Sıfatını,niteliğini, adını Mutezile olarak bildiğim bir kişi ya da gruptan beslenmediğime göre adım Mu'tezili olmamalı,
ben Müslümanım demek benim için ka'fi. Kimileri kimileri için hayır sen gizlesen de şusun filan diyorlar, benim için de öyledir mutlaka ama.
Samimi olarak ben sadece anladığımı, anlattığım gibi söylemeye çalışan biriyim sonuçta amacım Allah'ın istediği gibi iman etmek.
Müslüman terimi ile ilgili Allah'ın koyduğu tezat görüş ise sadece ilettiği vahye yüz çevirenlerle ilgili,
Diyanet Vakfi : «Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ecrim Allah’tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu.»
Yani vahye tabi olan, vahiyden yüz çevirmeyen ittiba eden müslüman, yok yüz çeviriyorsa senin onlarla işin yok "Bana müslümanlardan Olmam Emrolundu" diyor.
Ama ortada bir paradoks var ve bu paradoks hiç bir zaman çözülmeyecek.
Vahyi bize ulaşan Kur'an ile sınırlamayıp, Kur'an haricinde de sorumlu olduğumuz vahiyler var gibi bir algıyı,
"Resuluma tabi olun", "Allah ve Resulunun yasak kıldığı" şeklindeki ibareleri, Kur'an haricinde bize ulaşan nakillere dayandıracaksak,
bu iki görüş hiç bir zaman aynı noktada buluşamayacaklar demektir.
Çünkü "Ben Vahye tabi olurum diyenlerin, şeksiz şüphesiz uyacağı kaynak bellidir, sayısı, emri, metni bellidir, açıkdır, üstünde zerre kadar şüphe yoktur,
Allah mushaf şeklinde bile elimize kadar ulatırmıştır.
Ama Kur'an haricinde de kaynakları Allah'ın haramı helali sayacaksak bunun bir sınırı, sayısı belli midir? Hayır.
İçinizden
"Şu kadar net kesinlikle Allah resulu tarafından söylendiğine şahitlik ederiz dediğiniz hüküm sayısı kaçtır?
Bu hükümler nerelerde bulunur, her müslümana ulaşmış mıdır? bahsettiğiniz tüm kaynaklarda aynı formda mı gelmiştir,
yoksa her konuda hatta aynı konularda bile onlarca formu mu vardır?
Bu şekilde muğlak bir yapı ile insanları tekfir edebilir, sapık ya da doğru yolda olduğunun kararına varabilir misiniz?
Ehl-i Sünnet'in kalesi dediğiniz hadisçiler, ehl-sünnet alimlerini tekfir ederken, şia'yı nerdeyse müslüman bile saymazlar.
Şia'nın doğruluğundan emin olduğu bir o kadarda daha kaynağı var, ehl-i sünnet diye kendini tabir etikletlemeye çalışanlara ise tamamen kapalı bu kaynaklar.
Şia'larda aynı şekilde Muaviye ve Yezid hükümdarlığında oluşturulduğuna inandıkları bu kültürü tamamen red ediyorlar.
Kimi ben selefiyim kafa göz girerim modunda Işid gibi, kimi selefiliğe tasavvufu da katmış, hem önüme gelenle savaşırım, hem nefsimi terbiye ederim diye bir yol tutturmuş.
İşte vahiyden sapıp fırkala ayrılmanın sonu.
“O halde sen yüzünü, bir hanîf (Allah’ı birleyen) olarak dine,
Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir.”
“Onlar ki, dinlerini parçalayıp
hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle
sevinip övünür.” (30/32)
“Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki
kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler.”
(42/12)
Olay budur Allah'ımızın beyan ettiği gibi, İman ettik Ya Rabbi!
Kardeşim sen ve senin gibiler taşın altına elinizi sokmuyorsunuz. İşin kolayına kaçıyorsunuz. Müslümanım de bitti. Gir cennete..
