İslamda zalime meyl edip yardım etmeki

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Zalimlere Meyletmek:

*Zulme düşmek ve zulmün yaygınlaşması gibi ümmeti helake sürükleyen ve (umûmî) cezaya çarptırılmasına sebeb olan davranışlardan korunma yollarından biri de, her nasıl olursa olsun zalimlere meytetmemektir. Ta ki, zulmetmekten aciz ve zayıf kalsınlar. Hele bunlar, bir de zalim idareciler olurlarsa...Çünkü onlar zulmü, ya yardımcıları ve hak sahiplerinin susmaları veya kendilerine meyletmeleri sayesinde yaparlar. ALLAH (c.c.) zalimlere meyletmekten sakındırarak buyuruyor ki:

"Sakın zulmedenlere en ufak bir meyil duymayın, sonra size ateş dokunur. Sizin ALLAH'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (ALLAH tarafından da) size yardım edilmez."* [60]

Zemahşerî (538/1143) bu âyetin tefsirinde şöyle der: (Meyletmeyiniz), bir şeye meylettiği zaman (erkenehu) denilir. Yasak (nehiy) zalimlerin arzularına boyun eğmeyi, onlarla beraber olmayı, sohbetlerinden ayrılmamayı, ziyaretlerinde bulunmayı, dalkavukluk etmeyi, yaptıklarına rıza göstermeyi, onlara benzemeyi, şekilleriyle şekillenmeyi, övgüyü andıran ifadeler kullanmayı ve (iltifat ve tasvib anlamı taşıyacağı için) onların süs ve giyimlerine en küçük bir bakışı bile kapsamaktadır. (Meyletmeyin); "Rûkun" az bir meyil demektir. (Zulmedenlere) deyip de (zalimlere) denilmemesinin incelendiğini bir düşün.[61]

Zalimin Zulmüne Yardım Etmemek:

*Zalime yardım edenler de aynı onun gibi zalim olacakları için zalime yardımcı durumunda olmak caiz değildir. Bütün şekil ve türleriyle zalime meyletmek caiz olmadığına göre, fiili yardımda bulunmak haydi haydi caiz olmaz. Gerçek şu ki, zalim bir idareci avanesinin ve yandaşlarının yardımıyla zulüm yapmaya imkan bulur, yoksa yalnız kendisi zulüm yapmaz. Hangi şekliyle olursa olsun, zalime yardım etmek caiz değildir. Çünkü bu, onu desteklemek, zulmünü icra etmesine müsaade etmek demektir. Bu sebeble, zalim bir idareciye azab geldiği zaman, aynı şekilde (bu zulmü onaylayan) yardımcılarına da gelir. Çünkü onlar da onun kadar zalimdirler. Nitekim Firavun'a gelen azab avanesine de gelmişti. Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:

"Gerçekten Firavun, Haman ve askerleri hatalıydılar (yanılıyorlardı)."* *[62]

ALLAH hepsini bu âyette "hata" vasfı ile bir araya getirmiştir. Hataları, Firavun'un zulmetmesi, (veziri) Haman ve askerlerinin de buna yardımcı olmalarıdır. Bu sebeble azab Firavun'a inince yardımcılarına da inmişti:

"Biz hem onu, hem de askerlerini yakaladık. Onları denize atıp boğduk." [63]

"Biz onu ve askerlerini tuttuk, denize attık; bak o zalimlerin sonu nasıl oldu" [64]

ALLAH (c.c.) hepsini "zalim" olarak vasıflandırdı. Firavun'a ve ona yardım ettikleri için askerlerine "zalimler" diyerek hepsini aynı azabla helak ettiğini haber vermiştir. [65]

Müslüman Cemâatin Zâlimlere Meyletmekten Sakınması Lâzımdır:

*Müslüman cemaatin, iyi niyetle de olsa, zalimlere meyletme anlamı taşıyan davranışlardan son derece kaçınması lazımdır. Çünkü, iyi niyet, bazan belli şartlar dahilinde sahibinden günahı kaldırsa da hatayı yanlışı doğruya, haramı helale çevirmez. Buna göre cemmatin, lideriyle ve üyeleriyle (kadrosuyla), zalim idarecilerin arasında cemaati temsilen bulunması, onları tasvib etmediğini ilan etmeksizin, onlarla birlikte halkın önünde görülmesi, cemaatin zalim idarecilere dalkavukluk ettiği vaya onları destekledeğinin intibaını vererek insanları samimiyetlerinde şüpheye düşürücü davranışlarda bulunması caiz değildir. Aksi halde onlar kendi sorumluluklarına cemaati de ortak ederler. Dahası insanlar cemaatten ayrılır, dağılmaya ve hak doğru olanı söylese de onu dinlememeye başlarlar. Çünkü insan davranışı kendisine ters düşen kimselerden, özellikle zalim idarecilere dalkavukluk etme ve onlara destekçi olma konusunda muhalif olanlardan, hak da olsa kabul etmemek üzere yaratılmıştır. Hele de dalkavukluk ve destekçi, insanları İslam davasına çağıran müslüman cemaat olursa...[71]
*
[60] Hud: 11/113

[61] Tefsîr-i Zemahşerî, c.2, s.433, Düşünme yönü şudur: Zulmedenler başka, zulmü kendisine adet edinen zâlimler başkadır. Âyette zulmü adet edinmediği halde en ufak bir zulme yeltenenlere dahi hafif bir meylin olmaması gereğine dikkat çekilmektedir. (Çev.)

Prof. Dr. Abdulkerim Zeydan, İlahi Kanunların Hikmetleri, İhtar Yayıncılık: 166.

[62] Kasas: 28/8

[63] Zariyat: 51/40

[64] Kasas: 28/40

[65] Prof. Dr. Abdulkerim Zeydan, İlahi Kanunların Hikmetleri, İhtar Yayıncılık: 167.

[71] Prof. Dr. Abdulkerim Zeydan, İlahi Kanunların Hikmetleri, İhtar Yayıncılık: 169-170.
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
Rabbime binlerce sukurler olsunki bizi firavun gibi idarecilerin eline birakmadi..sayin erdogan bibi mert durust, musluman birinin elindeyiz..

Rahman sayin erdogan ve samimi ekibine dunya ve ahiret saadeti nasip eyylesin..

devletimize milletimize bozuk duzene ragmen daha cok hizmet edebilmeyi nasip eyylesin..

islamiyeti yasamaya yasatmaya yardimci kilsin..varsa gunahlari ki beseriz, vardir muhakkak ,tovbe etmeyi nasip eyylesin onlara..

Amiin..
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Zalimlere meyletmeyin
Zulüm, zulumat yani karanlıkla aynı kökten geliyor.
Eşyayı ait olmadığı yere koymak zulümdür.
Zulüm, aynı zamanda şiddetle muamele ve haksızlık demektir. Türkçede genellikle bu anlamda kullanılır.


Haksızlık da tıpkı karanlık gibi ürkütücü, siyah ve güvensizdir. Koyu karanlık gecenin insan için neler sakladığını kimse bilemez. Bu gibi karanlıklarda dışarıda kalanların, bir de yalnız ise, bir de ıssız yerlerde ise; korkmaması, ürkmemesi mümkün değildir. Karanlık, bu durumda olanların iç dünyalarına kim bilir neler biriktirir. Onlar için ne tuzaklar, ne korkular, ne ürpetiler hazırlar.


