Dua Nur
Kıdemli Üye
- Katılım
- 29 Nis 2007
- Mesajlar
- 37,459
- Tepkime puanı
- 247
- Puanları
- 0
Şeyh Haydar Baş “Çapulcularla hukukum iyidir, onları severim, onlar da beni severler. İnanıyorum ki, bunlar Türkiye'nin bir numarasıdır.”diyor ve ekliyor: "Bundan 1.5 ay evvel Aksaray'da bir programımız vardı: Henüz çapulcu arkadaşlar eylem yapmamıştı ama benim kulaklarım çok derinlerden ses alır. Baktım benim çapulcu kardeşlerim bunlara bir şamar atacak. Aksaray'da ona dedim ki, Sayın Başbakan senin sonun Hüseyin bin Ali gibi olacak. Sayın Başbakan inat ve ısrar ediyor.”
Haydar Baş ismi duyulunca bütün yüzlerde ister istemez bir tebessüm belirir. Ancak bu tebessümün Haydar Baş’ın mesleğinin komiklik olmasıyla veya onun kişiliğine-siyasetine duyulan sempatiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Haydar Baş için bir sempatinin dışa vurumu olarak değil de habire sinir bozucu bir tiple karşılaşmanın en kolay protestosu olarak tebessümden bahsetmek daha doğru olur. Palavrayı, sıkmayı profesyonel manada iş edinmiş bir adamın toplumun üzerine musallat edilmesini tam olarak izah edememenin verdiği bir çaresizlik vardır belki de bu tebessümlerde.
Ancak bir başka seçenek de Haydar Baş’ın en çok da Kadiri Şeyhliğiyle Kemalist oligarşiye hizmeti bir arada yürütme çabalarıyla insanları güldürüyor olmasıdır. Ya da son iki yılda olduğu gibi Kemalist oligarşiyi tahkim etme adına İran ve Ehli Beyt sevgisi(!) üzerinden Suriye’deki Baas-Esed cuntasının hizmetine amade olma çabalarıyla.
Kaç çeşit kimliği var, hangisini ne zaman öne sürer, hangi şartlar icabı geriye çeker vs. bunların hepsi değişkendir. Bu sebeple Haydar Baş’ı safkan bir Kemalist, *****lanmış bir ulusalcı, Ehli Beyt aşkıyla yanıp tutuşan bir anti-emperyalist veya selefi hareket, İhvan-ı Müslim karşıtlığı dolayısıyla sıkı bir Baasçı olarak görünce hiç kimse şaşırmaz. Sadece gülerler Haydar Baş’a, çünkü o en çok gülünüp geçilmeyi hak etmektedir. Ama o buna hiç aldırmaz ve işini yapmaya, rolünü oynamaya aynı kararlılıkla devam eder. Kim ona aldırır, kim aldırmaz önemli değildir onun için. Cemaat ne derse desin bildiğini okuyan bir Şeyh’tir o!
Taksim Gezi Parkı vesilesiyle her ne kadar Haydar Baş ve örgütünün kenarda kaldığı düşünülüyorsa da o tam merkezdedir. Olan biteni çok öncelerden bilen, işlerin gidişatını düzenleyen karar alma mekanizmasındadır.
Gülmeyin lütfen! Ciddi bir meseleyi izah ediyor, tarihsel kırılmanın arkasındaki ismin karizmasını kayda geçiyoruz. Bakın Şeyh Haydar Baş Gezi Parkı olaylarının gelişim seyri ve aktörleri hakkında neler neler söylüyor?
Haydar Baş muhteşem zekâsıyla Başbakan Erdoğan’ı ikaz mı ediyor yoksa arkasına aldığı yıkıcı güçle kafasını koparmakla mı tehdit ediyor şimdilik bilemiyoruz. Ama şeyhtir, ehli beyt aşığıdır, tecrübeli bir devlet adamıdır, Türklük gurur ve şuuru tamdır, vardır söylediğinin bir hikmeti diyerek konuşmasını sizlerle de paylaşmak istedik.
Her ne kadar Haydar Baş palavralarıyla meşhursa da neticede Kemalist oligarşinin sahada tuttuğu karanlık, şaibeli ve saldırgan bir aktördür. Söylemleri gözlerden kaçmasın ki son darbe sürecinde rol oynayan tüm aktörler hafızalara kazınsın.
