Bir gün güç karşı tarafın elinde olsa...

Serare

Profesör
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
813
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Yaş
14
turban1kt6zu6.jpg


Bir taraf diğer bir tarafa güç olarak üstün olduğunda hep bir tarafın diğer tarafa baskı ve dayatmalarını görüyoruz dünyada.

Bugün başörtüsüne özgürlük eylemlerine katılan, başörtüsüne özgürlüğü destekleyen pek çok kişi var, her kesimden, açığıyla, kapalısıyla, dinlisiyle, dinsiziyle... Ama kimileri başörtüsüne özgürlük tanınması durumunda, başörtüsüne özgürlük tanıdıkları kişilerin yarın kendilerine bu özgürlüğün aksini, başörtüsüzlüğe özgürlüğü, kılık kıyafetlerine özgürlüğü, diledikleri, inandıkları gibi yaşama özgürlüğünü tanımayacaklarından o kadar eminler ki.

Peki bunun sebebi kim ya da ne?

Karşı tarafın düşünce, istek ve görüşleri bunda büyük etken olabilir mi?

Vakit gazetesinin bir tiyatro oyununa karşı linç girişimi gibi olan haberini ve o habere yazılan okuyucu yorumlarını okuduktan sonra insanın farklı düşünmesi mümkün mü? Sopalarla salonu basmaktan, dövmekten, yakmaktan, linç etmeye varana kadar yapılan tahammülsüz yorumlar. Daha oyunun metnini bile okumadan yapılıyor bu yorumlar ki bu kitleleri etkilemek, kışkırtmak, birilerinin üzerine salmak ne kadar kolay. Hele bizim toplumumuz gibi toplumlarda tıpkı Sivas katliamında olduğu gibi. Yorumlar o kadar şiddet içerikli ve tahammülsüzlük doluydu ki daha sonra hepsini kaldırmışlar, linkini vererek göstermek istediğimde gördüm, daha önce yayınladıkları tek bir yorumu bile bırakmamışlar, tek bir tane var, belki unutmuşlar, o da soba soruyor.

Herkes kendini bir karşıdakinin yerine koyarak hareket ediyor, karışmama hakkı olduğuna gerçekten inanıyor, saygı duyuyor mu?

Bir gün güç karşı tarafın elinde olsa açık kadınların haklarını savunmak ve kendileri gibi olmayan diğerlerinin, diledikleri, inandıkları gibi yaşamalarını sağlamak için kendileri aynı şekilde, kendilerine davranılmasını istedikleri gibi davranırlar mı?

Sevgiler.
 

Âwdil

Mim Lâmelif Vâv
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
1,397
Tepkime puanı
312
Puanları
0
Konum
Endülüs
Merhaba,

Gayet güzel bir konu olmuş,lakin vaktim kısıtlı olduğu için şu-anda bir kelam edemeyeceğim.Muhtemelen bu konuyu yarın daha detaylı ele alacağım.Teşekkürler sayın,sehle paylaşımınzdan ötürü.
 

Serare

Profesör
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
813
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Yaş
14
Merhaba,

Gayet güzel bir konu olmuş,lakin vaktim kısıtlı olduğu için şu-anda bir kelam edemeyeceğim.Muhtemelen bu konuyu yarın daha detaylı ele alacağım.Teşekkürler sayın,sehle paylaşımınzdan ötürü.
Merhaba sevgili zınâr,

Teşekkür ederim, rahat olun, ne zaman vaktiniz olursa o zaman yazarsınız, askersiniz sanırım, hayırlı tezkereler dilerim.

Vakit buldukça ben de eklenti yaparım konu altına, yalnız bir taraftan değil, diğer taraflardan da bakarak.

Bu önemli, değil mi? Diğer taraflardan da bakabilmek, kendini karşıdakinin yerine koyabilmek, hep bana, hep bana diye düşünmeden, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan çocuklar gibi düşünüyor çünkü çok kişi.

