Düşünce Parkı

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,084
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
Bal arısına yapılan vahiy ilham ve yol gösterme olarak tevil edilir. İmandan nasibi olmayan felsefenin iç güdü dediği, bizim ise sünnetullah olarak adlandırdığımız her canlının kendi mizacına göre ( İsra 84 ) hareket etmesi olarak tercüme edeceğimiz gerçektir.

Yol gösterme manasına ise Kasas suresinin 7. ayeti yani Hz. Musanın annesine onu emzirip nehre bırakmasının ilham edilmesi örnek gösterilir.

Arının bal yapması kadar yılanın zehir yapması da aynı kurallar içinde değerlendirilir.

Bizim hatamız ise bal ikram etmemiz gerekenleri sokmamız, zehirleyip öldürülecekleri de baş tacı etmemizdir. :)
 

Yüzde bir

Doçent
Katılım
18 Haz 2011
Mesajlar
711
Tepkime puanı
356
Puanları
63
Sayın @düşünür paylaşımınızdan ötürü teşekkür ederiz.

Kur-an’ı Kerim; Furkan olup aynı zamanda bir hidayet rehberi ve hikmet kaynağıdır. Muhatabı elbette insandır. Yukarıda; Allah-u Teala’nın bal arısına vahyetmesinde ki hikmeti ve bu remzin nasıl bir şekilde bizim hidayetimize rehber olabileceği hususlarında idrak edebildiğimiz kadarı ile bir paylaşım yapıldı. Hususen Kur-an’ı Kerim’in mana derinliğine tam olarak vakıf olmadığımız için anladığımızı zannettiğimiz manalarda müddei değiliz. Allah daha iyi bilir, anlaşılan mananın fevkinde muhakkak daha başka anlamlar olacaktır.

Yok be güzel, vahiy idi ilham idi tevil idi vs. bunların kavgasında değiliz. Mühim olan bu misallerin nelere remz olduğudur. Hepimiz; O ndan gelen ve O na dönen yolcularız. Zahiri yolda bile araç sürer veya yaya iken muhatap olduğumuz o kadar çok işaret var ki. Eğer bu trafik işaretlerine dikkat etmez isek yoldan çıkmamız veyahut başımıza bir kaza gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Allah-u Teala, misal olarak neden yılanı değilde burada bize bal arısını işaret buyurmuştur. Bu tefekküre şayan bir husus değil midir. Hikmet, ilim müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa almaya daha hak sahibidir.

Buyurduğunuz “Bizim hatamız ise bal ikram etmemiz gerekenleri sokmamız, zehirleyip öldürülecekleri de baş tacı etmemizdir” kelamı da oldukça derin bir manayı remz eder be güzel. Efendimiz “Mümin, müminin aynasıdır” buyurmuştur. Ne demiştik bal arısı konduğu yerde kalmaz her daim kovanına göçerken, bizler konduk göçemez olduk. Nasıl mı ? :) Şöyle ki dışarda gördüğümüz güzelliklere vurulduk, bir ömür boyu hep onların peşinde koştuk yada gördüğümüz kötülükleri, yanlışları düzeltmeye çalışmaktan yorulduk. Olmadı istediğimiz gibi bir türlü ama değil mi ? olmaz da zaten. :) Ama bir türlü gördüğümüz güzelliklerin de kötülüklerinde bizden zuhur ettiğini bilemedik bir türlü bir ayna karşısında kendimize çeki düzen veremedik. Sonuç; nas uykudadır ölünce uyanırlar hadisi şerifi mucibince gördüğümüz rüyaları hep yanlış tabir ettik. Bize şifa balını sunanı yok farz ettik, bize kast edeni de baş tacı ettik. Bal ikram etmekten mübahase edersin be güzel, biz ne zaman arı gibi çalışıp, gördüğümüz güzelliklerden aldığımız özleri bal arısı gibi gözlerden uzak gönül kovanımızda ne zaman bal ettik de ikram etmedik ? Yoksa gaflette olup yapılan ikramı mı geri çevirdik :)

Sürçü lisanımız affola, saygılarımla …
 

Yüzde bir

Doçent
Katılım
18 Haz 2011
Mesajlar
711
Tepkime puanı
356
Puanları
63
Hani bir gece İbrahim Bin Ethem uyuya kalmış, tavanın sallanmasıyla gürültüden uyanmış ve seslenmişti. Damdaki, "devemi kaybettim onu arıyorum" deyiverince; İbrahim Ethem, "be hey şaşkın, damda deve ne gezer git deveni bıraktığın yerde ara" demişti. Damdaki kişi de "Ey gafil, sen Allah'ı altın taht, kuş tüyü yataklarda ve süslü elbiseler içinde arıyor ve şaşırmıyorsun da benim devemi damda aramama mı şaşırıyorsun" demişti.

