En Seçmece Başörtüsü Provokasyonları

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0


Tabii ki bu saçma sapan yasağı göğsünü siper ederek savunanlar bu arada boş durmayacaktır. İşte üniversitelerden başörtüsü yasağını kaldırma çalışmalarını baltalamak isteyenlerin yapacakları muhtemel eylemler:

AKP’li ya da İslamcı çevrelerden birilerinin, “yasak pek yakında tüm kamu kurumlarında da kalkacak Allahın izniyle” türü açıklamaları karaborsada yok satacak. Her gün gazetelerde buna benzer açıklamaları okuyacağız.

İstanbul Üniversitesi kapısından kara çarşaflı bir grup kız girmeye çalışacak. Kapıda arbede yaşanacak.:O

Birkaç kız üniversiteye bikinili girecek. Sağ gösterip sol vuran birkaç yazar da “A-han-da gördünüz özgürlük olunca neler oluyor diye.” diyecekler.

Kanun geçince AKP Genel Merkezi önünde kalabalık toplanacak ve zafer işaretleri yapıp bu büyük başarıyı kutlamaya çalışacaklar.

Tıp fakültesi öğrencisi başörtülü bir kızın ameliyathaneye steril bone üzerine steril eşarp takma girişimine dair haberler memleketin gündemine 3-4 gün süreyle damgasını vuracak.

Tıp fakültelerinden daha çok malzeme üretilecek. Örneğin yine bir başörtülü doktor adayı erkek kadavrasının tenasül uzvuna dokunmamak için hadise çıkardığı yazılıp çizilecek.

Başörtülü bir kıza laik bir erkek laf atacak, oradan geçmekte bulunan İslamcı bir erkek ise laik erkeği pataklayacak.:O

Yasağın kalkmasıyla üniversitelerde başörtülü sayısı artacak. Her gün gazetelerde konuyla ilgili istatistikler yayımlanacak.

…Eninde sonunda Türkiye bu liberal özgürlükçü ortama alışacak. Senaryo sahipleri yine hüsranla sahneyi terk edecekler.

sekizsütun

 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Gülen'den provokasyon uyarısı

Fethullah Gülen, üniversitelerde türban yasağının kalkmasının ardından 'Çarşaf giydirilmiş vazifeli erkekler ile tesettüre sokulmuş vazifeli kadınların başı açık kızlara tacizde bulunabileceği uyarısında bulundu. Gülen ayrıca, PKK terör örgütü yönetiminin de başörtüsü serbestisine karşı çıktığını savundu.

"Devlet dikkatli olsun"

"Gerçek bu iken, asıl mağduriyete zaman zaman daha çok dindarlar maruz kalıyorken, başörtüsü serbest bırakıldığında başını örtemeyenlere baskı olur demek, aslında yapılabilecek provokasyonları akla getirmektedir. Önceki dönemlerde şahit olduğumuz üzere, eğer başörtüsü kanunu Meclis'ten geçer, kızlarımız üniversitelerde başörtülü okuma imkânına kavuşursa, ciddi provokasyonlar sahnelenebilir. Belli yerlerde kendilerine çarşaf giydirilmiş bazı vazifeli erkekler, tesettüre sokulmuş bazı vazifeli bayanlar, başlarını örtmeyen kızlarımıza rahatsızlık verebilir. Sözlü, hatta fiili tacizlerde bulanabilirler. Bu konuda fevkalade endişeliyim ve rical-i devletimizin bu hususta mesul olanlarının çok dikkatli olması gerektiğine inanıyorum."

""Teröristler de başörtüsü serbestisinden endişeli"

Gülen ayrıca, terörizmden beslenenlerin de başörtüsü serbestisine karşı çıktığını savunarak şu ifadeleri kullandı: "Yıllarca uğraşıp on binlerce şehit verdiğimiz, pek çok milli serveti tüketerek, dünya kamuoyunu da nispeten yanımıza çekerek belli muvaffakiyetler kazandığımız terörün asıl merkezleri de başörtüsünün serbest bırakılacak olmasından endişe duymaktadır."

Milliyet

 

inkişaf_

Doçent
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
1,124
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bunlar erkeğe bile çarşaf giydiriler ve ortalığı karıştırırlar.
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Türbanlılara aile zulmü

Meriçli, üniversiteye gelen kızların başlarını açmamalar için traş edildiklerini söyledi.

ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) üyesi kadınlar dün saat 14.00’de Şişli’deki Atatürk Müzesi’nin önünde toplanarak türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına karşı çıktı.

ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Filiz Meriçli "Üniversiteye kayıt yaptırmaya gelen türbanlı kız öğrencilerle görüşürken bazılarının saçlarının ağabeyleri tarafından makine ile aşağıdan yukarıya doğru kesildiğini gördüm. Gözyaşlarına boğulan öğrenciler sebebini sorduğumuzda türbanlarını çıkarmamaları için bu olaya maruz kaldıklarını anlattı" dedi.

ÇYDD Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi, Genel Merkez Yedek Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Ayşe Yüksel de, "Üniversitede öğrenim gören kız öğrencilerimizin kendilerini geliştirmek, eğitmek ve meslek sahibi olmak için seçtikleri yol asla ve asla türbanla bağdaşamaz. Sadece kızlarımızın değil bütün çocuklarımızın akılcı düşünmek ve bilimselliği izlemek hedefleri arasında olmalıdır. Gençlerimizin hedeflerinin bu doğrultuda olmasını gerçekleştirirsek bu fotoğrafın içinde türbanın yeri yoktur" diye konuştu.