Bu arada forumda büyük miktarda mahlas karmaşası yaşanıyor sanırım, bir serair' dir, sehle' dir gidiyor bakalım, hayırlısı...

Serare ben.

Sevgiler.
 
K

Kaçak

Guest
Kulakları çınlasın yakın zaman içinde bu konunun paraleli bir konuyu konuşmuştuk bir arkadaş ile bu forumda ...
Tamda bu noktaya gelmek üzere idik ki ...
Bir anda konu felsefik olmakla suçlandı ve kapandı ....
Konu şuraya dayanmıştı ...
Başörtüsünü biz özgürlük olarak tanımlarsak ...
Başörtüsüzlüğü ne olarak tanımlayacagız ?
İnsanın nasıl ki örtünme özgürlüğü var ise , gene insanın örtünmeme özgürlüğü vardır ...
İnsan için gayet hoş ve şık bir cümle aslında ...
Birde "insan " yerine "müslüman" kelimesini koyarak okursak bu cümleyi ...
Böyle bir özgürlük tanımı olabilir mi ?
Bu bir müslüman için özgürlükmüdür ?
 

Serare

Profesör
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
813
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Yaş
14
Kulakları çınlasın yakın zaman içinde bu konunun paraleli bir konuyu konuşmuştuk bir arkadaş ile bu forumda ...
Tamda bu noktaya gelmek üzere idik ki ...
Bir anda konu felsefik olmakla suçlandı ve kapandı ....
Konu şuraya dayanmıştı ...
Başörtüsünü biz özgürlük olarak tanımlarsak ...
Başörtüsüzlüğü ne olarak tanımlayacagız ?
İnsanın nasıl ki örtünme özgürlüğü var ise , gene insanın örtünmeme özgürlüğü vardır ...
İnsan için gayet hoş ve şık bir cümle aslında ...
Birde "insan " yerine "müslüman" kelimesini koyarak okursak bu cümleyi ...
Böyle bir özgürlük tanımı olabilir mi ?
Bu bir müslüman için özgürlükmüdür ?
Sevgili Kaçak,

Kapanan bir konudan bahsetmişsiniz, öncelikle kapatma davalarına karşı olduğumu belirteyim.

Müslümanların hepsi aynı görüş ve fikirde değil ki Kuran-ı Kerim' de kesinlikle tesettürün olmadığına, başörtüsünün bir uydurma olduğuna inananlar da var.

Müslüman diye birileri birilerine baskı ve dayatma ile kendi inandığı dinin emirlerini uygulattıramaz ki zaten baskı ve dayatma ile uygulandığında ne anlamı var, günümüzde aile ve toplum baskısı ile yapılanların nasıl hüsranla sonuçlandığını görüyoruz.

Hiçbiri hayat olmamış sözde hayatlar...

O yüzden insanlara gerek psikolojik, gerekse hayatı her bağlamda anlamsızlaştıracak bu tür baskı ve dayatmalar çok yanlış.

Herbiri sözde yaşıyorlar ama aslında hayatı zerre bilmiyor, zerre tatmadan ne sonlarla göçüyorlar.

Bu ne kadar doğru olabilir ki?

Sevgiler.
 
K

Kaçak

Guest
O zaman soruna en başından bakarsak ...
Müslümanı tanımlarız ...
İslamda zorlama olmadıgı dogrudur..
Fakat ayettede geçen bu serbestlik din seçimindedir...
Dinini açıkca ifade ettikden sonra Allah'ın emir ve yasaklarının kabulu kesinlik kazanır ...
Bu aşamadan sonra Başörtüsü tanımlanır ...
Örtü eğer "Farz" hükmündeyse - ki bizim inançımıza göre öyledir- artık buna bence sence yorumu yapılmaz ...
Eğer birileri bence bu farz değil diyorsa bu İslami bir sorun değil , kişinin sorunudur ...

