saf deha
Profesör
Kâinat üzerinde bilir efendisi, Âlemlere rahmet, Allah sevgilisi Kutlu olsun doğum günün evveli Ne kadar sevinsek az, anlasak biraz… Kâinat titredi nasıl bayram etti, Melekler doğduğun eve sur, kanattı Yayıldı furkanın, her yere rahmetin, Her gölgen güzellik cemalin yakamoz! Altıncı yaşına geldiğinde yetim Ana, baba deden anılarda resim, Ebu Talip şefkati, unutturdu özlem Allah melekleriyle korundun tarifsiz… Emin bilinirdin, Mekke güvenirdi Hacer-ül Evsed’i koymaya atandın Kâbe imarına ellerin dokundun Kimseyi üzmezdin benleri yaptın biz... Rahip gördüğünde peygamberlik mührü Övgüyle söz etti gönlünde huzuru Şam’a gitme dedi ederse zuhuru Ederler anında on birinde infaz Busra’dan döndüler kervanla Mekke’ye Yakıcı güneşte döndü çöl tekkeye Melekler büründü buluttan takkeye Dünya emrinde her adımına nafiz Yirmi beş yaşında evlenmişti yetim Hatice anamız şefkatine teslim Saadetti baki fotoğrafta resim Ümmetine örnek yeşerendi filiz Mekke’de çılgınlık azgınlık manzara Huzur vermiyordu her görüntü tasa Kırkına gelince girdin inzivaya Cebel-i Nur'du yar, dinlerdi sessiz! Nur dağında “Oku! ” diyordu alaz Korkuyla “Bilmem ki…” dedin Cebrail’e Tekrar soruyordu nur parlayan dille Betin benzin solmuş döndün sarı güle… Peygamberlik o gün sunuldu müjdesi Teselli ve iman etti ki zevcesi Bekir Zeyd ve Ali ilkti şeceresi Öğrendin öğrettin kılındı ilk namaz İslam’ın yaşanan Mekkeli yılları İşkence bilirdi müşrik akılları Hatice anamız teselli dalları Kâfir azgın olsa da, sabırdı niyaz... Ömer’in biatiyle erişince kırklar, Yürüdüler Kâbe’ye tek yürek ayaklar, Sokakta ilahi cengâver ataklar, Tekbirler ummana yükselmişti eşsiz Amcan Ebu Talip kâfirin yanında Sevse de resulü gelenek kanında Din değiştirmek zor vazgeçmek şanından Ne kadar üzüldün yok derken şüphesiz Birinci akabe ikinci akabe Biat etti Ensar, birlikte Medine Bir kerecik ne ah çektiler nede naz Muhacir oldular hicretle sahabe Hüzünlüydü gece, Ali yatağında Yasin okuyarak evinden çıktılar Kimse göremedi, hicrete aktılar Rabbim müşriklere sanki çekmişti bez Ebu Bekir Sıddık içtenlikte şahane Her şeyini feda ederdi bir ona, Paylaşmaya hazır arardı bahane, Sevr mağarasında tek teselli tek yüz… Ensar her şeyini verdi muhacire, Tanımak değildi derdi tek kaide, “Ver…” derken akardı infak maideye! Resulün ağzından dinlenirken vaaz Uhud’ta teninden yaralar almıştın Taif’te Zeyd’le taş selinde kalmıştın Kâbe’de namazdan ağıtla gelmiştin Yinede kâfire etmedin tek bir buğz… Uhud savaşından sonra her yıl gelir, Mübarek dilinle yaşananı bilir, “Uhud bizi sever bizde Uhud’u” der Şehitlere ağlar, ağıtla titrerdi arz… Mekke alınırken kâfirde korkular İhtişamlı ordu herkesi sorgular Hüzünlüydün o gün maziden öyküler Her taşı havası Kâbe’de kordan iz… Toprağa karışmış amcası, Hatice Cennet-i Mualla özlemdi netice Billal-i Habeş’i okuyorken ezan Şükürler dilinde kıldırırken namaz… Mekke’de kalmadın Medine’ydi şehrin Doğduğun yer değil verdiğin yer mihrin Ölünceye kadar zafer gördü mührün Asr-ı saadet’tir Müslüman’a eskiz… Elleri ağzında sessizce gülerdi Gerektiği kadar sözleri alırdı Öğlen namazından sonra az dalardı Cemaline baksa aşka düşerdi göz Sahaben konuşsa dikkatle dinlerdin Dünyalıksa sözler doğruyu söylerdin Güzel dillenirse keyifle izlerdin Hareketin sünnet hadislerindi söz… Ne uzun ne kısa hoş sakalın vardı Gözlerine bakan kâinata yardı Dünya emanet der ömür kadar kordu Sümbüllerde kokar güldeydi izleri… At deve yarışı izler, yarışırdı Sıradan bir insan gibi dolaşırdı Ne makam padişah nede atışırdı Sevgiyle doluydu yüreği, paslanmaz… Cebinde taşırdı koku ayna tarak Elbisesi temiz, kir teninden uzak Her işi elinde istemezdi uşak Misafire hizmeti, ederdi cevaz… Kötü söz bilmezdi dilinde iltifat Ne kinci ne kızgın sunardı şefkat Hiç israf etmezdi bilirdi emanet Ne varsa verirdi muhtaçlara deniz… Torunlar üstünde bir gün secdede Kalmıştı uzunca hareketsiz öyle Çocuklar inince ciddiyet içinde Secdeden doğrulup başlardı namaza… Yirmi yıllık İslam düşmanı İkrime, Hamza’yı öldürten Süfyan’ın nedime Günahlara tövbe eden bizimledir Diyerek affettin değişmeyen tarzla… Her sözde emindin yalanı bilmezdin Doğruyu tavsiye ederdin yılmazdın Çirkini sevmezdin ağzına almazdın Sukut altın derdin, çok dinle ki kal temiz Cebel-i Nur indi, tefekkür kalesi Kâbe’yi seyrettin derince halesi Eğimler kıvrımlar yürürken hanesi Tıkanmadan nefes yürümekteydin tez… Günahkâr nefsimiz zorlanmakta her an Tırmanırken nefes nefese solar can Koklarken kayası mis kokun yaygın Hala izlerin var, kalabildim ne az… Her şey ana yenik derdin bir emanet Yiyin için israf etmeyin cemaat Müslüman kardeşin, onda bul sefahat Ensar gibi paylaş yığmayın çaput, bez… Savaşta kim aman dilerse öldürme Dinsiz bile olsa canını verdirme Nerede olursan gıybet ettirme İntihar edipte ateşte olma köz… Çöl kuraklığında her adımın cennet Şemsiyen bulutlar esen yel afiyet Sahaben yanında İslamiyet devlet Veda hutbesinde yüz binler verdi söz… Hz. Muhammed(SAV) sonsuz manevi efendim, Sünnetin yaşarım her anım-son andım, Sahabe gözünde düşlerinde yandım Görmek dilerim hep, ben fakir, aciz... |
Saffet Kuramaz |
[TD="width: 100%, align: left"]
[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD="width: 100%, align: left"]
[/TD]
[/TR]
[TR]
[TD="width: 100%"] [/TD]
[/TR]
[TR]
[TD="width: 100%"][/TD]
[/TR]