Dua'lar!!...

Ağlama karanfil

Profesör
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
1,048
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Yaş
106
Allahım sırat-ı müstakime hidayet eyle
İçimizi dışımızdan daha duru daha berrak eyle
Dışımızı ıslah eyle
Fethullah Gülen
 

Ağlama karanfil

Profesör
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
1,048
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Yaş
106
Allah ım beni anamı babamı bütün inanları koru rahmetini üstümüzden esirgeme
Senin yolunda dosdoğru olanlardan eyle
Kulluk borcumu eksiksiz yerine getirmeyi nasip eyle
Senin yolunda savaşıp şehid olan mümin kullarından eyle
Cihad etmeyi nasip eyle
Biz müminleri senin yolunda dünyasını feda etmeye hazır mücahidler eyle
zorluklara karşı dayanma gücü ver kötülüklere karşı sabır ver
Günahlarımızı affeyle,düşmanlarımızı kahreyle,ışıksız kaldığımızda ışık,ümidsiz kaldığımızda ümidler halk eyle
Amin
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Allah’ım!
Ey Vedûd olan!
Hem seven, hem de sevilmeyi dileyensin.
Ey varlığı sevgi olan, ey sevginin sonsuz kaynağı!
Biz var ettiğini severiz, Sen sevince var edersin!
...O sonsuz hazinenden bizim için de bir sevgi var et!
O sonsuz sevgi selinin içine bizi de kat: sev bizi!
Sen seversen sevdirirsin: sevdir bizi!
Sevdiğini cennetinle sevindirirsin: sevindir bizi!


Dualar - Mustafa İslamoğlu
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Allahım... Biliyorum ki beni yok etsen veya cehennemine atsan ya da kovsan ve sürsen, benden daha iyisini, daha güzelini, sana daha iyi kulluk yapanı hiç şüphesiz ki yaratabilirsin. Ama Sen de biliyorsun ki, benim Senden başka gidecek, Senden başka sığınacak, kimsem yok. Hiç kimse Senin gibi kusursuz bir Rab değil. Senden başka kimse yok. Gidecek yer mi var sanki. Hem şu garibin Senden başkasını reddetti. Kovsan da kapında dilenciyim Rabbim. Benim Senden başka kimsem yok. Sen ise istediğin güzel kullara sahip olabilir, istediğini yaratabilirsin. Şu garibini o sonsuz ve rahmet dolu gönlünden çıkarma. Gönlüne girdiğin kullarının gönlüne de koy. Aşkınla yok et beni. Seni seviyorum. Böyle bir sevgi Senin için çok küçük de olsa seviyorum. Yok et beni Allahım. Amin
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Hz. Musa (as) niyaz ediyor:Ya Rabbim göster yüzünü de seni göreyim
Allahu Teala buyuruyor: Len terani ya Musa, Sen beni göremezsin ya Musa... Lakin şu dağa bak...
Allahu Teala dağa tecelli edince
Paramparça olduğunu görüyor, o koskoca heybetli dağın...

Aman Allahım... Seni görebilmek için o dağ gibi yok olmak mı lazım...
Rahmet peygamberi efendim(sav) kıyamadığım o güzeller güzeli parmağını ay'a doğru yöneltince, Ay iki parçaya bölünüyor...
Bir parçası bir dağın tepesine, öbür parçası diğer dağın tepesine...

O parmağın beni işaret etseydi, Turu sina gibi paramparça olmazmıydım ya Resulullah...
Rabbim bana tecelli etmezmiydi... Habibimin parmağının gösterdiği dağ diyerek...

Senin nurunu giymişim, senin nurunda yüzüyorum...
Çok hoş, senin nurundan başka bir şey mi var sanki... Hepimiz senin nurundan yaratılmadık mı sanki...
Kim olursa olsun, birisini incitince seni incitmiş gibi oluyorum...
Birisinin dedikodusunu yapınca, senin dedikodunu yapmış gibi oluyorum...
Gerçi gibisi fazla ama... Bunu Rabbimin kullarına nasıl anlatırım bilemiyorum...
Utanıyorum günahlarıma bakınca...
Utanıyorum şu bedenden zuhur eden edebsizliklere...