Hani parkta tahteravalli yada adrenalin yok mu -)

Eyvallah, siz böyle deyiverince; ne deyim bilemedim şimdi efendim :)

Hususen burada tahteravalli ne gezer ama değil mi ? :) Hakikat aslında bilmem böyle mi ? Sanki tahteravalli tam gözümüzün önünde de ihmal ettiğimiz için yok hükmünde belki.

Tahteravalli yada terazi; iki kol ve iki kefe sahibi. Kolların, kefelerin biri ağır basınca yükselmekte bir diğeri. Peki olmaz mı aceb; düşünce, gönül veya kalbde hiç terazi yahut tahteravalli. Olmaz mı, olur muhakkak ki; hem insan bu park da oynamalı eğlenmeli.

Bu minvalde tefekkür buyurursanız; “Hakk'ı seven aşıkların eğlencesi tevhid olur” kelam-ı kibarı ne kadar veciz anlam ifade ediyor ama değil mi ? Etmez mi eder tabi ki ama önce terazinin, tahteravallinin toprak ile doldurduğumuz kefesini boşaltarak yüceltmemiz lazım olanı yüceltmemiz lazımdır.

Bu babdan,
Bişr-i Hafi'nin yerde bulduğu Allah lafzı celilinin yazılı oldu kağıdı yerden kaldırıp yüceltmesi, tefekküre şayan bir örnektir. Yoksa ki bizim de tahteravallinin yerde kalan kolunda yükselemeden, yerde kalmamız kaçınılmaz olacaktır. :)

Paylaşım için teşekkür ederiz efendim.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Hani bir gece İbrahim Bin Ethem uyuya kalmış, tavanın sallanmasıyla gürültüden uyanmış ve seslenmişti. Damdaki, "devemi kaybettim onu arıyorum" deyiverince; İbrahim Ethem, "be hey şaşkın, damda deve ne gezer git deveni bıraktığın yerde ara" demişti. Damdaki kişi de "Ey gafil, sen Allah'ı altın taht, kuş tüyü yataklarda ve süslü elbiseler içinde arıyor ve şaşırmıyorsun da benim devemi damda aramama mı şaşırıyorsun" demişti.



Eyvallah, siz böyle deyiverince; ne deyim bilemedim şimdi efendim :)

Hususen burada tahteravalli ne gezer ama değil mi ? :) Hakikat aslında bilmem böyle mi ? Sanki tahteravalli tam gözümüzün önünde de ihmal ettiğimiz için yok hükmünde belki.

Tahteravalli yada terazi; iki kol ve iki kefe sahibi. Kolların, kefelerin biri ağır basınca yükselmekte bir diğeri. Peki olmaz mı aceb; düşünce, gönül veya kalbde hiç terazi yahut tahteravalli. Olmaz mı, olur muhakkak ki; hem insan bu park da oynamalı eğlenmeli.

Bu minvalde tefekkür buyurursanız; “Hakk'ı seven aşıkların eğlencesi tevhid olur” kelam-ı kibarı ne kadar veciz anlam ifade ediyor ama değil mi ? Etmez mi eder tabi ki ama önce terazinin, tahteravallinin toprak ile doldurduğumuz kefesini boşaltarak yüceltmemiz lazım olanı yüceltmemiz lazımdır.

Bu babdan,
Bişr-i Hafi'nin yerde bulduğu Allah lafzı celilinin yazılı oldu kağıdı yerden kaldırıp yüceltmesi, tefekküre şayan bir örnektir. Yoksa ki bizim de tahteravallinin yerde kalan kolunda yükselemeden, yerde kalmamız kaçınılmaz olacaktır. :)

Paylaşım için teşekkür ederiz efendim.
Peki mana aleminde
Hiçlik makamında tahteravalli bu halde olanı uçurur mu dersin eğer tahteravalli karşımızda kim olursa olsun bizi hep aşağıda bırakıyorsa duygular fazla ağırlık yapıyor diyebilir miyiz
Belki bencağız deveyi damda arıyorum halbuki parktaymış -)
Mütebesim oldum naif yüreğinize tesekkur ederim
 