Çapulcu seni tükürüğüyle boğar
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, “Vallahi çapulcunun kafası bozulursa, seni tükürüğüyle boğar. Bu çapulcu grup vatanın, milletin, devletin, dinin, ordunun, siyasetin sahibi olduğu için sabrediyor.” dedi.
Yeni Mesaj gazetesi tarafından İstanbul'da Radisson Otel'de düzenlenen "Milli Kahramanlar, Milli Birlik ve İktisadi Kalkınma" programında konuşan BTP Lideri, İstanbul Gezi Parkı'nda 19 gün devam eden ve polis gücüyle sonlandırılan gençlerin eylemleri konusunda geniş değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Konuşmama Taksim'de oturan çapulculardan başlamak istiyorum. Çapulcularla hukukum iyidir, onları severim, onlar da beni severler. İnanıyorum ki, bunlar Türkiye'nin bir numarasıdır. Bunda kimsenin kuşkusu olmasın" dedi.
Gençler niye eylem yaptı?
Eylemcilerin neye karşı olduğu konusunda da değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Efendim, 3 tane ağaç kesilmiş de, dördüncüsü kesilmesin! Bu bardağın son damlasıydı.
Madde 1: Sen kalktın iktidar olarak terörle Türk milletini dize getirdin, müzakereye başladın. Bu delikanlı bunu seyretti ama sesini çıkarmadı. Madde 2: Akıl insanlarla vatandaşı ikna etmeye çalıştın. Yine seslerini çıkarmadılar. Madde 3: Yeni Anayasanın yapılması gerekçesiyle federatif yapının temellerini atmaya başladın, yani üniter yapıyı tarihe gömeceksin. Üniter yapı 'tek millet' olmaktır. O milletin kültürü bir, siyaseti bir, medeniyeti bir, maneviyatı bir, tarihi bir, coğrafyası bir, dini bir... Böyle bir devletin yapılanması üniter yapı oluyor.
Genç bunu gördü: Üniter yapımız var, kardeşiz. Milletimiz bir, devletimiz bir, dinimiz, ahlakımız, Kuran'ımız bir. Bunu söylüyor. Şimdi soruyorum: Çapulcu mu, bunlar mı? Çapulcu... Yetmedi, Türklüğün ayaklar altına alınması... Kabul ediyor musunuz mu?
Sen etmezsin de, benim çapulcu hapis arkadaşım kabul eder mi bunu? Türk kelimesi sıradan bir kelime değil. İçinde kültürü, medeniyeti, siyaseti, dini barındıran bir kelimedir. Bunu dediğin zaman hem dünyada, hem ahrette geçerli not alıp Allah'ın rahmetine kavuşursun. Bunlar şeytanın melekten kaçtığı gibi Türk kelimesinden kaçarlar. Yüce Rabbimin hikmetine bak ki, şu anda Türk bayrağına sarıldı. Bizim gemimiz Nuh'un gemisi... Tabii ki, buraya geleceksin ama geç çok geç kaldın. Allah'ın rahmet kapıları açık, tövbe et ve gel. Biraz daha gecikirsen, işin bitmiştir."
Çapulcunun kafası bozulursa
Bundan 1.5 ay evvel Başbakan Erdoğan'ı uyardığını ifade eden BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Aksaray'da bir programımız vardı: Henüz çapulcu arkadaşlar eylem yapmamıştı ama benim kulaklarım çok derinlerden ses alır. Baktım benim çapulcu kardeşlerim bunlara bir şamar atacak. Aksaray'da ona dedim ki, Sayın Başbakan senin sonun Hüseyin bin Ali gibi olacak. Sayın Başbakan inat ve ısrar ediyor.
Benim dediğimi iyi dinlesin: Onu da bu çukurdan bu fakir kurtarabilir. Bu arkadaş o kadar yanlış icraatlar yapıyor ki, mitingler organize ediyor. Senin çapulcu dediğin millettir. Bu çapulcuya karşı kendi grubunu toplayarak, meydan gösterisi yapıyor. Vallahi bu tarafın kafası bozulursa, seni tükürüğüyle boğar. Bu çapulcu grup vatanın, milletin, devletin, dinin, ordunun, siyasetin sahibi olduğu için sabrediyor. Kafana akıl koy!