Özgürlüğün karşıt kavramı "baskı ve dayatma" yani kısıtlamadır ...
Ve tekrar ediyorum "Tesettür" bir özgürlük olarak ele alınırsa bu herzaman karşımıza çıkacak ...
Ve biz bundan asla çıkış yolu bulamayacagız ....
Bulmaya çalışmak beyhude ...
Benim için "Tesettür" bir özgürlük degil bir "Farz" dır ...
Ve hiç bir zaman "başörtüsü özgürlüğü " gibi bir zorlama kavramı kullanmak istemem ...
Ben tesettürü "Farz " olarak dillendirdigim ve savundugum zaman ...
Karşı çıkanların neye karşı çıktıklarını , savunanların da neyi savunduklarını anlatmak daha gerçekci oluyor ....
Çunku farzın karşıt anlamları hepimizce malumdur ...
 

Serare

Profesör
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
813
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Yaş
14
Sevgili Kaçak,

''Eğer birileri bence bu farz değil diyorsa bu İslami bir sorun değil, kişinin sorunudur'' diyorsunuz ama bunu yorumlayanlar da tefsirciler, ayette geçen ''humur'' ve onun tekili olan ''hımar'' kelimesinin kesinlikle başörtüsü olmadığını, Arapça' da kadınların başlarına örttükleri örtünün özel adının ''hımar'' değil ''mikna'' ve ''nasıyf'' olduğunu belirtiyorlar.

Sizinde kabul etmediğiniz gibi kimse bir diğerinin yorumunu ve inancını kabul etmiyor.

Buradan da bir çok kişinin tasvip ettiği hocalar, İran için, Suudi Arabistan için, bizim onlarla işimiz olmaz, olamaz diyebiliyor, onları müslüman kabul etmiyor, onlar da normal olarak karşıt düşüncede olan diğerlerini kabul etmiyorlar. O halde ne İran, ne Suudi Arabistan, ne Türkiye ne de Türkiyedeki gibi müslümanlar müslüman.

Peki kim müslüman?

Kimse kimsenin müslümanlığını, imanını kabul etmiyor hatta en ufak tartışmalarda bile kendi içlerinde biribirlerini münafıklıkla, kafirlikle suçlayabiliyor.

Böyle bir din, böyle bir inanç olur mu? Dinler yeryüzünde birliği, beraberliği, barışı sağlamak için var değil mi?

Yeryüzüne huzur böyle gelir mi?

Bir yerlerde bir yanlış olması gerek, öyle değil mi?

Müslümanlar aralarında hiçbir zaman bir birlik, beraberlik oluşturamamış, Hazreti Muhammed vefat ettikten hemen sonra bile iktidar olma üzerine, güç oyunları oynanmıştır, gerçekte din kimsenin umrunda değildir, güç, kuvvet, kudret ve nüfuz sahibi olmak için ne çok kanlar dökülmüş, ne çok savaşlar yapılmış...

Hz. Osman' ı kim öldürmüş, Hz. Ali' yi... Sahabeler halifeler dönemlerinde neden hep ayaklanmış...
Cemel Vakası nedir?

Ve daha bunun gibi neler...
Ne savaşlar...

Hep güç, hep kuvvet, hep nüfuz...
İktidar olma hırsı.

Başka bir şey değil.

İnanın yeryüzünde yalnız müslümanlar kalsa dünyayı kangölüne çevirmek için yeter.

Sevgiler.
 
K

Kaçak

Guest
Başörtüsünün farzlığını tartışmak ayrı bir konu ...
Burada ona girmeyelim , zaten o konuda ispata gidecek bilgim de yok işin dogrusu ...
O kadar derin bir arapça ve fıkıh bilgisine haiz degilim ...
Fakat bahsettiginiz topluluk çokda güçlü bir ses degil gördügüm kadarıyla ...
Bir kaç uç insandan öte geçmiyor izledigim kadarıyla ...
Kaldıki azınlık degil , çogunluk olsalar dahi bizim için farketmez ...
Nasıl ki değil başörtüsünü Allahın dinini toptan yok sayan bir rejimde yaşayabiliyorsak , böyle düşünenlerin çoğunlukta oldugu bir toplumda da yaşayabiliriz ...
Kendi inanç ve eylemlerimizden sorguya çekilecegiz ...
Bizim inançımızın geregi olan kula kul olmayıp , İslam ile insanın arasındaki engelleri kaldırma mucadelesini vermeye devam edecegiz ...
özür kaldıgım yerden devam etmeye çalışacagım ...
Şimdilik çıkmam gerek ..
 