Zulüm, görüntü itibariyle çirkin ve ürkütücü, sonuç itibariyle acı ve etkilidir. Bir zulmün hangi sonuçları doğuracağı, hangi gelişmelere sebep olacağı önceden bilinemez. Çünkü mazlumun ahı zalimden aheste aheste, yani yavaş yavaş çıkar. Yüce Yaratıcı kimsenin hakkını kimse de bırakmaz. Bugün başkasına gücü yettiği için dayılık ve haksızlık yapanlar; yarın kim bilir nelerle karşılaşacaklar.


Zalim, başkasına şiddet kullanan, işkence eden ve haksızlık yapandır. Hak yiyendir. Bunun boyutları da oldukça geniştir.


Haksız yere atılan bir tokattan tutun da, gizli mahvillerde en igrenç ve acımasız işkence yapmaya kadar, bir kimseye manevi işkenceden tutun da masumlara terör uygulamaya kadar, ne kadar hukuk ve ahlâk dışı uygulama varsa hepsi zulümdür. Bunları yapan da zalimdir.


Karar verme makamında olan haklının lehine karar vermiyorsa bu zulümdür.
Birisi herhangi bir çaba ile bir şey hak ediyor, ilgili ona bu hakkını vermiyorsa bu zulümdür.


Otorite sahibi olan bir kimse, yasanın kendisine vermediği bir yetkiyi kullanıp, onunla bir nevi maddi ve manevi çıkar sağlıyorsa bu da zulümdür.
Kur’an, her türlü zulmü mahkûm ediyor, zalimleri ise en ağır cezalarla tehdit ediyor. Bununla birlikte müslümanları, adaletten ve insaftan yana olanları da şöyle uyarıyor:


“Zalimlere yanaşmayın, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah´tan başka veliniz (dost ve yardımcınız) yoktur. Sonra (O´ndan da) yardım görmezsiniz.” (Hûd, 11/113)


Zalimlere sakın ha yanaşmayın! Zalimlere hiç bir şekilde meyletmeyin! Zalimlerin yanında olmayın! Zalimlerin taraftarı, destekçisi, seveni olmayın!
Ürpetici bir uyarı: Sakin ha… Aman ha tarzında.


Yoksa; evet, yoksa size de ateş dokunur!


Ateş sadece zalimleri yakmaz, sizi de yakar. Ceza sadece zalimlere gelmez, size de gelir. Felâket sadece zalimleri kuşatmaz sizi de kuşatır.
Sakın ha, zalimlere en ufak bir meyil göstermeyin!


Âyette, “zalimlere destek/ortak olmayın” denilmeyip de meyletmeyin denilmesi gerçekten dikkat çekici.


Ne demek onlarla ortak olmak, ne demek onların safinda yer almak… ne demek onlarla birlikte görünmek… Onlara kalbinizde en ufak bir meyl bile olmasın. Onlardan yana donup bakmayınız. Gönlünüz onlardan yana dönmesin, yüz çevirin, uzaklaşın, terkedin onları…


Yoksa onlara ulaşan acıtıcı akibet, size de dokunabilir. Kurunun yanında yaş gibi değil, suç ortağı olduğunuz için. Onların zihniyetini onayladığınız için, onların zulümlerine ortam hazırladığınız için, onları takbih etmediğiniz için.


Peygamber (sav) buyuruyor ki:


“Mazluma da zalime de yardım edin. Soruluyor. “Mazluma yardımı anladık da zalime nasıl yardım edebiliriz?”
“Onun zulmüne engel olmaya çalışın, bu da ona bir yardımdır.” (Tirmizî, Fiten/68, 2255)


Zalime yardım edin, yani zulmüne engel olmaya çalışın ki başkasına daha fazla zulmetmesin. Ona yardım edin ki kendine de daha fazla zarar vermesin. Öyle ya, zulmüne devam ettikçe Allah’ın lâneti, mazlumların ahı ve bedduası onun peşini bırakmayacaktır. Hem bu dünyada, hem de ötede fitil fitil burnundan gelecektir. Yaptığı haksızlıkların karşılığını mutlaka görecektir. Siz yine de merhametli olun, ona engel olmaya çalışın.
Hadiste, zalime meyletme bir tarafa, onun zulmüne engel olunması çağrısı yapılıyor. Adalet ve hak savucuları bulundukları yerde zalimlere karşı, eldeki imkanlar ölçüsünde karşı gelmeli, mücadele etmeli, gerekirse savaşmalı.


Çünkü zalimler meydanı boş buldukları zaman, insan ve toplum zarar görüyor.


Durum böyle olmasına rağmen ne yazık ki bilmeyenler, ya da zalimlerin gözlerini manen kör ettiği şaşkınlar çoğu zaman zalimlere sevgi beslerler. Onların tarafında yer alırlar. Onların safında mücadele ederler.


Böylece onların zulümlerinin artmasına sebep olurlar. Hatta bu zulümlerden kendileri de zarar görmelerine rağmen, anlamazlar. Zalimlerden kendilerine rahmet geldiğini hayal ederler.


Ama işin doğrusu bambaşkadır.


Haksızlığa ve gadre uğramışlar öteden beri zalimlere meylettikleri, onlara destek oldukları için, ateş onlara da dokunuyor. Çünkü bu Allah’ın yasasının (Sünnetullah’ın) gereğidir. Zalimi yakan ateş, onun yandaşlarına da dokunacaktır. İnsanlar bu ateşin nasıl dokunduğunu anlamasalar da.
Ne yazık ki zalimler bunlardan ibret almıyorlar. Kendi sonlarının berbat olacağını hesap etmiyorlar. Zulme devam ediyorlar. Ellerindeki gücü başkalarına haksızlık yapma yolunda kullanıyorlar.


Yine ne yazık ki kitleler çoğunlukla zalimi tanıyamıyorlar. Ya da ortak çıkarları olduğu için destekliyorlar, zulmüne karşı çıkmıyorlar. Bir başka deyişle zalimlerin icraatlarını doğru buluyorlar, benimsiyorlar.


İlâhî ikaz son derece açık ve uyarıcı: “Zalimlere meyletmeyin! Sonra ateş size de dokunur. Sonra Allah bile size yardım etmez. Sizin için gercek dost ve yardımcı O iken. »


Zalime meyletmenin muhtelif şekilleri olabilir. Bir kaç tanesini hatırlayalım.
⦁ Zalim zulmünü icra ederken onun yanında yer almak, desteklemek, arka çıkmak gibi.
⦁ Zalimin zulmü karşısında susmak, ses çıkarmamak, köşeye çekilmek, pişmak olmamak, bana ne demek gibi.
⦁ ‘Allah onu başımızdan eksik etmesin zeval vermesin’ diye dua etmek gibi.


⦁ Onların icraatınde memur, görevli, gönüllü olarak çaliışmak gibi.