Şimdi çapulcumu ilgilendiren bir konu daha: Kamu kurumlarının adlarının önündeki T:C ifadesinin kaldırılması. Çapulcu kardeşim baktı ki, benim dedem bu vatan için canını verdi. Rehyanlı'dan sonra bölgeye değil, ABD'ye gidilmesi... Yürek kalmadı ki, Reyhanlı'ya gitsin! Gelişinde polis ordusuyla oraya gitti."
Başbakan özür dilesin!
Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemcilerin aralarına sızdırılan provokatörleri ayıkladığını hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak, diyorlar. İktidar aklını başına toplasın, onları iyi dinlesin. Tek tek özür dilesin. 'Kusura bakmayın, biz sizi karıştırdık, Siz ne kadar kültürlü, seviyeli, akıllı insanlarsanız, özür dileriz' derse, o zaman iktidar vazifesini yapmış olur. Yoksa tazyikli sularla, coplarla, biber gazıyla bunların üzerine yürürsek, yeminle konuşuyorum, suçtur. Bu kardeşlerim hiçbir yasayı ihlal etmedi. Nedir o zaman oynan tiyatro: Birileri onun üzerini çizdi. Öyle bir hırslandı ki, akıl baştan gitti. Şimdi ne yaparsa yapsın, üstü çizilmiş bir adam o! Sen Hüseyin bin Ali'nin kaderine razı oldun. "
Haydar Hoca'nın farkları
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, mevcut siyasilerden farklarını şöyle sıraladı: "Haydar Hoca; Türk'ünü, Laz'ını, Çerkez'ini, Arap'ını, Boşnak'ını bir bayrağın altında kardeş yapıyor. Herkesi olduğu gibi kabul ediyor. Hiçbirinden olduğundan fazla değil bir şey istemiyor. Olduğun gibi ol! Nasıl görünürsen öyle ol! Nasıl olursan öyle görün! Mevlana'nın ifade ettiği gibi... Biz milleti yanlışıyla, doğrusuyla, eşkıyasıyla, hırsızıyla, dağdaki teröristiyle kabul ediyoruz. Ahmet Türk'le oturup konuşacağız. Onlar terörün dibine diz çöktü. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletini, üniter yapısının bayrağını dikilmedik yer bırakmayacağız."
haksözhaber
Haydar Baş ismi duyulunca bütün yüzlerde ister istemez bir tebessüm belirir. Ancak bu tebessümün Haydar Baş’ın mesleğinin komiklik olmasıyla veya onun kişiliğine-siyasetine duyulan sempatiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Haydar Baş için bir sempatinin dışa vurumu olarak değil de habire sinir bozucu bir tiple karşılaşmanın en kolay protestosu olarak tebessümden bahsetmek daha doğru olur. Palavrayı, sıkmayı profesyonel manada iş edinmiş bir adamın toplumun üzerine musallat edilmesini tam olarak izah edememenin verdiği bir çaresizlik vardır belki de bu tebessümlerde.
Ancak bir başka seçenek de Haydar Baş’ın en çok da Kadiri Şeyhliğiyle Kemalist oligarşiye hizmeti bir arada yürütme çabalarıyla insanları güldürüyor olmasıdır. Ya da son iki yılda olduğu gibi Kemalist oligarşiyi tahkim etme adına İran ve Ehli Beyt sevgisi(!) üzerinden Suriye’deki Baas-Esed cuntasının hizmetine amade olma çabalarıyla.
Kaç çeşit kimliği var, hangisini ne zaman öne sürer, hangi şartlar icabı geriye çeker vs. bunların hepsi değişkendir. Bu sebeple Haydar Baş’ı safkan bir Kemalist, *****lanmış bir ulusalcı, Ehli Beyt aşkıyla yanıp tutuşan bir anti-emperyalist veya selefi hareket, İhvan-ı Müslim karşıtlığı dolayısıyla sıkı bir Baasçı olarak görünce hiç kimse şaşırmaz. Sadece gülerler Haydar Baş’a, çünkü o en çok gülünüp geçilmeyi hak etmektedir. Ama o buna hiç aldırmaz ve işini yapmaya, rolünü oynamaya aynı kararlılıkla devam eder. Kim ona aldırır, kim aldırmaz önemli değildir onun için. Cemaat ne derse desin bildiğini okuyan bir Şeyh’tir o!
