lafons7275
Kıdemli Üye
Beyhakî,el-Medhal'de, Yahya b. Durays'ın şöyle dediğini nakleder: Süfyanes-Sevrî'nin yanındaydım. Bir adam geldi ve:
[FONT=Times New Roman, serif]"EbûHanîfe hakkında bir şey demeyecek misin?" dedi. Süfyan: "Nevar, ne oldu?" diye sordu. Adam:[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]"Kendisinidinledim. 'Önüme gelen bir meselede Allah'ın Kitabı'na bakıphüküm veririm. Onda cevap bulamazsam, Rasûlullah (s.a.v)'ınsünnetine müracaat ederim. Allah'ın Kitabı'nda ve Rasûlü'nünsünnetinde bir şey bulamazsam, Hz. Peygamberin ashabının sözünebakarım. Onlardan uygun gördüğümün sözünü alır,diğerlerinin sözünü bırakırım. Meseleme cevap varsa, ashabınsözünün dışına çıkmam. Ama söz, ibrahim, Şâ'bî, İbnSirîn, Ha* san, Ata ve İbnu'l-Müseyyeb'e gelince,(birçoklarını daha saydı) onlar içtihad etmişlerdir; onlar gibiben de içtihad ederim/ diyor" dedi.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Beyhakî,el-Medhal'de, İbn Mübârek'in şöyle dediğini rivayet eder: EbûHanîfe'yi şöyle derken işittim: "Hz. Peygamber(s.a.v)'den bir haber ve hüküm gelince onun, başımız gözümüzüstünde yeri vardır. Rasûlullah'ın ashabından bir haber gelincesözlerinden, kuvvetli bulduğumuzu seçeriz. Tâbiîn'den bir haberve hüküm gelince onu iyice tetkik ederiz, sonuçta alırız veyaterk ederiz."[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Sübkî,Nuaym b. Hammâd yoluyla, Ebû İsmet'in şu sözünü nakletmiştir:Ebû Hanîfe'yi şöyle derken işittim: "Rasûlullah(s.a.v)'tan gelenler, başım gözüm üstüne. Ashâb-ı Kirâm'dangelenlerde tercih yaparız. Bunun dışındaki kimselere gelince;onlar da ilim adamı, biz de ilim adamıyız."[/FONT]
İmamAzam'a sahih ve sağlam bir Hadîs veya Sahabe fetvası söylenincehemen onu kabul eder, kendi re'y ve görüşünden dönerdi. Çünküaradığı haktı.
Züheyrb. Muâviye diyor ki: Ebû Hanîfe'ye harpte kölenin verdiği emanmuteber mi diye sordum.
Eğerharbe iştirak etmediyse verdiği eman mu'teber değildir, dedi.
Onadedim ki:
ÂsimAhvel, Füzeyi b. Yezid Rakkâşî'den bana şunu rivayet ettiüşmanı muhasara etmiştik. Düşmana üzerinde (Eman) yazılıbir ok atılmış. Karşı taraf: Bize eman verdiniz, dediler. Biz debunu atan bir köledir, dedik.
Bizsizin hanginiz hür, hanginiz köle ne bilelim, dediler. Bu mes'eleyiÖmer b. Hattâb’a yazıp sorduk, o da:
Köleninverdiği emanı yerine getirin, diye cevap verdi.
EbûHanîfe bunu işitince sustu. Bir şey demedi.
Sonraben on sene kadar Kûfe'den ayrıldım. Sonra dönüp geldim. EbûHanîfe'ye gittim ve ona yine kölenin verdiği emanı sordum. Budefa bana Asım'ın rivayet ettiği hadisle cevap verdi. Eskisözünden dönmüştü. Anladım ki o,işittiği hadislere tâbi oluyor.
Birdefa kendisine : Sünnete muhalefet mi ediyorsun? dediler.
MuhammedBakır gayet derin bilgi sahibi idi. Anlaşıldığına göre EbûHanîfe, Ehl-i re'y ve kıyastan olarak ortaya çıkmaya başladığıilk zamanlarda onunla görüşmüş ve buluşmuştur. Ve ilk defabuluşmaları da, Ebû Hanîfe'nin Medine'yi ziyareti sırasındaMedine'de olmuştur. Zira rivayet olunduğuna göre Muhammed Bakırilk görüştüklerinde ona :
Senceddim Resûlullâh'ın dînini ve Hadîslerini kıyasladeğiştiriyormuşsun? demiş, Ebû Hanîfe de:
Allahkorusun, böyle bir şey nasıl olur? demiş.