⦁ Zulüm ve haksızlık yapacağı gün gibi aşikâr olmasına rağmen, siyaseten onu desteklemek, ona oy vermek, ona arka çıkmak gibi.
⦁ Zalimlerin zulmünü meşru sayan, onları cici göstermeye, zulümlerini adalet gibi lanse etmeye çalışan yazılı ve sözlü basını parayla, duyguyla, seyrederek desteklemek gibi.
⦁ Çevresinde çok açık bir şekilde zulümler, haksızlıklar olurken başını deve kuşu gibi kuma sokmak gibi.
⦁ Bizimkiler yapıyorsa bir hikmeti vardır deyip, kendi yandaşlarının yaptığı zulümlere kılıf uydurmak gibi.
⦁ Zulüm yapılarının, kurumlarının, ortamlarının hazırlanmasına, sürdürülmesine zemin hazırlamak, yardımcı olmak gibi.
⦁ Zulme uğradığı halde, değil karşı koymak; zulmü itiraftan bile korkmak, ağzını açmamak gibi.
Bütün bunlar zalime meyl sayılabilir.


Peygamber buyuyorur ki:


“Bu ümmet zalime zalim deme cesareti gostermedigi zaman kıyameti bekle.” (Müsned, 2/190)


“İnsanlar zalimi görüp de elini (zulümden alıkoymaycak olurlarsa), aradan fazla zaman geçmeden, Allah’ın onlara genel bir azap göndermesi yakındır.” (Tirmizî, Fiten 8. Tefsir 5/17. Ebu Davud, Melâhim 17. İbni Mace, Fiten 20. Müsned, 1/25.)
Üstad Said Nursî: “Zalimler için yaşasın cehennem” demiş.
Ya zulme meyledenlere ne demeli? Onlar için akıl ve insaf mı dilemeli?


Hüseyin ECE
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
“Zalimlere en ufak bir meyil göstermeyiniz, yoksa size de Cehennem ateşi dokunur..." (Hud 11/113) mealindeki ayeti nasıl anlamak lazım? Zalimlere bilmeyerek, art niyet olmaksızın meyil etsek, biz de ayetin kapsamına girer miyiz?

....
Değerli kardeşimiz;
İlgili ayetin meali şöyledir:
"Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz." (Hud, 11/113)
Bu ayet sadece zulmedenleri değil, zulme alet olanı, taraftar olanı hatta az bir meyil gösterenleri bile içine almaktadır. Çünkü, "küfre razı olmak küfür olduğu gibi, zulme razı olmak da zulümdür." Dalalete, yalana, günaha, harama taraftar olmak dalalettir, yalandır, günahtır, haramdır.

Burada “zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın”den maksat, bir anlamda onların zulmüne meyletmeyin, demektir.

Bediüzzaman Hazretleri, umumî musibetlerin, çoğunluğun hatasından ileri gelmesi yönüyle; insanların bir çoğunun zâlim insanların yaptıklarına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla, manen onların zulümlerine ortak olacağını ve bu nedenle de musibet ve belaların herkese gelebileceğini ifade eder. (bk. Sözler, On Dördüncü Söz'ün Zeyli)

Zalimin zulmüne “iltihak” etmek demek, söz konusu zulüm cephesinde belli bir görev üslenmektir. “İltizam”da bir görev üslenmemekle birlikte, kalben o cepheyi desteklemek söz konusudur. “Fiilen”, kelimesi iltihaka benzerse de ondan daha geri bir konumdadır. Mesela, ne maksatla olursa olsun, böyle bir hareketin yayın organlarının bayiliğini yapmak, yahut en azından o yayınlara para vermekle maddeten onları desteklemek de zulme fiilen iştirak demektir.

Demek ki, bir Müslüman hem zulmetmeyecek hem de zalimden ve onun zulmünden razı olmayacak, yaptığı zulmü övmeyecek, taraftar olamayacak ve zulmünün yayılmasına asla katkı sağlamayacaktır. Yoksa onun zulmüne meyletmiş olacağından zulmüne ortak olur.

Öyleyse, her Müslümanın; günahın hangi çeşidi olursa olsun, rıza göstermemek, itaat etmemek, muhabbet etmemek, onlara muvafakat etmemek, dostluk ve arkadaşlıkta bulunmamak, destek olmamak, taraftar olmamak, yaltaklık yapmamak, onları savunmamak gibi görevleri vardır.

Ayette zulme meyletmenin bile bu kadar dehşetli olduğu dikkatlere sunulmaktadır. Zulmün en hafifi bile böyle olursa, en büyüğünden ne derece şiddetle kaçmak gerektiğine de bir ima vardır.

Beyzâvî ayette geçen “rükün” kelimesinin "az eğilmek" olduğunu ifade eder. Yani onlara doğru az bir şekilde dahi olsa yakınlık göstermeyin, demektir. Alimler, burada yasaklanan şey, zalimlerin üzerinde bulundukları zulme rıza göstermek, onların bu işini iyi görmek, hem kendileri hem başkalarına onun güzel olduğunu göstertmek ve buna benzer şeylerde onlara katılmaktır. Ama, onlardan gelebilecek bir zararı defetmek ve zarurî, hemen elde edilmesi gereken bir menfaati temin etmek için onların arasına karışmak, yasaklanan bu meyil çeşidine dahil değildir, demiştir. (bk. Razi, İlgili ayetin tefsiri)

Alimler zulmü üç kısım halinde incelemişlerdir:

1. İnsanla Allah arasındaki zulüm. Bunun en büyüğü, inkar, şirk ve nifaktır.
“Şüphesiz ki, şirk (Allah’a ortak koşmak) büyük bir zulümdür!” (Lokman, 31/13)
ayetinde buna dikkat çekilmiştir. Yüce Allah`ın varlığını, birliğini inkâr etmek zulüm olduğu gibi, imân esaslarından herhangi birini inkar etmek de zulüm ve küfürdür.

2. İnsanlar arasındaki zulüm. Bu da, insanların kendi hemcinslerine karşı işledikleri suçlar, günahlar ve haksızlıklardır. İnsanla insan arasındaki zulüm de, bu geniş alanda büyük bir yere sahip bulunmaktadır. Zaten zulüm denince ilk olarak akla insanların birbirlerine karşı olan hareketlerindeki yanlış, kötü ve zararlı davranışları zulüm olarak tanıtılmış, bunların işlenmemesi istenmiş ve işleyenler zalim olarak ifade edilmiştir.

Örneğin, adam öldürmek (Mâide, 5/27, 28, 29), hırsızlılık yapmak (Yûsuf, 12/75), erkeklerin erkeklerle temasta bulunması (homoseksüellik) ve yol kesip kötülükte bulunmak (Ankebût, 29, 30), zina yapmak (Yusuf, 12/23), suçlu insanları bırakıp suçsuzları cezalandırmak (Yûsuf, 12/78, 79), Allah`ın indirdiği hükümlerle hükmetmemek (Mâide, 5/45) birer zulümdür ve bunları veya bunlardan birini yapan da zalimdir. Bu nedenle haram olan şeyleri yapanlara meyletmek, taraftar olmak, benimsemek, sempati duymak da o zulme ortak olmak demektir.

3. Zulmün bir çeşidi de, insanın kendi kendine zulmetmesidir. Bu hususta da çeşitli âyetler vardır. Nitekim,
“...onlar, kendilerine zulmettikleri zaman...” (Nisâ, 4/64)
“Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı." (Nahl, 16/33)
“Onlardan kimi nefsine zulmedendir” (Fâtır, 35/32)
gibi ayetlerde buna dikkat çekilmiştir.

