İncil de Hz. Muhammed’in Gelişine ilişkin Tek Bir Söz Bile Söylenmiyor mu?

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
İncil de Hz. Muhammed’in Gelişine ilişkin Tek Bir Söz Bile Söylenmiyor mu?

Birçok insan, “Bizler bütün peygamberleri ve özellikle Hz.İsa’yı çok üstün bir peygamber olarak kabul ediyoruz, öyleyse siz neden bizim eygamberimizi kabul etmiyorsunuz?” diye soruyorlar. Sonra Hz. Muhammed’ingelişinin İncil’de birçok ayette önceden bildirildiğini söylüyorlar. Bunu ncil’de geçen Grekçe ‘parakletos’ kelimesine özellikle dayandırmayaçalışıyorlar.

İncil’in Yuhanna bölümünde geçen (bkz. Yuhanna 14:16-17,26;15:26; 16:7,13) ‘parakletos’ kelimesinin üzerine yapılan yoruma göre buradakiyardımcının İncil’in orijinal yazma dili Grekçe anlamının Hz. Muhammed’inisimlerinden biri olan ‘Ahmet’ (övülen, methedilen) anlamını taşıdığı ve bununda İsa Mesih tarafından geleceği bildirilenin Hz. Muhammed olduğu varsayılmaktadır.

Yuhanna 15:26

Baba’dan sizegöndereceğim Yardımcı, yani Baba’dan çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, banatanıklık edecek.

Aslında bu ‘parakletos’ kelimesinin orijinal anlamı gayetaçıktır. Kullanılan Grekçe sözcük ‘parakletos’, “yardımcı, avutucu vetesellici” anlamına gelir.[11] Şimdi bu durumda kelimenin bölüm içerisindekianlamı çok daha önemli oluyor. İsa Mesih bu ‘yardımcı’dan söz ederken,geldiğinde nasıl birisi olup neler yapacağını net bir şekilde bildiriyor.Yardımcının işlevlerine bakarsak kim olduğu açık ve net anlaşılıyor:

•Sonsuza dek sizinlebirlikte olacak (Yuhanna 14:16).

•Dünya onu kabuletmez, onu ne görür ne de tanır (Yuh. 14:17).

•Aranızda yaşayacakve içinizde olacak (Yuh. 14:17).

•Baba onu Mesih’inadıyla gönderecek (Yuh. 14:26).

•Mesih’insöylediklerini sizlere hatırlatacak (Yuh. 14:26).

•Mesih’e tanıklıkedecek (Yuh. 15:26).

•O gelince günah,doğruluk ve gelecek yargı konusunda dünyaya suçluluğunu gösterecektir (Yuh.16:8).

•Sizi tüm gerçeğeyöneltecek (Yuh. 16:13).

•Ken diliğindenkonuşmayacak, gelecekte olacakları bildirecek (Yuh. 16:13).

Kutsal Ruh’un Gelişi

Yukarıda sıralanan unsurların hepsine bir bütün olarakbaktığımızda Mesih’in her hangi bir insandan söz etmediği anlaşılıyor. Bunlarancak İncil’de gördüğümüz Kutsal Ruh’un nitelikleri. Zaten Mesih bu ayetlerinbir çoğunda “Gerçeğin Ruhu” demekle Kutsal Ruh’tan söz ettiğini belirtiyor.Dolaysıyla Hz. Muhammed ya da başka her hangi bir insanın bunları yerinegetirmesi mümkün değil çünkü yukarıda sıralanan nitelikler insan doğasınınüstünde olan özelliklerdir.

Ayrıca, Yuhanna bölümünden hemen sonraki bölümebaktığımızda orada Parakletos’la ilgili vaadin Mesih’in göğe alınışından 10 günsonra Pentikost bayramında, Kilisenin doğuşunda, Kutsal Ruh’un imanlılarınüzerine müthiş bir güçle inmesiyle gerçekleştiğini görebiliyoruz (bkz.Elçilerin İşleri 2:1-36). Aslında Mesih’ten sonra bir başka peygamberin gelmesiKutsal Kitap’a ters düşüyor.

Çünkü İncil’in ve önceki peygamberlerin bildirdiğigibi, Tanrı İsa Mesih aracılığıyla bütün insanlar için tam bir kurtuluşsağladı. Dolayısıyla Tanrı’nın başka bir peygamber aracılığıyla yeni bir vahiy indirmesiya da farklı bir yol göstermesi çelişki yaratır ve aslında Mesih’in mesajınıgeçersiz kılmış olur (bkz. İbraniler 1:1-8, Vahiy 22:18).

Sonuç olarak, İncil Hz. Muhammed’in gelişine ilişkin tek birsöz bile söylemiyor. Eğer Tanrı böyle bir peygamberin geleceğini bildirmekisteseydi, tek bir ya da iki yerde zor anlaşılan ipuçları vermekle kalmazdı.Tevrat ve Zebur’un İsa Mesih hakkında yaptığı gibi, birçok yerde binlerce barizve olağanüstü işaretler belirtirdi.

Türkçeincilblog

İŞTE BARNABAS İNCİLİ BU YÜZDEN ÇOK ÖNEMLİ.

Tahrif edilmemiş tek incil ve peygamberimizden bahsettiği için.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
en bozulmuş hatta otur incili sen karala yine de içinde efendimizden bahseden bölüm bulursun

bakana bağlı

mesela gidin herhangi bir baskı kur'an alın sayfaları çevirin dikkatle bakın el yazması olsun bilgisayar baskısı olsun
gözünüze ilginç şeyler takılacaktır.
sanki anlamı bir tablo gibi. yansımış harflerin tüm boyutunda.
dikkatli bakın :)
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
@Mesihçi kardeşim
repine bir mail adresi attım
kur'an mealinin hemen yanında sanırım incil le alakalı bazı rakamlar filan var
nedendir neden incile atıf var bi incelemeniz mümkün mü?
cevabı özel veya tüzelden verbilirsiniz benim için sıkıntı değil.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Bakara146 – Kendilerine kitap vermiş olduğumuz kimseler, onu (Muhammed’i) tıpkı evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar.