Âwdil

Mim Lâmelif Vâv
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
1,397
Tepkime puanı
312
Puanları
0
Konum
Endülüs
(İlk olarak muhterem,serare hakkınızı helal edin,zira konuyu ikinci kez okuyana kadar rumuzunuza dikkat etmemiştim.Bağlı bulunduğum birlikten kısa süreliğine izne ayrılışım hasebiyle buralara yazabiliyorum.Harici bir şekilde bingöl-de internet bizim için bir hayal.)

Zannediyorum ki serare dostumuz,başörtüsü sorununu burada örnek bir çözümsüzlük olarak vermiştir.Zira ben bunu böyle düşünüyorum en azından.Bu raddede ortaya bir norm koymalıyız.Vabesta olarak yargıya varılan sorunun doğmatik olmaması-da salt münazara yapmamıza bir nebze zemin hazırlıyor.

Konuya dönecek olursak,Paralize olmuş toplumlarda nazarı celp eden çarpık bir gettolaşma kontrolsüz bir şekilde nevş-ü nema oluyor.Bir kısım sürekli sömürü ile kendine şiar edindiği fenemonlerini savunur ve maddeci olarak yaklaştığı ortamda kendine bir kenz oluşturmaya çalışırken,şahsi yararına yaptığı tüm uğraşlar köprünün yıkık tarafında kalan acuzeyi sular altında bırakmaya bir ramak daha yaklaştırıyor.Bu-da şuna tekamül ediyor ki,fay hattında duran bir şehrin tutarlarına dinamit döşemek ile,bireyin sahip olduğu,mezkûr hakları elinden almak eşeydir.Konumuza bu misali entegre edip mevzuyu biraz daha minimalize edecek olursak menşeinde,başörtüsü,yozlaşma,adaletsizlik gibi sorunları göreceğiz.

Kişinin örtünüp,örtünmemesini tartışmak aynı dar noktadan hep aynı hedefi ıska geçmesi olarak değerlendirmeliyiz pek haliyle.Nitekim bir nokta-da güçün orantısız adaletini tartışıp,diğer tarafta örtünmeyi dayattırmak denklemlerini çözmek mantıktan uzak görünüyor.

Kişi,sahip olduğu hakları alır ve Kuran'ı okur,ahirinde anlayabildiği emirleri kendi özerkliği altına alıp başörtüsü takarsa saygı duyulmalı.Aykırı durumlarıda yadırgamamak gerekir.Neden "örtün" emrine uyuyorsunuz?Yada kapanmanın utanç olarak fişlendiği dinamik dünyada kültürel engizasyonun yaşandığı çölde bir sahramı bulmaya çalışıyorsunuz?Yada bağlı bulunduğunuz ideolojinin intelijansiyasi basamaklarında bir yer mi kapmak istiyorsunuz?Bu saydıklarım kişinin şahsi,menfi haklarına münferit ve münhasır bir şekilde sahip olması kaidesiyle cevabı kendi dimağında verip vermeyeceği meçhul,yargı bileşkenleridir.

Diğer bir taraftan aynaya baktığımda görünen suret sur-lu oluyor.İslâm-i şiar edinmiş bireyler olarak her neden se kendimizi hep güçsüz bir şekilde bulmuşuzdur savaşın meydanlarında.Karşı tarafın bilgisizliğinden çendan eminim lakin bizim de elimizde duran silahları iyi kullanmadığımızdan şüphem yok.Empati konusuna gelirsek bu mefhum benim için tam bir fiyasko canlandırıyor zihnimde.Karşıt fikirlerin empati yapabilme yetisi mülhem bir şekilde yitirdiğine inanıyorum.Öyleki,sanal trgedyalar oluşturan basın adeta bunu dilemma bir tasvir ile din ideolojisinde nakıs olan argümanı vird edinmesi ve bu güzergâhda seyr alması malesef empati yapma olasılığınıda enternasyonal bir şekilde baltalıyor.