Bu zülüm çeşitlerinden hangisi olursa olsun, zulüm, yaratılış düzeninde bozukluk ve sapmalara sebep olmaktadır. İnsanın dışındaki bütün varlıklar, yaratılış düzenini bozmamakta, nasıl yaratılmışlarsa, öyle hareket etmektedirler. Allah`ın emir ve yasaklarını dinlemeyen, zulüm yollarına düşen insanlar ise, insanın yaratılış gayesinin dışına çıkmaktadırlar. Bu halleriyle de, varlıklar arasında en büyük zalimlerden olma durumuna düşmektedirler.

İşte soruda geçen ayette bu zalimlere ve zulümlerine meyledenlerin de onlar gibi olacağı ve bu durumlarının da cehennem azabına neden olacağı bildirilmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet











 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Akparti namına hiçbirşey yazmamayı düşünüyordum ama dostluk kardeşimin duası konuya Akpartiyi dahil etmiştir.

...................................................................................
AKPARTİ
HÜKÜMETİNİN ZALİM SİYONİST HAÇLI ABD ORDUSUNA FİİLİ DESTEĞİNİN BELGESİ VE II.IRAK SAVAŞI

TARİH 1 EYLÜL 2004 RESMİ GAZETE'DE GEÇEN TEBLİĞ İLE ABD ORDUSUNA IRAK'IN İŞGALİNDE ÜSLERİN AÇILMASI İÇİN VERİLEN YETKİLER
Akpartinin Amerikaya destek olarak Irak'ta 1,5 milyon müslümanın katliamïna verdiği desteğin belgesi: http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2004/09/20040901.htm#10
1002668_502751913176370_965437345_n.jpg

Dışişleri Bakanlığından:

ABD’ne Ait Destek Hamulesinin İthal/İhraç ve Ülke İçi Nakil ve Tevziine Dair Tebliğ