Hürriyet
 

eylul909

Üye
Katılım
7 Şub 2008
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kim ne derse desin ne yaparlarsa yapsınlar biz sakin olmak zorundayız.Bırakın parçalasınlar kendilerini.Biz haklıyız bunu onlarda biliyor.
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Fethullah Gülen, üniversitelerde türban yasağının kalkmasının ardından 'Çarşaf giydirilmiş vazifeli erkekler ile tesettüre sokulmuş vazifeli kadınların başı açık kızlara tacizde bulunabileceği uyarısında bulundu.

Bu işlere fettullah hocanın bu günlerde karışmasını doğru bulmuyorum
niçin
çünkü doğruyuda söylese tepki çekecektir
sanki bu işler ABD den yönlendiriliyor havası verecektir.
böyle bir düşünce dahi rahatsızlık verir...
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Örneğin üniversitenin bir köşesinde başörtülü bir öğrenciye hakaretler ediliyor.Biz ne yapacağız?Olay provakasyon mu değil mi diye seçemeyeceğimize göre -çaresiz- o hakaret eden kişinin hakettiğini vereceğiz!

Allah sonumuzu hayır etsin.
 

Rüveydaa

Profesör
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
2,026
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kendi içimde: )
Web sitesi
www.serzenisler.com
çoook zor günler bekliyor bizi.....

çok sabretmeli çok hamd etmeli, çok şükretmeli ve çooook dua etmeliyiz...

direnecekler evet ama onların gücününde sahibi olan

Yüce güç İlahi güç güzel yaradan bizim yanımızda..

çünkü biz onun emri için veriyoruz bu savaşı...

Rabbim hepimize yardım etsin onlarıda hidayetiyle terbiye etsin...

ben inanıyorumki bizi bu karanlık günlerden, en çözülmez düğümlerden çıkaran

en büyük güç; dua ve Kuran gücümüz...

dilimzden duayı, kalbimizden Kuran-ı Kerim'i asla eksik etmeyelim...

parti, tarikat, cemaat ayrımını bi yana bırakıp sadece din kardeşliğimizle

kenetlenmemiz lazım derim ben.....
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Trajik komedi devam ediyor...

Başörtüsü yasağı tartışıldıkça yasak savunucuları daha da komik durumlara düşüyorlar. İşte hürriyet yazarı Saygı Öztürk'ün köşesinden bir bölüm.

İşte yazıdaki iz'an dışı ifadeler;

"Çok iyi anımsıyorum, türbanlı öğrenci sayısının artması için onlara “dolar”la ödeme yapıldığını dönemin YÖK Başkanı Prof.Dr. İhsan Doğramacı söylemişti.

Yasak yanlısı çevreler bugüne kadar üniversiteye başörtüsüyle girmek isteyen öğrencileri, örtüyü bir dini veya siyasi simge olarak kullanmakla suçluyorlardı.

Saygı Öztürk bu menkıbesiyle olaya bir de para boyutu eklemiş oldu.

Özetle yasak savunuculara göre Türkiye'de hanımlar başlarını ya para için ya siyaset için örtüyorlar. İnançlarından dolayı örten ise neredeyse yok gibi...

Trajikomik değil mi?

samanyoluhaber


 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
bazı gruplar, provokasyon hazırlığı yapıyor.

Üniversiteleri daha özgür yerler haline getirmeyi öngören düzenlemeye karşı çıkan bazı gruplar, provokasyon hazırlığı yapıyor. Edinilen bilgiye göre bir siyasi parti, 100'e yakın kadınla, 500'er YTL karşılığında anlaşarak, başörtüsü karşıtı mitinglerde, provokatif eylemler yaptırma hazırlığında.

Türkiye'nin insan hak ve özgürlüklerine saygılı, çağdaş bir demokrasi ülkesi olmasını istemeyen karanlık güçler hazırlıklarını aralıksız sürdürüyor. Bu doğrultuda çatışma çıkartmak için hemen her fırsatı değerlendiren karanlık odaklar üniversitelerdeki özgürleştirme çabalarını da bu fırsatlardan biri olarak görüyorlar.

Güvenlik güçleri, başörtüsüyle ilgili yasal düzenlemenin meclisten geçmesinin ardından, bazı grupların provokatif amaçlı eylemler için harekete geçmeye hazırlandığını belirledi.

ÖNEMLİ İSTİHBARAT

Güvenlik güçlerinin ulaştığı istihbari bilgilere göre, başörtüsüne karşı sert söylemleriyle bilinen bir siyasi partinin yetkilileri, provokatif eylemlerde kullanmak üzere yaklaşık 100 kadınla para karşılığı anlaştı. Partinin kadın kolları kullanılarak belirlenen kadınlara eylem başına 500 YTL verilecek.

NASIL PROVOKASYON YAPACAKLAR?

Normal hayatta tamamının başı açık olan kadınlar başörtüsünü protesto etmek amacıyla yapılacak mitinglere başları kapalı olarak katılacak. Başörtüsü protestosuna katılan kalabalığın arasına dağılan sözde örtülü kadınlar eylemin en hararetli yerinde devreye girecekler.

