Bu kadar incinmişliğe taş olsa dayanmaz.

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Başörtüsü İslam’da yok. Olsa tamam da…” “Başörtüsü tamam ama bu türban…”
“Samimi olanlara bir şey diyemeyiz ama bunlar samimi değil, amaçları siyasi…”
“Evet, sorun var ama ortamı germemek lazım, huzura ihtiyacımız var.”
“Haklısınız ama illa da başörtüsü dememek lazım, ortalık karışacak, ekonomi bozulacak.”
“Ülkenin en önemli sorunu bu değil ki… Evet, ortada haksızlık olabilir ama…”
“Türbanı serbest bırakılabilir ama ya herkes başörtülü olursa.”
“Sadece hizmet alanlar başını örtsün, o zaman sorun olmaz.”
“Başörtüsü serbest olunca, dinci vakıflar öğrencilere burs vererek türbanı yaygınlaştırabilir.”
“Annem de başörtülü ama bunlarınki türban.”
“Örtünmek isteyenler Arabistan’a gitsin.”
“Başörtüsü Yunan işi, fahişe kıyafeti”
“Genelkurmay neden hala bu konuya el atmadı ve açıklama yapmadı”
“Türban sadece çene altından bağlanacak, çarşaf gerekirse yasaklanır”
“Uygulama sadece üniversitede olacak, başka yerde başörtüsüne müsaade edilemez zaten.”
***
Daha da çoğaltabileceğimiz bu cümlelerin hepsi, farklı zihniyetlerce üretilmiş olsa da, amaç aynı: Başını örtmek ve tesettürlü olmak isteyene engel olmak.
Kimi haksızlığın karşısında gibi durarak, kimi haksızlığı savunarak kimi de haksızlığı çözebilmek amacıyla bu cümleleri kullanıyor. Ama her cümle, sonuçta adaletsizliğe çıkıyor; azaltarak veya çoğaltarak.
Çene altı formülü de, haksızlık sürecini azaltarak devam ettirecek başka bir iğreti çözüm maalesef. Ama incinmişlik o kadar derin ki, bu yarım yamalak formül bile alkışa değer bulunuyor.
***
Ülkenin en okumuş adamlarından oluşan Üniversitelerarası Kurul Üyeleri sokaklara dökülerek bildiri okuyorlar ve örtünen insanların özgürlüklerinin kısıtlanmasını istiyorlar.
Onlarca kadın bir araya gelerek sokaklarda nümayiş yapıyor ve yanlarında getirdikleri çarşafları yakıyorlar.
Bir öğretim üyesi, başörtüsü serbest olursa üniversiteleri kapatmaktan diğeri ise başörtüsü takan öğrenciye düşük not vermekten bahsediyor.
***
İncinmişlik ne kadar kötü. Adalet duygusunun zedelenmesi ne kadar trajik. Birinin, senin özgürlüğünü kısıtlanması için yürüyüş yapması, bildiri yayınlaması, kıyafet yakması, üzerine yürümesi ne kötü bir hatıra. Kimse bu ötelenmişliği hak etmiyor ve kimse de bu dışlama hakkına sahip değil hâlbuki.
“Başörtüsü ile okula gelinirse o zaman mayolu da gelen olur” sözü ne kadar bayağı. Sanki “mayo” bu ülkenin asırlardır sokak, okul veya iş kıyafeti.
Bu ülkede son yıllarda yaşanan başörtüsü sorunu, kaç bin öğrenciyi, memuru ve çalışanı mağdur etti, kaç aileyi dağıttı, kaç babayı ağlattı, kaç kızın hayalini toprağa gömdü, hesabını bilen var mı?
İnsanların diğer bir grup insan, başını örtmesin, örterse okuldan kovulsun, çalışıyorsa işinden atılsın, daha da yetmiyorsa ülkeden gitsin diye bağırması, çağırması, gösteri yapması ne kadar tuhaf, acıklı, açıklanamaz ve anlaşılamaz bir trajedi.
***
Bütün bunlardan ortaya sadece incitilmişlik, kırgınlık, haksızlık, adaletsizlik yani zulüm çıkar.
Zulüm, hiçbir felsefede, düşüncede, ideolojide, akımda, dinde övülmez, benimsenmez aksine yerilir, kötülenir. Ama öyle bir garip süreç yaşıyoruz ki bazıları ısrarla “şu başörtüsü zulmü nasıl olur da biraz daha devam eder”in formülünü üretmekle meşgul.
***
Biliyorum, sabır güzel şey, acı da olsa her an kuşanılması gereken bir haslet. Ama yine biliyorum ki, haksızlıkta ve zulümde bu kadar ısrar, bir gün her şeyi ters yüz eder. Bütün bu adaletsizlikler, tahammülsüzlükler ve düşmanlıklar insanlık tarihini kirletiyor, insanı kirletiyor.
Her her inanılan gücün, kanunu böyledir ve Allah’ın da kanunu böyledir. İster doğa kanunlarını, ister sünnetullahı, ister ideolojinizin felsefesini benimseyin, hepsi aynı şeyi söyler; bu kadar adaletsizlik doğru değildir, bu kadar düşmanlık bir gün ters döner.
Hepimiz tam adalet için çaba göstermeliyiz.
Hepimiz zulme karşı durmalıyız.
Bu kadar incinmişliğe taş olsa dayanmaz.