Böyle iken, onlardan bir kısmı, bile bile gerçeği gizler.

kitabımızda bile bazı bölümlerde isme geçmeden anılırken:)
incil de ararsanız her sayfasında bulursunuz:) Efendimizi.
sadece nasıl okuduğunuza bağlı.
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
incildeki ayetlerde isa as ashabına diyor size tesellici gelecek diye , 500 sene sonra gelecek demiyor ki.


Yuhanna 15:26

Baba’dan size göndereceğim Yardımcı, yani Baba’dan çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, bana tanıklık edecek.

bu takdirde hz. muhammedi hz. isa mı göndermiş oluyor. çok zorlama değil mi ?
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
barnabas incili tamamen uydurma yazan adam daha kudusu görmemiş.
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
Başlığımızda, İncil’i “muharref” olmak ile vasfetmemizin önemli bir sebebi vardır. Muharref, tahrif edilmiş ve değiştirilmiş demektir. Bu makamda göstereceğimiz bütün deliller, tahrif edilmiş ve Peygamber Efendimiz (asm)’dan bahseden delillerin titiz bir planla yok edilmiş olduğu İncil’den çıkartılmış delillerdir. Bu kadar titiz ve dikkatli tahrif çalışmalarına ve Efendimiz (asm)’dan haber veren her ayeti kitaplarından çıkarmalarına rağmen, yine de ortada büyük bir yekûn vardır. Acaba tahrif edilmiş İncil’de Efendimiz (asm)’a bu kadar işaret varsa, Hz. İsa (as)’a inen İncil’in asılında ne kadar işaret olur, bunu kıyas edelim!

Hristiyan ve Yahudilerin, kitaplarında yaptıkları tahrifler, bilhassa Efendimiz (asm)’ın haber verildiği ayetleri kitaplarından çıkarmaları, Kur’an’da şöyle anlatılır:

“Kitabı elleriyle yazanların vay haline, onlar kitabı elleriyle yazarlar da, o yazdıkları şeyi az bir para karşılığında satmak için ‘Bu Allah’ın katındandır’ derler. Elleriyle yazdıklarından ötürü vay onların haline, yine kazandıklarından ötürü vay onların haline.”(Bakara, 2/79)

“Ey Kitap ehli! Kitaptan gizlediğinizin birçok bölümünü size açıklayan ve birçoğunu açıklamadan geçiveren elçimiz size geldi! Gerçekten size Allah'tan bir ışık ve apaçık bir kitap geldi.”(Maide, 5/15)

Kur’an-ı Kerim, Hristiyanların İncil'de açıklanan birçok bilgiyi örtbas ettiğini söylemektedir. Bu bilgilerden bir kısmı, Peygamber Efendimiz (asm)’ın geleceğine işaret eden İncil’deki ifadelerdir. Bu bölümde Peygamber Efendimiz (asm)’ın geleceğine işaret eden İncil’deki ifadeleri inceleyeceğiz.

1. Hz. İsa dedi; “Eğer beni seviyorsanız, emirlerimi tutun. Ben de Rab’den dileyeceğim ve O size başka bir Faraklit verecektir; ta ki, daima sizinle beraber olsun.” (Yuhanna, Bâb 14, Âyet: 15-16)

2. Hz. İsa dedi;“Benim adımla Rabbin göndereceği Faraklit size her şeyi öğretecek ve size söylediğim her şeyi hatırınıza getirecektir.” (Yuhanna, Bâb 14, Âyet: 26)

3. Hz. İsa dedi; “Faraklit geldiği zaman iman edesiniz diye, gelmeden önce size şimdi söyledim.”(Yuhanna, Bâb 14, Âyet: 29)

4. Hz. İsa dedi; “Rab’den size göndereceğim Faraklit geldiği zaman, O benim hakkımda tanıklık edecektir...”(Yuhanna, Bâb 15, Âyet: 26)

5. Hz. İsa dedi; “Ama size gerçeği söylüyorum, benim gitmem sizin için yararlıdır. Çünkü gitmezsem, Faraklit gelmez... Ama gidersem onu size gönderirim.” (Yuhanna, Bâb 16, Âyet: 7)

6. Hz. İsa dedi; “...Ama Faraklit gelince sizi tüm gerçeğe yöneltecektir. Çünkü kendiliğinden konuşmayacaktır. Ne işitirse onu söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir.” (Yuhanna, Bâb 16, Âyet: 13)

7. Hz. İsa dedi; “...O Faraklit beni yüceltecek, çünkü benimkinden alacak ve size bildirecek.” (Yuhanna, Bâb 16, Âyet: 14)

İncil’in yukarıdaki ifadelerinde Hz. İsa (as) tarafından gelmesi müjdelenen ve “Faraklit” olarak geçen kelimenin aslı; Süryanice’de “Münhamenna“ Yunanca’da “Piriklitos”tur. Bu kelimenin birebir Arapça karşılığı ise “Ahmed”dir.

İncil ayetlerinde Grekçe Priklitos yani “Ahmed” ifadesi bazı kaynaklarda “Briklitüs” olarak geçmektedir. “Ahmed”, Efendimiz (asm)’in bir ismi olduğu gibi, Kur’ân-ı Kerim’de de, O’nun İncil’de“Ahmed” olarak geçtiği açıkça ifade edilmektedir. (bk. Saff, 61/6)

Hem az önce bahsedilen bütün vasıflar sadece Efendimiz (asm)’da mevcuttur. O halde İncil’de gelmesi beklenen ve kendisi müjdelenen kişi, Hz. Muhammed (asv)’dır.

Ayrıca “Faraklit” kelimesi, İncil tefsirlerinde “hak ve batılı birbirinden ayıracak hakperest zat” olarak izah edilmiştir ki, Hz. İsa (a.s)’dan sonra gelecek insanları hakka sevk edecek zatın ismidir. Acaba Hz. Muhammed (asv)’dan daha fazla bu vazifeyi yapmış başka birisi alemde gösterilebilir mi?