Kiralık provokatörler tansiyonun en üst düzeyde olduğu bir anda kameralar önünde büyük bir şovla başlarını açacaklar. Böylelikle kamuoyuna, "bakın baş örtüsü öyle problem edilecek bir şey değil. Kadınlar gerektiği zaman başlarındaki örtüyü çekip atabiliyorlar. Başörtüsünde direnenlerin amacı farklı. Onlar bunu siyasal simge olarak kullanıyorlar " mesajını vermeye çalışacaklar.

Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz günlerde İzmir'de giydikleri çarşafla eylem yapan bir grup kadın daha sonra çarşafları yakarak çirkin bir provokasyona imza atmışlardı.

KİM BUNLAR?

Türk demokrasisine akla hayale gelmeyecek tuzakları kuranların, demokratik yollardan iktidarı asla elde edemeyeceklerini bilen, bunun için ülkede bir iç karışıklık ortamı oluşturmayı hedefleyen hazımsız yapılar olduğu ifade ediliyor.

GÜVENLİK GÜÇLERİ ALARMDA

Söz konusu provokasyon girişimlerini önceden istihbar eden güvenlik birimlerinin, ülke huzurunu bozmaya yönelik eylemler yapan provokatörler hakkında gereken işlemi derhal yapacağı, ülkeyi karanlığa sürüklemelerine asla izin vermeyecekleri değerlendiriliyor.

samanyoluhaber



 

Özduygu

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
652
Tepkime puanı
2
Puanları
0
"Hocalardan biri suikasta uğrayabilir”

Önümüzdeki günlerde üniversitede başörtüsü özgürlüğü tehlikeli eylemlerle provoke edilebilir.

28 Şubat sürecinin Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, yeni bir 28 Şubat’ın ayak seslerini duyduğunu söylüyor.USAK Başkanı Sedat Laçiner ise ağır bir tahrike işaret etti: “Türban tartışmalarına taraf olmuş hocalardan biri suikasta uğrayabilir!”


TÜRKİYE'NİN HER MESELESİ PROVOKE EDİLEBİLİR

USAK Başkanı Sedat Laçiner, Türkiye’nin her türlü hassas meselesini kullanan güçlerin olduğunu hatırlattı. Kürt meselesi, AB, Kıbrıs, türban, Ermeni soykırım tasarısı ve Ergenekon gibi Türkiye’nin her meselesinin provoke edilebileceğini kaydeden Laçiner şöyle dedi: “Gülen’in söylediği, çarşaf giymiş erkeklerin başı açık kızları tacizi, yapılabilecek 1 milyar provokasyondan sadece biri. Türban tartışmalarında taraf olmuş hocalardan biri suikasta uğrayabilir. Böylesi bir eylem Türkiye’yi bir anda olağanüstü bir türbülansa sokar. İnternet üzerinden bir provokasyonu ben şahsen beklemiyorum. Türkiye’de rejimin hassas damarları var. Oralara karşı bir saldırı olabilir. Psikolojik savaşta, rejimin yılmaz savunucusu bir adam bir sözü ile ya da bir yakınının kimliği ile rejim karşıtı bir adam olarak lanse edilebilir. O kadar basit provakosyon yöntemleri var ki. Onların uygulanmasından ciddi endişe duyuyorum. Yapılması her gün mutlu uyanıyorum.”

“KORKULAR KAŞINIYOR”
28 Şubat sürecinin Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu ise Türkiye’de şu an gerilim stratejisinin uygulandığını söyledi. Rejimin hassas damarlarının yabancı ülkeler ve buradaki uzantıları tarafından kanatıldığını kaydeden Orakoğlu şöyle devam etti: “80 öncesinde sağ-sol çatışmalarında 5900 kişi birbirini öldürdü. Sonra anlaşıldı ki silahlar aynı merkezden sağlanmış. Bugün sağ-sol çatışması yaratılamadığı için başka çatışma noktaları tutuşturuluyor. Laik-anti laik kamplaşması kaşınıyor. Muhafazakâr kesim o dönemde Uğur Mumcu cinayeti ile töhmet altına alınmıştı. Yargının üst düzey mensupları Türkiye’nin İslam ülkesi olacağını iddia ediyorlar. Ben hayretler içinde kalıyorum. Bana göre böyle bir şey söz konusu değil. Tarafların belli korkuları olabilir ama bu siyasete alet edilmemeli. Her iki taraf da türban konusunu siyasete alet etti. Türkiye’nin en önemli sorunu yasaların ucunun bu kadar ucu açık olması. MHP gibi milli değerlerin savunuculuğu üzerine siyaset yapan bir partinin göremediği, yeminli yüzlerce vekilin göremediği bir tehlikenin yüksek yargıçlar tarafından görülmüş olmasına hayret ediyorum. Demek ki herkesin korkuları kaşınıyor.