Erol Erdoğan
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Hastanede Hasta ve Canı ile uğraşırken üzerine bir de bu tür itilmişlik yaşamayan ne anlar ki itilmişlikten..... Hiç anlamaz....
 

SeNoL

MUEYABYA
Katılım
16 Kas 2006
Mesajlar
4,867
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Kocaeli
Nasıl bir akıl vicdan kalp taşıyorlar hala anlayabilmiş değilim.. İnsanlıktan çıkma noktasına geliyorlar türban serbest kaldı/kalacak diye..
ALLAH hidayet versin
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
peygamber ve bir avuç müslüman da bir dönem aşagılanma,görmemezlikten gelinme,iftira ve zulüm ile imtihan olundular
bize ne oluyor ki? ;)
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
peygamber ve bir avuç müslüman da bir dönem aşagılanma,görmemezlikten gelinme,iftira ve zulüm ile imtihan olundular
bize ne oluyor ki? ;)


Bir şey olmuyor ne olabilir ki ?
Bizim yaşadıklarımızın da O mertebede kabul edilmesi tek duamız ve tesellimiz....
 

reis

Kıdemli Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10,901
Tepkime puanı
414
Puanları
0
Konum
Karadeniz
Aslında tüm bu yaşananlar Kurtuluş Savaşı'nın henüz bitmediğini gösteriyor bize.

Bize göre Örtü bir Simgedir.
Kurtuluş savaşının simgesidir Örtü.

O gün 'kefere' bir Örtü sebebiyle kazma-kürekle kovulmuştu ya, Örtü'ye olan hınçları bundandır.
O gün kovulan 'kefere' bir şekilde işgalini tamamlamış ve hem Devlet'in hemde Milletin başına çöreklenmiş.

İşte Örtü'yü gördüklerinde bir yeniden kovulma dürtüsü yaşıyorlar.

Bugün Örtü'ye tahammül edemeyenler, o gün Maraş'ın, Antep'in, Urfa'nın ve diğerlerinin savaştıklarıdır.

Evet, Örtü bir Simge'dir.
Kurtuluş Savaşı'nın Simgesi.


Bugünün Fransızları buna "Karşı Devrim'in Simgesi" diyorlar..
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Aslında tüm bu yaşananlar Kurtuluş Savaşı'nın henüz bitmediğini gösteriyor bize.

Bize göre Örtü bir Simgedir.
Kurtuluş savaşının simgesidir Örtü.

O gün 'kefere' bir Örtü sebebiyle kazma-kürekle kovulmuştu ya, Örtü'ye olan hınçları bundandır.
O gün kovulan 'kefere' bir şekilde işgalini tamamlamış ve hem Devlet'in hemde Milletin başına çöreklenmiş.

İşte Örtü'yü gördüklerinde bir yeniden kovulma dürtüsü yaşıyorlar.

Bugün Örtü'ye tahammül edemeyenler, o gün Maraş'ın, Antep'in, Urfa'nın ve diğerlerinin savaştıklarıdır.

Evet, Örtü bir Simge'dir.
Kurtuluş Savaşı'nın Simgesi.

Bugünün Fransızları buna "Karşı Devrim'in Simgesi" diyorlar..

Aynen böyle yoksa neden böyle tüyleri diken diken kudurmuş misali salyalar aka aka oraya buraya saldırsınlar ki....
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
diger yandan müslümanlar hep örtülerinin simge olarak lanse edilmesinden şikayet eder dururlar,:D
şimdi sahipleniyor muyuz baba reis? :thinking:
istedigimiz tanım olmak kaydıyla ama
"siyasi" olmayacak :)
 

reis

Kıdemli Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10,901
Tepkime puanı
414
Puanları
0
Konum
Karadeniz
diger yandan müslümanlar hep örtülerinin simge olarak lanse edilmesinden şikayet eder dururlar,:D
şimdi sahipleniyor muyuz baba reis? :thinking:
istedigimiz tanım olmak kaydıyla ama
"siyasi" olmayacak :)
Biz her zaman ve her yerde Örtü'yü bir simge olarak kabul etmiş ve bu yönde anılması taraftarı olmuşuzdur.

Çünkü yerine göre Kravat'ta bir simgedir, cekette..

Bize göre elbiseler, kişilerin seçtikleri kimliklerini ifade edebilmeleri için rahatlıkla kullanılabilmelidir.