Taksim Gezi Parkı vesilesiyle her ne kadar Haydar Baş ve örgütünün kenarda kaldığı düşünülüyorsa da o tam merkezdedir. Olan biteni çok öncelerden bilen, işlerin gidişatını düzenleyen karar alma mekanizmasındadır.
Gülmeyin lütfen! Ciddi bir meseleyi izah ediyor, tarihsel kırılmanın arkasındaki ismin karizmasını kayda geçiyoruz. Bakın Şeyh Haydar Baş Gezi Parkı olaylarının gelişim seyri ve aktörleri hakkında neler neler söylüyor?
Haydar Baş muhteşem zekâsıyla Başbakan Erdoğan’ı ikaz mı ediyor yoksa arkasına aldığı yıkıcı güçle kafasını koparmakla mı tehdit ediyor şimdilik bilemiyoruz. Ama şeyhtir, ehli beyt aşığıdır, tecrübeli bir devlet adamıdır, Türklük gurur ve şuuru tamdır, vardır söylediğinin bir hikmeti diyerek konuşmasını sizlerle de paylaşmak istedik.
Her ne kadar Haydar Baş palavralarıyla meşhursa da neticede Kemalist oligarşinin sahada tuttuğu karanlık, şaibeli ve saldırgan bir aktördür. Söylemleri gözlerden kaçmasın ki son darbe sürecinde rol oynayan tüm aktörler hafızalara kazınsın.
Çapulcu seni tükürüğüyle boğar
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, “Vallahi çapulcunun kafası bozulursa, seni tükürüğüyle boğar. Bu çapulcu grup vatanın, milletin, devletin, dinin, ordunun, siyasetin sahibi olduğu için sabrediyor.” dedi.
Yeni Mesaj gazetesi tarafından İstanbul'da Radisson Otel'de düzenlenen "Milli Kahramanlar, Milli Birlik ve İktisadi Kalkınma" programında konuşan BTP Lideri, İstanbul Gezi Parkı'nda 19 gün devam eden ve polis gücüyle sonlandırılan gençlerin eylemleri konusunda geniş değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Konuşmama Taksim'de oturan çapulculardan başlamak istiyorum. Çapulcularla hukukum iyidir, onları severim, onlar da beni severler. İnanıyorum ki, bunlar Türkiye'nin bir numarasıdır. Bunda kimsenin kuşkusu olmasın" dedi.
Gençler niye eylem yaptı?
Eylemcilerin neye karşı olduğu konusunda da değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Efendim, 3 tane ağaç kesilmiş de, dördüncüsü kesilmesin! Bu bardağın son damlasıydı.
Madde 1: Sen kalktın iktidar olarak terörle Türk milletini dize getirdin, müzakereye başladın. Bu delikanlı bunu seyretti ama sesini çıkarmadı. Madde 2: Akıl insanlarla vatandaşı ikna etmeye çalıştın. Yine seslerini çıkarmadılar. Madde 3: Yeni Anayasanın yapılması gerekçesiyle federatif yapının temellerini atmaya başladın, yani üniter yapıyı tarihe gömeceksin. Üniter yapı 'tek millet' olmaktır. O milletin kültürü bir, siyaseti bir, medeniyeti bir, maneviyatı bir, tarihi bir, coğrafyası bir, dini bir... Böyle bir devletin yapılanması üniter yapı oluyor.
Genç bunu gördü: Üniter yapımız var, kardeşiz. Milletimiz bir, devletimiz bir, dinimiz, ahlakımız, Kuran'ımız bir. Bunu söylüyor. Şimdi soruyorum: Çapulcu mu, bunlar mı? Çapulcu... Yetmedi, Türklüğün ayaklar altına alınması... Kabul ediyor musunuz mu?