Vaktim olursa bu konuyu daha-da açacağım.Saygılarımla...
 

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
yahu zınar ben yaydıklarından bir şey anlamadım. Birgün güç bende olsa aynı eziyetleri yapmazdım onlara :)
 
K

Kaçak

Guest
Başörtüsünün farzlığını tartışmak ayrı bir konu ...
Burada ona girmeyelim , zaten o konuda ispata gidecek bilgim de yok işin dogrusu ...
O kadar derin bir arapça ve fıkıh bilgisine haiz degilim ...
Fakat bahsettiginiz topluluk çokda güçlü bir ses degil gördügüm kadarıyla ...
Bir kaç uç insandan öte geçmiyor izledigim kadarıyla ...
Kaldıki azınlık degil , çogunluk olsalar dahi bizim için farketmez ...
Nasıl ki değil başörtüsünü Allahın dinini toptan yok sayan bir rejimde yaşayabiliyorsak , böyle düşünenlerin çoğunlukta oldugu bir toplumda da yaşayabiliriz ...
Kendi inanç ve eylemlerimizden sorguya çekilecegiz ...
Bizim inançımızın geregi olan kula kul olmayıp , İslam ile insanın arasındaki engelleri kaldırma mucadelesini vermeye devam edecegiz ...
Sonuç olarak gelmek istedigim yer şurası ...
Gücün bizde olup olmaması benim için sorun teşkil etmiyor ..
Önemli olan söylemimin her iki durumdada aynı ve tutarlı olması ...
Evet ben şu anda tesettür "farz"dır, bir özgürlük olarak ele alamam diyorum ...
İki gün sonra Müslümanların egemen oldugu bir toplumda yaşasam gene aynı şeyi söyleyecegim ...
Ve o zaman kendini Müslüman olarak tanımlayan herkesden "farz" ın geregini yapmasını isteyecegim ....
Ya kendini müslüman olarak nitelendirecek ve farzın geregini yapacak ...
Ya kendini istedigi dine nispet edecek müslüman yönetimin kurallarının geregini yapacak ...

 

Serare

Profesör
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
813
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Yaş
14
Sevgili Kaçak,

''O zaman kendini Müslüman olarak tanımlayan herkesden "farz" ın gereğini yapmasını isteyeceğim'' diyorsunuz...

''Ya kendini müslüman olarak tanımlayacak, farzın gereğini yapacak ya da dine tâbi olmadığını belirterek dilediği gibi, dilediği dini yaşayacak'' öyle mi?
(Tabi belirli kurallar çerçevesinde, devletin kuralları ayrı)

Peki farzın gereğini yapmak istemeyenler, bir müslüman anne babanın evladı ise ki kendileri tercih etmiyorlar müslüman olmayı öyle bir düzenin içine doğuyorlar, onların dinden çıkma ve dilediği dini tercih etme, diledikleri gibi yaşama hakları var mı?

(Yine burada da, buna karşı bir sürü düşünce, fikir ve farklı yorumlar bulabilirsiniz.)

Sevgiler.
 
