfayı ve hatta ayeti dinleyebilirsiniz.



2- Kutunun içindeki 8 ayrı CD sayesinde, 8 dilde, dünyaca tanınan Râzi’nin Et-tefsiru’l kebir’i, Taberi’nin Câmiu’l beyân fi tefsiri’l Kur’ân’ı, İbn Kesir’in Tefsiru’l Kur’âni’l azim’i, Muhammed Esed’in The Message of the QUR’ÂN’ını dinleyebilirsiniz.



3- Çocuğunuzun ismini hafızaya kaydetmeniz halinde, namaz vakitlerinde, önce Ezân-ı Muhammedi’yi ve hemen ardından mesela “Ömer Yûsuf, haydi ikindi vakti” gibi bir uyarıyı konuştuğunuz dilden dinleyebilirsiniz.



4- Bu oyuncak ile ilgili gelişmeleri internet sitemiz üzerinden takip edebilir ve gelişmeleri ücretsiz olarak oyuncağınıza indirebilirsiniz.”



Bu kaçıncı şoktu bilmiyorum ama daha fazlasını kaldıramayacağımı anlayıp, hemen bir yetkili ile görüşmeye karar verdim. Bu işin içinde bir iş olup olmadığını, varsa ya da yoksa bu işi kimlerin yaptığını çok merak ediyordum açıkçası. Danışmadaki tesettürlü ve oldukça güler yüzlü ama asla bir şeyler satıcı edasıyla konuşmayan hanım kardeşimin yanına gittim. O da telefonla, adının Bilâl olduğunu öğrendiğim mağaza müdürüne ulaştı.

Birazdan siyahî bir adam geldi yanımıza.



-Esselamualeyküm, dedi.



-Vealeykümselam dedikten sonra, danışmadaki hanım kardeşime sessizce,



-Bu beyefendi yabancı sanırım ama ben yabancı dil bilmiyorum, dedim.



-Gerek yok ki zaten, dedi.



-Bir şey sormak istiyorsunuz sanırım, diyerek söze başladı mağaza müdürü, gayet hoş bir Türkçe ile. Bu mağazanın insanları şaşırtmaktan başka bir amacı yoktu anlaşılan.



-Beyefendi kardeşim, bu eğer bir şaka ise burada bitirmenizi rica ediyorum. Değilse söyler misiniz bu mağaza kimin Allah aşkına? Ve bu kadar oyuncağı nereden buldunuz?



-Bismillahirrahmanirrahim. Neden şaşırdığınızı anlıyorum. Türkiye’ye daha önce gelmeliydik. Ama ancak nasib oldu sanırım. Yoksa dünyanın bir çok yerinde, Amerika, İngiltere, Almanya hatta İtalya gibi ezici çoğunluğu Hristiyan olan ülkeler de içinde olmak üzere yaklaşık 82 ülkede 250 mağazamız var.



Merkezi Nijerya da bulunan, uluslararası bir gruba bağlı bir oyuncak firmasıyız. Firmamızın uluslararası ismi “AWLADUNA”’dır.



Yalnız mağazalarımızı, her ülkenin kendi dilinde, şirketimizin isminin tam karşılını verecek bir isimle açıyoruz, Türkiye’de olduğu gibi “bizim çocuklarımız”.



Bu mağazada gördüğünüz her oyuncak kendi imalatımız. Ve bu oyuncakları ancak evlerimizde kendi çocuklarımız üzerinde denedikten sonra seri üretime geçirebiliyoruz, bu firmamızın altın kuralı. Bu işe başlarken hiçbir ticarî kaygı gütmediğimizi önemle belirtmek istiyorum ve bu hala böyle.



Tek amacımız, Müslümanlar olarak, evimizde, kendi çocuklarımızın rahatlıkla oyun oynayabilecekleri oyuncaklar yaparak, Kapitalist ahlaktan yani küresel ahlaksızlıktan bağımsız, Müslüman çocukların yetişmesine katkıda bulunabilmek.



Zaten fiyatlarımıza bakılırsa da bunun böyle olduğu açıkça görülecektir. Örneğin şu elinizdeki Abdullah. Bu türden ama farklı işlevleri bulunan bir oyuncak başka bir mağazada 30-40 milyon lira civarında satılırken, bizde sadece 10 milyon lira.