Daha diğer başlıkta seninle aramızdaki diyaloğu tamamlamadan hooop geldin burayya zıpladın. Burda da eminim iki üç yazışmadan sonra çekilip gideceksin.
Başından geçen hadise ya da fikri dönüp dönüp Kur'ana danışarak anlamaya çalışmak asıl olayın çetrefilli tarafı.
Hariciler Hz. Ali'yi hangi sebepten şehit etti?
Hatta ibni mülcem bu işi yaparken Allahın rızasından emindi. Öldürdükten sonra yakalandığında kendisine kısas yapıldı. Kısas icabı öldürülürken ayet okuyordu.
Ha bu örneği niye verdim, işte o hariciler de bugün senin gibi düşünüyordu.
Hz. Ali ile Hz. Muaviye arasındaki savaş sırasında birara taraflar dediler ki bu savaşta birçok müslüman kanı aktı, artık buna son verelim ve bir sizin taraftan bir de bizim taraftan birer hakem tayin edelim ve onlar ne derse ona göre davranalım.
Neyse uzatmayalım, Hz. Ali ile birlikte savaşan bir gurup bu işe kızdı ve Hz. ALinin kafir olduğunu ve tövbe etmesi gerektiğini söyledi. Onlar bunu işkembeden değil Kuran ayetinden hüküm çıkardılar. İşte bak şu ayet:
Enam 114: Allah'tan başka bir hakem mi arıyayım ki, size her muhtaç olduğunuz şeyi gerçek bir şekilde bildirip açıklayan kitabı O indirmiştir. Kendilerine daha önce kitap verdiklerimiz bilirler ki, O kitap Rabbin tarafından gerçekleri içerikli olarak indirilmiştir. Öyleyse şüphe edenlerden olmayın.
İşte bak sadece Kuran ile yola çıkanların Hz. Aliyi kafir ilan etmesi gibi bugün Buhari, Müslim gibi hadislere iman edenleri şirkle suçlayanlar çoğalıyor.
Bu soylediklerinin birbiri ile baglantisi yok. Haricilik ne zaman Kuran ile amel etmek demek oldu?
Haricilerin bu davranis stillerinin Kur'andan cikardiklari hukumden dolayi oldugunu söylemek sacmalik, zira kendileri bocalayip durmuslar zaten.
Kur'an ile amel etmeye calisan bir grubun Ali gibi bir sahsiyeti birak Ali'yi herhangi bir muslumani 'Suikast' yaparak oldurebilecegi fikri mantikli geliyor mu sana?
Bunlar Kur'an Sunnet ile degil siyasi hirslar, kisisel cikarlar ve nefisle ilgili şeyler ne Kur'ani?
MB860 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
Ataların yolundan gitmek |
Sual: Selefi itikadlı bir genç, (Mezhep imamlarının yolundan gitmek, ataların yolundan gitmektir. Âyetlere rağmen ataların yolundan gitmek şirktir) diyor. Bu yanlış değil mi? CEVAP Elbette yanlıştır. Kâfirler için inen âyetleri, müslümanlara yüklemektedir. Bu âyetler kâfir atalar içindir. Konu ile ilgili âyetler şunlardır: (Onlara, "Allah’ın indirdiğine uyun" dendiği zaman, "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu bulamamışlarsa? Kâfirlerin hali, bağırıp çağırmak dışında bir şey duymayan, yine de haykıran kişiye benzer. O kâfirler sağır, dilsiz ve kör oldukları için akledemezler.) [Bekara 170, 171] (Kâfirler Allah’a karşı yalan uydururlar ve çoğu da akletmez. Onlara, “Gelin Allah’ın indirdiği Kitaba ve Resule uyun” denildiğinde, “Atalarımızın yolu bize yeter” derler; ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyse?) [Maide 103, 104] Bu iki âyet de müşrikler için inmiştir. (Allah’a ve resulüne uyun)denilince, biz atalarımız gibi putlara taparız diyorlar. Bu ataların mezhep imamları ile hiç ilgisi yoktur. Putperestler, Hud