Amaç
Madde 1 -Amerika Birleşik Devletleri Makamları tarafından Türkiye’ye ithal ve buradan ihraç olunacak askeri malzeme, teçhizat, ikmal maddeleri ve eşyalarının (bundan sonra “Destek Hamulesi” diye anılacaktır) giriş/çıkış ve ülke içi nakil işlemlerinin yürütülmesinde aşağıdaki usuller uygulanacaktır.
Kapsam
Madde 2 -ABD destek hamulesinin giriş ve çıkış işlemlerinde Türk mevzuatına ve 6375 sayılı Kanunla tasdik olunan 19 Haziran 1951 tarihli “Kuzey Atlantik Antlaşmasına Taraf Devletler Arasında Kuvvetlerin Statüsüne Dair Sözleşme”ye (NATO-SOFA) uyulacaktır.
Genel Hususlar
Madde 3 - ABD gemi ve uçakları ile Türkiye’ye getirilecek ve buradan götürülecek destek hamulesinin giriş ve çıkışı aşağıdaki deniz ve hava limanlarından yapılacaktır.
a) Deniz Limanları:
1) İstanbul
2) İzmir
3) İskenderun
4) Yumurtalık
5) Antalya
6) Aksaz/Karaağaç
7) Ağalar (sadece mühimmat için)
b) Hava Limanları:
1) Esenboğa (Ankara)
2) Atatürk (İstanbul)
3) Çiğli (İzmir)
4) İncirlik (Adana)
5) Antalya
6) Aksaz/Dalaman (Muğla)
c) Antalya ve Aksaz/Dalaman havaalanlarını, ABD Deniz Kuvvetlerine mensup gemilerin Antalya ve Aksaz /Karaağaç Limanlarını ziyaretleri ile irtibatlı olarak, sadece bu gemilerin destek uçaklarınca kullanılmasına izin verilebilir.
Madde 4 -İthal/İhraç ve ülke içi nakil ile tevzie ait usuller aşağıda açıklanmıştır.
a) Ön müsaadeyi gerektirenler:
1) Silah, mühimmat ve Ana teçhizat kalemlerinin ithali ve Türkiye dahilinde daimi olarak nakil ve tevzii ile hizmet araçları ve jeneratörlerin ithali.
2) Gizli mahiyetteki silah, mühimmat, teçhizat ve malzemenin ithal, ihraç ve bunların ülke içi nakil ve tevzii.
b) Ön bildirim gerektirenler:
1) Silah, mühimmat ve ana teçhizat kalemlerinin Türkiye’den ihracı, Genelkurmay Başkanlığına/Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’ne (KRDAE),
2) Ana teçhizat kalemlerinin bakım ve onarım maksadıyla tesisler/istasyonlar arası nakli ise, Tesis Komutanına /İstasyon Müdürüne,
bilgi verilmek suretiyle gerçekleştirilecektir.
c) Manifesto ibrazını gerektirenler :
ABD Hükümetine ait teçhizat ile kuvvet, sivil unsur ve yakınlarının istimaline mahsus makul miktarda yiyecek maddeleri, ikmal maddeleri ve diğer eşyanın (ev eşyası ve şahsi oto dahil) ithal ve ihracı ile hizmet araçları ve jeneratörlerin ihracı. (Genelkurmay Başkanlığı/KRDAE ve ABD Savunma İşbirliği Ofisi Başkanlığı-ODC/ABD Savunma Bakanlığı Hava Kuvvetleri Teknik Uygulamalar Merkezi-AFTAC arasında yapılan yazılı mutabakat uyarınca, tesise, SAS mevkiine veya Belbaşı Sismik Araştırma İstasyonu’na -bundan sonra İstasyon diye anılacaktır- girişinden sonra Türk Komutana/İstasyon Müdürüne özet listesi verilmesi gereken malzeme ve teçhizat da bu kategoriye dahildir.)
Uygulama, Görev Yetki ve Sorumluluklar
Madde 5 -Her türlü malzeme ve teçhizatın ithal/ihraç ve ülke içi nakil ve tevzii aşağıda açıklandığı gibi yapılır.
a) Her türlü malzeme ve teçhizatın ithal/ihraç ve ülke içi nakil ve tevziinde, ÖN MÜSAADE ve ÖN BİLDİRİM için örneği ekte bulunan BEYANNAME kullanılır.
1) ODC/AFTAC tarafından 6 nüsha (İstasyon için 5 nüsha) olarak tanzim edilen beyannameler; bizzat ODC/AFTAC Başkanı veya yetkili kılındığı ve imza örneği daha önce bildirilen bir subay/görevli tarafından imzalanarak ithal/ihraç veya naklin yapılacağı tarihten en az 20 gün (İstasyon için 3 gün) önce Genelkurmay Başkanlığına/KRDAE’ye gönderilir. Ayrıca, alakalı olan her tesis veya ABD’nin Türkiye’deki Askeri Kuruluşu (bundan sonra “tesis/birlik” diye anılacaktır) için birer nüsha beyanname ilave edilir. (Tesis/birlikler arası nakillerde, beyanname nüsha sayısı 11’e kadar çıkabilir.)
2) Genelkurmay ilgili “J” Başkanlığı tarafından, bu beyannamelere ilişkin olarak, diğer ilgili “J” Başkanlıkları ile koordine edilerek, Genelkurmay Başkanlığının görüşü saptanır.
3) Genelkurmay Başkanlığınca/KRDAE’nce talep uygun görüldüğü takdirde beyannameler (ithali/ihracı veya ülke içi nakli uygundur) şeklinde onaylanarak:
(a) 1 nüsha isteği yapan ODC)/AFTAC’a,
(b) 2 nüsha ait olduğu gümrük kapısına,
(c) 1 nüsha hamulenin ait olduğu veya nakil edileceği Tesis/Birlik Türk Komutanlığına/İstasyon Müdürlüğüne,
(d) 1 nüsha Tesis/Birliğin bağlı olduğu Kuvvet Komutanlığına gönderilir,
(e) 1 nüsha Genelkurmay Başkanlığında/KRDAE’de kalır.
4) Genelkurmay Başkanlığı’nca/KRDAE’nce talep uygun görülmediği takdirde beyannameye (ithali/ihracı veya ülke içi nakli uygun değildir) şerhi düşülerek, beyanname ODC/AFTAC’a iade edilir.
5) Gümrük Kapısı ilgilileri, kendilerine gönderilen onaylanmış beyannameleri, gümrüğe gelmiş olan hamule ile karşılaştırıp kontrol etmek suretiyle gümrük işlemlerini yaparlar. Hamulenin gümrükten geçmesi halinde, beyannamelerden bir nüshasını, hamulenin gümrükten geçtiğini belirten mutat işaretleri koyarak, ABD’nin görevli personeline verirler. ABD’nin görevli personeli, hamulenin gümrükten geçmiş olduğunu, ellerindeki işaretli nüshayı ilgili Tesis/Birlik Türk Komutanlıklarına/İstasyon Müdürlüğüne ibraz etmek suretiyle girişlerde beyanda bulunurlar.
6) Beyannamelerde yazılı hamulenin gümrük kapısındaki teşhis ve kontrolünde gümrük makamları, müşkülatla karşılaştıklarında aşağıdaki Komutanlıklardan/İstasyon Müdürlüğünden birer uzman subayın/personelin yardımını talep edebilirler:
(a) Havaalanlarında:
(1) Esenboğa Meydanı için Hv. K. K.lığı/Belbaşı Nükleer Denemeleri İzleme Merkezi Müdürlüğü,
(2) İncirlik Meydanı için 10’uncu Tanker Üs K.lığı,
(3) Atatürk Meydanı için Hv. H. Ok. K.lığı/KRDAE,
(4) Çiğli Meydanı için 2 nci Ana Jet Üs ve Uçş. Ok. K.lığı,
(5) Antalya Meydanı için Antalya Meydan K.lığı,
(6) Aksaz/Dalaman Meydanı için Dalaman Meydan K.lığı,
Bu Komutanlıklar/KRDAE, önceden bu maksatla görevlendirme yapacaklardır.
(b) Limanlarda :
(1) İstanbul Limanı için Büyükdere, Haydarpaşa Ulş. Terminal Birlik K.lığı veya KRDAE,
(2) İzmir Limanı için Ulş. Terminal K.lığı (HİLAL),
(3) İskenderun Limanı için, Ulş. Terminal Birlik K.lığı,
(4) Yumurtalık Limanı için, İncirlik Tesis K.lığı,
(5) Antalya Limanı için, Antalya Deniz K.lığı,
(6) Aksaz/Karaağaç Limanı için, Aksaz Üs K.lığı.
b) Gizli mahiyette silah, mühimmat, teçhizat ve malzemenin ithal, ihraç ve ülke içi
nakil ve tevziinde de aynı usuller uygulanır.
1) Gizli mahiyette silah, mühimmat, teçhizat ve malzemenin ithal/ihraç, ülke içi nakil ve tevzii için ODC; silah ve mühimmat ile teçhizat ana kalemlerinin ithalinde olduğu gibi ekteki örneğe uygun 8 adet beyannameyi en az 20 gün önceden gizli gizlilik dereceli bir yazıyla Genelkurmay Başkanlığı’na gönderir. Gönderilen beyannamelerden 4 adedinde detaylı bilgi bulunmaz ve sadece “GİZLİ HAMULE” kaydı düşülür. (Bu beyannameler Gümrük Müsteşarlığının ilgili birimlerine bu şekilde gönderilir.)
2) Genelkurmay ilgili “J” Başkanlığınca, bahse konu beyannameler için gizli mahiyette teçhizat ve malzemenin özelliğine göre diğer ilgili “J” Başkanlıklarıyla koordine edilir ve bu suretle Genelkurmay Başkanlığının görüşü saptanır.
3) Gizlilik dereceli hamulenin ithal ve ihraç işlemlerinin (gümrük kontrolünden muaf olarak) süratle yapılabilmesi için Genelkurmay Başkanlığı, bu maddenin a) bendinin 6)’ncı alt bendinde kayıtlı Komutanlıklara ve hamulenin özelliğine göre ilgili Tesis/Birlik Türk Komutanlıklarına tahkik için gerekli emri vererek teçhizat veya malzemenin ithal veya ihracını sağlar.
c) “Ön Bildirim” gerektirenler:
Aynı usuller uygulanır ve aynı beyanname formu kullanılır.
1) Ön Bildirim Beyannamesi; “Ön Müsaade Beyannamesi”ne benzer şekilde hazırlanarak ODC/AFTAC tarafından 6 nüsha (İstasyon için halinde ihracın yapılacağı tarihten makul bir süre, tercihen 20 gün evvel Genelkurmay Başkanlığına/KRDAE’ne gönderilir. (Alakalı olan Tesis/Birlik Komutanlıkları/İstasyon Müdürlüğü için birer nüsha ilave edilir.)
2) Talep Genelkurmay “J” Başkanlığınca/KRDAE’nce işleme alınır ve bu malzemeye ihtiyaç olup olmadığı saptandıktan sonra ön bildirim beyannamelerinden;
(a) 2 nüsha isteği yapan ODC)/AFTAC’a,
(b) 1 nüsha ait olduğu gümrük kapısına,
(c) 1 nüsha hamulenin ait olduğu Tesis/Birlik Türk Komutanlığına/İstasyon Müdürlüğüne,
(d) 1 nüsha ilgili Kuvvet Komutanlığına gönderilerek ihraç sağlanır,
(e) 1 nüsha Genelkurmay Başkanlığı’nda/KRDAE’nde kalır.
d) Manifesto ibrazını gerektirenler:
ABD Kuvvetine ait teçhizat ile kuvvet, sivil unsur ve yakınlarının istimaline mahsus makul miktarda yiyecek maddeleri, ikmal maddeleri ve diğer eşyanın (ev eşyası ve şahsi oto dahil) ithal ve ihracı:
1) Bu hamulenin ithali giriş gümrük kapısında gümrük ilgililerince Türk Gümrük mevzuatına uygun olarak manifesto girişi ile ve gümrük kontrolü yapılarak gerçekleştirilir.
2) Bu kategori hamuleden (ev eşyası ve şahsi oto hariç) Tesis Komutanına/İstasyon Müdürüne, tesise girişten sonra özet bilgi vermek için liste halinde ibraz edilmesi gereken,
- Uçak yedek parçaları/bakım ikmal maddeleri,
- Petrol, yağ, hidrolik yakıt,
- Muhabere onarım parçaları/ikmal maddeleri,
- Taşıt onarım parçaları/ikmal maddeleri,
- Kantin malzemeleri,
- İstihkam inşaat malzemeleri/ikmal maddeleri,
- Büro mefruşatı,
- İdari malzemeler/ikmal maddeleri,
konusunda, Genelkurmay Başkanlığı/KRDAE ile ODC/AFTAC arasında sağlanan yazılı mutabakata göre uygulama ve işlem yapılır.
3) Türkiye’den ihraç edilecek benzer hamule ile hizmet araçları ve jeneratörlerin gümrük işlemleri de Gümrük Kapısında gümrük ilgililerince Türk Gümrük mevzuatına uygun olarak, manifesto çıkışı ile ve gümrük kontrolü yapılarak gerçekleştirilir.
Yürürlüğe Girme ve Yürürlükten Kaldırma
Madde 6 -İşbu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Tebliğin yürürlüğe girişiyle, Dışişleri Bakanlığının 10 Ağustos 1995 tarih ve 22370 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “ABD’ne Ait Destek Hamulesinin İthal/İhraç ve Ülke İçi Nakil ve Tevziine Dair Tebliğ” yürürlükten kaldırılır.