K

Kaçak

Guest
Hocam verdiginiz örnek biraz uçda kalmış ama genede fikir yürütelim ...
Uç da kalmış dememin sebebi şudur ...
Kastınız olan Kültürel İslam mirasına sahip nesillerin olması İslamın sorunu degildir ...
Bugunkü düzenin sorunudur ...
İslamı heryerden ve herşeyden silme çabasının bir sonuçudur ...
İslamı sadece kültürel manada yaşayan toplulukların varlıgı herzaman böyle devam edecegi anlamına da gelmez ..
Bildiginiz gibi İslamda dinden dönmenin cezası ölümdür ...
Bu konu hakkında bildigim çık ciddi itirazlar yok ...
Var olan itiraz ise en iyi ihtimalle dine geri dönene kadar hapsedilmesi ..
Elbette birisi dinden döndüm dedigi anda vay hergele deyip kellesi uçurulmuyor ...
Gözaltı , teblig hatta ciddi manada ikna çalışması neticesinde kararında ısrarcı ise hüküm uygulanıyor ...
Fakat burada göz önünde bulundurulması gereken husus , İslam egemenligi halidir ..
Hem egemen olacak , hemde herhangi bir sorun karşısında had uygulamadan evvel , o konuyla alakalı açık noktaları kalmamış olacak ...
Mesela kıtlık dönemi hırsızlık had cezası uygulaması Hz Ömer dönemindeydi sanırım askıya alınmıştır ..
Egemen bir İslam var fakat, ciddi manada açlık çeken toplum karşısında gerekli tedbirleri şartlar geregi alamamakta , bunun farkına varıp bu konuda esnek olabilmektedir ...
Fakat belirtmeden geçemeyecegim İslam toplumunda yetişmiş bir çoçugun , ne şekilde kendi hür iradesi ile ben İslamı seçtim veya seçmedim deme hakkı var , yada yok bilmiyorum ...
Elbette bu konu fıkıhcıları ilgilendiren ve belkide günümüz için içtihad gerektiren bir konu ...
 

Serare

Profesör
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
813
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Yaş
14
O da anlaşılmamak için yazıyor zaten yorulmayın :eek:leyo:
:)

Ben kendisini anladım bir tek kelimesi hariç, o kelime ile ne demek istediğini, maksadını tamamı ile anladım da (eş, bir, aynı) kullanılış şekli ve manası doğru mu bilmiyorum.

''eşey'' kelimesi...
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Sosyolog Nilüfer Göle Modern Mahrem Kitabını yazarken çeşitli kesimlerden Tesettürlü hanımlar ile görüşmüş.... Bir üniversite öğrencisi ile aralarında konu başındaki mesaja uygun bir diyalog geçmiş..... Nilüfer Göle Afganistan ve İran da hanımların başörtüleri arkaya kayıp da öncen alınları açılınca görevlilerin başörtüsünü raptiye ile alınlarına tutturduklarını söylemiş ve - ya Ülkemizde de böyle olur da benim alnımada raptiye çakılırsa? diye sorunca Bizim üniversiteli Tesettürlü öğrenci düşünmeden - O zaman karşılarında önce beni bulurlar demiş. Nilüfer Göle nin çok hoşuna gitmiş :)


:)

Ben kendisini anladım bir tek kelimesi hariç, o kelime ile ne demek istediğini, maksadını tamamı ile anladım da (eş, bir, aynı) kullanılış şekli ve manası doğru mu bilmiyorum.

''eşey'' kelimesi...

eşey yazdığınız şekilde kullanılırsa yanlıştır... eşey üreme hücresi adıdır :)

zınâr türkçeyi bozmuş mu oluyor o zaman :p
 

Âwdil

Mim Lâmelif Vâv
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
1,397
Tepkime puanı
312
Puanları
0
Konum
Endülüs
Merhaba,

Üslup yazarın en büyük kalkanıdır.Onunla yıkabilir duvarları.Elindeki mayınları ancak onunla döşeyebilir toprağa.Yoksa nasıl yıkılır bunca kalpteki duvar?Üsluba yoğunlaşıp konunun derinliklerini anlayamayan okuyucudan yola çıkarak,bunu benim handikabım saymak bence yanlış bir yargı.

Zira bu bir anlaşılmazsa bence benim değil okuyucunun anlaşılmazlığıdır.Okuyucunun hatası yazarı bağlamaz bence.Yorum yazan kadar okurda yorumun kalitesinde önem sahibidir.Altını yapanla işleyendir altının değer derecesini yükselten yada alçaltan.

