Enfal Suresi 24 ve 25: 'Ma Yühyiküm' Türkiye'nin İhtiyacıdır

ŞAKİROĞLU

Asistan
Katılım
16 Nis 2013
Mesajlar
376
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
73
Konum
İSTANBUL
Web sitesi
www.hikayeler.net
Enfal Suresi'nin 1 ve 2'nci ayetlerinde, 'mümin' olmanın tanımı yapılmış, Allah'tan gelen ayetlerin Hz. Muhammed'in dilinden duyurulunca, onların üzerindeki etkisi belirtilmişti.

Enfal Suresi'nin 24'ncü ayetinde şu uyarı yapılıyor: ''Ey iman etmiş ve mümin olmuş kişiler!.. Resül, sizi ihya edecek konulara çağırdığında çağrıya karşılık verin''.

Ayetin Türkçeye çevrilmiş şekli bu.

İhya edilmeye çağrı yapan bu ayet, Hz. Muhammed'e tabi olmuş toplumun sönük olduğunun, pasif olduğunun işaretini verir. Canlanması, kendine gelmesi istenmektedir. Mekkeli müşriklerle yapılan savaşlar, insanlarda bitkinlik, belki yılgınlık oluşturmuştur.

Soru: Allah'ın ve Resülünün istediği ihya edici haller, o zamanın Medine toplumunda mutlak anlamda benimsenmiş mi?

Cevap: Mutlak anlamda benimsenmiş olsaydı, 20'nci ayetteki ''Atıu Allahe ve resülehü ve la tevellev anhü'' uyarısı gelmezdi. Demek ki, Hz. Muhammed'in tavsiyelerini benimsemeyen belki de ona itiraz edenler vardı. ''La tevellev anhü' لاتَوَلَّوْاعَنْهُ emir kelimesi, Hz. Muhammed'in oluşturma aşamasındaki devlette, yapılan tavsiyeleri ve emirleri benimsememiş kimseler olduğuna işaret ediyor. 24'ncü ayetteki ''ve ı'lemü... ennehü ileyhi tühşerun'' uyarısı ise, emir ve tavsiyeleri benimsememiş olanları Hz. Muhammed'in buyruğuna uymaya zorluyordu. Yani, hık mık etmeyin; huzura alınırsınız; benimsememenin karşılığını görürsünüz.

Bu ayette hedef belirleyici ''Lima yühyiküm'' لِما يُحْييكُمْ kelimesidir.

''Lima yühyiküm'' çağrısı yapıldığında, ihya edici şeylerin ya da tavsiyelerin neler olduğu, nasıl yapıldığı belirtilmemiş. Toplum içinde bazı sosyal uygulamalar görülüyorsa da bu uygulamanın, üçüncü ayetteki, ''yükımü's-salate ve mimma razekna hüm yünfikuun'' tanımı ile sınırlı kalıyor.

'İhya' اِحْياءً fiil masdarı, ölmekte olan bir canlıyı hayata döndürme hareketini yaptırır. İhtiyacı ne ise canlıya o verilir ya da uygulanır. İhya fiili sosyal anlamda kullanıldığında, fıtratın gereğini yapamayacak duruma gelen insanlara hareket imkanı kazandırır.

Pörsümeye başlayan bitkinin ihtiyacı sudur.

Niza, çekişme, atışma ile pörsümeye başlayan toplumu ihya edecek şey ise, kurallar manzumesidir. Yani İslam'dır.

''Ve ennehü ileyhi tühşerun'' ifadesi ile insanların uyarılmasının sebebi, kuralsızlığın fitne alanına yol açacağıdır. ''Vetteku fitneten'' وَاتَّقوا فِتْنَةً sert emri verilmiş. Fitne alanı açıldığında, zararın ve acının masumlara kadar ulaşacağı belirtilmiş. Kuralları benimsemeyerek fitne alanınının açılmasına sebep olacak bu tip kişiler, 25'nci ayette ''Ellezine zalemu'' اَلَّذينَ ظَلَموا vasfıyla anılıyorlar. Yani, zulüm etmiş kimseler. Yani, İslamsız insanlar.

Zulmün olduğu ve genişlediği ülkede o ülke bitişe sürüklenir. Fikir insanları, bunu fark edip ortaya çıkarlarsa ülkenin bitişini önleyecek çareyi bulurlar ve iktidardakilere sunarlar.

Türkiye'de Müslümanlar, 'zulüm' ve 'zalim' sözcüğünü çok kullanıyorlar. Genellikle iktidara gelmiş kişilerin kötü uygulamaları zulüm olarak anılıyor. Lakin zulümden bahsedenler oluşan zulmün nedeninin 'kuralsızlık' olduğunu bilmiyorlar.

Osmanlı'nın 'tedenni' ettiği safhada, 'terakki' yolunu gösteren fikir adamları ortaya çıkmışlar. Tedenni, saltanatı kaybetmek istemeyen Osmanlı yönetiminin yanlış politikasıydı. Bizzat kendileri kuralsızdı. Yanlış politika zulme kapı açıyordu. Tedenni; bitmişlik, tükenmişlik demekti. Öyleyse, tedenninin önlenmesi Osmanlı yönetiminde oluşturulacak kurallar ile mümkün olacaktı. Fikir insanları arasındaki Mehmet Akif Ersoy'un yakınmalarına karşılık Said Nursi, ''İHYA-YI DİN İLE OLUR BU MİLLETİN İHYASI'' görüşünü ortaya attı. Bu görüş, Enfal Suresi'nin 24'ncü ayetindeki ''Lima yühyiküm'' kelimesinin tefsiridir. Osmanlı yönetimi, ihya edecek şeyin 'din' olduğunu anladıysa da, 'din' teriminin ne olduğunu anlamadı. Savaşlardan kurtulamadı; kural oluşturmayı beceremedi. Osmanlı'da ihya yerine inkıraz oluştu.

Günümüz Türkiye'sinde, zorlu günler yaşanıyor. Terör olayları bitmiyor. Ekonomik sorunlar, ülke insanlarını gelecek endişesine sokuyor. İktidardakilerin saltanatı kaybetme korkusu buna eklenince, Türkiye 'tedenni' girdabında bocalamaya başlıyor.

Fikir insanları, ülkenin çöküşe doğru gittiğini dile getiriyorlar ve iktidardakileri uyarıyorlar. Çöküşü önleyecek fikir sunanlar da var. Anlaşılıyor ki, ayet ile Medine toplumuna iletilen 'ma ihyaküm' ما يُحْييكُمْ kelimesinin burada tecelli etmesi gerekiyor. İktidar mensupları, sunulan fikirleri benimser gibi görünüyorsa da iktidarın başındaki zat, belirli ağalara zarar verir diye kural oluşturulmasına yanaşmıyor.

Hz. Muhammed, Medine'de kurulan devletin yöneticisi konumunda idiyse... o toplumu ihya edeceği belirtilen kurallar oluşturulmuş ise... ülkenin Müslüman yöneticileri, ülkeyi ihya edici kuralları oluşturmak zorundadır. Tabi, niyetleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni çöktürmek değilse.

Günümüzdeki ihya edici kurallar, Hz. Muhammed'in toplumu için belirlenmiş kurallardan hem farklı hem geniş olabilir.

İbrahim Faik Bayav
(12.09.2023 09:30)
 
Üst