Allahım günahım çok ve çok büyük... Lakin senin rahmetin herşeyi kuşatmışken, sığınıyorum rahmet, bağışlama ve affüv-tevvab kollarına...
Cennetlikler cennetine layık, cehennemlikler cehennemine layık...
İbadetim birinden kaçmak veya birine girmek için değil Allahım...
Seni Senden istesem çok şey mi istemiş olurum Rabbim...
Bana seni gerek seni, neyleyim gayrıyı desem bana kızmazsın değil mi Allahım...

Allahım, benliğime buyuruyorsun len terani ya abdullah...
Bu beden senin, kalp senin, varlık senin, göz senin, el senin, benlik senin...
Turu Sinaya tecelli ettiğin gibi şu fakirine de tecelli et Rabbim...
Turu Sina oldum paramparça yok et beni...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Allahım nefsimize hakim olmayı,dilimize hakim olmayı
Dünya da tek hakim seni kılmayı,
Bizi sana yaklaştıracak amellerde bulunmayı,
Davetini taşımayı,
Seni hatırlatan kullardan olmayı nasip et.

Allahım,sen dilediğini aziz kılar dilediğini zelil edersin bizleride azizlerden eyle.
Allahım sen dilediğine az dilediğine çok verirsin,sen ki hesapsız rızk vericisin,
Bizleride hesapsız nimetlendirdiklerinden eyle.

Allahım,sen muhakkak ki en güzel terbiye edicisin,beni ailemi,müslüman kardeşleri
Çocuklarımızı dilediğin,razı olduğun şekilde terbiye et.

Faydasız ilimden,korkmayan kalpten,doymayan nefsten,
Yaşarmayan gözden,kabul olunmayan duadan sana sığınırız,ilmimizi ve anlayışımızı artır,
Bizi salih kullarınla birleştir.Canımızı müslüman olarak al,Allahım..

Amin..
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Allahım, ben Seninim... Beni tekrar bana geri verme...

Senden başka başım varsa yok olsun; sensiz varsam yak, yandır varlığımı.

Ey zorlukları kolaylaştıran yüce Allah!Selviler, güller, bağlar, bahçeler senin lutfunla, ihsanınla mest olmuşlar.

Gül senden hoş bir koku almış, senin güzelliğini görmüş, sana hayran olmuş, kendinden geçmiş.

Gülün yanındaki diken de sarhoş ve baygın halde.

Bana bir sevgi kadehi lutfet de, ben de kendimden geçeyim,

böylece hepimiz senin sarhoşun olup çıkalım...

Mevlana
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Rabbim!
Beni, Adaletinin yaygın sofrasında sâlihlik elbisesiyle süsle.
Öfkesini yenen;
Fitne ve düşmanlık ateşini söndüren;
Bireyleri toparlayan;
Halkın arasını bulan;
Mü’minlerin ayıplarını örtüp, iyiliklerini açıklayan;
Yumuşak huylu;
Alçakgönüllü;
İyi davranışlı;
Vakar sahibi;
İyi ilişkiler içinde bulunan;
Öncelikle fazîleti arayan;
Ni’metlere şükretmesini bilen;
Ne kadar zor olursa olsun, her zaman ve her yerde Hakk’ı söyleyen;
Hareket ve sözlerinde – İslâm’a uygun olduğu sürece – ısrarlı olan;
Hayrı çoğaltan;
Çok olan şerri azaltmaya çalışan;
... ve diğer tüm iyi niteliklere sahip kullarının elbisesini giymeyi, onlar gibi olmayı bana da nasîb eyle.
Bu vasıfları da Sana kulluğun devamı ve olgun bir görüş sahibi olma yolunda kullanmayı nasîb eyle.