Para kazanmıyor muyuz? Elhamdülillah, kazanmasak burada olma ihtimalimiz de olmazdı. Ama dediğim gibi maddî kardan öte manevî bir kar amaçlı firmayız. Başarımız sadece Allah’ın yardımı iledir. Elhamdülillah!



Efendimiz Hz.Muhammed sallallahualeyhivesellem sırtında torunlarını taşıdıysa, bizde tüm dünyanın çocuklarını sırtımızda taşıyabilmeliyiz diye düşünüyoruz.



Bu kadar bilgi size yeterli geldi ise müsaadenizi isteyeceğim. İçeride oğlumla birlikte yeni bir oyuncak üzerinde çalışıyoruz da. Bu arada sizin de yeni bir oyuncak ile ilgili fikirleriniz olursa memnuniyetle kabul edebileceğimizi, hatta ama az ama çok bir telif ödeyerek bu fikirlerinizi değerlendirebileceğimizi de belirtmek isterim.



-Iıı, tabi, pek tabi. Görüşmek üzere inşallah. Selametle! diyebildim.

Bilâl bey kardeşimin arkasından, Sezgin ve ben hayretle ve ağzımız açık bir şekilde bakakaldık.



Bizim amca ise, bir köşeye oturup bir yandan ağlıyor bir yandan da “Allah razı olsun sizden, Allah razı olsun” diye söylenip duruyordu.



“Ulan!” dedim içimden “adamlar Nijerya’dan gelip burada mağaza açıyorlar ve üstelik böyle bir mağaza, helâl olsun, hem de Allah bin kere razı olsun. Bizim ülkemizde de Müslümanlar zengin olsalar eminim böyle şeyler yaparlardı. Ah! Müslümanlar bir zengin olsalar, kim bilir daha başka neler yaparlar.”



Sezginle bütün paramızı bir araya getirip alabildiğimiz kadar oyuncak aldık o gün. Ömer Yûsuf’un oyuncakları gördüğündeki yüz halini görecektiniz. Eğer 35 günlük olmasaydı, kesinlikle “Aslan babam, Allah senden razı olsun” derdi.



Şimdiden maaş gününü bekliyorum. Mutlaka ama mutlaka her ay başında buraya gelmeliyim. Sizde bir ara uğrayın isterseniz.

...

İnanmadınız değil mi?

Ama çok ciddiyim!

Sinan Doğan
 

ibrahimi

Has Uşak
Katılım
19 Haz 2006
Mesajlar
23,463
Tepkime puanı
1,831
Puanları
0
Yaş
37
Konum
forvet arkası
Bakırköyde böyle bir oyuncakçı var mı?
Veya bilgi verebilecek arkadaş var mı ? :)))
 

.rEfReF.

Üye
Katılım
29 Tem 2007
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
:D:D:D çocuk gibi sevinmişler
okurken tüylerim diken diken oldu
"Efendimiz Hz.Muhammed sallallahualeyhivesellem sırtında torunlarını taşıdıysa, bizde tüm dünyanın çocuklarını sırtımızda taşıyabilmeliyiz diye düşünüyoruz. "

umarım gerçekten vardır böyle bi dükkan
 

yaban_gülü

~N€ST€R€N~
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
1,452
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
39
Konum
bende bilmiyomm
netten araştırdım.. Bakırköyde 9 tane oyuncakçı var.. ama isimleri bizim çocuklarımız değil..İnşallah vardır..Bakırköy de oturanlar varsa eğer gözlerine böyle bi oyuncakçı çarparsa buraya yazmalarını rica ederim..
 

.rEfReF.

Üye
Katılım
29 Tem 2007
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
söylemeyi unuttum
İstanbul'da bazı kitapçılarda var bu oyuncaklardan hatta çok kısa bi süre önce buna benzer bir olaya şahit oldum.Ümraniye'de dolaşmaktan sıkıldığım bi anda kendimi bi kitapçıya attım.Üst katına çıkıp kitaplara bakmaya başladığım anda "Bismillahirrahmanirrahim" sesiyle irkildim."Bak baba bu dua okuyo" diyen küçük bi çocuk sesi...
Bişiler aktı gitti içimden
 

ayşirin

Şairane
Katılım
7 Şub 2007
Mesajlar
1,269
Tepkime puanı
5
Puanları
0
negüzel bir paylaşım...
gerçekten çok güzel şeye imza atmışlar...müslüman çocukların bu oyuncaklardan hızla ellerine geçmesi gerekir.. ..inş. heryere en kıza zamanda dağılırda toplum çocuklarına büyük fayda sağlar...
 

