Korunmuş Tavan

zühd

Profesör
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
1,592
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul/Ataköy
Web sitesi
www.why-islam.net
"Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar." (Enbiya Suresi, 32)

Ay yüzeyinin fotoğraflarını hemen herkes görmüştür. Yüzey şekilleri, üzerine düşen sayısız meteor sebebiyle girintili çıkıntılıdır. Bu meteorların açtıkları binlerce krater, Ay’ın en karakteristik özelliklerinden birisidir. Meteorlardan başka, Güneş’in yaydığı ışınlar da atmosferi olmayan Ay için ölümcüldür. Muhtemelen, bir tedbir alınmadan Ay yüzeyinde kurulacak bir uzay istasyonu, ya da herhangi bir yerleşim bölgesi kısa bir zamanda yerle bir olacaktır. Bunu önlemenin tek yolu ise, onu bir şekilde "korumaktır".

Belki de üzerinde hiç düşünmediğimiz bu ayrıntı, dünyada çok doğal bir şekilde sağlanmıştır, bu nedenle insanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ayrıca önlem almalarına gerek yoktur. Dünya’nın atmosferi, Dünya’ya yaklaşan irili ufaklı meteorları eriterek yok etmekte, uzaydaki tüm zararlı ışınları süzmekte ve böylece insan hayatının devamı için hayati bir işlevi yerine getirmektedir.

Dünyaya, Güneş’ten ve diğer yıldızlardan insan için zararlı hatta öldürücü olan birçok ışın ulaşır. Özellikle Dünya’ya en yakın yıldız olan Güneş’te sık sık "parlama" adı verilen enerji patlamaları bu zararlı ışınların önemli bir kaynağını oluşturur.

Güneş parlamaları sırasında hızı yaklaşık 1500 km/sn olan bir plazma bulutu uzaya fırlatılır. Pozitif yüklü protonlar ve negatif yüklü elektronlardan oluşan plazma bulutu, elektriksel olarak iletken özelliğe sahiptir. Bulut 1500 km/sn hızla dünyaya yaklaşırken, dünyanın manyetik alanının etkisi ile elektrik akımı üretir. Diğer taraftan Dünya’nın manyetik alanı, bu kez içinden akım geçen bu plazma bulutu üzerine itici bir kuvvet uygular. Bu kuvvet bulutun hareketini frenler, belli bir uzaklıkta durmasına neden olur. Şimdi dünyaya varmadan "durdurulan" bu plazma bulutunun gücünü görelim.

Plazma bulutu Dünya’nın manyetik alanı tarafından engellenmektedir, ancak buna rağmen etkileri Dünya’dan hissedilebilir. Kuvvetli parlamalardan sonra yüksek gerilim hatlarında transformatörler patlayabilir, haberleşme ağları zarar görebilir ve elektrik şebekelerinin sigortaları atabilir.

Tesbit edilen bir parlamada açığa çıkan enerjinin, Hiroşima’ya atılan gibi 100 milyar atom bombasına eşdeğer olduğu hesaplanmıştır. Parlamadan 58 saat sonra pusula ibresinde aşırı hareketler gözlenmiş, Dünya atmosferinin 250 km üstünde sıcaklık sıçrama yapıp 2500° C’ye yükselmiştir.

Güneş’ten bunun dışında daha düşük hızlı, yaklaşık 400 km/sn hızlı bir diğer tanecik akımı daha yayılmaktadır. Buna "Güneş Rüzgarı" adı verilir. Güneş Rüzgarları atmosferin dışında, adına "Van Allen Kuşakları" denilen ve dünyanın manyetik etkisinden kaynaklanarak ortaya çıkan bir tabaka sayesinde dünyaya zarar vermeden geçiştirilir. Bu kuşağın oluşması, Dünya çekirdeğinin sahip olduğu özellikler sayesindedir. Çekirdek, demir ve nikel gibi manyetik özelliği olan ağır elementleri içerir. Ancak bunlardan daha önemlisi çekirdeğin iki farklı yapıdan oluşmuş olmasıdır. İç çekirdek katı, dış çekirdek ise sıvı haldedir. Çekirdeğin bu iki katmanı birbiri etrafında hareket eder. Bu hareket ağır metaller üzerinde bir çeşit mıknatıslanma etkisi yaparak bir manyetik alan oluşturur. İşte Van Allen Kuşakları, bu manyetik alanın atmosferin en dışına kadar uzanan bir uzantısıdır. Bu manyetik alan sayesinde Dünya, uzaydan gelebilecek olan tehlikelere karşı korunmuş olur. Güneş Rüzgarları, dünyanın 40.000 mil uzağında manyetik halkalar çizen Van Allen Kuşakları’nı geçemezler. Parçacık yağmuru şeklindeki Güneş Rüzgarı, bu manyetik alanla karşılaştığında ayrışarak alanın çevresinden akar gider.

Van Allen Kuşakları gibi, Dünya’nın atmosferi de dünyayı uzayın öldürücü etkilerinden korur. Atmosferin Dünya’yı meteorlardan koruduğunu belirtmiştik. Ama atmosferin tek özelliği bu değildir. Örneğin uzaydaki "mutlak sıfır" adı verilen eksi 273 derecelik ısı insanlar için öldürücü etkiye sahiptir, ama atmosfer tarafından dışarda tutulur.

İşin ilginci, atmosferin sadece zararsız orandaki ışınları, radyo dalgalarını ve görünür ışığı geçirmesidir. Çünkü bunlar yaşam için hayati ayrıntılardır. Atmosfer tarafından belirli oranda geçmesine izin verilen ultraviyole, bitkilerin fotosentez yapmaları ve dolayısıyla tüm canlıların hayatta kalmaları açısından büyük önem taşır. Güneş tarafından çok şiddetli bir biçimde Dünyaya ulaşan bu ışın, atmosferin ozon tabakasında süzülür, ve Dünya yüzeyine hayati önem taşıyan az bir kısmı ulaşır. Güneş ışığı ise hiç şüphesiz hayatın en ayrılmaz parçalarından birisidir.

Kısacası, Dünyanın üzerinde, kendisini sarıp kuşatan ve dış tehlikelere karşı koruyan mükemmel bir sistem çalışmaktadır. İşte Dünya’nın bu korunmuş durumu, Kuran’ın şu ayetiyle bildirilmektedir:

"Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar." (Enbiya Suresi, 32)

Elbette ki 7. yy’da ne atmosferin koruyucu özelliğinin, ne Van Allen Kuşakları’nın varlığının bilinmesi imkansızdı. Ancak "korunmuş tavan" tanımı, Dünya’nın sahip olduğu ve modern çağda keşfedilen koruyucu özellikleri tam olarak açıklayan bir ifadedir. Bu nedenle, gökyüzünün korunmuş bir tavan kılındığını ifade eden yukarıdaki ayet, Kuran’ın tüm bilgilere muktedir, her şeyi idrak eden bir Yaratıcı’dan geldiğini gösterir.
 
Üst