— Belki değiştirdin.
— Lâyık olduğunuz makamınızaoturunuz, ben de bana yakışır şekilde yerime oturayım, zirabenim size hürmetim var, hayatında Ashabı arasında muhterem olanceddiniz hürmetine, sîzlere hürmet etmeğe hepimiz borçluyuz.
Bununüzerine Muhammed Bakır oturdu. Ebû Hanife de onun önüne dizçöktü. Ve arada şu konuşma cereyan etti; Ebû Hanîfe :
— Size üç sualim var, onlaracevap lütfedin diye söze başladı. Evvelâ:
—Kadın mı daha zayıftır,erkek mi?
— Kadın.
— Kadının mirasta hissesi kaç?
— Adam iki hisse alıyor, kadınbir hisse.
îkincisi:
—Namazrnı daha faziletlidir, yoksa oruç mu?
— Namaz daha faziletlidir.
— Atanın kavli böyledir. Eğerben onun dînini bozmuş olsam, kadın hayizden temizlendikten sonra,kıyasa göre; namazını kaza etmesini emrederdim. Orucunu kazaettirmezdim. Fakat ben kıyasla böyle bir şey yapıyor muyum?
Üçüncüsü:
— Bevil mi daha pistir, yoksameni mi?
— Bevil daha pistir.
— Eğer ben atanın dîninikıyaslarımla değiştirmiş olsam, kıyasa göre; bevilden gusülyapılmasını, meniden abdest alınmasını emrederdim. Fakat benHadîse aykırı re'y kullanarak, kıyas yaparak ceddin Resûlullâh'ındînini değiştirmekten Allah'ıma sığınırım. Böyle şeydenbeni Allah korusun.
Bununüzerine. Muhammed Bakır ayağa kalktı. Ebû Hanîfe'yi kucakladıve onu alnından öptü.
[FONT=Times New Roman, serif]"EbûHanîfe hakkında bir şey demeyecek misin?" dedi. Süfyan: "Nevar, ne oldu?" diye sordu. Adam:[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]"Kendisinidinledim. 'Önüme gelen bir meselede Allah'ın Kitabı'na bakıphüküm veririm. Onda cevap bulamazsam, Rasûlullah (s.a.v)'ınsünnetine müracaat ederim. Allah'ın Kitabı'nda ve Rasûlü'nünsünnetinde bir şey bulamazsam, Hz. Peygamberin ashabının sözünebakarım. Onlardan uygun gördüğümün sözünü alır,diğerlerinin sözünü bırakırım. Meseleme cevap varsa, ashabınsözünün dışına çıkmam. Ama söz, ibrahim, Şâ'bî, İbnSirîn, Ha* san, Ata ve İbnu'l-Müseyyeb'e gelince,(birçoklarını daha saydı) onlar içtihad etmişlerdir; onlar gibiben de içtihad ederim/ diyor" dedi.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Beyhakî,el-Medhal'de, İbn Mübârek'in şöyle dediğini rivayet eder: EbûHanîfe'yi şöyle derken işittim: "Hz. Peygamber(s.a.v)'den bir haber ve hüküm gelince onun, başımız gözümüzüstünde yeri vardır. Rasûlullah'ın ashabından bir haber gelincesözlerinden, kuvvetli bulduğumuzu seçeriz. Tâbiîn'den bir haberve hüküm gelince onu iyice tetkik ederiz, sonuçta alırız veyaterk ederiz."[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Sübkî,Nuaym b. Hammâd yoluyla, Ebû İsmet'in şu sözünü nakletmiştir:Ebû Hanîfe'yi şöyle derken işittim: "Rasûlullah(s.a.v)'tan gelenler, başım gözüm üstüne. Ashâb-ı Kirâm'dangelenlerde tercih yaparız. Bunun dışındaki kimselere gelince;onlar da ilim adamı, biz de ilim adamıyız."[/FONT]
İmamAzam'a sahih ve sağlam bir Hadîs veya Sahabe fetvası söylenincehemen onu kabul eder, kendi re'y ve görüşünden dönerdi. Çünküaradığı haktı.
Züheyrb. Muâviye diyor ki: Ebû Hanîfe'ye harpte kölenin verdiği emanmuteber mi diye sordum.