Asıl anlaşılmazlığı kendi dimağınızda arayın melde ve ummuhan bakın serare anlamış,demekki bilinmez bir dilin sözcüsü değiliz. : )

Vabesta olarak "eşey" kelimesini "denk-farkı yok" manasında kullandım,elimde olmadan gizli bir hûrûfa neden olduysa özür dilerim.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Merhaba,

Üslup yazarın en büyük kalkanıdır.Onunla yıkabilir duvarları.Elindeki mayınları ancak onunla döşeyebilir toprağa.Yoksa nasıl yıkılır bunca kalpteki duvar?Üsluba yoğunlaşıp konunun derinliklerini anlayamayan okuyucudan yola çıkarak,bunu benim handikabım saymak bence yanlış bir yargı.

Zira bu bir anlaşılmazsa bence benim değil okuyucunun anlaşılmazlığıdır.Okuyucunun hatası yazarı bağlamaz bence.Yorum yazan kadar okurda yorumun kalitesinde önem sahibidir.Altını yapanla işleyendir altının değer derecesini yükselten yada alçaltan.

Asıl anlaşılmazlığı kendi dimağınızda arayın melde ve ummuhan bakın serare anlamış,demekki bilinmez bir dilin sözcüsü değiliz. : )

Vabesta olarak "eşey" kelimesini "denk-farkı yok" manasında kullandım,elimde olmadan gizli bir hûrûfa neden olduysa özür dilerim.


Yazarlık, hele de iyi yazarlık anlaşılmamak ya da zor anlaşılmak ile doğru orantılı bakıyorum anlayışınızda lakin bana göre bu çok yanlış....

eşey hiçbir türkçe sözlükte belirttiğiniz anlamda açıklanmıyor ise bu anlamda kullanmanızın açıklaması ve dayanağı ne ola ki? :blink:
 

Âwdil

Mim Lâmelif Vâv
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
1,397
Tepkime puanı
312
Puanları
0
Konum
Endülüs
Merhaba,

Eğer fikirlerinizi daha açıklayıcı ve detaycı bir şekilde belirtirseniz,konunun potansiyeline biz de o derece hakim olup sizin istediğiniz cevapları verebiliriz.

"Eşey" kelimesine gelince,ben zaten türkçede böyle bir anlam veriyor demedim.Dil kuramlarındada böyle bir kelimenin hıfsalatınızdaki yerini tahkik etseniz-de istediğiniz sonuca varamazsınız.Bunun yerine yazının tamamını okuyup,beyninizdeki kelime tahrifarından kurtulabilirsiniz.Umarım anlaşılmıştır laf-u güzafımız.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Merhaba,

Eğer fikirlerinizi daha açıklayıcı ve detaycı bir şekilde belirtirseniz,konunun potansiyeline biz de o derece hakim olup sizin istediğiniz cevapları verebiliriz.

"Eşey" kelimesine gelince,ben zaten türkçede böyle bir anlam veriyor demedim.Dil kuramlarındada böyle bir kelimenin hıfsalatınızdaki yerini tahkik etseniz-de istediğiniz sonuca varamazsınız.Bunun yerine yazının tamamını okuyup,beyninizdeki kelime tahrifarından kurtulabilirsiniz.Umarım anlaşılmıştır laf-u güzafımız.


Bakın kardeş Türkçe zengin bir dildir tanımlanamıyormuşcasıne yeni ve anlamı kimse tarafından bilinmeyen kelime uydurup yazmak yanlıştır. Bazılarına süslü ve anlamlı gelebilir ama işin gerçeği bu değildir ben de bunu söylerim kusura bakmayın.... orada eşey kelimesini o anlamda kullanmanız yanlış tıpkı yukarıda tahrifarından (?) kelimesini kullanmanız gibi...

Beynimde kelime tahrifatı yok tıpkı lisanımda ve yazılarımda olmadığı gibi :)
 
Üst