Allah’ım!
Şeytanın kalbime ektiği ve yerleştirdiği şüpheyi, kuşkuculuğu, kıskançlığı
Senin Azametini anmaya
Senin Kudretini tefekkür etmeye ve
Senin düşmanlarına karşı tedbir almaya yönelik bir biçime çevirmeni ve bana bu gücü bağışlamanı niyâz ederim.
Şeytanın dilime yerleştirdiği kötü kelimeleri;
Hoş olmayan sözleri;
Irza, nâmusa sövmeyi;
Bâtıla tanıklık etmeyi;
Hazırda olmayan bir mü’mini çekiştirerek gıybet etmeyi;
Hazır olana da kötü söz söylemeyi ve buna benzer bütün kötü ve çirkin davranışlarımı
Seni Hamd ve Senâda yoğunlaşma yolunda titizlik ve çaba göstermeye;
Ni’metlerinin değerini bilmeye;
İhsânını itirafa ve Ni’met ve İhsanlarına şükretmeye yönelt ve kendimi bu şekilde değiştirebilme gücünü ihsân eyle.


Ali Şeriâtî : DUÂ (Istanbul, Birleşik Yayıncılık, 1996)
http://www.youtube.com/watch?v=bwU9qgGchGA
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Şemsiyeli Dua

di-C8SZ.jpg


Şehrin kara teslim olduğu günlerden biriydi. Otobüsten indiğinde kendini daha fazla tutamamıştı. Gözlerinden dökülen birkaç damla yaş, yanaklarına kadar süzülmüştü. Kenarı bembeyaz ağaçlarla dolu yoldan evine doğru yürüyordu. Başı öne eğik, yavaş adımlarla ilerliyordu. Kolları, karın ağırlığından yere değecek ağaç dalları gibiydi. Omzuna sanki çok ağır bir yük bırakılmıştı.

Kapıyı açan eşine selâm verdiğinde, dudaklarında zoraki bir tebessüm vardı. Çocuklarını uzun zamandır görmüyormuş gibi hasretle kucaklayıp öptü. Eşi, bir yandan akşam yemeği için sofrayı hazırlarken, bir yandan da Metin Bey’in bu hâlini düşünüyordu. Bugün kontrol için hastaneye gidecekti, acaba akciğerindeki hastalık mı ilerlemişti? Eşinin çehresini saran hüznün sebebi ne olabilirdi ki? Derin bir iç çekip tabakları doldurmaya koyuldu.
O akşam, yemeklerini sessizce yediler, belli ki sofranın başındaki herkes iç dünyasına dalmıştı. Evin hanımı bir terslik olduğunu sezmiş, çocuklar da bu havayı hissetmişler, ağızlarına kilit vurmuşlardı. Anlaşılan, babaları bu akşam onlarla oyun oynamayacak, okulda neler yaptıklarını sabırla dinlemeyecekti. Şimdi ne şirinlik, ne de yaramazlık yapmanın zamanıydı.

Metin Bey ise, bugün öğrendiklerini nereye gömeceğini, bu sırrı eşi ve çocuklarından nasıl saklayabileceğini düşünüyordu. Acaba derdini, semayı donatan yıldızlara mı fısıldamalıydı, yoksa geceyi aydınlatan kandile mi ödünç vermeliydi? Ne olursa olsun çocuklarına söylememeli, onların gözlerindeki hayat parıltısını söndürmemeliydi.
Sofra kaldırılırken Metin Bey abdest alıyordu. Biraz sonra ailecek oturma odasında namaza durdular. Evlerinin bu köşesini mescit olarak kullanıyorlardı. Sesindeki titreme, Metin Bey’in İlâhî huzurda nasıl bir ruh hâline büründüğünün de bir remziydi. Tesbihat yapıldıktan sonra evi derin bir sessizlik kaplamıştı.

Sessizliği ilk bozan, izin isteyip kendi odalarına giden çocuklar oldu. Bunu fırsat bilen eşi, Metin Bey’e sordu:
– Hayırdır inşallah bey, üzücü bir şey mi oldu?
– Çok şükür hanım. Bir şikâyetim yok!
– Hastaneye gidecektin bugün?
– Gittim.
– Ne dedi doktor bey?
– Pek önemli bir şey söylemedi.