8. Hz. İsa dedi; “Size gerçeği söylüyorum; benim gidişim size faydalıdır. Zira ben gitmezsem, tesellici size gelmez.”(Yuhanna Bab 16, ayet 7)

Acaba, şu âleme gelen ve insanlara hakiki teselli veren Hz. Muhammed (asm)’dan başka kim vardır. Evet, O’dur, fani insanları ölümün ebedi idamından kurtarıp hakiki teselli veren.

9. Hz. İsa dedi; “Artık sizinle konuşmayacağım: Çünkü bu dünyanın reisi geliyor ve bende onun hiçbir şeyi yoktur.”(Yuhanna, Bâb 14, Âyet: 30)

10. Hz. İsa dedi;“... ve O geldiği zaman günah, salâh ve hüküm için dünyayı ilzâm edecektir.”(Yuhanna, Bâb 16, Âyet: 8)

Acaba Hz. İsa (a.s)’dan sonra, dünyanın reisi olacak ve hak ve batılı ayırıp, Hz. İsa (as)’ın yerinde insanları irşad edecek, Hz. Muhammed (asv)’dan başka kim gelmiştir? Ve Ondan başka “Alemin reisi” olma unvanına kim layıktır? Hem Hz. Davud (as)’dan sonra, Hz. Muhammed (asv)’dan başka hangi nebi gelmiş ki, doğudan batıya kadar dinini neşretmiş ve memleketleri cizyeye bağlamış ve padişahları kendine secde eder gibi itaat altına almış ve her gün insanlığın beşte biri kendisine dua ve salavat okur olsun? Bunları yapmış tek kişi olarak Hz. Muhammed (asv)’dan başka kim gösterilebilir? Demek, İncil’de, Hz. İsa (a.s)’dan sonra geleceği belirtilen “Alemin reisi” tabiri ile kastedilen; Hz. Muhammed (asv)’dır. Hem “fahr-i alem” yani “alemin kendisiyle övündüğü” unvanı, Efendimiz (asm)’in en meşhur unvanıdır.

11.“Yahya'nın tanıklığı şöyle oldu; açıkça konuştu, inkâr etmedi: "Ben Mesih değilim" diye açıkça konuştu. Onlar da kendisine: "Öyleyse sen kimsin? Sen İlyas mısın?" diye sordular: O da "Değilim" dedi. "Sen O Peygamber misin?" dediler. Yahya: "Hayır" diye cevap verdi...” (Yuhanna Bab 1, Ayet: 20-21)

Hz. Yahya (as)'a üç soru sorulmaktadır ve O, bu üç soruya da olumsuz cevap verir:

a. Sen Mesih misin? Yani İsa mısın?

b.Sen İlyas mısın?

c. Sen O Peygamber misin?

Demek Yuhanna İncili’nin bu cümlesinde üç ayrı peygamberden bahsediliyor. Bunlar Hz. İsa (as), Hz. İlyas (as) ve O Peygamber (asm)'dir!..

Bu ifadelerden anlaşılmaktadır ki; "O Peygamber" Hz. İsa (as)'dan farklı bir şahsiyettir. Acaba Allah'tan aldığı sözleri insanlara duyuran, Hz. İsa (as)'ın çıktığı dönemde hâlâ gelmemiş olan ve Hz. İsa (as)'dan farklı olan ve “O peygamber” diye işaret edilen peygamber kimdir? Elbette Hz. Muhammed (asm)’dır. Zira Hz. Muhammed (asv) dışında Allah'tan aldığı peygamberlik görevini yerine getirip, tarihte önemli bir yer kazanmış ve Hz. İsa (as)'dan sonra gelmiş ikinci bir insan gösterilemez.

12.“Yalancı Peygamberlerden sakının. Onlar size koyun postu içinde yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır… Onları yaşam ürünlerinden tanıyacaksınız. Hiç dikenlerden üzüm, deve dikenlerinden incir toplanır mı? Her iyi ağaç iyi ürün verir. Çürük ağaç ise kötü ürün verir… İyi ağaç kötü ürün vermediği gibi, çürük ağaç da iyi ürün vermez… İyi ürün vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır… Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.”(İncil-Matta Bab 7, Ayet: 15-20)

İncil'in hiçbir yerinde Hz. İsa (as)'dan sonra peygamber gelmeyeceği söylenmez. Buna karşın İncil'de peygamberlik iddiasında olanları tanımada şu kritere verilir:

"Verilen ürüne bak ve yalancı ile doğru söyleyeni ayırt et..."

Eğer Hz. İsa (as)'dan sonra hiç peygamber gelmeyecek olsaydı; Hz. İsa (as), "Benden sonra peygamber gelmeyecektir, benden sonra kim peygamberlik iddia ederse o yalancıdır." diye çok kestirme bir şekilde bu meseleyi halledebilirdi. Demek, Hz. İsa (as)'ın, yalancı ve doğru peygamberi ayırt etmek için tavsiye ettiği yöntem, başlı başına Hz. İsa (as)'dan sonra peygamber geleceğine yeterli bir delildir.

Hz. İsa (as) 'dan sonra peygamber gelecek olması da; Hz. Muhammed (asv)’in peygamberliğine yeterli bir delildir. Çünkü Hz. İsa (as)'dan sonra gelip de, Allah'a inanan, Allah'a güvenen, Allah'ı seven ve putları terk eden toplulukların oluşması gibi harika bir ürün, sadece ve sadece Peygamberimiz (asm) ile yollanan din sayesinde elde edilmiştir.