Ek

ÖRNEK
ABD Destek Hamulesinin (Manifestoya Tabi Malzeme Hariç)
İthal/İhraç ve Ülke İçi Nakil, Tevzi ve Mübadelesi İçin
Ön Müsaade/Ön Bildirim Beyannamesi

OPS No:
Tarih:
TDA/BRTR No:
1. Konusu
:
2. Türkiye’deki İlk ve Nihai Varış/Çıkış Yerleri
:
3. Programlanan Sevk Tarihi
:
4. Ulaştırma Vasıtaları
:
5. Cins ve Miktarı ile İlgili Ayrıntılı Bilgiler
: (Beyannamenin altına bakınız)
6. Genel Maksadı
:

Bu Beyannamede gösterilen malzemenin yukarıda belirtilen yerlerde ve maksatlarla
kullanılacağı taahhüt olunarak müsaade talep edildiği arzolunur.
ODC/AFTAC Namına

7. Genelkurmay Başkanlığı’nın/KRDAE’nin değerlendirmesi:

Bu Beyannamede belirtilen teçhizat ve malzemenin ithali/ihracı ve Ülke İçi Nakli Genelkurmay Başkanlığı/KRDAE tarafından uygun görülmüştür / görülmemiştir.
Genelkurmay Başkanı/KRDAE Namına

8. Gümrük Makamlarınca Yapılan İşlemler:
Beyannamede cins ve miktarı belirtilen teçhizat ve malzemenin …………………….. Gümrüğünün ……………… gün ve …………..sayılı Beyannamesi ile İthal/İhraç işlemi yapılmıştır.
Muayene Memuru
İdare Amiri

Not:İthali/İhracı veya Ülke İçi Nakli, Tevzii ve Mübadelesi İstenilen Silah/Mühimmat, her ana teçhizat kalemi, gizli mahiyetteki malzeme hizmet araçları ve jeneratörler için aşağıdaki bilgiler verilecektir.
1. Silah, Mühimmat veya Malzeme ve Teçhizatın Adı ve Cinsi:
2. İthali/İhracı veya Nakli, Tevzii ve Mübadelesi İstenen Kalemlerin Parça Adedi ve Ağırlığı:
3. Silah/Mühimmat veya Malzeme ve Teçhizatla İlgili Bilgiler:
a) Kadrosu :
b) Mevcudu :
c) Mevcut ve silah ve mühimmatla kapasite artışı yapacaktır / yapmayacaktır.
d) İthal/İhraç veya ülke içi nakil, tevzii ve mübadelesi istenen miktar:
e) Org. Code Numarası :
f) DODIC/Noun :
g) Lüzumlu ilave bilgiler :
............................................



SONUÇ:

UNHCR Nisan 2008 tarihli verilerine göre 4.7 milyon Iraklı yer değiştirdi (Irak nüfusunun %16sı), bunların iki milyonu komşu ülkelere sığındı [40]Kızıl Haç

Mart 2008'de Irak'taki insani durumu "dünyada diğerlerine göre en kritiği" olarak tanılamıştır.

2007 yılında yapılan araştırmalara göre Irak'ta tahmini 1.000.000 sivil yurttaş hayatını kaybetmiştir.

kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Irak_Savaşı
10606119_593005544151006_7875611081156409252_n.jpg

1964817_502751953176366_1437718590_n.jpg
1962685_502751966509698_1626607004_n.jpg
1970737_502751986509696_1082868966_n.jpg
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Bakan Gönül, Irak İşgaline Verilen Destekle Övündü, Türk Hava Sahası Kullanılarak İşgal Güçlerinin 4990 Sorti ile Irak’ı Vurduğunu Övünerek Belirtti.
gonul.jpg


Haber: Yeni Şafak
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül , Türk -ABD askeri stratejik işbirliğinin devam ettiğini belirterek, `İlişkilerimiz, stratejik işbirliğinin bütün boyutlarını kapsıyor. Irak savaşında ABD , İncirlik `i kullandı ve buradan 4 bin 990 sorti gerçekleştirdi. Irak `a asker gönderilmesi için parlamento kararı çıkarıldı . Bu arada, Bakanlararası ilişkiler ve askeri personel ilişkileri en üst düzeyinde. Son 20 yılda Türk -ABD savunma sanayii işbirliğinin hacmi toplam 13 milyar dolara ulaştı` diye konuştu.

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül , ABD ile ilişkilerin, Türk dış politikasının temel taşlarından biri olduğunu söyledi.

Türkiye `nin ABD ile ilişkilerin başka hiçbir ülkeyle ilişkisine benzetilemeyeceğini vurgulayan Vecdi Gönül , Türk -ABD askeri ilişkilerinin de en yüksek düzeyinde olduğunu söyledi.


Los Angeles World Affairs Council adlı kuruluşun düzenlediği bir konferansa katılan Gönül, `Avrasya `da değişen güvenlik ortamı ve Türkiye `nin stratejik önemi` konulu bir konuşma gerçekleştirdi.

Gönül konuşmasında, `ABD ile ilişkilerimiz, daima Türk dış politikasının temel taşlarından biri oldu ve başka hiçbir ülkeyle ilişkilerimizle karşılaştırılamaz` dedi . İki ülkenin sürekli olarak ortak değerler ve demokrasiye dayalı ilişkileri ilerletme yollarına baktığına dikkati çeken Gönül, gerçek bir stratejik ortaklık için dürüst ve kapsamlı bir diyaloğun şart olduğunu kaydetti. `Bakanlararası ilişkiler ve askeri personel ilişkileri en üst düzeyinde` diyen Gönül, son 20 yılda Türk -ABD savunma sanayii işbirliğinin toplam 13 milyar dolara ulaştığını bildirdi.

Türk -ABD `askeri stratejik işbirliğinin`, yarım yüzyıldan fazla zamandır iki ülkenin NATO üyeliğine dek uzandığını belirten Gönül, `NATO , insanoğlunun gördüğü en başarılı uluslararası organizasyon. Bu organizasyon içinde ilişkilerimiz, stratejik işbirliğinin bütün boyutlarını kapsıyor` dedi .

