HADİSÇİ VE USULCÜLERİN HADİSLERE YÖNELİK DEĞERLENDİRMELERİNE İLİŞKİn

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
HADİSÇİLER VE USULCÜLERİN HADİSLERE YÖNELİK DEĞERLENDİRMELERİNE İLİŞKİN GÖZDEN KAÇAN BİR HUSUS


Soru: Hadisler, rivayet açısından hem fıkıh usulü hem de ulumu'l-hadis (hadis usulü) kitaplarında ele alınmaktadır. Bu iki ilim dalının meseleye yaklaşımlarındaki benzerlik ve farklılık nedir?


Cevap: Ulûmu'l-hadîsin (modern deyimiyle hadis usulü ilmi) gayesi bir hadisin Hz. Peygamber'e nispetinin sahih olup olmadığını tespittir.
Fıkıh usulünün sünnet bahislerindeki temel amaç ise bir hadisin amel için makbul bir huccet olup olmadığını tespittir.


Bu ikisinin verilerinin kesiştiği durumda çift yönlü hüküm verilebilir. Mesela bir hadis, hadis usulü kriterlerine göre sahih ve usulcülerin kriterlerine göre hüccet ise hadisin sahih ve ma'mulun bih olduğu söylenir. Bir hadis, hadis usulü kriterlerine göre zayıf ve usulcülerin kriterlerine göre amele elverişsiz ise hadisin gayr-i sahih / gayr-i ma'mulün bih olduğu söylenebilir.


Bununla birlikte bazen iki ilim dalının verileri arasında bir zıtlık veya farklılık da olabilir. Burada iki farklı durum söz konusudur:


a) Hadis usulü kriterlerine göre sahih olan bir rivayetin, fukaha tarafından hüccet görülmemesi, amele esas alınmaması.


İmam Mâlik'in Muvatta'da rivayet ettiği kimi hadisleri amele esas kabul etmemesi buna örnek verilebilir.


Yine, İmam Muhammed'in Muvatta rivayetinde bir hadisi rivayet ettikten sonra "biz bu hadisi esas almıyoruz [ve lâ ne'huzu bihî] dediği hadisler de bu şekilde değerlendirilebilir.


Bu ifade, o hadislerin mutlak olarak zayıf veya uydurma olduğu anlamına gelmez ama o hadisle amel edilmesine engel olan bir durumun var olduğunu gösterir. Bu engel, söz konusu hadisin mensuh olma ihtimali, hadisin zahirinin Kur'an'ın açık hükmüne aykırı olması vb. sebepler olabilir. Hadisin zayıf olmama ihtimali yine de söz konusu olduğundan genellikle furu fıkıh kitaplarında amel edilmeyen rivayetler "şayet bu hadis sahih ise şu manaya hamledilir" denilerek tevil edilir. Böylece bir yandan rivayetin olası sıhhat durumu kabul edilmiş, diğer taraftan niçin amele esas alınmadığı beyan edilmiş olur.


b) Hadis usulü kriterlerine göre zayıf olan bir rivayetin, fukaha tarafından hüccet görülmesi, amele esas alınması.


Özellikle Hanefî furu fıkıh kitaplarında bu tür hadislere sıkça rastlanır. Hadis âlimleri tarafından zayıf / muallel görülen bu rivayetler, Hanefîlerin, diğer delillerle eşgüdüm içinde yaptıkları kontrollerden geçtiği için amele esas kabul edilmiştir. Burada aslında ameli gerektiren şey bu zayıf rivayet değil, diğer delillerden çıkan sonuçtur. Bu rivayet ise söz konusu sonucu desteklediği için bir tür "yardımcı delil" mesabesinde zikredilmiştir. Delilin zayıflığı, sonucun zayıflığını gerektirmez. Zira o sonucu destekleyen başka hususlar da bulunmaktadır. Vallahu a'lem.


(Soner Duman / 08.Ağustos.2017)
 
Üst