Biz, Özgür İnsanlarız.

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,309
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri


Doğumla başlayan sevinç ve umut, yaşamının her anını sarıyor... Dertlerle karşılaştığımızda, sığınacak bir yer ararken, gitmemiz gereken doğru adrese-yola hiçbir zaman gidemiyoruz. Sanki dertlerimize çare olacak ve çözüm bulacak yalnızca insanlarmış gibi onları arıyoruz sadece çevremizde. Yalnızlığımızı hissederiz o zamanlarda ve fırtınaya yakalanmış bir geminin güvenilecek bir liman araması gibi güvenilebilecek bir insanı, dostu ararız. Oysaki her insan aynı şeylere yönelmekte ve çevresinde yeni bir dert veya bununla bağlantılı paylaşımı istememektedir... Neden hastaneye gitsin ki? Neden mezarlığa varsın ki? Neden içinde bir burukluk kalsın ve gülmek varken, eğlenmek dururken acıları paylaşsın ki?

İnsan doğumla başlayan yaşamında ne zaman öleceğini bilmeden dünya hapishanesine girer ve bütün istek ve çözümlerini burada bulmaya çalışır. Oysaki düşünebildiği ve aldığı eğitim ölçüsünde yaşadığı yeri, adı ve sayısı belirsiz dünyalarda kendine yer bulunmaktadır. Fakat tüm bunları bedeniyle ölçeklenmiş çok küçük bir fiziksel zırh içinde ruhunda saklamaktadır. Bu ölçeklenemez basınç ve içinde sakladığı benlik dışarıya taşmadıkça hiçbir an huzur bulamaz insan. Kendisine benzer insanlarla konuşmak, aynı paralellik içinde paylaşımlarını genişletmek ve en azından güvene gerek duymadığı kendine has yaşam döngüsünü şekillendirmek zorundadır. Aslında dinsel öğütler bunu bütünüyle çözmektedir. İnsana rehber olacak her şey yaratıcı tarafından insana bir define niteliğinde verilmektedir. Elbette define herkesin göreceği yere gömülmez. Onu görmek ve bulmak için insanda bir gayret gerekir.

İnsanlar bu gayret yerine, anlık çözümler ve yanlış felsefeler peşinde, daha karizmatik görünebilmek adına sınırlı ömrüne yazık etmekte, esas yoldan hedefe gitmek yerine tali yollara saparak yaşamını sürekli karmaşık hale getirmektedir. Oysa yaşam çok basittir. Tek yapılması gereken insan kendi yerçekimini keşfedecek, kul olması gereken yaratıcıyı öğrenecek ve kısa emellerle her an öleceğini düşünerek, bu dünyanın maddesel varlığına sahiplenmeden çevresinin verdiği zararlardan sıyrılmasını bilecektir!

İnsan, nefsinin bitmek tükenmez şerli isteklerini ve uzun emellerini-hedeflerini yok edip, tam anlamıyla yaratıcıya bağlandığında ancak özgür olabilir. Yaratıcıya güvenmeyen insan çarşıda elini açmış dilenen insana benzer. Böylece dünyayı amaç edinmek ve sahiplenmek yerine, esas gideceği yere-öbür dünyaya, karıncanın yaz geldiğinde kışın azığını hazırladığı gibi güzel amelini hazırlayacak ve emanet aldığı her şeyini ölümle bırakırken, içindeki dünyayı da, derdini de korku yerine sevinçle, Mevlana’nın düğün gecesi gibi sevimli hale getirecektir.


Saffet Kuramaz
 

uzlet

Üye
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Allah razı olsun...
İzninizle..
Evet bence de insan bunca şamatanın bunca kalabalığın,gürültünün,sansürün,küfr hareketinin içinde Allah'ı seçiyorsa o insan mutlak anlamda olmasada özgürdür.Ancak "biz" in özgürlüğü değil bu olsa olsa "ben" in özgürlüğü olur diye düşünüyorum.Hatalıysam uyarın efendimiz (sav) yakınlarını şöyle uyarmıyor mu " nefsinizi satın alın" ki bu sözün muhatabı bizzat efendimizin dostları,eşi ve arkadaşları.Yani "ben" in satın alınması olayı var her şeyden ap ayrı olarak.Mesela yaptığımız bir iyiliği en azından ben yaptığım bir iyiliği kurcaladığım zaman onu neden yapışımı sanki özellikle eskiden kendi kendimi ve dolayısıyla Allah'ı da kandırdığımı düşünüyordum belkide taaa alt en altında duygularımın.Yani Allah'a sadece inandım deyip kendime bir yol çizip bütün sorulara -içimden gelen- nütün sorgulamalara kulak tıkamak insanı tevhid den çok kafasında kurduğu bir tanrıya inanması gibi geliyor.Yoksa Allah ap açık ancak insan "ben"i çok kurnaz.Ve bence Allah rasulü içimizdeki o derindeki o gerçeği bilinçli bir şekilde Allah'ın emrine vermekle insanın özgür olacağını söylüyor.Sonra diğer yandan özgür olmak nasıl özgür olabiliriz ki; biz belki nefsimizi bir gün satın alırsak özgürleşme yoluna ancak girebiliriz.Bu "dinlenme yerinde" Allah bizim özgürlük yoluna girmemizi bunuda "ben" ile "biz" ile değil ben ile yapmamızı istiyor.Ve bence bu yüzden bütün insanlar "yalnız"dır.Nefsini satın alan ise katiyen...

İnsanın yolda olmadığını sandığı an aslında mutlak anlamda yola girdiği andır.

...
izninizle...
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,309
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
s.a.

teşekkür ederim değerli yorumunuz için. ne güzel şeyler yazmışsınız. faydalandım. kime sorsak, hangi felsefeye başımızı uzatsak hep özgürlükten, benlikle bağlantılı olarak sanki bilinmez sırları arıyormuşuz gibi dalarız, o felsefe ile daldırılırız. insanın özgür olması için her isteğinin gerçek olması gerekmez mi? ben istiyorum ve yapıyorum gibi. eğer Allah yolunda bir benlikle isteklerimizi seçersek yada yaşam biçimime dönüştürürsek, her şey doğal ve kolayca yaşanılır olacaktır. birde her kişinin o yolu seçmesi gerçeğini unutmamız gerekir. nefes aldığımız havadaki oksijen gibi. kimse havadaki oksijenle haşır neşir değil. sanki garanti gibi. alıp veriyoruz. kimseye sormuyoruz. eğer herkes ilahi yaşamı yaşar gibi-cennet gibi- yaşarsa, işte bu benliğin bize dönüştüğü her kişini aynı nefeste soluk aldığı bir özgürlük doğacaktır vessalam....
 
Üst