13. Hz. İsa (as) Kudüs’e gelir. Her gün dersler vermeye başlar. Fakat ileri gelenler, kahinler ve din bilginleri onu yok etmek isterler. İsa (as) onlara şu mesajı verir:

“Eğer bu hakikatlere iman etmezseniz, Allah bunlara inanıp yaşayacak sizden başka bir kavme ihsan edecek…”

Derslerinden birinde aşağıdaki misali ve ardındaki hakikati halka ve kahinlere şöyle anlatır;

Bağ Kiracıları Benzetmesi (Matta Bab 21, Ayet 33-46; Markos Bab 12, Ayet 1-12; Luka Bab 20, Ayet 9-19)

"Bir benzetme daha dinleyin: Toprak sahibi bir adam, bağ dikti, çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkma çukuru kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı. Bağbozumu yaklaşınca, üründen kendisine düşeni almaları için kölelerini bağcılara yolladı. Bağcılar adamın kölelerini yakaladı, birini dövdü, birini öldürdü, ötekini de taşladı. Bağ sahibi bu kez ilkinden daha çok sayıda köle yolladı. Bağcılar bunlara da aynı şeyi yaptılar. Sonunda bağ sahibi, 'Oğlumu sayarlar.' diyerek bağcılara onu yolladı. Ama bağcılar adamın oğlunu görünce birbirlerine, 'Mirasçı bu; gelin, onu öldürüp mirasına konalım.' dediler. Böylece onu yakaladılar, bağdan atıp öldürdüler. Bu durumda bağın sahibi geldiği zaman bağcılara ne yapacak?..”

İsa'ya şu karşılığı verdiler:

"Bu korkunç adamları korkunç bir şekilde yok edecek; bağı da, ürününü kendisine zamanında verecek olan başka bağcılara kiralayacak..."

İsa onlara şunu sordu:

"Kutsal Yazılarda şu sözleri hiç okumadınız mı? 'Yapıcıların reddettiği taş, işte köşenin baş taşı oldu. Rabbin işidir bu, gözümüzde harika bir iş!' Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Tanrı'nın egemenliği sizden alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek. Bu taşın üzerine düşen, paramparça olacak; taş da kimin üzerine düşerse, onu ezip toz edecek."(Matta Bab 21, Ayet 43)

Baş kâhinler ve Ferisiler, İsa (as)'ın anlattığı benzetmeleri duyunca bunları kendileri için söylediğini anladılar.

O'nu tutuklamak istedilerse de, halkın tepkisinden korktular. Çünkü halk, O'nu peygamber sayıyordu.”

"...Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Tanrı'nın egemenliği sizden alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek...”

İşte bu cümlelerde geçen “taş” şüphesiz Peygamber Efendimiz (asm) olup, Allah’ın mülkünün verileceği vaat edilenler de İslam ümmetidir… Hristiyan bilginlerinin “taşı” Hz. İsa (as)’ın kendisine yormağa yeltenmeleri de şu yönlerden boşunadır:

a. Bu taşla kastedilen zatın -haşa- Allah’ın oğlu olduğunu iddia ettikleri Hz. İsa (as)’dan başka olacağı, sözün gelişinden kesin olarak anlaşılır.

b. Onların iddialarına göre Hz. İsa (as), Yahudilerin ellerinde öldürülmüştür. Bu durumda taşın üstüne düşenlerin parçalanması ve altında kalanların ezilip helak olması nerde kalmış diye sorulmaz mı?

c. Hz. İsa (as) Yuhanna İncili Bab12, Ayet 47’de;“Ve bir adam sözlerimi işitip tutmazsa ona ben hükmetmem; çünkü bu dünyaya hükmetmeye gelmedim; ancak dünyayı kurtarmaya geldim...” demiştir. Bu ise “taş” olma vasfına kesin olarak zıttır. Çünkü İncil ayetinin ifadesine göre: taş; kimin üstüne düşerse onu ezip toz edecek ve taşın üstüne düşenler de paramparça olacaktır.

ç. Zebur’da o taşın baş köşe olmasına şaşıldığı: “...ve o gözlerimizde şaşılacak iştir.” cümlesiyle ifade edilmiştir. Hristiyanların iddia ettiklerine göre; Hz. Davud (as), Hz. İsa (as)’ı o kadar sayardı ki onun -hâşâ- Allah olduğuna inanacak dereceye varırdı. Bu halde Hz. İsa (as)’ın başköşe olmasına şaşmasını gerektirecek ne olabilir? Demek bu, Hz. İsa (as)’dan başka birisi olmalı ve onun peygamber olması şaşılacak bir şey olmalıdır. Bu ise şudur: İsrailoğullarının Hz. Hacer’den doğmamaları ve bu soydan gelmemeleri sebebiyle İsmailoğullarını kendilerine denk tutmaması ve esasen o zamanlarda İsmail (as) soyundan hiç bir peygamber gelmemiş olması, oldukça şaşkınlık sebebi olabilir.

d. Doğruluk ve emniyeti kesin delillerle sabit olan Hz. Peygamberimiz (asm)’in şu hadisi, o taşın bizzat kendisi olduğunu bildirmiştir:

“Benimle peygamberlerin temsili bir köşke benzer ki; çok güzel yapılmış, fakat bir tuğlası bırakılmıştır. Köşke bakanlar güzelliğine hayret ediyorlar, ancak bu tuğlanın yerini boş buluyorlar. İşte o köşk benimle tamamlanıyor, peygamberlik benimle sona eriyor.”[1]

14.İncil’de, geleceği beklenen ve âlemin reisi olarak vasfedilen peygamber hakkında: “Seyf ve asa sahibi” denilmiştir.[2]Seyf; kılıç demektir. Demek gelecek peygamber cihad ile vazifeli olacaktır. Bu durumda Hz. İsa (a.s) olamaz, zira O cihat ile vazifelendirilmemiş ve cihat etmemiş bir peygamberdir.“Kılıç sahibi” sadece, Hz. Muhammed (asv) olabilir. Zira Efendimiz (asm) ve ümmeti cihad ile vazifelidirler. Ayrıca Efendimiz (asm) asa sahibi idi; asa ile gezerdi.

15. Yine İncil’de geleceği müjdelenen peygamber hakkında “sahibü-t tac”(tac sahibi) unvanı zikredilir.[3]Bu unvan da Efendimiz (asm)’a mahsustur. Tac, başa takılan sarık demektir. Eski zamanda, milletler içerisinde, milletçe umumiyet itibariyle sarık saran Arap kavmidir. Demek tac sahibi; Hz. Muhammed (asv)’a işarettir.