Türk hava sahasından 4 bin 990 sorti

ABD `nin Irak Savaşı `nda Türkiye `nin gösterdiği işbirliğine işaret eden Gönül, Türk hava sahasından 4 bin 990 sorti gerçekleştirildiğini ve İncirlik Üssü `nün kullanıldığını, Irak `a asker gönderilmesi yönünde parlamento kararı çıkarıldığını hatırlattı.

kaynak: http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2006/mart/25/5229.html
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0

KÖPRÜYÜ GEÇENE KADAR AYIYA DAYI DEMEK

İkili görüşmelerimizde hep bu atasözü ile önümüzü kesmeye kalkışıyorlar:

“Biz değişmedik, hep milli görüşçüydük, hala da öyleyiz. Ama kardeşim bodoslama gitmek siyesete uygun değil ki. Şimdi onlardan yanaymış gibi gözükerek bazı şeyleri düzeltecek, sonra da gereken değişiklikleri yapacağız. Yoksa biz de biliyoruz bu Haçlıların ne mal olduklarını. Un çuvalını sağlam karşıya geçirmek için onlara dostmuş gibi davranıyoruz.”

Bırakınız geneli, sadece NATO’nun ne yaptığına bakmak bile, bu görüşün ne kadar sakat olduğunu ispata yetiyor.

Nereden nereye geldi NATO?

Komünist yayılmacılığa karşı kurulmuştu.

Karsı, Ardahan’ı koruyabilmek için biz de üye olmuştuk.

Hem de Kore’de yüzlerce Mehmetçiği şehit vererek üyelik hakkı lütfen bize verilmişti.

Onlarca yıl komünizm tehlikesi demoklesin kılıcı gibi üstümüzde tutularak ABD’nin çöpe atacağı silahları ordumuza vererek, yıllarca bedelini taksit taksit bu fakir millete ödettiler. Böylece bizi hem borçlandırdılar, hem de kendi silah sanayimizi kurmamızı engellediler.

1991 yılında NATO’nun varlık sebebi olan, düşmanı Varşova Paktı dağıldı, böylece tehlike kalmadı. Normalde NATO’nun da dağılması gerekirdi.
Ama hayır!

Dağılmadı. Aksine namlusunu İslam dünyasına çevirdi. NATO’nun en büyük ordusunu besleyen Türkiye’nin, nasıl olup da buna evet dediği ise hala meçhul. NATO’nun Haçlı zihniyetine mensup ortaklarının bu yöndeki kararlarını, hakkı olduğu halde Türkiye niçin veto etmedi, belli değil.
İslam ülkelerinde bir takım operasyonel müdahaleler ve saldırı için de hazırlıklar yaptılar. Büyük Ortadoğu Projesi gibi planlar yaparak, İslam Dünyası’nı kendi sömürge emellerine göre yeniden şekillendirmek üzere adımlar attılar. Bu ülkelerdeki destekçilerinin önlerini açmak, kendilerine mani olacakların da önlerine set çekmek üzere son rötuşlarını da yaptılar.

Saldırılarına bahane teşkil etmek izere 2001 yılında İkiz Kuleler mizansenini yürürlüğe koydular.

Artık İslam dünyasının NATO namlusunda hedef olarak dövülmeye başlamasının vakti gelmiştir. Korkunç saldırılar ve katliamlar önce Afganistan’da başladı.
Afganistan’dan sağlıklı haberler alınamamasına rağmen, on yıla yaklaşan vahşi saldırılar esnasında, yüzbinlerce masum Müslüman’ın yakılarak, kurşuna dizilerek, bombalanarak katledildiği dillendiriliyor. Hem de çoğu keyfi olarak, aşağılanarak… Türkiye de NATO’nun üyesi olarak bu operasyonlarda yerini alıyor. En azından NATO güçlerine koruma sağlayarak mesuliyete iştirak etmiş oluyor.

Hemen arkasından ve eşzamanlı olarak Irak’ın işgali gerçekleşiyor. BM Güvenlik Konseyi, ABD, Avrupa Birliği ve NATO’nun işbirliği ile… Düzemece raporlar, yalan ithamlar, aslı olmayan ihbarlar ve hedef saptıran açıklamalarla…

İşgalin hiçbir haklı dayanağı yoktur. Var olduğuna dünyanın inandırıldığı kitle imha silahları bulunacak, terör örgütlerinin uzantıları temizlenecek, diktatörlere hak ettikleri cezalar verilecek, Irak’a demokrasi getirilecek gibi bahaneler ortaya atılmıştır. Dediklerine göre halk hiç zarar görmeyecek ve işgal kısa sürede sona erecekti. O kadar inandırıcı oldular ki, Irak halkından bir çoğu işgalcileri çiçeklerle karşıladılar.

Şehirler yakıldı, camiler bombalandı, eski eserler tahrip edildi, altyapı tamamen çökertildi, servetler yağma edildi. Kadınların ırzına geçildi, çocukların üzerine köpekler saldırtıldı. Açıklanan bilanço çok ağır. En az bir buçuk milyon insan öldürülmüş. Aşağılanarak, işkenceye uğratılarak, yakılarak, bombalanarak, kurşuna dizilerek… Hala da devam ediyor…

NATO ortağı olduğu için ve de ABD’nin stratejik müttefiki sıfatıyla Türkiye de bu işgale yardımcı oldu. Bombardıman uçaklarına üs temin ederek, havaalanlarını ve limanlarını açarak, hava koridorlarını açarak ve lojistik destek sağlayarak…

İslam dünyasında dişe dokunur devletlerin önü kesilmeliydi. İran’ın, Pakistan’ın. Ama bu yapılırken İsrail işin içinden sıyrılmalıydı. Füze erken uyarı sistemleri akıllarına geldi. Ayarlarını ona göre yaptılar. Ve sistemlerini Malatya’ya monte etmeye karar verdiler. Türkiye yetkilileri önce mırın kırın eder gibi oldularsa da, ikna metodları devreye girdi ve razı ettiler. Böylece İsrail’in füzelerine sağır ve dilsiz, İran’ın füzelerini ise hava sahamızda imha edecek sistemler devreye girmiş olacak. Şimdi en çok istedikleri bu sistemler dolayısıyla Türkiye-İran gerginliğini tırmandırmak, hatta savaştırmak… Endişe ile bekliyoruz. Rusyanın çıkışları İran’ın tehditleri, zalim Beşşar Esed’in bir şeyler ima eder tarzdaki söylemleri, endişelerimizi daha da arttırmaktadır.

Allah korusun böyle bir şeyin olması demek, onlar açısından Büyük Ortadoğu Projesi’nin zahmetsizce hayata geçmesi demektir. Yani Ortadoğu’da kıyameti koparacak olan gelişmeleri NATO bu şekilde sağlamış olacaktır.

Libya’da devletler hukukuna asla uymayan Haçlı NATO istilası ve açıklanan rakamlara göre, en az 60 bin insanın katledilmesi, kaynakların yağmalanması, altyapının tahribi başlı başına bir terör hareketidir. Nasıl olduğunu hala bilmediğimiz tarzda bu müdahaleye Türkiye’nin de onayının ve desteğinin alınmış olması, bu terör kanının kendisine bulaşmasına sebep olmuştur.

Müslümanlar arasında çözülmesi gerekli olan Suriye’deki katliamlara NATO’nun bulaştırılması katliam ve işgalin daha da yaygınlaşması neticesini doğuracağını herkes kabul ediyor. Örnekler ortada. Devamında ne olacağını düşünmek bile istemiyorum.

