- Katılım
- 30 Eyl 2013
- Mesajlar
- 6,183
- Tepkime puanı
- 473
- Puanları
- 83
Îmânın temel dinamiği Allah'a muhabbet, tarikat ise bu muhabbetin usûlünü geliştiren disiplindir. Bu noktada Batı uygarlığının “sekt” kavramı ile İslâmda ki “tarikat” kavramı birbirine karıştırılmamalı.
1564-1624 yılları arasında yaşamış büyük mutasavvıf İmâm-ı Rabbânî (ks) İslâm tarikatlarının fonksiyonunu “evli çiftler” üzerinden kurduğu bir metaforla izah eder. Metafor meâlen şöyledir: Evli bir çifti düşünün. Bu çiftlerden biri diğerine diyor ki “son zamanlarda kalbimde başka birine karşı bir muhabbet oluştu, onu senden çok seviyorum”. Böyle bir duruma kimse razı olmaz herhalde. Üstelik şöyle dese: “Neden kızıyorsun, görevlerimi eksiksiz yapıyorum, sadece başkasını senden çok sevmeye başladım!”
Evlilik akti eğer muhabbet yoksa ne kadar ayakta kalır? Bu çifti devam konuşturalım:
- Kalbimi kontrol edemiyorum, ama bir yol buldum, senin sevgini kalbime nakşetmek için bir usûl geliştirdim.
- Nasıl bir usûl?
- Her gün bir müddet gözümü kapatıp kalbimle sana odaklanacağım. Bu şekilde günden güne senin muhabbetin kalbimde ağır basacak.
- Hemen başla buna.
- Ama bunu yaparken eş olarak görevlerim aksayabilir.
- Olsun, her şeyden önce kalbine benim muhabbetimi nakşet.
İslâm tarikatlarının merkezinde Allah sevgisini kalbe nakşetmek vardır. Bu yüzden zikri ve fikri tepeden tırnağa Zât-ı Pâk-ı Sûbhaniye’nin isimlerinden ibarettir, ve murâkabesi bu çerçeveden dışarı çıkmaz. Eğer bugün îman zayıfsa bunun tek sebebi muhabbetsizliktir, sanıldığı gibi ilimsizlik ve amelsizlik değil. Sevmeyen insan, sevmediği şeyin ilmine tâlip olmayacağı gibi öğrendiği şeyle amel de etmeyecektir. Ame etse bile bu amelin arkasında başka gayeler güdecektir.
Dünyaya bir bakın, muhabbetin izini sürün, görün; nerede muhabbetin akış youna taş koyan varsa bilin ki amacı o şeyi kurutmaktır. Bütün iş muhabbet üzerinden dönüyor. Müslümanların îmânını hedefe koyanlar terörü neden “İslam”la özdeşleştiriyor sanıyorsunuz? Tiksindirmek için! Sen dininden utan, medeniyet iddiandan ayrıl da gel bana. Dolayısıyla “bu devir tarikat devri değil” demek, bir mü’minin Allah ile arasındaki tevhid aktinin muhabbete dayandığını anlamamış olmak demektir. Tarikat lüzumsuz mudur? İnsanı insanın kurdu gören ve ona göre eğiten bu çağın düzeni bütün gücünü muhabbet pusulalarının manyetik alanını etkilemeye harcıyor, üstelik bunu insanlık tarihi boyunca hiç olmadığı kadar yapıyor. Bunu görmüyor musunuz? Dolayısıyla tarikat, insanlık tarihi boyunca hiç olmadığı kadar bu devirde lazımdır.
Allah sevgisine dayanmayan bir imanın sabit ayağı Hakk cephesinde duramaz, çünkü batılın aşıladığı aşağılık kompleksi onu “dinde reform” gibi saçma sapan aksiyonlara sürükler.
Bu devir îman kurtarma devri. Bu doğru lakin bu işe siz, hazineyi kurtarma adına, hazinenin anahtarını sokağa atmakla başlarsanız adama deli derler!
Kadir KURTDEMİR | 29.01.2019
Son düzenleme: