inkişaf_
Doçent
- Katılım
- 3 Eyl 2006
- Mesajlar
- 1,124
- Tepkime puanı
- 3
- Puanları
- 0
Erdoğan Meclise Bağımsız Girer Ve Hükümeti Kurarsa Ne Yaparsınız?
Yargıtay eski Başsavcısı SabihKanadoğlu, her zamanki ciddi suratı ile, Fatih Altaylı’ya önümüzdeki günlerde olabilecek gelişmeleri değerlendiriyor. Soru şu: “Diyelim ki Anayasa Mahkemesi kapatma yönünde davayı bitirdi. Tayyip Erdoğan’ın milletvekilliği düştü. Hemen ardından, TBMM ara seçim kararı aldı ve Tayyip Erdoğan bağımsız olarak aday oldu ve seçildi. Milletvekili olunca da, hükümeti kurma görevi, bağımsız milletvekili olarak TayyipErdoğan’a verildi. TayyipErdoğan da, AKPartili milletvekillerinden oluşan BakanlarKurulu ile hükümeti kurdu ve yoluna devam etti. Ne yapacaksınız? Bunu hukuken nasıl önleyeceksiniz?”
Sabih Kanadoğlu’nun suratı, her zaman olduğundan daha da derin bir ciddiyete büründü ve bu ihtimale bulabildiği cevap “etik olmaz” şeklinde oldu! Ondan sonra da döktürmeye başladı, “Demokrasilerde etik davranış da çok önemlidir..” falan filan.
Be mübarek; kapatma davası ile ilgili sorulan soruların tümüne, laiklik merkezli cevaplar veriyorsun da, A’dan Z’ye etik dışı uygulamalarla yapacağınız tüm zorbalıkların hiçbir fayda vermeyeceği ve sonunda yine Tayyip Erdoğan’ın halk tarafından Başbakanlık koltuğuna oturtulabilineceği ihtimaline niçin, “demokrasi” ilkesi ile cevaplıyorsun? Hele de, “etik davranma gerektiği” ilkesi ile?..
“Kapatma kararı verilir mi, verilmez mi” tartışmasında da, konuya demokrasi açısından yaklaşsana. Demokrasi ve etik davranma ilkelerini, “kapatma davası prosedürü yürürken, neler olması gerektiği” ihtimallerinde de uygulasana.. Söylesene, “Tamam, kapatma davası diye bir dava hakkı olsa da, % 47 oy alan bir partiye, 20 sene önce genel başkanının, sarfettiği cümleler sebebi ile kapatma davası açılabilir mi?” Dikkat buyrun, yalın olarak “% 47 oy alan bir partiye kapatma davası açılır mı?” diye sormuyorum.
Sorum; “20 sene evvelki, daha parti kurulmadan önceki konuşmalar sebebi ile bu kadar gayri ciddi bir sebeple, bir iktidar partisi hakkında kapatma davası açılabilir mi?”
Buyur söyle bakalım, Kanadoğlu beyim?..
Söyle bakalım, “Demokrasideki etik davranma ilkesi ile ne kadar bağdaşıyor” bu kapatma gerekçesi!..
Tayyip Erdoğan; o sözleri kullandığında, Refah Partisi üyesi. Refah Partisi’ni de, kapattınız zaten.. Sonra Fazilet Partisi üyesi oldu, onu da kapattınız. İyi güzel de, o konuşma kapatma sebebi ise, RP’de, FP’de niye iddianameye yazmadınız? Dahası, RP üyesi iken yapılan konuşma sebebi ile AKParti için kapatma davası açılması ne kadar etki bir davranış?
AKParti kurulmadan önce yapılan konuşmalar sebebi ile AKParti’nin kapatılmasının istenmesi ne derece doğru bir davranış?
Tüm bunlara Başsavcımızın vereceği cevabı biliyorum: “Bu bir iddianamedir. Yanlışlar varsa, mahkeme bunları değerlendirecektir.” öyle ise, ben de size şöyle söylesem, ne cevap vereceksiniz: “Bu bir kapatma davasıdır. Mahkeme davayı kabul etse bile, millet bunu değerlendirecektir. Seçimlerde tekrar TayyipErdoğan’ı bağımsız olarak milletvekili yapınca, Başbakanlık yolu da tekrar açılacaktır.”
Vereceğiniz cevap, “etik olmaz”dan başka bir şey değil! İyi de, etik-metik hikâyelerini boşverin siz; Anayasa’dan, kanundan bir gerekçe getirin!.. Varsa tabii ki! üstelik, bu kararı verecek olan da; şu şahıs, bu şahıs değil ki! Sizin çok kutsadığınız Anayasa Mahkemesi bile, onun adına karar veriyor!
Kim o? Millet! Anayasa Mahkemesi dahil, tüm yargı organları, kararlarının başına “Türk milleti adına” demiyor mu?
İşte o “Türk milleti” kararını verecek! Niye karşı çıkıyorsunuz? Milletin kararına mı “etik olmaz” diyorsunuz siz? Hani Atatürk yola çıkarken, “milli irade” demişti? Hani Amasya Tamimi’nde laf aralarında bile “milli irade” imaları vardı.. Sivas Kongresi’nde, Erzurum Kongresi’nde hep hedef “milli irade”yi amil kılmak olarak gösteriliyordu?
Ne oldu?
Şimdi tekrar saltanata mı döndük, çaktırmadan! Bir avuç etkin isim mi belirleyecek, Türk milletinin geleceğini?.. İşine gelince parti kapatacak, milletvekilliğini düşürecek, millet tekrar seçince, yine saltanat meraklısı bir avuç etkin isimlerin öncülüğünde “etik olmaz” yaygarası ile milletin isteği yerine getirilmeyecek! Hani sizin “cumhuriyet”iniz? Hani sizin “hukuk devleti”niz? Hani sizin “saltanat karşıtlığı”nız? Hepsini yalayıp yuttunuz mu?
Ali kARAHASANOĞLU
Yargıtay eski Başsavcısı SabihKanadoğlu, her zamanki ciddi suratı ile, Fatih Altaylı’ya önümüzdeki günlerde olabilecek gelişmeleri değerlendiriyor. Soru şu: “Diyelim ki Anayasa Mahkemesi kapatma yönünde davayı bitirdi. Tayyip Erdoğan’ın milletvekilliği düştü. Hemen ardından, TBMM ara seçim kararı aldı ve Tayyip Erdoğan bağımsız olarak aday oldu ve seçildi. Milletvekili olunca da, hükümeti kurma görevi, bağımsız milletvekili olarak TayyipErdoğan’a verildi. TayyipErdoğan da, AKPartili milletvekillerinden oluşan BakanlarKurulu ile hükümeti kurdu ve yoluna devam etti. Ne yapacaksınız? Bunu hukuken nasıl önleyeceksiniz?”
Sabih Kanadoğlu’nun suratı, her zaman olduğundan daha da derin bir ciddiyete büründü ve bu ihtimale bulabildiği cevap “etik olmaz” şeklinde oldu! Ondan sonra da döktürmeye başladı, “Demokrasilerde etik davranış da çok önemlidir..” falan filan.
Be mübarek; kapatma davası ile ilgili sorulan soruların tümüne, laiklik merkezli cevaplar veriyorsun da, A’dan Z’ye etik dışı uygulamalarla yapacağınız tüm zorbalıkların hiçbir fayda vermeyeceği ve sonunda yine Tayyip Erdoğan’ın halk tarafından Başbakanlık koltuğuna oturtulabilineceği ihtimaline niçin, “demokrasi” ilkesi ile cevaplıyorsun? Hele de, “etik davranma gerektiği” ilkesi ile?..