Sual:Niçin Hz. İsa (as) diğer peygamberlere kıyasla, Efendimiz (asm)’dan daha fazla bahsediyor ve Ondan müjde veriyor? Zira başka peygamberler yalnız haber vermekle yetiniyor?

Cevap:Çünkü Hz. Muhammed (asv), İsa (as)’ı, Yahudilerin müthiş iftiralarından, yalanlamalarından ve dinini tahriflerden kurtarmakla beraber, İsa (as)’ı tanımayan Yahudilerin zor ve meşakkatli şeriatına mukabil, kolay ve Hz. İsa (as)’ın şeriatını tamamlayacak bir şeriata sahiptir. İşte onun için çok defa “Alemin reisi geliyor” diye müjde vermektedir.


________________________________________________
[1]Sahihu’l-Buhari, IV, 162- 163

[2]Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 99, 114.

[3]Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 113,114; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:739.

Yazar:
Sinan Yılmaz
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
SAF 6. Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.

başlık tamamen Allah'a karşı bir saygısızlık ne demek incilde geçmiyor bunu söylemek bile Allah'a hakarettir. Allah'ın var dediğine yok demek büyük bir iftiradır.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
SAF 6. Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.

başlık tamamen Allah'a karşı bir saygısızlık ne demek incilde geçmiyor bunu söylemek bile Allah'a hakarettir. Allah'ın var dediğine yok demek büyük bir iftiradır.

Bana da başlık tuhaf gelmişti
İncil de Hz. Muhammed’in Gelişine ilişkin Tek Bir Söz Bile Söylenmiyor mu? diye değiştirilmiştir.

 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,142
Tepkime puanı
1,431
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Alıntı için teşekkürler @misak kardeşim. İnşaallah yazınız vesilesi ile @Mesihçi ve forumu ziyaret eden gayri müslimlere iman nasib olur.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Kutsal Kitap'ta Hz. Muhammed'den bahsedilmez.Hiçbir yerde hiç bir şekilde bahsedilmez.Bunların hepsi deli saçması.Görmüyor musunuz?Zorlama bunlar...Görmeyin daha iyi.Gördüğünüz zaman yüzünüz kızarır belki...
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Alıntı için teşekkürler @misak kardeşim. İnşaallah yazınız vesilesi ile @Mesihçi ve forumu ziyaret eden gayri müslimlere iman nasib olur.

hidayet ancak Allahtandır.
size bize düşen örnek olmak
kışkırtıcı üslüptan vazgeçmek.
hepinize bu sözüm.
ortak noktalara bakın.
farklılıklar konuşmak yarayı deşmek gibidir.
kimseye fayda vermez yarası olana da yarayı deşene de zarardır. mikrop kapyasınız
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
Kutsal Kitap'ta Hz. Muhammed'den bahsedilmez.Hiçbir yerde hiç bir şekilde bahsedilmez.Bunların hepsi deli saçması.Görmüyor musunuz?Zorlama bunlar...Görmeyin daha iyi.Gördüğünüz zaman yüzünüz kızarır belki...

ZORLAMA DEĞİL Allah'a yemin ederim ki hristiyan din adamları kendi çocuklarını tanır gibi tanırlar peygamberimizi tanırlar. hatta romadaki papa ve yanındaki papazlar sizlerden de daha iyi tanır

ama maalesef hevalarını ilah edindikleri nefislerine ağır geldiği için kabul etmezler.

yine hristiyanların hepsi din adamlarını rab olarak kabul etmişlerdir. zira onların helal dediğine helal haram dediğine haram demiş ve kabul etmişlerdir. helalide haramı da belli eden Allah'tır. zira hristiyanların en çok zoruna giden de budur. bu yüzden dinlerini bir oyun ve eğlence edinmişlerdir.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
ZORLAMA DEĞİL Allah'a yemin ederim ki hristiyan din adamları kendi çocuklarını tanır gibi tanırlar peygamberimizi tanırlar. hatta romadaki papa ve yanındaki papazlar sizlerden de daha iyi tanır

ama maalesef hevalarını ilah edindikleri nefislerine ağır geldiği için kabul etmezler.

yine hristiyanların hepsi din adamlarını rab olarak kabul etmişlerdir. zira onların helal dediğine helal haram dediğine haram demiş ve kabul etmişlerdir. helalide haramı da belli eden Allah'tır. zira hristiyanların en çok zoruna giden de budur. bu yüzden dinlerini bir oyun ve eğlence edinmişlerdir.

Din adamlarının koyduğu bir tek kuralı dahi Allah'ın kuralı yerine koyduysam lanet olsun bana.Ancak yalan söylerken Allah'a yemin etmeyin.Yemin etmek ağır bir sorumluluktur...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55

ŞehbaL

Kıdemli Üye
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
7,330
Tepkime puanı
643
Puanları
0
Konum
Ankara
SAF 6. Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.

Kutsal Kitap'ta Hz. Muhammed'den bahsedilmez.Hiçbir yerde hiç bir şekilde bahsedilmez.Bunların hepsi deli saçması.Görmüyor musunuz?Zorlama bunlar...Görmeyin daha iyi.Gördüğünüz zaman yüzünüz kızarır belki...

