Cenab Şahabeddin Şiirleri

emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Cenap Şahabettin
1870 - 1934 yılları arasında yaşamış Servet-i Fünun dönemi şair ve yazarıdır.
1870'te Manastır’da doğdu. Babasının Plevne'de şehit düşmesinden sonra ailesiyle İstanbul'a geldi. İlköğrenimini Tophane'deki Fevziye Mektebi'nde yaptı. Gülhane Askeri Rüşdiyesi 'ni bitirdi. Tıbbiye İdadisi 'nden sonra Askeri Tıbbiye 'den mezun oldu. Hekim yüzbaşı oldu.
Paris’te 4 yıl cilt hastalıkları ihtisası yaptı. Yurda döndükten sonra Mersin, Rodos, Cidde’de karantina hekimliği, sıhhiye müfettişliği yaptı. 1914’te emekliye ayrıldı.
Darülfünûn ’da Türk Edebiyatı Tarihi dersleri okuttu. Kurtuluş Savaşı sırasında Kuva-yı Milliye’ye karşı olumsuz tutumu nedeniyle öğrencileri tarafından istifaya zorlandı. Daha sonra Cumhuriyeti destekledi ama yalnızlıktan kurtulamadı.
İlk şiiri 1885’te daha öğrencilik yıllarında Saadet gazetesinde yayınlandı. Önceleri Muallim Naci’nin etkisiyle divan türü şiirle uğraştı. Daha sonra Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan’dan etkilenerek Batı tarzı şiire yöneldi. Servet-i Fünun dergisinde şiirleri yayımlandı. Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil’le birlikte Servet-i Fünun edebiyatının üç önemli isminden biri oldu. Gelenekçi şairlerin en çok saldırdığı yenilikçi şairdi. Diğer Servet-i Fünun’cuların tersine bireysel şiiri tercih etti. Edebiyat-ı Cedide’nin en aşırı örneklerini verdi. Şiire "nesir-musikisi" dedi. Şiirlerinde kullandığı "Sâât-i semenfâm", "çeng-i müzehhep", "nay-i zümürrüt" gibi deyimler, imgeler döneminin sanat dünyasında önemli tartışmalar yarattı. Heceleri müzik düzeyinde uyumlu kullanmayı savundu. Bu tarzda yazdığı en iyi iki örnek: "Yakazat-ı Leyliye" ve "Elhan-ı Şita" şiirleridir. 12 Şubat 1934’te beyin kanaması nedeniyle İstanbul’da yaşamını yitirmiştir. Kabri Bakırköy'dedir. (Ahmet Özdemir- Cenap Şehabeddin, Toker Yayınları 1975)

Edebi kişiliği

Türk şairlerine sembolizmi ve parnasizmi öğreten Şahabettin sanat sanat içindir anlayışını benimsemiştir. Aruz ölçüsüyle yazdığı eserlerininde ahenge ve müzikaliteye önem vermiştir.
Eserleri

Şiir

  • Tâmât(1887)
  • Seçme Şiirleri (1934, ölümünden sonra)
  • Bütün Şiirleri (1984, ölümünden sonra)
  • ˜Terâne-i Mehtap’
Tiyatro

  • Körebe (1917)
  • Küçük Beyler
  • Yalan
gezi yazıları

  • Hac Yolunda (1909)
  • Evrak-ı Eyyam (1915)
  • Afak-ı Irak (1917)
  • Avrupa Mektupları (1919)
  • Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri (1918)
  • Vilyam Şekispiyer(1932)
  • Tiryaki sözleri (ÖZDEYİŞLER)


İstedin sen bütün şiirlerimi;
Bende verdim fakat tereddütle
okudun ayrı ayrı her birini
Sonra bir hande-i tereddütle

Bana döndün dedin ki:Hangisine
Karşıdır haiz olduğun şefkat
Şüphesiz bunların bu gün birine
Başka bir hürmetine var elbet

Bilirim fikrinin ne olduğunu
Soruyordum değil mi? Sen Çiçeğim
Hangi şiiri ziyade sevdiğimi

Dinle! şimdi itiraf ederim.
Benim en sade en güzel şiirim
Bir hitabındır ah!Sevdiceğim!...

Cenab Şahabeddin
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
Hakikat-ı sevdâ

Bir şüphe-i hissiyye ile dalgalanır dil;
Bir heykel-i gül-rû dikilir kalb üzerinde;
İnsan bütün ahzân ü meserrâta muâdil
Bir tatlı dönüş hisseder âvâre serinde

Her cevf-i hayâtî, sevilen şeyden ibaret
Bir lem'a-i nev, şa'şaasıyla eder ihfâ;
Bir berk arkasından ederek ömrü temâşâ
Bin müddet için göz kamaşır... İşte muhabbet!

Pek boştur o his, lakin o boşlukla dolar dil;
Âfâk-ı hayatiyyedeki cevfi o örter;
Herkes hep o boşlukta arar bir tutacak yer
Pîrâmen-i ömründeki girdâbâ mukâbil

Sevdâya mukabil duyulur rûhta her gâh
Bir def-i pey-â-pey ile bir cezb-i pey-â-pey;
Bir istiyor insan onu, bir istemiyor, âh
Sevmek bile doğmak gibi, ölmek gibi bir şey!
 
Üst