Sen etmezsin de, benim çapulcu hapis arkadaşım kabul eder mi bunu? Türk kelimesi sıradan bir kelime değil. İçinde kültürü, medeniyeti, siyaseti, dini barındıran bir kelimedir. Bunu dediğin zaman hem dünyada, hem ahrette geçerli not alıp Allah'ın rahmetine kavuşursun. Bunlar şeytanın melekten kaçtığı gibi Türk kelimesinden kaçarlar. Yüce Rabbimin hikmetine bak ki, şu anda Türk bayrağına sarıldı. Bizim gemimiz Nuh'un gemisi... Tabii ki, buraya geleceksin ama geç çok geç kaldın. Allah'ın rahmet kapıları açık, tövbe et ve gel. Biraz daha gecikirsen, işin bitmiştir."
Çapulcunun kafası bozulursa
Bundan 1.5 ay evvel Başbakan Erdoğan'ı uyardığını ifade eden BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Aksaray'da bir programımız vardı: Henüz çapulcu arkadaşlar eylem yapmamıştı ama benim kulaklarım çok derinlerden ses alır. Baktım benim çapulcu kardeşlerim bunlara bir şamar atacak. Aksaray'da ona dedim ki, Sayın Başbakan senin sonun Hüseyin bin Ali gibi olacak. Sayın Başbakan inat ve ısrar ediyor.
Benim dediğimi iyi dinlesin: Onu da bu çukurdan bu fakir kurtarabilir. Bu arkadaş o kadar yanlış icraatlar yapıyor ki, mitingler organize ediyor. Senin çapulcu dediğin millettir. Bu çapulcuya karşı kendi grubunu toplayarak, meydan gösterisi yapıyor. Vallahi bu tarafın kafası bozulursa, seni tükürüğüyle boğar. Bu çapulcu grup vatanın, milletin, devletin, dinin, ordunun, siyasetin sahibi olduğu için sabrediyor. Kafana akıl koy!
Şimdi çapulcumu ilgilendiren bir konu daha: Kamu kurumlarının adlarının önündeki T:C ifadesinin kaldırılması. Çapulcu kardeşim baktı ki, benim dedem bu vatan için canını verdi. Rehyanlı'dan sonra bölgeye değil, ABD'ye gidilmesi... Yürek kalmadı ki, Reyhanlı'ya gitsin! Gelişinde polis ordusuyla oraya gitti."
Başbakan özür dilesin!
Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemcilerin aralarına sızdırılan provokatörleri ayıkladığını hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak, diyorlar. İktidar aklını başına toplasın, onları iyi dinlesin. Tek tek özür dilesin. 'Kusura bakmayın, biz sizi karıştırdık, Siz ne kadar kültürlü, seviyeli, akıllı insanlarsanız, özür dileriz' derse, o zaman iktidar vazifesini yapmış olur. Yoksa tazyikli sularla, coplarla, biber gazıyla bunların üzerine yürürsek, yeminle konuşuyorum, suçtur. Bu kardeşlerim hiçbir yasayı ihlal etmedi. Nedir o zaman oynan tiyatro: Birileri onun üzerini çizdi. Öyle bir hırslandı ki, akıl baştan gitti. Şimdi ne yaparsa yapsın, üstü çizilmiş bir adam o! Sen Hüseyin bin Ali'nin kaderine razı oldun. "
Haydar Hoca'nın farkları
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, mevcut siyasilerden farklarını şöyle sıraladı: "Haydar Hoca; Türk'ünü, Laz'ını, Çerkez'ini, Arap'ını, Boşnak'ını bir bayrağın altında kardeş yapıyor. Herkesi olduğu gibi kabul ediyor. Hiçbirinden olduğundan fazla değil bir şey istemiyor. Olduğun gibi ol! Nasıl görünürsen öyle ol! Nasıl olursan öyle görün! Mevlana'nın ifade ettiği gibi... Biz milleti yanlışıyla, doğrusuyla, eşkıyasıyla, hırsızıyla, dağdaki teröristiyle kabul ediyoruz. Ahmet Türk'le oturup konuşacağız. Onlar terörün dibine diz çöktü. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletini, üniter yapısının bayrağını dikilmedik yer bırakmayacağız."
haksözhaber