Bu ne kendini bilmezlik? Bu ne hadsizlik? Bu nedir Allah aşkına? Susuyorum susuyorum susmak istiyorum. Ama içim şu an size o kadar haykırıyor ki vicdanınıza dönerseniz belki duyarsınız! Deli saçması öyle mi? Hıristiyan olabilirsiniz, bununla gurur da duyabilirsiniz fakat bu dinimize hakaret edebileceğiniz manasına gelmez. Biraz haddinizi bilin lütfen. Evet bazen size karşı da aşırı yorumlar yapılıyor kabul ediyorum fakat sizin bu yaptığınızı tahrif olduğunu bilmemize rağmen inandığınız kitaba yapmıyoruz. Şahıslara kızıp, sinirlilik anında şahıslara ağır sözler sarfedilebilir, hoş olmasa da bu mazur görülebilir. Fakat Kutsal kitabımızda geçen ibareye deli saçması demek.. Husnu zan ile lafın nereye gittiğini belki farkedemediniz demek istiyorum. Görmüş olmama rağmen susup yorum yazmasaydım içim rahat etmezdi. Lütfen kelime seçimlerinize biraz daha dikkat edin. Selametle. kırıcı olduysam hakkınızı helal edin.
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
Din adamlarının koyduğu bir tek kuralı dahi Allah'ın kuralı yerine koyduysam lanet olsun bana.Ancak yalan söylerken Allah'a yemin etmeyin.Yemin etmek ağır bir sorumluluktur...

yalan söylemekten Allah'a sığınırım. Rabbim ne söylediyse amenna ve baş üstüne. ve Rabbimin bize gönderdiği son kitap olan ve Rabbimiz tarafından korunmuş olan kur'an'da bu açık bir şekilde söyleniyor. tevbe suresi 31. ayet buna en açık delildir. bence sizin tabi olduğunuz din adamlarınız sizleri kandırıyor.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Günümüzde benim elimde olan sizin değişmiş dediğiniz benimse tüm kalbimle inandığım Kutsal Kitap'ta Hz. Muhammed'in adı geçmez.Tek söylediğim bu.Durumu söylüyorum.Yorum yapmıyorum.Kurana yönelik tek kelime etmedim ben.Bana hadsiz,terbiyesiz ne dediğiniz umrumda değil.Ben dininize hakaret etmedim.Bu komplo teorilerini kastettiğimi gayet iyi biliyorsunuz.Saygılı olduğunuzu söylüyorsunuz.Kutsal Kitap'a sahte derken bana nasıl hakaret ettiğinizin farkında değilsiniz.Kuran sahte deseydim beni taşa tutardınız."Herkes kendine Müslüman" ne de olsa :)





Bu ne kendini bilmezlik? Bu ne hadsizlik? Bu nedir Allah aşkına? Susuyorum susuyorum susmak istiyorum. Ama içim şu an size o kadar haykırıyor ki vicdanınıza dönerseniz belki duyarsınız! Deli saçması öyle mi? Hıristiyan olabilirsiniz, bununla gurur da duyabilirsiniz fakat bu dinimize hakaret edebileceğiniz manasına gelmez. Biraz haddinizi bilin lütfen. Evet bazen size karşı da aşırı yorumlar yapılıyor kabul ediyorum fakat sizin bu yaptığınızı tahrif olduğunu bilmemize rağmen inandığınız kitaba yapmıyoruz. Şahıslara kızıp, sinirlilik anında şahıslara ağır sözler sarfedilebilir, hoş olmasa da bu mazur görülebilir. Fakat Kutsal kitabımızda geçen ibareye deli saçması demek.. Husnu zan ile lafın nereye gittiğini belki farkedemediniz demek istiyorum. Görmüş olmama rağmen susup yorum yazmasaydım içim rahat etmezdi. Lütfen kelime seçimlerinize biraz daha dikkat edin. Selametle. kırıcı olduysam hakkınızı helal edin.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Günümüzde benim elimde olan sizin değişmiş dediğiniz benimse tüm kalbimle inandığım Kutsal Kitap'ta Hz. Muhammed'in adı geçmez.Tek söylediğim bu.Durumu söylüyorum.Yorum yapmıyorum.Kurana yönelik tek kelime etmedim ben.Ben dininize hakaret etmedim.

Kur'an-ı Kerim 07- ARAF 157. Ellezine yettebiuner rasulen nebiyyel ümmiyyellezi yecidune mektuben indehüm fit tevrati vel incıli ye'müruhüm bil ma'rufi ve yenhahüm anil münkeri ve yühıllü lehümüt tayyibati ve yüharrimü aleyhimül habaise ve yedau anhüm ısrahüm vel ağlalelleti kanet aleyhim* fellezine amenu bihi ve azzeruhü ve nesaruhü vetteveun nurallezi ünzile meahu ülaike hümül müflihun (157. Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi Peygamber’e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men eder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber’e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen Nur’a (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.)

Mesihçi' Alıntı:
Kutsal Kitap'ta Hz. Muhammed'den bahsedilmez.Hiçbir yerde hiç bir şekilde bahsedilmez.Bunların hepsi deli saçması.

Mesihçi, inanıp inanmaman senin sorunun... Alemlerin Rabbi Allah Teala, İncil'de Ümmi Peygamber Resulullah efendimizin yazılı olduğunu, O'nun haber verildiğini emir buyuruyor... Müslümanlar, bu emr-i şeriften dolayı İncil'de Resulullah efendimizin ismi yazılı derler. Deli saçması demekle, aslında Kur'an'a dolayısıyla Allah Teala'ya çatmaktasın ve hakaret etmektesin. Farkında olmayabilirsin. Şimdi fark et bari...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hıristiyanlığı da İslam'ı da bilenler seni yalanlıyor Mesihçi... Bunu bari okuyasın, kendi iyiliğine (Şüphesiz Allah Teala, doğruyu söyler):

DOKUZUNCU KISIM: HZ. MUHAMMED’İN (AS.) NÜBÜVVETİNİN İSPATI

Peygamberimiz Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi ve sellemin peygamber olarak geleceği bütün semavi kitaplarda zikredilmiş ve bütün peygamberler tarafından müjdelenmiştir. Tevrat’ın birinci kitabının — Tevrat beş kitap üzerine olup bir seferde toplanmıştır— on altıncı babında (7-12).

Hacer, Hazreti İbrahim’in zevcesi Sare’den kaçtığı gece bir ferişteh (melek) görüp kendisine: “Ey Hacer, ne istiyorsun ve nereden geldin?” diye sorduğunda: “Sare’den kaçtım” cevabını verince ferişteh ona: «Sen Sare’ye dön ve ona itaat et. Çünkü Allah senin zürriyetini çoğaltacaktır. Pek kısa bir zaman sonra gebe kalıp, İsmail adında bir çocuk doğuracaksın. Cenab-ı Hak seni sevmiştir. Oğlun herkes tarafından takdir edilecek ve şöhreti dünyanın çok yerine yayılacaktır» dedi, diye yazılıdır.