Yüzde bir

Doçent
Katılım
18 Haz 2011
Mesajlar
711
Tepkime puanı
356
Puanları
63
Peki mana aleminde
Hiçlik makamında tahteravalli bu halde olanı uçurur mu dersin eğer tahteravalli karşımızda kim olursa olsun bizi hep aşağıda bırakıyorsa duygular fazla ağırlık yapıyor diyebilir miyiz
Belki bencağız deveyi damda arıyorum halbuki parktaymış -)
Mütebesim oldum naif yüreğinize tesekkur ederim

Mana bahsi oldukça mühim. Mananın; iç, içyüz, anlaşılan vs. anlamları vardır. İnsan da zahir bir suret ile birlikte batın bir siretten müteşekkildir. Mana dediğimiz, içimiz de yani iç yüzümüzde anlamlanır. İç yüzümüzün aldığı şekle göre mana değişik bir anlam kazanır

Bu adem, adem dedikleri,
El ayakla baş değil.
Adem manaya derler,
Surat ile kaş değil.

Hususen Allah-u Teala zahirimizi nasıl böyle güzel bir şekilde insan olarak ihsan eylemiş ise bizim de aynı güzellikle manamızı O na hasr etmemiz, Muhammed-i ahlak ile tahalluk etmemiz elzemdir. Bu aynı zaman da üzerimize farz olan bir emir değil mi dir ? “Allahın sana ihsan ettiği gibi ihsan et”

Yirmi dokuz hece, okursun uçtan uca.
Sen elif dersin hoca, manası ne demektir ?

Hiçlik makam uçmak vs. konuları bencileyin bir abd-i abık için ise bir muamma. Asıl mühim olan konun; süfli ve arızi olan nefsaniyetin ölmeden önce, aidiyet kesbettiği toprak seviyesine indirgenmesi ve mananın ise ulvi bir seviyeye çıkartılması için say etmek olacağı kanaatindeyim. Burada ağırlık yapan husus, manamızın Allah-u Tealanın gayrısı ile iştigal etmesindendir.

Tahteravalli hususunda ise karşımızda kimsenin olduğunu düşünmüyorum :) [bkz: Matrix filmi kaşık sahnesi :)]

Paylaşımınızdan ötürü asıl biz teşekkür ederiz efendim.
 
Son düzenleme:

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
Yüzde bir
Seni tebrik ederim. Forumun iki cevval hanımı seninle atışacaklardı, tahteravalliye binip ben sen kavgası yapacaklardı ama senin nezaketin buna müsade etmedi.

Verda abla seni tenzih ediyorum sen çok içten yazdın. Ama şimdi senide katmasam büşra abla beni forumdan atabilirdi mazallah. : )))

Sohbet çok güzel ilerliyor siz bana bakmayın. Devam edin.

Çok hoşuma gitti madem bal arısı olamıyorum bari eşek arısı olup vizildayayim dedim: )))
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Boşuna felsefe yapmayın arkadaş demiyoruz
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Anladım ene dıştan yazdı yani -)
Şerhi naif kardeşime bırakıyorum -)
 

Yüzde bir

Doçent
Katılım
18 Haz 2011
Mesajlar
711
Tepkime puanı
356
Puanları
63
Yüzde bir
Seni tebrik ederim. Forumun iki cevval hanımı seninle atışacaklardı, tahteravalliye binip ben sen kavgası yapacaklardı ama senin nezaketin buna müsade etmedi.

Verda abla seni tenzih ediyorum sen çok içten yazdın. Ama şimdi senide katmasam büşra abla beni forumdan atabilirdi mazallah. : )))

Sohbet çok güzel ilerliyor siz bana bakmayın. Devam edin.

Çok hoşuma gitti madem bal arısı olamıyorum bari eşek arısı olup vizildayayim dedim: )))

Hoş gelmişsin be cemaliii azizim, sizi görmek ne güzel. Yok efendi, tebrik edilebilecek bir hal üzre mevcud değiliz. Zat-ı alinize; burada oluşan yansımaları böyle nezaket ile görmenizden ötürü müteşekkiriz efendim. Latife buyurmuşsunuz; ne sayın @Verda, ne de sayın @Büşra hanım efendileri bahis buyurduğunuz hal üzre görmedik. İhvan Forum içeriğinden istifade ettiğimiz, son derece dolu dolu olan bir forum. Sayın adminlerimizin de forumun aktivite ve düzenini tesis etmeğe gönülden çalıştıklarının farkındayız, kendilerine muvaffakiyyetler temenni ederiz.