Biz buna, "Kimlik Tercihi"ni ifade edebilmenin en kestirme yolu diyoruz..

Bir ara bizim burada bir yerel Tv'ye İran konsolosu(yada İran'dan gelen birisi) çıkarılır.
Programı sunan kişi bir ara İranlıya;

- "Bu sarığı neden takıyorsunuz..?" diye sorar.

İranlı:
- "Siz bu Kravatı neden takıyorsunuz..?"

- Ehem.. Şeey.. Kem.. Küm..


Mesele bu kadar basittir aslında..

Not:
İranlılar batılı kimliğin bir simgesi olduğundan hareketle Kravat takmazlar..
 
P

perisa

Guest
Dün işgal kuvvetleri askereleri ülkemde müslüman hanımlarının başörtülerine saldırırlardı Kurtuluş savaşında,, şimdi onların İŞBİRLİKÇİLERİ,,,,
KOMÜNİSTİN MÜCADELESİ KAPİTALİST OLABİLMEK İÇİNDİR
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
o zaman " siyaseten ben müslüman kimligim/simgemle de varım " diyecek herkes.
müslümanlar lehine ılık sam yelleri olmadıgı vakit,her babayigit bu cümleyi kuramazdı ama :D
olsun ;)
böylesi de bir özgüven getirisi olsun müslümana,kişilik/kimlik sahibi olunsun ;)
anlaşılmıştır .
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
o zaman " siyaseten ben müslüman kimligim/simgemle de varım " diyecek herkes.
müslümanlar lehine ılık sam yelleri olmadıgı vakit,her babayigit bu cümleyi kuramazdı ama :D
olsun ;)
böylesi de bir özgüven getirisi olsun müslümana,kişilik/kimlik sahibi olunsun ;)
anlaşılmıştır .


Ne babayiğitler vardı senin yaşın tutmaz tÜrkÜ .... biz gördük yaşadık :) Onlar olmasa bu sam yelleri esebilecekmiydi sanıyorsun?
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
En iyi yaşayan bilir :) ötesi laf-ü güzaf...
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Bu gün düşündüm de cidden taştan dayanıklıyız....

Doğduk herkes gibi büyümeye başladık çocukluk oyunları oynadık mahallede, "onun düşüncesi şu ya da annesi kuaförde babası namaz kılmıyor bunlar neden sahura kalkmıyor ya da tesi bunlar akşama kadar aç duruyor babası camiye gidiyor sürekli annnesinin de başında örtü var" demeden seçmeden aynı oyunları oynadık aynı okullarda bitirdik ilk okulu ortaokulu... Sonra Lisede birşeyler olmaya başladı uzaklaştık zira bizimde annebabamıza benzememiz onlarında kendi annebabalarına benzemeleri tecelli etti (Arada tersi çatlaklıklarda olmadı değil ama azdı) kartık aynı yerlere gitmez, aynı şeylerden eğlenemez, aynı zevkli sohbetleri yapamaz olduk... selamlaşmak bile ağır gelir oldu ( Bir umut birbirimize okuduğumuz kitapları verdik oradan gelen marx izm ya da lenin düşüncelerini aldığımız kültür ile savuşturacak düzeye gelmiştik o da aldığı İslam ı anlatan kitapların roman kısmı ile alay edecek, ibadet taat kısmı ile anlamsız hareketler diye eğlenecek kadar uzaklaşmış yozlaşmıştı) Karşılıklı tebliğ çalışmalarımızda netice vermedi hülasa...
Üniversite başladı biz itilen taraf olmaya başlayan lise hayatından sonra bir de dövülen taraf da olduk... okul önlerinde tartaklandık, yerlerde sürüklenildik... kiminin sakalları saçları kazınıp kazınıp bırakıldı kimi okul kapısından kovuldu başından kazınamayan o simgesi yüzünden....
Kazara okulu bitirenler oldu kimi işe girdi, kimi işe alınmadı, devlet dairelerine yaklaşamadılar dahi, özelde ise "eğitiminiz, birikiminiz...çok güzel ama biz....." diye başlayan cümleler ile kibarca kovuldu, kimi de gel bacım kardeşim bizde başörtülü arıyorduk onlar tu-kak diye alındı ama kazancımız yok işte napalım bir lokmayı bölüşeceğiz diyerek ihlasla çağırıldı sonra da kendisi müslüman, müslüman mercedes arabasıyla dolaşırken onlarada asgari ücretin altı ücret ödenerek - ya kazanamıyoruz hele düzeltelim durumu edebiyatı ile- paylaşıldı(!) lokmalar... suistimalin acısınıda yaşadı ve yaşıyor...

Yaz yaz bitmez.... destansı hayatlar....

Ama cidden taş olsa dayanmaz böylesi itilmişliğe....
 
Üst