Bilindiği gibi Hazreti İsmail ve onun zürriyeti dünyanın bir çok yerlerine yayılmamıştır. Binaenaleyh adı geçen söz Hazreti İsmail’in en büyük zürriyeti hakkındadır. O da peygamberimiz Muhammed aleyhisselamdır. İslam dini dünyanın birçok yerlerine yayılmış, doğu ve batıda hüküm sürmüş ve sürmektedir. Bu hususu Yahudi alimleri gayet iyi bilirler. Fakat halka açıklamaktan daima sakınırlar.

Yine Tevrat’ın beşinci kitabının on sekizinci babında (18):

Cenab-ı Allah Hazreti Musa’ya, Beni İsrail’e söyle ki: “Ben onlara ahir zamanda kendi kardeşleri evladından senin gibi bir peygamber göndereceğim” dedi, diye yazılıdır. Hazreti Musa’dan sonra ise, gönderilen nebilerin hepsi Beni İsrail’dendir. Ve en sonuncusu Hazreti İsa (AS.)’dır. Şu duasına göre onların kardeşleri evladından ahir zamanda peygamber olacak zat, Muhammed aleyhisselamdan başkası değildir. Çünkü Peygamber Efendimiz Hazreti İsmail aleyhisselamın zürriyetindendir. Hazreti İsmail ise Hazreti İbrahim’in oğlu Hazreti İshak’ın kardeşidir. Hazreti İshak da Beni İsrail’dendir. Eğer bu müjde Beni İsrail’den bir nebi hakkında olsaydı «onların kardeşleri evladından» denmemesi icab ederdi.

Beni İsrail peygamberleri arasında Hazreti Musa’dan sonra ona benzer bir peygamber gelmediği hususunda Yahudiler ittifak etmiştir. Burada benzerlikten maksad hususi bir şeriat ortaya koyması ve ümmetlerin ona tabi olmasıdır. Bu da Muhammed aleyhisselamın sıfatı ve şanıdır. Çünkü kendisi Hazreti İsmail zürriyetinden ve Arap milletindendir. Bütün şeriatları ortadan kaldıran bir şeriat getirmiş ve ümmetler ona tabi olmuştur. Ve bu yönden Hazreti Musa gibidir. Hatta Hazreti Musa’dan ve diğer bütün peygamberlerden daha faziletlidir ( ).

Yine Tevrat’ın Beşinci Kitabının otuz üçüncü babında (2):

Hak Teala Tur-i Sina’dan ikbal edip bize Sairden doğdu ve Faran dağlarından göründü, diye yazılıdır.

Faran dağlarından maksad Mekke ve Hicaz bölgesidir. Çünkü, Faran, toprakları aralarında paylaşan, Amalika meliklerinden, hissesine Hicaz bölgesi isabet eden kimsenin adıdır. Hicaz bölgesi bu adamın hissesine düşmüş ve oralara onun adı verilmiştir. Tevrat’taki “Allah, Tur-i Sina’dan (Sina Tur Dağından) geldi” sözünden maksad, Cenab-ı Hak’kın Hazreti Musa’ya olan vahyi sebebiyle tevhid dininin Tur-i Sina'dan görünmesidir.

“Sair’den doğdu” sözünden maksad ise Hazreti İsa (AS.) dininin göründüğü bir dağdır. Ve bu dağ Şam’da bulunmaktadır. “Faran dağlarından göründü” demenin manası da peygamberimiz Muhammed aleyhisselam Efendimize Mekke ve Hicaz’da vahy buyurulmuş olmasıdır. “Kudsilerin bayrakları beraberinde ve onun sağındadır” sözündeki “Kudsilerin” ifade ettiği mana veli ve salih kullardır ki bununla peygamberimizin Sahabesi kastedilmektedir. Çünkü onunla beraber ve sağ tarafında bulunan, ondan asla ayrılmayan yalnız Sahabelerdir. (Allah onlardan razı olsun).

Peygamberimizin peygamberliğine ait en kuvvetli delillerden biri de, dört İncil sahibinin:

Hazreti İsa’nın (AS.) göğe çıkışı anında Havarilere: «Ben babam ve babanıza, Allah’ıma ve Allah’ınıza gidiyorum. Size benden sonra PARAKLIT adında bir peygamber geleceğini müjdelerim» demiş olduğunda ittifak etmeleridir. Bu mübarek ad Yunancadır. Arapça tam karşılığı ise «AHMED» dir. Nitekim Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde (Saf Süresi altıncı ayetin-de) İsa (AS.) aleyhisselamın “Benden sonra bir peygamber gelecektir. Onun ismi Ahmed’dir. Onu size müjdeleyiciyim” dediğini, haber vermektedir.

Latince olan İncil’de PARAKLITOS'tur. Benim İslamiyet’i kabul edişime bu ad sebep olmuştur.

Yuhanna İncilinin on dördüncü babında (26) [Hazreti İsa (AS.):

«Paraklit o zatdır ki babam onu ahir zamanda yollayacak ve o size her şeyi öğretecektir»

Paraklit’ten maksad bizim peygamberimiz Muhammed aleyhisselamdır. İnsanlara her şeyi, Cenab-ı Hak’kın Kur’an-ı Kerim’de vahyettiği üzere öğreten odur. Allah Teala, En’am Süresi yirmi sekizinci ayetinde: “Biz kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’de hiçbir şeyden noksan bırakmadık” buyurduğu üzere Kur’an-ı Kerim’de hiçbir şey eksik değildir. Hazreti Mesih’ten sonra bu sıfatta Hazreti Muhammed aleyhisselamdan başka bir peygamber çıkmadığından, bu haber ancak ona ait olabilir.

Yuhanna İncilinin on altıncı babında (13) İsa (AS.):

Babamın benden sonra göndereceği Paraklit, kendiliğinden bir şey söylemez. Size daima doğruyu söyler. Geleceğe ait hadiseleri haber verir” dedi, demiştir.