“28 ŞUBAT'IN BENZERİ AYAK SESLERİNİ DUYUYORUM"
28 Şubat post modern darbe sürecinde hemen herkesin ordu içindeki bazı cuntacılar tarafından sindirildiğini kaydeden Orakoğlu, dönemin Adalet Bakanı’nın talimatına rağmen yargıya brifing verildiğini hatırlattı. Orakoğlu şöyle konuştu: “Gerekçe, demokratik seçimle gelen iktidarın irticanın odağı olduğu idi. Sonra olayların iç yüzü aydınlatıldı ve olayların aslında hiç de böyle olmadığı ortaya çıktı. Birçok medya mensubu neden öyle haberler yazdıklarını itiraf ettiler. Türkiye’yi yönetenler geçmişten ders çıkarmalı. Birtakım yargıçların konuşmaları bana o dönemi hatırlatıyor. Kamuoyu önünde bu kadar gergin konuşulmamalı. 28 Şubat’ın benzeri bir ayak seslerini duyuyorum. O psikoloji yaratılmak isteniyor. Ergenekon’un eylemci kanadının bir bölümü deşifre edilmiş olsa bile tümüyle deşifre edilmiş değil.”

İYİBİLGİ

 

LİKa

Asistan
Katılım
30 Nis 2007
Mesajlar
240
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Üniversiteleri daha özgür yerler haline getirmeyi öngören düzenlemeye karşı çıkan bazı gruplar, provokasyon hazırlığı yapıyor. Edinilen bilgiye göre bir siyasi parti, 100'e yakın kadınla, 500'er YTL karşılığında anlaşarak, başörtüsü karşıtı mitinglerde, provokatif eylemler yaptırma hazırlığında.

TUNCAY ÖZKAN’DAN BÜYÜK PROVOKASYON

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği tarafından düzenlenen ve çeşitli sivil toplum kuruluşunun destek verdiği "Bağımsızlık ve Laiklik Mitingi" Sıhhiye Meydanı'nda gerçekleşti. Katılımcılar miting alanına ''Şeriat Ortaçağ'dır'', ''Askere çuval, kadına türban'', ''Yargı tarafsız, adalet bağımsız'' ifadelerini taşıyan pankartlar taşıdı. "Hükümet istifa'' ve ''Cumhuriyet değerlerine sahip çıkacağız'' şeklinde sloganlar atıldı. Sokaklardaki eylemlerin devam edeceğini söyleyen konuşmacılar sık sık kalabalığa yeminler ettirdi. Mitingte CHP Gençlik Kollar ile Yargıçlar ve Savcılar Birliği başkan ve yönetim kurulu üyeleri de hazır bulundu.

Kanaltürk televizyonu sahibi gazeteci Tuncay Özkan'ın yaptığı konuşma Cumhuriyet mitinglerini hatırlattı. 'Hoşt köpek' 'Adama bak adama' ifadeleriyle kalabalığı kışkırtan Özkan, kendisine İslam karşıtı diyenler olduğunu söyleyerek "Lailahe İllallah Muhammeden Rasulullah" dedi.

Meclis'e yürüyelim diye bağıran gruba Özkan, "Yok o kadar basit değil. TMBB benim kıblem oranın yanlışını ben düzelteceğim." sözleriyle çıkıştı

Mersin'den getirttiği yaşlı kadını provokasyonuna alet eden Özkan, kadının başını açtırdı. Naile ismindeki kadın kendisine ezberletildiği belli olan konuşmayı yaparak "Atatürk'ün izindeyim. Kahrolsun şeriat." dedi. Miting sırasında Meclis'ten de canlı yayınla görüntüler verildi. Başbakan ve MHP'lilerin konuşmasını kalabalık ıslıkladı. Yaşlıların yoğunlukta olması sebebiyle sürekli bayılmalar olurken sağlık görevlileri rahatsızlananlara müdahale etti.

ZAMAN

tuncayozkanprovokasyon1yo2.jpg
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Kargaşa çıkarmak isteyenler suikast düzenleyebilir, dikkat!

Başörtüsü yasağının kalkmasıyla birlikte provokasyon endişeleri de arttı. Uzmanlar, marjinal örgütlerin suikast dahil bazı provokatif eylemlerde bulunabilecekleri uyarısında bulundu.

Halktan tahriklere karşı dikkatli olması istendi. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner, "Bazıları suçlu pozisyonlarından kurtulup hükümeti suçlayacak eylemler içine girebilir. Herkes dikkatli olmalı. Başörtüsü çok ciddi bir konu değildir. Ancak böyle ortamlar hep tehlikeli olmuştur. Hiç kimsenin provokasyonlara gelmemesi, sokağa çıkmaması lazım." dedi. Başörtüsü ve laiklik konusunda hiçbir aşırı hareketlenmenin içinde yer alınmaması gerektiğini vurgulayan Laçiner, şer odaklarının "bir kargaşa, bir çatışma olsa da eski pozisyonumu kazansam" diye fırsat kolladığına işaret etti.