Bir yağmur bulutu oluvermişti Metin Bey’in eşi, neredeyse inci inci dökecekti gözyaşlarını. On beş yıllık hayat arkadaşının her şeyini bilir, söylemediklerini de hâlinden hemen anlardı. Belli ki, evinin direğinin, başının tacının bir sıkıntısı vardı. Bir an önce derdini öğrenmek, bir şeyler yapmak istiyordu. Endişeli bir hâlde eşinin yanına sokuldu. Başını omzuna yaslayıp, her şeyi anlatmasını rica etti. Daha fazla saklamanın mümkün olmadığını anlayan Metin Bey, gözlerini kitaplıktan ayırmadan cevap verdi:
– Doktor, karaciğerimde de bir rahatsızlık olduğunu söyledi bugün.
– Karaciğerinde de mi?
– Evet. Ama endişe etme hanım, derdi veren Allah dermanını da verir.

Aslında durumunun iç açıcı olmadığının o da farkındaydı. Kan tahlilleri, hepatit virüsü enfeksiyonunu göstermişti. Bunun derecesini anlamak için, kanama riski olmasına rağmen, doktorlar karaciğerden doku örneği almaya (biyopsi) karar vermişlerdi. Netice ne yazık ki menfiydi ve hastalık çok ilerlemişti. Doktor, şu an itibarıyla modern tıbbın, bu hastalığa çözüm üretemediğini, en iyi ihtimalle, virüsün yayılmasının önüne geçilebileceğini ifade etmişti. En azından üç ay istirahat etmesi gerekiyordu, kendini yormamalıydı. Doktor bey böyle söylemişti. Bu işin şakası olmadığını da uzun uzun anlatmıştı.

Bütün bunlara rağmen Metin Bey, hem eşini üzmek istemiyor, hem de hâlinden şikâyetçi olmaktan kaçınıyordu. Başına gelen her şeyi takdîr-i İlâhî olarak kabul ediyor ve O’na tevekkül ediyordu. Yavaşça yerinden kalktı ve gözlerini ayırmadığı kitaplıktan bir kitap aldı. Elindeki kitap, ‘Beyanların En Güzeli’ olan Kur’ân-ı Kerîm’den başkası değildi. O lâtif sesiyle Kehf Sûresi’ni okumaya başladığında eşi, şaşkın gözlerle onu izliyor, neden kaldıkları yeri değil de bu sûreyi okuduğunu anlamaya çalışıyordu. Sûrenin bitmesiyle merakını celbeden bu durumu sordu Metin Bey’e. Cevap mânidârdı:

“Bir hadîs-i şerîfte Efendimiz (sas), bu sûrenin, cuma geceleri okunması hâlinde, ‘dubeyle’ye şifa olacağını ifade etmişler. Efendimiz (sas) dubeyle derken ne kastetti bilemiyorum; ama belki de günümüzdeki virüs, bakteri, mantar veya başka türlü bir parazit olma ihtimaline karşı, Efendimiz’e (sas) karşı olan itimadımdan bu sûreyi okudum. Şifa Allah’tandır.”

Metin Bey sonra şu kıssayı anlattı:

“Günlerden bir gün, kuraklık ve kıtlık çeken bir köyün sakinleri yağmur duasına çıkmışlar. Köyde, ne tarlaları canlandıracak, ne de hayvanların içebileceği bir damla su kalmış. Tam bir kuraklık havası hâkimmiş. Çaresiz köylüler, çareyi Hakk kapısında aramışlar. Çoluk çocuk herkesi toplamış, yanlarına hayvanlarını da alarak, yağmur duası için kırlara çıkmışlar. Köyün imamı eşliğinde tevbe ve istiğfar edip Allah’tan merhamet dilemişler. Henüz onlar ellerini indirmeden, Allah’ın inayetiyle gök gürlemeye başlamış. Köy halkı da sağanak yağmur altında sırılsıklam olmuş. Sadece şirin bir kız çocuğu ıslanmamış. Çünkü, dua edince yağmurun yağacağına bir tek o gönülden inanmış ve yanına minicik şemsiyesini almış.”