Peygambere dediler ki: (Sen bize tek Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın taptıklarını[putları] bıraktırmak için mi geldin? Eğer sözünde sadık isen, tehdit ettiğin azabı getir.) [Araf 70] Kâfirler, Peygamberlere dediler ki: (Siz de bizim gibi bir insansınız. Siz bizi atalarımızın taptığı şeylerden [putlardan] döndürmek istiyorsunuz.) [İbrahim 10] (Bu da aynen sizin gibi bir insandır. Size üstün ve hâkim olmak istiyor. Eğer Allah isteseydi, elbette [peygamber olarak] melekleri gönderirdi. Biz atalarımızdan böyle [bir Allah’a ibadet etmek diye]bir şey duymadık.) [Müminun 24] Hazret-i İbrahim putlara tapanlara dedi ki: (Atalarınızın ve sizin neye taptığınızı şimdi gördünüz mü? Taptığınız putlar benim düşmanımdır. Dostum ancak âlemlerin Rabbidir.) [Şuara 75-77] (Musa, kâfirlere apaçık mucizelerimizle gelince: [Kâfirler], “Bu uydurma bir sihirdir. Önceki atalarımızdan böyle [tek ilaha ibadet etmek diye] bir şey işitmedik” dediler.) [Kasas 36] (Onlar [kâfirler] atalarını sapıklıkta buldular ve peşlerinden koşup gittiler.) [Saffat 69,70] Görüldüğü gibi bu âyetler müşrikler, putperestler için gelmiştir. Müslümanlar, Resulullahın vârisleri olan âlimlere uyarsa, müşriklere uymuş olmaz. Eğer Müslümanların ataları doğru yolda ise elbette uymak gerekir. Nitekim Yakup aleyhisselam, ölürken oğullarına sordu:(Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?) dedi. Oğulları dediler ki:(Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilahı olan tek Allah’a kulluk edeceğiz.) [Bekara 133] Hazret-i Yusuf da dedi ki: (Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum.) [Yusuf 38] Demek ki atalarımız Müslüman ise, müşrik değil ise, onlara uymamız lazımdır. Hazret-i Yusuf müslüman olan atalarının yolundan gittiğine göre, biz de müslüman atalarımızın, yani mezhep imamlarımızın, ehl-i sünnet âlimlerinin yolundan gitmeliyiz. Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki: (Ahir zamanda bazıları, sizin ve atalarınızın yolundan ayrılıp, sünnetimden uzak kalacaklar, onlardan uzak durun.) [Müslim] |
Gestapo gibisin lafons!A. S ne demek? Niye koydun?
Tamamen cahilce bir yazı asmışsın. Taşın altına elini sokmadığın burdan belli. Bahane hazır, kişsel çıkar ve nefis diyip geç. Sen ne anlarsın zaten. Karşımıza alıp muhatap olan da kabahat.
Ali'yi katleden harici denen zatlarin sadece Kur'an ile amel ettikleri söyleyen, yani bak böyle oluyor iste diye enayi avlamaya calisan sen, zihniyetin kendi onune kabinda sunuldugunda hemen icindeki kaba saba hamsofu ortaya cikiyor. Varsa bir elestirin konus yoksa kabalasma kimseyi muhatap almak zorunda degilsin zorla değil ki her tasin altindan anlamsizca cikiyorsun. Zorunda değilsin rahat ol biraz.
MB860 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
Ben çok rahatım, sen ise çok cahilsin. Hariciler hakkında hiçbirşey okumamışsın. Mutezile nedir bilmezsin, Hz. Ali ile hz. Muaviye neden savaşmış, cemel vakası nedir bilmezsin. Tek söylediğin bütün ümmet yememiş içmemiş boyuna hadis uydurmuş. Hepsi sana göre cehennemlik. Hadi şimdi git biraz kitap oku. Öyle ben müslümanım demekle olmuyor bu işler.