Kulun Mesuliyeti
Son zamanda din, çok garib olmuştur. Önceden de garib olarak tezahür etmişti. Evet, bu zamanda hakîkaten itikad, amel ve ahlakta dînine sarılan, tıpkı bir kor parçası eline almış, biraksa dîni gider, tutarsa kendisi gider. İşte bu, garibliliğin ızdırabıdır. Şu muhakkaktır ki, ehli kıble olanlar hepsi, itikadda mü'mindirler. İbadette de bir kısmı Peygamber yolundadırlar. Ahlakta ise, çoğumuz Peygamber yolunda değil, şübhe ve felsefe yolundadır. Ancak kurtuluşun tek çaresi, itikadda Peygamber yolunda olduğumuz gibi, ibadet ve ahlak olarak da Onun yolunda olmamızdır. Kıyamet gününde hiçbir kul müstesna olmaksızın her insan: ömrünü nerede geçirdiğinden, cesedini neyle çürüttüğünden, kazanmış olduğu malı nereden kazanıp nereye harcadığından, bildiğine göre Allah Teâlâ'ya ne gibi amel işlediğinden sorulacaktır. Acaba ömrünü işret meclislerinde; tiyatro, sinema, kumar gibi nameşru meclislerde mi; yoksa meşru meclislerde; zikir, ilim, salihlerin meclisleri gibi yerlerde mi geçirmiştir? Cesedini helal lokma, helal kazanç, meşrû ve mübah adetlerde, emrolunmuş ibadetlerde mi, yoksa içki, zina gibi gayri meşrû münasebetlerde mi çürütmüştür? Kazanmış olduğu malı, meşrû ve helal olarak mı kazanmış, Allah Teâlâ'nın emrettiği şekilde mi harcamış, yoksa nefsinin hesabına, hırs ve hasede sapmakla mı kazanmış, ve yine kazandığını, nefsinin arzularına göre mi harcamıştır? İslam dîninden bildiğiyle, güzelce inandığı gibi mi yaşamış; yahud bildikten sonra inkar mı etmiş: yahud inanırım deyip de muhalif olarak fısk ve nitakla mı amel etmiştir.
İşte bütün insanlar bu dört soruda beraberdirler. Yarın kıyamette biz, bu dört soruyla sorulacağız.
Binaenaleyh sıhhatimizden, boş vakitlerimizden, gençliğimizden, zenginliğimizden ve nihayet hayatımızdan faydalanmamız lazımdır.Bu beş nimette, bizler son derece aldanmaktayız. Bu nimetler ise bize emanet edilmiştir. Onun
için ölmeden evvel uyanmalıyız.
Üstad İsmail Çetin Kaddesallâhu Sırrahilazîz
Sohbet ve Tesettür'de Âdab