O günden itibaren Metin Bey ve eşi, perşembeyi cumaya bağlayan her gece Kehf Sûresi’ni okudular. Maddî ve mânevî bütün hastalıklar için O’nun (cc) kapısını aşındırıp durdular. Çünkü, dua sebepler üstü bir tesire sahipti. Sebepler plânında dermansız gibi görünen dertlerde bile, hiç tereddüt etmeden ve kabul edileceğine kalbden inanarak Allah’a yakarılmalıydı.
Yaklaşık üç ay sonra kontrol için hastaneye giden Metin Bey’i bir sürpriz bekliyordu. Duaları kabul olmuş, doktoru da hayretler içerisinde bırakacak şekilde, hastalık geri adım atmıştı. Tıbben pek mümkün görünmeyen bu durum karşısında şaşıran doktor, Metin Bey’in yüzüne bakakalmıştı. Bu durumu anlayamıyordu. Meraklı gözlerini büyütüp ‘Nasıl olur?’ diyebilmişti sadece.
* Yaşanmış bir hâdisedir.

Ö.Faruk GÜLDEREN
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Sevda Ikliminde Bir Yürek Duaya Durmuştu…

di-W4K3.jpg


Geceydi…
Sevda ikliminde bir yürek duaya durmuştu…
Duadan özge eylül mü kalır nisan mı? ..
Duadan ayrılsa kul mu kalır insan mı? ..
Duası olmayanın ola mı umudu, duaya durmayanın kala mı suudu? ..
Ölüm kadar özeldir dua, ölüm gibi güzeldir dua…
Dua yağmur yağmurdur, dua tuzdur hamurdur…
Dua ki bağırlar yakan közlerdedir, dua ki söylenmemiş sözlerdedir…
İçten içe bir niyazdır dua, gelinlik giyside beyazdır dua…
İlahi yazıların gizemli şifresidir dua, yoldaşın yoldaşa gülen çehresidir dua…
Tevbeleri izleyen gözyaşıdır dua, her işte bir hayrın başıdır dua…
Yıldızları tutan açık ellerdedir dua, şafakların değdiği dillerdedir dua…
Dünyanın eşiğinden öteye akıştır dua, gaflet perdelerinden öteye bakıştır dua…
Dua ki; kelebekler kanadı gibi titrek, seher bülbülü gibi şakraktır…
Dua ki; umutların ritmiyle atan nabızda gizlidir, gönüllerin teliyle çalan sazda gizlidir…
Söz değil bir haldir…
Söze hükmeden mecaldir…
Gönülden ve gizlice…
Utanarak ve umarak…
Israrla ve devamlı…
Geceydi…
Sevda ikliminde bir yürek duaya durmuştu…

alıntı...
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
14544.jpg


Allah’ım!
Bana vereceğin nimetler beni yoldan çıkaracak ya da çizgimi değiştirtecekse
ben onları istemiyorum.
Ne olur, beni altından kalkamayacağım imtihanlara tabî tutma!.

* * *
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
15354.jpg


Ey ihsanları bitmek tükenmek bilmeyen ve kullarını lütuf sağanaklarıyla sırılsıklam hale getiren Yüceler Yücesi Rabbimiz! Ne kadar belâ, musîbet ve hastalık varsa, Sen bizi, onların tamamından muhafaza buyur!

Bir Kırık Dilekçe
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
bütün dualara içten gelen bir

Amin
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com

1119.jpg


“Allah’ım, yaptığım işlerde, konuştuğum sözlerde azıcık bile olsa kendimi ifade etme gibi bir inhiraf varsa ne olur bana hiçbir şey söyletme!”

irşad erlerinin daimî duası olmalıdır.




