saf deha
Profesör
Ağzında zikirler, önünde tütsüler ve sudan buharlar… İnsanı iyi edeceğini, her problemi böyle çözeceğini iddia eden, bu kişi cinleri olduğunu söyleyen okumamış, cahil ve pişkin yaşlı kişiler! Eğer çocuğun mu olmuyor, çocuğunun olacağı yönünde garanti ediyor; eğer eşinle, annenle, kayınvalidenle sorunların mı var, onları sana itaatkar yaparım diyor; eğer bir kızla evlenmek mi istiyorsun, fakat kız istemiyor mu sana bu kızı alacağını söylüyor ve daha nice çözümlerin hepsi onun dilinde. Yeter ki, paran olsun ve vermeyi göze al. Bu ve buna benzer bir sürü şarlatan çevremizde dolaşıyor.
Fatiha süresinde “Yalnızca sana inanır, yalnızca senden yardım dilerim. “ ayetine rağmen, Allah’a değil, bu insanlara güveniliyor. Hâşâ, Allah gibi çözülmesi gereken sorunlarına çare bulacağına inanılıyor, Bu işle uğraşan kişiden medet umularak Allah yerine konuluyor ve bu kişi Allah’a şirk koşuyor. Şirk, Allah’ın asla affetmeyeceğini söylediği tek günahtır. (Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur (4/48))
Bu kişiler, cinlerinin olduğunu ve onları bu gibi şeyleri yapmak için kullandığını iddia ederler. Dinimizde, insanın ayetleri kullanarak, bir çıkar elde etmelerinin ne kadar kötü olduğu bildirilmesine rağmen. Nitekim, Yahudilere hitap eden- Maide Suresinin 44. ayetinde “Benim ayetlerimi az bir fiyata satmayın.”mealindeki ayetin sonunda “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler / tasdik etmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” ifadesi ile, Hristiyanlara hitaben gelen 47. ayetin sonunda da “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler / tasdik etmeyenler fâsıkların- yoldan çıkmışların ta kendileridir.” ifadesinde bunu apaçık görmek mümkündür.
Kendisine bu gibi etkiler yapılan kişi, günden güne eriyip zayıflamaktadır. Adeta, beyni durmuş, bambaşka bir insan gibi yaşamaktadır. Kaderi değişmiştir. Tüm mantık kuralları bitmiştir. Hastaneye gitse, tıp çaresizdir ve bir hastalık bulamaz. Her değer normal gibi gözükür. Hastalığına, alternatif tıp yetişir. Fakat bir süre sonra anlar ki, o da çaresizdir. Ne yazık ki, kendisine bu hastalığı yükleyen bu kişilerden birini bulmak zorunda kalır sonunda. Güvenilir birini arar bir süre ve bulduğunda ona gider. Onun sunduğu reçeteyi uygular ve büyük olasılıkla da bu dertten kurtulur. Bu kişiler, kimin kendisi üzerine bu etkiyi yaptığını asla söylemek istemezler.
Allah ne bu kişileri tanımayı, ne bu kişilerden çare bulmayı ya da bunlara bulaşmayı nasip etmesin. Bu işler mafya işlerinden bile karmaşık ve çok zor. Peygamberimizin(sav) veda hutbesinde dediği gibi “Kur’an ve benim sünnetlerime sıkıca bağlanınız. Böylece iki cihanda gerçek mutluluğu bulursunuz.” Eğer inandığımız gibi yaşarsak, Allah bize kefil olur. Allah’ın kefil olduğu-Allah dostlarına- kim zarar verebilir ki…
Saffet Kuramaz
Fatiha süresinde “Yalnızca sana inanır, yalnızca senden yardım dilerim. “ ayetine rağmen, Allah’a değil, bu insanlara güveniliyor. Hâşâ, Allah gibi çözülmesi gereken sorunlarına çare bulacağına inanılıyor, Bu işle uğraşan kişiden medet umularak Allah yerine konuluyor ve bu kişi Allah’a şirk koşuyor. Şirk, Allah’ın asla affetmeyeceğini söylediği tek günahtır. (Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur (4/48))
Bu kişiler, cinlerinin olduğunu ve onları bu gibi şeyleri yapmak için kullandığını iddia ederler. Dinimizde, insanın ayetleri kullanarak, bir çıkar elde etmelerinin ne kadar kötü olduğu bildirilmesine rağmen. Nitekim, Yahudilere hitap eden- Maide Suresinin 44. ayetinde “Benim ayetlerimi az bir fiyata satmayın.”mealindeki ayetin sonunda “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler / tasdik etmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” ifadesi ile, Hristiyanlara hitaben gelen 47. ayetin sonunda da “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler / tasdik etmeyenler fâsıkların- yoldan çıkmışların ta kendileridir.” ifadesinde bunu apaçık görmek mümkündür.
Kendisine bu gibi etkiler yapılan kişi, günden güne eriyip zayıflamaktadır. Adeta, beyni durmuş, bambaşka bir insan gibi yaşamaktadır. Kaderi değişmiştir. Tüm mantık kuralları bitmiştir. Hastaneye gitse, tıp çaresizdir ve bir hastalık bulamaz. Her değer normal gibi gözükür. Hastalığına, alternatif tıp yetişir. Fakat bir süre sonra anlar ki, o da çaresizdir. Ne yazık ki, kendisine bu hastalığı yükleyen bu kişilerden birini bulmak zorunda kalır sonunda. Güvenilir birini arar bir süre ve bulduğunda ona gider. Onun sunduğu reçeteyi uygular ve büyük olasılıkla da bu dertten kurtulur. Bu kişiler, kimin kendisi üzerine bu etkiyi yaptığını asla söylemek istemezler.
Allah ne bu kişileri tanımayı, ne bu kişilerden çare bulmayı ya da bunlara bulaşmayı nasip etmesin. Bu işler mafya işlerinden bile karmaşık ve çok zor. Peygamberimizin(sav) veda hutbesinde dediği gibi “Kur’an ve benim sünnetlerime sıkıca bağlanınız. Böylece iki cihanda gerçek mutluluğu bulursunuz.” Eğer inandığımız gibi yaşarsak, Allah bize kefil olur. Allah’ın kefil olduğu-Allah dostlarına- kim zarar verebilir ki…
Saffet Kuramaz