Eğerharbe iştirak etmediyse verdiği eman mu'teber değildir, dedi.
Onadedim ki:
ÂsimAhvel, Füzeyi b. Yezid Rakkâşî'den bana şunu rivayet ettiüşmanı muhasara etmiştik. Düşmana üzerinde (Eman) yazılıbir ok atılmış. Karşı taraf: Bize eman verdiniz, dediler. Biz debunu atan bir köledir, dedik.
Bizsizin hanginiz hür, hanginiz köle ne bilelim, dediler. Bu mes'eleyiÖmer b. Hattâb’a yazıp sorduk, o da:
Köleninverdiği emanı yerine getirin, diye cevap verdi.
EbûHanîfe bunu işitince sustu. Bir şey demedi.
Sonraben on sene kadar Kûfe'den ayrıldım. Sonra dönüp geldim. EbûHanîfe'ye gittim ve ona yine kölenin verdiği emanı sordum. Budefa bana Asım'ın rivayet ettiği hadisle cevap verdi. Eskisözünden dönmüştü. Anladım ki o,işittiği hadislere tâbi oluyor.
Birdefa kendisine : Sünnete muhalefet mi ediyorsun? dediler.
- Estağfurullah Allah'ın Peygamberine muhalefet yapana Allah lanet etsin. Allah onunla bize ikram etti. Onun sayesinde bizi kurtardı, cevabını verdi.
MuhammedBakır gayet derin bilgi sahibi idi. Anlaşıldığına göre EbûHanîfe, Ehl-i re'y ve kıyastan olarak ortaya çıkmaya başladığıilk zamanlarda onunla görüşmüş ve buluşmuştur. Ve ilk defabuluşmaları da, Ebû Hanîfe'nin Medine'yi ziyareti sırasındaMedine'de olmuştur. Zira rivayet olunduğuna göre Muhammed Bakırilk görüştüklerinde ona :
Senceddim Resûlullâh'ın dînini ve Hadîslerini kıyasladeğiştiriyormuşsun? demiş, Ebû Hanîfe de:
Allahkorusun, böyle bir şey nasıl olur? demiş.
— Belki değiştirdin.
— Lâyık olduğunuz makamınızaoturunuz, ben de bana yakışır şekilde yerime oturayım, zirabenim size hürmetim var, hayatında Ashabı arasında muhterem olanceddiniz hürmetine, sîzlere hürmet etmeğe hepimiz borçluyuz.
Bununüzerine Muhammed Bakır oturdu. Ebû Hanife de onun önüne dizçöktü. Ve arada şu konuşma cereyan etti; Ebû Hanîfe :
— Size üç sualim var, onlaracevap lütfedin diye söze başladı. Evvelâ:
—Kadın mı daha zayıftır,erkek mi?
— Kadın.
— Kadının mirasta hissesi kaç?
— Adam iki hisse alıyor, kadınbir hisse.
- Bu, ceddin Resûlullâh'ın kavli değil mi? Eğer ben atanın dinîni bozmuş olsam, kıyasa göre; erkeğin hissesini bir, kadının hissesini iki yapardım. Çünkü: kadın zayıftır, kazanç yolları azdır, erkek kuvvetlidir, çok çalışır, çok kazanır, nasıl olsa geçinir. Fakat ben kıyas yapmıyorum, nasla amel ediyorum.
îkincisi:
—Namazrnı daha faziletlidir, yoksa oruç mu?
— Namaz daha faziletlidir.
— Atanın kavli böyledir. Eğerben onun dînini bozmuş olsam, kadın hayizden temizlendikten sonra,kıyasa göre; namazını kaza etmesini emrederdim. Orucunu kazaettirmezdim. Fakat ben kıyasla böyle bir şey yapıyor muyum?
Üçüncüsü:
— Bevil mi daha pistir, yoksameni mi?
— Bevil daha pistir.
— Eğer ben atanın dîninikıyaslarımla değiştirmiş olsam, kıyasa göre; bevilden gusülyapılmasını, meniden abdest alınmasını emrederdim. Fakat benHadîse aykırı re'y kullanarak, kıyas yaparak ceddin Resûlullâh'ındînini değiştirmekten Allah'ıma sığınırım. Böyle şeydenbeni Allah korusun.
Bununüzerine. Muhammed Bakır ayağa kalktı. Ebû Hanîfe'yi kucakladıve onu alnından öptü.