* * *​
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
546.jpg


Kapattım gözlerimi ki zira açmaya yüzüm yok Rabbim
Huzurunda acizim, gözyaşım günahlarımı temizlermi bilmiyorum,
Karanlıkta kaldım ki ışığım Sen’sin
Ellerimi açtım ümitle,duam Sen’sin,
Lutfuna geldim, layık olmasamda.
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Rabbim...
Bana en merhametle baktığın bir anda
Ve abdestli olarak,
Ve ben senden, sen benden razı olduğun bir anda,
Ve tamamen baştan ayağa varlığında yok olup sen olduğum bir anda
Ve şehit olarak canımı al...
Amin...
 

Semai

Paylaşımcı
Katılım
23 Şub 2011
Mesajlar
192
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Allahım evlatlarımı ve devam edecek neslimi müttakilerden eyle... onları müslümanlara numune-i imtisal eyle...
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
9syt.jpg


Ey Rabbim!

Adını andır ki gönlüm yücelsin.

Razı olduğuna rıza göstereyim ki gönlüm açılsın.

Kendinden başkasıyla meşgul etme ki gönlüm alçalmasın.

Kendini unutturma ki gönlüm durağanlaşmasın.

.

Âmin..

 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
9szc.png


Ey beni en en çok sevenim

Ey ben en en çok kollayıp-gözetenim…

Ey sesimi hep duyanım! Yaralarımı saranım..

Eyy hiç darılmayanım! Çağırınca koşarak gelenim

Ey bana ben den yakınım! Ey beni en çok bilenim!

Ey en çirkinimden sonra bile Gel! diyenim..

Ey en en vefalıım.. Ey Sevgili en Sevgili! Meded!

Ahh.. Ey nefsimin ilk şahlanışında bir kenara ittiğim…

Ahh.. Ey sendeyim deyip ülfetlerde kaybettiğim!

Ahh.. Ey yalnız Sana deyip gayrısına kulluk ettiğim..

Ahh.. Sevgili! En en Sevgili..

Ahh.. Ya Vedud! Ya Rahim! Ya Sabur

Ahh… Ya Tevvab! Ya Afuv…

Ahh.. Ya Rabbi! Ahh ALLAH’ım Af ALLAH’ım!

Tut sana müştak yüreğimi affet beni…

Hani Rabbim bir anne nasıl korur-kollar evlatlarını onlar istemeden

ulaştırır ihtiyaçlarını…

Bilir neye ihtiyaçları olduğunu… Hep hazır ve nazırdır hani..

Hep verir hiç düşünmez canını..

Hani Rabbim yavrusunun canı acısa yanar annenin…

Hasta olsa yavrusu kalkmaz eli-kolu hüznünden kalbi acır hani?

Ey Annelerin kalbine onları”anne yapan” merhameti, sevgiyi koyan RABBİM!

Onlar okyanusundan bir zerre ile böyle iseler… Sen nasılsın kim bilir?

Bu duyguyla gözyaşlarımla kapındayım Rabbim..

Geri çevirme sana müştak yüreğimi kabul eyle dileğimi…

Ya Rahman! Ya Vedud! Ya Rahim… Ya Latif!..

TUT YÜREĞİMİ, BIRAKMA BENİ…


.

Ayşe Reşad
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
9szr.jpg


Bir defasında Hz. Hasan (Radıyallâhu Anh) Kâbe’nin bir köşesine tutunarak şöyle yalvarır:

“Ya İlâhî! Bana nimetler ihsan ettin, fakat beni şükreden bir kul olarak bulmadın.

Bana sıkıntı verip imtihan ettin, beni sabreden bir kul olarak bulmadın. Şükrü terk ettim diye verdiğin nimetleri geri çekip almadın. Sabrı terk ettim diye sıkıntılarımı devam ettirmedin.

Allah’ım! Senin gibi kerim, cömert bir Rabb’ten ancak böyle cömertlik ve ihsan zuhur eder.”

.

(Kuşeyrî, Risale)
 
Üst