NATO terörist uygulamalarını o dereceye vardırdı ki, gözüne kestirdiği Pakistan’ın askeri üslerini bütün dünyanın şaşkın bakışları altında bombaladı. Onlarca Pakistan askerini öldürdü. Sonra da “yanlışlık” oldu diye açıklama yaptı. Tıpkı bizim Muavenet muhribini “yanlışlıkla” vurduğu gibi… Zaten bunu hep yapıyor. Amaç oluşturmayı düşündükleri ateş çemberine Pakistan’ı da dahil etmek.

Eskiden devletlerarası bir hukuk vardı ve iyi kötü işlerdi. Artık bu günün teröristleri hiçbir huklukla bağlı kalmaksızın, terör hareketlerini bütün dünyanın gözü önünde yürürlüğe koymaktadırlar. Hem de terörü önlemek, demokrasi getirmek bahanesi ile…

Aman bize ne diyebilir miyiz? Çünkü çok garip bir şekilde, hem onlarla beraberiz, hem de onların nihai hedefindeyiz.
İçim kan ağlayarak şu son cümlelerimi söylemek istiyorum:
Ey sizler!
Bizi nereye sürüklüyorsunuz?
Yaptığınız bütün tahribatları “köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek zorundayız” diye açıklamaya kalkanlar!
Dayınızın Haçlı olduğunu unuttunuz mu?

Görmüyor musunuz, köprünün ayaklarına dinamit yerleştirmişler, siz un çuvalı ile tam ortadayken fitili ateşlemeye kalkıyorlar!
Hala anlamayacak mısınız?

Ekrem Şama
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
TÜRKİYE BÖYLE İŞBİRLİKÇİ DIŞİŞLERİ BAKANINI YİNE BAŞBAKAN YAPTI. ALLAH SONUMUZU HAYIRLI EYLESİN UYANIŞ DİRİLİŞ NASİP ETSİN

İşte ümmetin yeni kurtarıcısı(!) Ahmet Davutoğlu...
10577168_808669215833655_1112099112323008808_n.jpg


Resimlere bakınca sanki resimdeki ABD dışişleri bakanı siyonist haçlı zalim değilmiş tam tersine dünyaya barışı tesis eden adammış gibi Ahmed Davudoğlu ile sarmaş dolmaş halde eğleniyorlar.
Sanki yeryüzünde milyonlarca müslüman katledilmiyor zulüm denen hiçbirşey yok gülebiliyor tokalaşıyor siyonist amerikan yöneticileriyle!
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
İşte Siyonistlerle tokalaşmayan mücahid adam NECMEDDİN ERBAKAN:
1526332_591809864270574_8098985105936620694_n.jpg
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Haçlıların Akparti desteğiyle tarihi Libya intikamı

Libya'nın lideri Kaddafi'yi devirmek amaçlı siyonistlerce başlatılan iç isyanlar tarafından yapılan halk ayaklanmasını sözde durdurmak amaçlı yine bir siyonist yönetim olan Sarkozy'li Fransız hükümeti Nato'yu beklemeden Libya'yı bombalamaya başlamıştı.

Nato hemen toplanıp Libya halkını Kaddafi'den korumak amaçlı muhalif harekete destek amaçlı olarak Libya'ya müdahale kararı almışlardı.

Libya harekatının kumanda merkezi İzmir Nato askeri üssü olarak belirlenmişti.

O vakitlerde Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı R.Tayyip Erdoğan ''ne işimiz var Libya'da'' demiş ve Libya müdahalesine karşı çıkmıştı.
Ama çok kısa bir süre sonra Nato kararlarına uyarak Libya'ya Nato müdahalesinde destek kuvvet olarak Libya'ya iki tane gemi gönderilmişti.
Bu gemilerimizin görevleri Nato uçaklarının hava sahasını güvenlik altında tutmaları olarak belirlenmişti.

Peki diyeceksiniz intikam diyorsunuzda intikam bunun neresinde yazarmısınız?

Preveze deniz savaşını tarihi bilenler hatırlarlar.
10298903_587797878005106_4471341588868131212_n.jpg


Kaptan-ı deryâ Barbaros Hayreddin Paşanın ve yardımcı kaptan olarak Turgut reisin, Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanması ile yaptığı deniz savaşı.

27 Eylül 1538’de Adriyatik Denizinin Arta Körfezi kıyısında, Preveze Kalesi önündeki açık sularda yapılmış ve Osmanlı donanmasının zaferiyle sonuçlanmıştır.

***

Peki Kaddafi'yi devirmek isteyen Nato ile Preveze savaşının arasındaki bağlantı nedir?

Preveze savaşı Libya açıklarında gerçekleştirilmiş ve Haçlı soyguncu sömürücü korsanlarını Akdeniz'den atan Barbaros Hayrettin paşa ve Turgut Reis kumandasındaki Osmanlı donanması büyük bir zafer kazanmıştır.

Peki Libya'ya müdahale eden Nato bu müdahaleye hangi türk donanmasının gemilerini çağıttırıp siyonistlerin ordusunu korumasını talep etmiştir?

İşte Haçlıların tarihi intikamının resmi!

TCG Barbaros (F-244)
TCG_Barbaros_(F-244)_2009_Istanbul.jpg

----------------------------

TCG Turgutreis (F-242)
images

***
Ne demişti Fransa devlet başkanı Sarkozy; ''Libya'ya haçlı seferleri düzenliyoruz.''

Haçlılar, Prevezenin intikamınıda o savaştaki şanlı kaptanı derya olan Barbaros Hayrettin paşa ve Turgut reislerin adı verilen iki gemimizi Natonun Libya kuşatmasında haçlıları korumak için türk donanmasından talep ediyor.

Turgut reisin türbesi Libya'dadır!!

Tarihinden ibret almayıp nemelazımcılık yapanlar bunu anlayamazlar!

Ercan Tekin
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
Akparti namına hiçbirşey yazmamayı düşünüyordum ama dostluk kardeşimin duası konuya Akpartiyi dahil etmiştir.



ben sadece ilk mesajdaki firavun bölümünü okuyunca şükr etme ve dua etme gereği duydum ..keşke amin demekle yetinseydiniz..

ayrıyeten siz inanın yada inanmayın refah partisi zamanında memurlar yüzde kaç zam alırken biz zulum gördük..sitemizin camisini mühürlediler..yolumuzu yapmak için refahlı belediye bizden ambulans rüşveti istedi..ve daha yazmak istemediğim birsürü zulme maruz kaldık..

zulumse bunlarda zulum..

sorgusu suali varsa bunlarında var..

oy verenlerin bunda vebali varsa vebal yüklendiler..

neye göre zulm ?kime yapılan zulum mubah.. ?

hiçbir siyasi parti ak kaşık değil..chpden çıkan adaytı ne bileyim nazlı ılıcağı seçilmek için aday yapıp mg den ayrılınca siyonist oldular vurun abalıya demek en kolayı..

tekrardan dua ediyorum başbakanımıza ve cumhurbaşkanımıza rabbim güç kuvvet versin..kötülerin şerrinden iç ve dış şerlerden korusun..yanlışları vaRSA ki vardır muhakkak düzeltmeyi nasip eyylesin..günaahları varsaki vardır muhakkak tövbe etmeyi nasip eyylesin..AMİİN..
 
Üst