Bu da mütevatir bir haberle sabittir ki ancak peygamberimizin vasfıdır. Allah Teala. Ve’n-Necmi Süresi üçüncü ayetinde: Peygamberimin bildirdiği Kur’an-ı Kerim, onun istediği, onun kendiliğinden söylediği kelam değildir. Ona melek vasıtasıyla söylenilen, melekten işittiği vahy’dir buyurarak bu hususa şehadet etmiştir.

Geleceğe ait vermiş olduğu haberler geniş bir mevzu teşkil eder ki bu mevzu ile ilgili birçok eserler yayınlanmıştır. Kadı lyad’ın Kitabü’ş-Şifa’sında adı geçen mevzua dair, akıl sahiplerine ibret verici noktalar vardır.


SEYYİDÜ’L-KEVNEYN HAZRETLERİNİN PEYGAMBERLİKLERİNİN İLAHİ KİTABLARDA İSPATI

Peygamberimiz Hazreti Muhammed (aleyhisselam) Efendimizin peygamberliği, evvelki peygamberlerin kitablarıyla da sabit olmuştur: Davud aleyhisselamın getirdiği Zebur’un yetmiş ikinci babında:

Denizlerden denizlere, nehirlerden yerlerin parçalanması ve nihayetlenmesine kadar malik olacak. Kendisine Yemen ve Cezayir melikleri hediyeler getirecek. Padişahlar onun önünde eğilecekler. Ve her vakitte ona rahmet okunacak. Her gün kendisine bereketle dua olunacak. Nuru Medine’den parlayacak. Mübarek adı ebediyete kadar dillerden düşmeyecek. Ve onun adı güneşin mevcudiyetinden önce vardı. Onun adı güneş durdukça etrafa yayılacak, yazılıdır.

Apaçık görüldüğü gibi, bütün bunlar Hazreti Muhammed aleyhisselam Efendimizin sıfatıdır. Bu sıfatların peygamberimiz Hazreti Muhammed’e ait olmadığını iddia edenler bu hüviyeti haiz başka bir şan ve şeref sahibi arayıp bulmaya mecburdurlar. Aksi takdirde iddiaları yersiz ve mesnetsizdir. Herhangi bir peygambere ait olabileceğini ileri sürenler ise, o peygamberlere ancak iftira etmiş olurlar. Yahudi alimleri bu sıfatların Hazreti Muhammed aleyhisselamın zati sıfatlarından olduğunu gayet iyi bilirler. Fakat ezeli küfürleri iktizasınca daima saklarlar.

Habakuk peygamberin kitabının üçüncü babında (3):

«Ahir zamanda Rab, kıbleden; Kudüs ve Faran dağlarından gelir» diye yazılıdır. Rab, kelimesinden maksad vahy, Kudüs’ten, peygamberimiz Hazreti Muhammed (SA.), Faran dağlarından, Hicaz ülkesi kastedilmektedir.

Mişa (Miha) peygamberin kitabının dördüncü babında: «Ahir zamanda bir ümmet meydana gelecek. İbadet etmek için mübarek bir dağı seçecekler. Oraya her iklimden insanlar gelir. Ve onlar yalnız bir tek Allah’a ibadet eder, O’na asla ortak koşmazlar» diye zikredilmiştir.

Yukarıda anlatılan mübarek dağ: Arafat dağı, bir ümmet: Muhammed (SA.) ümmeti ve her iklimden gelen hacıların orada toplanmasıdır.

Eş’iya peygamberin kitabının 42. faslında şöyle yazılıdır: «Allah Teala, ahir zamanda en seçkin kulunu peygamber olarak gönderecek. Ona Rühul-Emin’i yani Cebrail’i gönderip ilahi dinini öğretecek. O da Cebrail aleyhisselamın öğrettiği üzere insanlara doğru yolu bildirecektir. O bir nurdur ki halkı zulmetten ve gafletten kurtaracaktır. Allah’ın bana vukuundan evvel bildirdiği şeyi size haber verdim» demiştir.

Ey Hristiyan camiası!

Allah size merhamet ve insaf versin. Bu anlatılan sıfatlar, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama ait olduğu açık ve zahirdir. Allah’ın, ahir zamanda kendine sevgili, dost ve seçkin bir peygamber olmak üzere gönderdiği ve Hazreti Cebrail’i yollayıp Kur’an-ı Kerim’i vahy ettiği, İslam dinini öğrettiği zattır. Kendine gönderilenleri aynen tebliğ etmiştir. Bu da Eş’iya peygamberin anlattığı «O Ruhu’l-Emin’in kendine Öğrettiği şeyleri insanlara bildirir» sözünün manasıdır.

İnsanlar arasında hak ve adalet ile hükmederdi. Her neyi emretmiş veyahut nehyetmişse, aksi sahipleri ve ilim erbabı bütün bu emirlerin doğruluğunda ittifak etmişler ve kimse onu örtememiştir. Ancak inad ve kibrinden şeytanın tuzağına düşenler küfür ve inkar etmiştir.

Karanlıklardan aydınlığa çıkaran nur ise, Kur’an-ı Kerim’dir ki Peygamberimiz sallalahu aleyhi ve selleme inzal olunmuştur. Eş’iya peygamberin sözleri Muhammed aleyhisselamın nübüvvetinin sübutu hakkında en açık ve kuvvetli delillerdendir.

Eğer bu hususta geçmiş peygamberlerin bütün sözlerini yazmak isteseydik kitap çok uzardı. Bununla beraber bütün peygamberler (aleyhimüsselam) tarafından Peygamber Efendimiz hakkında söylenilen sözlerin, verilen müjdelerin tamamını ihtiva edecek müstakil bir kitap yazmayı Cenab-ı Hak’tan dilerim.

Allah Teala bize kafidir. O ne güzel bir vekildir. Kuvvet ve kudret O’nundur. Allah Teala’nın salat ve selamı Muhammed aleyhisselama ve onun Ashabına olsun. Hamd ve şükürler alemlerin sahip ve yaradıcısı olan Cenab-ı Hakk’a mahsustur.
 
Üst