Stratejist Laçiner, YÖK ya da Üniversitelerarası Kurul üyelerinden birinin suikasta kurban gidebileceğini de ileri sürdü. Laçiner, şöyle devam etti: "Kargaşa ortamını suistimal etmek isteyenlere altın tepside sunulmuş bir ortam. Başörtüsü bir bahane. Zaten cumhuriyet ve laiklik mitingleri ile ortam gerildi. Bunları herkesin görmesi lazım. Başörtüsü özgürlüğünü ya da yasağını savunan bir kişi yarın Kızılay'da öldürülse işin içinden nasıl çıkarız? Suikastlar Türkiye'de yeni değil. Bu ülkede gelişmeleri yönlendirmek isteyen çevreler hep hassas noktalardaki insanlara suikastlar gerçekleştirerek amaçlarına ulaştı." Ergenekon Operasyonu ile çetelerin kuyruğundan tutulduğunu dile getiren Laçiner, hükümetin çeteleri tamamen bitirmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

zaman
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
4971813km9.jpg



Ben bu fotoğrafa bayıldım

BİR süredir internet sitelerinde dolaşan ve dün Ayşe Arman’ın sütununda da yayınlanan fotoğrafa dikkat ettiniz mi? Ben ettim ve "Budur işte! Budur abi!" diye haykırdım. "Başımı da örterim, parkta sevgilimle de oynaşırım" diyor lisanı hal ile o türbanlı kız... Saçının tek telini bile göstermenin günah olduğunu söyleyenleri de takmıyor, türbanın bir siyasi simge olduğunu söyleyenleri de... Türban karşıtı "Altı kaval üstü şeşhane" diyecekmiş, türban yanlısı "Sen nasıl Müslümansın" diye laf sokacakmış...

Umurunda bile değil...

Günlerdir ortaya atılan her türlü türban tezini hallaç pamuğu gibi atıyor!

Bütün türbanlılara "tornadan çıkmış" muamelesi yapanlara, "türban" ile "hicap" arasında bağ kuranlara nanik yaparak, "Bir türbanlının uyması gereken kurallar" tarzındaki emirnameleri elinin tersiyle itiyor...

Nefsine uyuyor, günah işleme özgürlüğünü sonuna kadar kullanıyor, türban takmanın azizelikle eşdeğer sayılmasına basıyor tokadı ve olayı normalleştiriyor... Kim ne derse desin: Ben bu fotoğrafa bayıldım arkadaş!

AHMET HAKAN

Ahmet hakanın bayıldığı bu fotoğraf bence düzmece, fotoğraftaki bayan olduğu iddia edilen kişi bence erkek ve provokasyon için hazırlanmış bir mizansen.

 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Ahmet hakanın bayıldığı bu fotoğraf bence düzmece, fotoğraftaki bayan olduğu iddia edilen kişi bence erkek ve provokasyon için hazırlanmış bir mizansen.

Tabi ki bu fotografın düzmece olma ihtimali var, bu inkar edilemez.
Ama bu fotografın gerçek olma ihtimali de var mıdır?İşte buna yok diyemiyoruz ya,bu beni kahrediyor.Buna benzer görüntüleri parklarda ben bile gördüğüme göre,bu olayın gerçek olma ihtimali de vardır ve bizim üzerinde durup düşünmemiz gereken konu da budur.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Tabi ki bu fotografın düzmece olma ihtimali var, bu inkar edilemez.
Ama bu fotografın gerçek olma ihtimali de var mıdır?İşte buna yok diyemiyoruz ya,bu beni kahrediyor.Buna benzer görüntüleri parklarda ben bile gördüğüme göre,bu olayın gerçek olma ihtimali de vardır ve bizim üzerinde durup düşünmemiz gereken konu da budur.

Gerçekten inanan, namuslu bir bayan parklarda, orada burada böyle şeyler yapmaz. Yapıyorsada günahı kendisine. Bu fotoğraftaki sanki erkek gibi, hele hürriyet gazetesi yayınlıyorsa, düzmece olduğu ihtimali dahada yüksek.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
'Mini etekli öğrencinin bacağına kezzap' haberleri de yalan çıktı

Mersin'in Tarsus ilçesinde biri ilköğretim okulu, diğeri lise öğrencisi 2 kız öğrencinin üzerine mini etekli oldukları için kezzap atıldığı yönündeki haberlerin yalan olduğu ortaya çıktı.

Tarsus'ta pazartesi günü gerçekleştiği öğrenilen olaylar, dün bir haber ajansı tarafından mini etekle ilişkilendirilerek servise verildi. Ajansın haberine dayanarak kimi internet siteleri de olayı 'mini eteğe mahalle baskısı' şeklinde yansıttı. Ancak habere konu olan kız öğrenciler, mini etek iddialarını yalanlarken, görgü şahidi denilen bayanın da söz konusu olayı hiç görmediği anlaşıldı.

Edinilen bilgiye göre, Atatürk Caddesi üzerinde yürürken yolda bir anda bacağında yanma hisseden Atatürk İlköğretim Okulu öğrencisi 13 yaşındaki B.S.Y. isimli kız öğrenciyi, yakınları hastaneye götürdü. Yapılan kontrolde öğrencinin bacağına yanıcı madde döküldüğü belirlendi. Olayın pazartesi günü meydana geldiğini söyleyen B.S.Y., kendisine laf atma ya da 'Neden mini etekle dolaşıyorsun?' şeklinde bir tepki almadığını anlattı. B.S.Y., "Yapılan haberler yalan. Benim eteğim de zaten uzundu. Nereden uydurmuşlar bu haberi bilmiyorum." dedi.