Necip Fazıl'in dediği gibi, felsefe : başı boş düşünce manzumelerinin adıdır.

Sayın Kaptan, hoş gelmişsiniz efendim. Oldukça deruni bir paylaşım yapmışsınız, başı boş olan bu düşüncelerimizin başının bağlanması konusunda hem fikiriz. Düşüncelerimizi; olması gereken yere rabt ederek, bağlayarak manamızı süfli ve arızi seviyelerden ulvi seviyelere çıkarmaya say-u gayret etmemiz, bizim açımızdan oldukça elzem olan bir hususdur. Araçlar yahut kullanılan terminolojiler konusunda çekimserliğimiz; tarafımızdan neyin hayra, neyin şerre vesile olabileceğinin bilinememesinden ötürüdür. İster felsefe deyin ister başka bir şekilde ifade edin farketmez, (yeter ki araçlar amaç, amaçlar araç olmasın) cümle ilmin gayesinin aslında hakkı bilmek olduğuna inanırız.

"Boşuna felsefe yapmayın arkadaş"
diyerek ne güzel dile getirmişsiniz, evet dolu dolu yapalım be güzel. Allah; her nerede olursak bizim ile beraberdir. Bizde her ne iş ile iştigal ediyorsak işimizi unutmadan O nunla doluduralım, asla boşuna iş yapmayalım be güzel :)

Yapılan paylaşımlardan ötürü tüm arkadaşlara teşekkürlerimi arz ederim.

 

Yüzde bir

Doçent
Katılım
18 Haz 2011
Mesajlar
711
Tepkime puanı
356
Puanları
63

Kudretten verdi o balı
Bahanesi oldu arı
Dinle imdi ahu zarı
Arı inler bal içinde
 

Yüzde bir

Doçent
Katılım
18 Haz 2011
Mesajlar
711
Tepkime puanı
356
Puanları
63
Sen adli zulüm sanma
Teslîm ol oda yanma
Sabr et sakın usanma
Mevlâ görelim n'eyler

N'eylerse güzel eyler

Zamanın bahrında sivrisineğin birisi Süleyman aleyhisselamın huzurunda, rüzgar hakkında; bize çok zulmediyor nereye gitsek bir saman çöpü gibi bizi alıp atıyor diye şikayetçi olur … Süleyman aleyhisselam ey seher yeli sivrisinek zulmünden şikayetçi, gel karşısına cevap ver suçlamalarına diye buyurunca eserek gelir rüzgar … Ama bulabilirsen şimdi gel de bul sivrisineği … Rüzgarın gelmesiyle dağılıp gitmiştir … Rüzgarın varlığı sivrisineğin yokluğu … Rüzgarın yokluğu sivrisineğin varlığı …

Biz hakkı batılın üzerine attığımızda beynini parçalar ve onu yok eder [Enbiya 18] … Hakk geldi Batıl zeval buldu [İsra 81] …

İlahi bir takdir ile isabet eden bela ve musibetlerin beşeri bönlükleri giderip yok edeceği ve Kahhar tarafından geldiği için rastladığı her tabiatı yok edeceği aşikardır … İmanın nısfı sabır, nısfı şükür … Rabbim sabirinlerden ve şakirinlerden eyleye … Belki bir bal arısı gibi olmasa da Aşk olsun bir sivrisineğin vızıldamasıyla esen ve gönlümüzdeki beşeri bönlüklerimizi temizleyen seher yeline ... Aşk olsun batıl bir davada şikayet için bile Süleyman aleyhisselamı kabul edip, hükmüne rıza gösteren sivrisineğe … Rabbim yardım eyleye, nimetinin tamamını ihsan eyleye ve rızasından ayırmaya …

Ey bad-ı saba uğrarsa yolun semt-i harameyne
Selamımı arz eyle Rasülus-sekaleyne
 

Yüzde bir

Doçent
Katılım
18 Haz 2011
Mesajlar
711
Tepkime puanı
356
Puanları
63
Allah'ın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsanda bulun

Sevgilisinden bir şey uman veya ondan bir şey isteyen kimse onu gerçekten sevmiyor demektir. Çünkü gerçek aşık karşılıksız sana verendir, senin kendisine ihsan ettiğin değil ...
 
Üst