“Kapatma kararı verilir mi, verilmez mi” tartışmasında da, konuya demokrasi açısından yaklaşsana. Demokrasi ve etik davranma ilkelerini, “kapatma davası prosedürü yürürken, neler olması gerektiği” ihtimallerinde de uygulasana.. Söylesene, “Tamam, kapatma davası diye bir dava hakkı olsa da, % 47 oy alan bir partiye, 20 sene önce genel başkanının, sarfettiği cümleler sebebi ile kapatma davası açılabilir mi?” Dikkat buyrun, yalın olarak “% 47 oy alan bir partiye kapatma davası açılır mı?” diye sormuyorum.
Sorum; “20 sene evvelki, daha parti kurulmadan önceki konuşmalar sebebi ile bu kadar gayri ciddi bir sebeple, bir iktidar partisi hakkında kapatma davası açılabilir mi?”
Buyur söyle bakalım, Kanadoğlu beyim?..
Söyle bakalım, “Demokrasideki etik davranma ilkesi ile ne kadar bağdaşıyor” bu kapatma gerekçesi!..
Tayyip Erdoğan; o sözleri kullandığında, Refah Partisi üyesi. Refah Partisi’ni de, kapattınız zaten.. Sonra Fazilet Partisi üyesi oldu, onu da kapattınız. İyi güzel de, o konuşma kapatma sebebi ise, RP’de, FP’de niye iddianameye yazmadınız? Dahası, RP üyesi iken yapılan konuşma sebebi ile AKParti için kapatma davası açılması ne kadar etki bir davranış?
AKParti kurulmadan önce yapılan konuşmalar sebebi ile AKParti’nin kapatılmasının istenmesi ne derece doğru bir davranış?
Tüm bunlara Başsavcımızın vereceği cevabı biliyorum: “Bu bir iddianamedir. Yanlışlar varsa, mahkeme bunları değerlendirecektir.” öyle ise, ben de size şöyle söylesem, ne cevap vereceksiniz: “Bu bir kapatma davasıdır. Mahkeme davayı kabul etse bile, millet bunu değerlendirecektir. Seçimlerde tekrar TayyipErdoğan’ı bağımsız olarak milletvekili yapınca, Başbakanlık yolu da tekrar açılacaktır.”
Vereceğiniz cevap, “etik olmaz”dan başka bir şey değil! İyi de, etik-metik hikâyelerini boşverin siz; Anayasa’dan, kanundan bir gerekçe getirin!.. Varsa tabii ki! üstelik, bu kararı verecek olan da; şu şahıs, bu şahıs değil ki! Sizin çok kutsadığınız Anayasa Mahkemesi bile, onun adına karar veriyor!
Kim o? Millet! Anayasa Mahkemesi dahil, tüm yargı organları, kararlarının başına “Türk milleti adına” demiyor mu?
İşte o “Türk milleti” kararını verecek! Niye karşı çıkıyorsunuz? Milletin kararına mı “etik olmaz” diyorsunuz siz? Hani Atatürk yola çıkarken, “milli irade” demişti? Hani Amasya Tamimi’nde laf aralarında bile “milli irade” imaları vardı.. Sivas Kongresi’nde, Erzurum Kongresi’nde hep hedef “milli irade”yi amil kılmak olarak gösteriliyordu?
Ne oldu?
Şimdi tekrar saltanata mı döndük, çaktırmadan! Bir avuç etkin isim mi belirleyecek, Türk milletinin geleceğini?.. İşine gelince parti kapatacak, milletvekilliğini düşürecek, millet tekrar seçince, yine saltanat meraklısı bir avuç etkin isimlerin öncülüğünde “etik olmaz” yaygarası ile milletin isteği yerine getirilmeyecek! Hani sizin “cumhuriyet”iniz? Hani sizin “hukuk devleti”niz? Hani sizin “saltanat karşıtlığı”nız? Hepsini yalayıp yuttunuz mu?
Ali kARAHASANOĞLU