Yine mini eteği için saldırıya uğradığı söylenen lise son sınıf öğrencisi 17 yaşındaki G.K.'nin de mini etekli olmadığı, üzerinde okul forması bulunduğu belirlendi. G.K.'nin başına gelenlerle ilgili olarak gazetecilere 'görgü şahidi' şeklinde açıklamada bulunan Eda Özbolat isimli bayanın ise olayı hiç görmediği anlaşıldı. Emniyet Çocuk Şube'de ifadesine başvurulan Hukuk Fakültesi öğrencisi Özbolat'ın CHP'li bir milletvekilinin kızı olduğu öne sürüldü. Özbolat'ın, gittiği kuaförde G.K.'nin başına gelenleri duyması üzerine olaya müdahil olduğu öğrenildi.

Şırıngalı sapığın bir hemşire ve bir dershanede çalışan iki kişinin daha bacaklarına yanıcı madde attığı belirlendi. Tarsus Emniyet Müdürlüğü MOBESE kameralarından olayla ilgili olarak delil bulmaya çalışırken, sivil polisler sapığı yakalamaya çalışıyor. Tarsus Kaymakamı Abdulhamit Erguvan, Tarsus 70. Yıl Devlet Hastanesi'nde görevli hemşire A.İ.'nin de pantolonuna yakıcı madde atıldığını belirtti. Erguvan, bacağında yanma hisseden A.İ.'nin daha sonra pantolonunda leke gördüğünü, eve gidip üzerini değiştirdikten sonra polise şikâyetçi olduğunu bildirdi.

Tarsus İlçe Emniyet Müdürü Halil Tokyürek, iddialarla ilgili inceleme başlatıldığını açıkladı. İki kız öğrencinin bacağına kimliği henüz belirlenemeyen kişilerce yanıcı madde döküldüğünü aktaran Tokyürek, çocukların mor leke görmeleri ve acı hissetmeleri üzerine hastaneye götürüldüklerini kaydetti. Tokyürek, "Kızlar eşkal veremiyor. Şu an olayı kimin ve neden yaptığı araştırılıyor." dedi. Tokyürek, MOBESE kameralarının da izlendiğini, laboratuvara gönderilen yanıcı maddenin ne olduğunun, inceleme sonucu anlaşılacağını bildirdi.

zaman
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
´´Kezzap´´ üzerinden ´´kezzab´´lıkları tescil edilecek!

Vay canına sayın seyirciler; başörtülü kızlar okullara alınmadığı dönemlerde, kimsenin aklına gelmemişti “Mini etekli kızların bacaklarına kezzap atmak” ama, tam başörtü yasağının kalkma sürecinde, birden bire akla geliverdi işte..Sadece akla gelmemiş, uygulamaya da geçilmiş! İyi de; başörtü yasak olunca mı, (mesela kızgınlıkla, mesela üzüntüye kapılıp, ne yaptığının bilincinde olmadan) böyle bir şey yapılır, yoksa başörtü serbest olunca mı? Pek anlayamadım işin mantığını!

Diyecekler ki; “Evet, eskiden yapmıyorlardı ama, şimdi cesaretlendiler. Güç gösterisi yapıyorlar!” İyi de, bu güç gösterisini, yasak sürerken yapmayıp da, tam yasak kalkarken niye yapıyorlar! Yasak sürerken hiçbir şeyden cesaretlenmiyorlar da, niçin yasak kalkarken birdenbire hap almış gibi cesaret kazanıyorlar? Derindekilerin mutlaka bir izahı vardır canım. Hem önemli olan işin nedeni/niçini değil.

Bakın televizyon programlarına; okumuş okumuş adamlar, kimi rektör olmuş/kimi dekan olmuş adamlar, “Başörtü yasağı kalkarsa, erkekler de cübbe ile gelirler. Engelleyemeyiz” diyorlar.. Be utanmaz adam, derdin gerçekten başörtü değil cübbe ise, bugün tüm başörtülüleri, binlerce öğrenciyi önleyebiliyorsun da, yarın üç tane cübbe giymek isteyecek erkeği mi önleyemeyeceksin?

Bugün binlerce öğrenciyi, nasıl hukuk/mukuk dinlemeden, kapıdaki güvenlik görevlilerin ile üniversitelere almıyorsan, gerçekten cübbeliler ise tek derdin; güvenlik görevlileri vasıtası ile yine engellemeni yaparsın! (Benim onlara da yasak konulması diye bir düşüncem yok ama, sonuçta cübbe farz olmadığına göre, böyle bir engel bir derece makul karşılanabilir.) “Yok efendim başörtü yasağı kalkarsa, biz cübbelileri engelleyemeyiz!” Dertleri “sünnet olan cübbe” değil aslında.. “Farz” olan başörtü! Hepsi ezberlemiş, tek makinadan komuta altındaki robotlar gibi ses veriyorlar: “Ama doktor olduklarında, erkek hastalara da bakmaz onlar”!

Be ahlâksızlar, bugün üniversitenin kapısından içeri almamaya gücünüz yetiyor da, yarın o öğrenci doktor olduğunda, gelen hastalardan birisine bakmadığı için, “görevini yapmayan bir doktor” statüsünde, kendisine disiplin cezası vermekten mi aciz kalacaksın! özel hastane ise, zaten seni ilgilendirmez. Ama devlet hastanesinde çalışırken; maaşı alıp, ardından da, gelen hastalar arasında erkeklere bakmama uygulamasına kim geçerse, basarsın disiplin cezasını, olur biter.. Tabii o cezaların sonunda da, memuriyetten ihraç var! Bugün başörtülüleri sorgusuz-sualsiz atıyorsunuz ya.. O zaman, sorgusuz-sualsiz değil, kanuna uygun şekilde, vazifesini yapmadığı için atarsanız..Kimse de itiraz edemez!