AdigeBatur

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
1,678
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Ayıntab
Web sitesi
www.blogcu.com
Yazı içimizi ısıttı... İnşallah böyle bir oyuncakçı vardır. Eğer yoksa bizi heveslendiren Erdemin tepesine biner Nijerya ya kadar giderim :D

Bakır köyde oturan bir kardeşimiz yok mu ? durumu teyid etse, dükkanın varlığından emin olsak...

...
 
Katılım
3 Ağu 2007
Mesajlar
65
Tepkime puanı
1
Puanları
0
yaaaa ınanmıyorummm!!bu soledıklerıınız gercek olabılırmı yanı ne bılım olanustu seylere tanık olmusunuzz..benım bolumum geregı cocuklarla ,ılgılı hersey dıkkatımı cker ve ıncelerım ama bolesını duymadım..keske acık adres verseydnız.ıstanbula yolum duserse ılk ıs buraya ugrucmm..paylaşımınız ıcın tesekkurlerr
 

özzlem

Üye
Katılım
10 Ara 2006
Mesajlar
90
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Konum
yersiz yurtsuz
gerçekten çok çok güzel bişey bu inşallah vardır böyle bir ye rarkadaşlarımız gerekli araştırmayı yapsınlar inşallah

ALLAh bin kere razı olsun o insanlardan

"Efendimiz Hz.Muhammed sallallahualeyhivesellem sırtında torunlarını taşıdıysa, bizde tüm dünyanın çocuklarını sırtımızda taşıyabilmeliyiz diye düşünüyoruz. "

ne kadar güzel bi düşünce ya RABBİm


 

A.R

Profesör
Katılım
10 Mar 2007
Mesajlar
795
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Bakırköyde böyle bir oyuncakçı var mı?
Veya bilgi verebilecek arkadaş var mı ? :)))

:)

Bu yazıyı okuyunca ben de aynen sizler gibi büyük bir hevesle, yıllaar önce çeşitli mail gruplarına yollamıştım..Çok ilgi gördü, pek çok kişi nerede olduğunu sordu o zaman da;)

Sinan Kardeş'i tanır-ım-dım- Sordum aslını olayın, "olması hayal edilen bir güzel düş" imiş;) Öyle demişti o zamanlar..

Ama şimdi epey ilerledi bu sektör maşaAllah..

Hayaller gerçeklere dönüşebilir..

Neden olmasın?

Haydi gençler, davranın..
 

KuTeYBe

Doçent
Katılım
21 Nis 2007
Mesajlar
637
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Arz mesciddir..
Bu yazıyı inbox larımıza ilk düştüğünde (yaklaşık 4 yıl önce) mail listesindeki arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu neredeyse çölde su bulmuş gibi "Bu Bakırköy'ün neresinde?" "Netten sipariş verebiliyor muyuz?" gibi sorular sormuşlardı. Yazıyı gönderen bunun sadece bir hayalden ibaret olduğunu söyleyince de soruyu soran arkadaşların bazısı büyük bir hışımla "Müslüman müslümanı kandırmaz, siz bizi heyecana sevkettiniz; daha yazının başında bu bir hayal ürünüdür demeliydiniz ya da sonuna eklemeliydiniz" itirazını getirdiler. Şimdi "Bu gerçek mi?" sorularını duyunca o zamanlar aklıma geldi.

Keşke olsaydı çünkü Müslüman çocuklar Batılı tiplerle (Barbi vs) büyüyor. Sadece oyuncaklarımızda değil çizgi film ve animasyon konusunda bile o kadar zayıfız ki. Geçenlerde çizgi film konusunda bu işi yapanlardan biriyle (sayıları oldukça az) yapılan röportajda şahıs, Türkiye'de bu işe önem verenlerin çok az olduğundan yakınıyordu.

Böyle oyuncakçılar olsa da kaç kişi çocuğuna oyuncak alıyor ki. Fizyolojik ihtiyaçlarını tam olarak karşılamayan (karşılayamadığını düşünen insanlar) oyuncaklara para mı verir.
 

sükunet

Asistan
Katılım
20 Şub 2007
Mesajlar
235
Tepkime puanı
0
Puanları
0
madem böyle bir yer yok biz de açarız:O

ee daha ne duruyoruz getirin paraları havuza..:D
 
Üst