Bugün kız öğrencileri; hiçbir kusurları olmadan, “potansiyel suçlu” gibi görüp, üniversite kapılarından geri çevirmeye gücünüz var da, disiplin suçu işleyenlere mi gücünüz yetmeyecek?

Kuş kadar akılları kalmamış, vicdansız despotlarda itiraz biter mi: “Ama, başörtü yasağı kalkarsa, başı açık kızları tehdit edip başlarını örttürürler!” Be insafsızlar!.. Bugün sokaklarda, başı açma veya örtme serbest. Kimse kalkıp da başı açıkları zorla örttürüyor mu ki, üniversitede de serbestlik olunca böyle bir zorbalık olsun? Kaldı ki; bugün üniversite kapısından içeri, hiç almamaya gücün yeten o tertemiz öğrencilerden bir-iki tanesi böyle bir densizlik yaptığında, onu tutup polise vermeye mi gücün yetmeyecek?

Biz ne dersek diyelim.. Kurt, yukarıda durduğu halde, aşağıdaki kuzuya “Suyumu bulandırıyorsun” diyor! Başka izahı yok bu tartışmaların! Onun için de, tezgâhlar kuruyorlar, kurmaya devam edecekler! Yalan haber üretecekler.. İftira edecekler..Kezzap atanları yakalayıp hesap sormak varken, “başörtüyü yasaklayalım” diyecekler! Başörtülü doktor, laikçi babası tarafından, Kartal’da yol ortasında, pompalı tüfekle öldürüldüğünde, sanki biz “Başı açıklık yasaklansın. Bakın laikçiler, ne cinayetler işliyor” demişiz gibi!

Ali Karahasanoğlu


 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Bunlar provokasyon mu?

Ak Merkez'de mağaza önünde namaz kılan karı-koca görüntüsü nelere yol açtı, farkında mısınız? Belki de birilerinin iddia ettiği gibi 'Suudlu bir aile' koca çarşıda mescit olmadığı için çareyi koridorda namaz kılmakta bulmuştur.

Hepimiz öylesine pimpirik hale geldik ki, hemen 'provokasyon' ihtimali üzerinde durduk. Ak Merkez'den bir tanıdığım arayıp “Mağazanın önüne gittim, kıbleyi yanlış hesap etmişler” bilgisini verdi. Provokasyon ihtimalini büyüten bir bilgi bu...

Eskiden olsaydı, bu arada birkaç cinayet işlenmiş, bir-iki skandal patlamış olurdu. Çeteler sokaklarda ellerini kollarını sallayarak dolaşamıyor şu günlerde, herhalde bunun etkisi de var; sonuçta provokasyon ihtimali sınırlı oluyor. Mersin/Tarsus'ta okul kıyafetleriyle dolaşan iki küçük kıza, mini etekli oldukları için asit atıldığı iddiası zavallı bir girişim.

Emre Aköz 'deli saçması' diyordu bir başka iddia için: Ev bakmaya giden çift, “Bizde kadını başı örtülü olmayan aileye ev kiralanmaz” diyerek kapıdan döndürülmüş. “Çüş” denilecek bir durum, Sabah yazarı, bu tür iddiaları inanarak yayanlara 'dnglk' demiş zaten.:O

Nostaljik takıldığımdan değil, ancak geçmişte çok daha ustaca provokasyonlar yapıldığını hatırlatmak görevlerim arasına giriyor. Bir Fadime Şahin bulup çıkaramıyorlar bugün. Sosyetik eşi Emire'nin şifa niyetine kirli çoraplarını kaynatıp içtiği Ali Kalkancı türü bir şeyh de yok ortalarda. Ellerindeki sopaları ritmik seslerle yere vuran, her biri tornadan çıkma uzun-boylu derviş kıyafetli kişiler de öyle. :O

Sahi şimdilerde Show-TV'nin haberlerini sunan Ali Kırca, o eski 'güzel' günlerin hatırına Fadime Şahin'i bulup yeniden ekrana çıkarsa ya! Ya da, Kur'an okumasını bilmediği halde 'şeyh' diye tanıtılan Ali Kalkancı nerede, ne iş yapıyor, 32. Gün'ün müzmin izleyicileri merak etmiyorlar mı? Ak Merkez'de namaz kılan karı-koca, ısırgan otuyla bacakları dağlanan küçük kız görüntüleri kesmiyor çünkü... Ülkede Meclis başörtüsü yasağını kaldırıyor ve bu iki olayla insanların “Türkiye'de irtica tehlikesi var” diye düşünmeleri bekleniyor.

Kesmiyor efendim, hiç kesmiyor...Sisi, ya da nâm-ı diger Seyhan Soylu'yu da mı bulup yeniden hizmete koşamıyorlar? :OSeçimle işbaşına gelmiş iktidarı düşürmek için vatan hizmetine koşan Sisi, o olmuyorsa aynı hislerle dolu bir yenisi devreye sokulabilir oysa. Kaldı ki, Sisi, Nuriye Akman'a verdiği röportajda, “Devletim yine görev versin, seve seve yaparım” demiş biri. Hizmete her an hazır bir vatan evlâdı yani.

Nuriye Akman Zaman'daki pazar konuşmalarına konuk ettiği Sisi için, “1990'lı yıllar boyunca 'Travestiler Kraliçesi' olarak anıldı” bilgisini sunuyor. Travestiler Kraliçesi'nden irticaya karşı haçlı seferi açan bir kahraman çıkarmak bize mahsus bir başarı işte. Röportajda, Sisi, “28 Şubat'ın gizli kahramanıyım” diyordu. Yalnız biz röportaj okurları değil, röportajı yapan Nuriye Akman da hayret ve dehşet içinde kalmıştı işittikleri karşısında.

Sisi'nin açıkladığına göre, Jandarma İstihbarat Teşkilatı o zamanlar 'Strateji' diye bir dergi çıkarırmış. “Jandarma İstihbarat Teşkilâtı'nın yayınlarında genel koordinatörlük yaptım” diyen Sisi, o dönemin ekran simalarını bulup cepheye sürenin kendisi olduğunu da fâş ediyor...

Ne dediğini öğrenmek istersiniz herhalde. Okuyalım: “Ali Kalkancı tarikatı için tesettüre girdim. Adı Strateji, JİTEM kaynaklı bir dergi bu. O yüzden de istihbaratçılarla, emniyetçiler vardı içinde. Askeriyeden emekli olan insanlar vardı. Böyle bir çalışma içine girdik ki o tarihte Refah Partisi'nin oyu yüzde 38'di. Ali Kalkancı ve Emire Kalkancı olayını yakaladık. Aczimendi liderinin yakalanmasını, Fadime Şahin ile Emire Kalkancı'nın ekrana çıkarılmasını sağladık. Tarikat içerisinde yaşanan çarpık ilişkileri deşifre etmek, dini insanları sömürme aracı olarak kullananların maskelerini düşürmek için böyle bir şey hazırladık.”

Her akşam haberleri sunmak için karşımıza gelenlerin büyük gazetecilik becerisi diye yutturdukları görüntüler Sisi ve arkadaşlarının prodüksiyonuymuş, sizin anlayacağınız. Bu hizmetinin karşılığı olarak devlet töreniyle gömülmeyi bekliyor Sisi. Belki de mesai arkadaşları böyle bir söz de vermişlerdir kendisine…

Kimse “Nereden bulacağız?” mazereti arkasına saklanmasın. Nuriye Akman'ın “Emire ve Fadime neredeler?” sorusuna verdiği cevaptan Sisi'nin eski dostlarını yakın takipte tuttuğu anlaşılıyor. “Emire'nin Kadıköy civarında bir pastanesi var. Fadime Akdeniz bölgesinde bir yerde yaşıyor. Ali Kalkancı ise cezaevinden çıktıktan sonra yine aranmaya başlandı.”:O
Provokasyon dediğin Sisi'ninki gibi olur.

Taha Kıvanç

 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Mersin'in Tarsus ilçesinde şırıngayla yakıcı madde atarak vatandaşlara zarar verdiğini itiraf eden D.K. tutuklandı.

OĞLUM NAMAZINDA NİYAZINDA BİRİSİ DEĞİL

Mersin'in Tarsus ilçesinde şırınga ile bayanlara sülfürik asit attığı için yakalanan zanlı D.K.'nın babası Ahmet K., oğlunun namazında niyazında olan biri olmadığını söyledi.

Yeşilyurt Mahallesi'nde oturan emekli Ahmet K., oğlunun böyle bir yaptığına inanmadığını kaydetti.

Ahmet K., "Eğer suçu varsa, bu memlekete hukuk var cezasını çeker." dedi. Kendisinin 2 evlilik yaptığını anlatan Ahmet K., D.K.'nin ilk evliliğinden olduğunu belirterek, "2 yıl önce evlenerek yanımdan ayrıldı. Mithatpaşa Mahallesi'nde oturan ilk eşimin oturduğu evin altında ikamet ediyordu." dedi.

Ahmet K., oğlunun namaz kılıp kılmadığı sorusuna ise "Oğlum namazında niyazında birisi değil" cevabını verdi.

Mersin'in Tarsus ilçesinde, ikisi öğrenci 7 kişiye yakıcı madde attığı iddiasıyla gözaltına alınan zanlının tutuklandığı bildirildi.

Edinilen bilgiye göre, Atatürk Caddesi Yarenlik Alanı'nda bir tekstil atölyesinde çalışan İ.G.(17) ve E.Ş.'nin (17) üzerine şırıngayla yakıcı madde attığı iddiasıyla gözaltına alınan D.K'nin (28), emniyet müdürlüğündeki sorgulaması tamamlandı.

Zanlı D.K'nin, sorgulamasında, ikisi öğrenci, biri hemşire ve ikisi kamu kurumunda çalışan 5 kişinin daha üzerine yakıcı madde attığını itiraf ettiği bildirildi.

Daha sonra sevk edildiği adliyede Cumhuriyet Savcılığı tarafından ifadesi alınan D.K., nöbetçi mahkemece ''yanıcı ve yakıcı maddeyle yaralama'' suçundan tutuklandı.

samanyoluhaber
 
Üst