“Küçük cihaddan büyük cihada döndük” rivayeti sahih hadis midir?

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Soru: “Küçük cihaddan büyük cihada döndük” rivayeti sahih hadis midir? Zira İbni Teymiyye bu rivayet için “aslı yoktur” demektedir.

Cevap: Rivayete göre Efendimiz (s.a.v), bir gazadan dönen ashabına, “Hayırlı bir gelişle küçük cihaddan büyük cihada geldiniz” buyurmuş, Sahabe, “Büyük cihad nedir ya Resulallah?” diye sorunca, “Kulun, (nefsinin) hevasıyla mücahedesidir” buyurmuştur.

İbni Hacer el-Askalani (rh.a)’nin “Tesdîdu’l-Kavs” adlı eserinde, bu sözün hadis değil, ibrahim b. Able’ye ait olduğunu” söylediği nakledilir.

İbn Teymiye bu rivayet için: “aslı yoktur. Peygamberimizin söz ve fillerini iyi bilen hiçbir âlim böyle bir hadis rivayet etmemiştir. Kâfirlerle cihad en büyük amellerdendir” demiştir (1).

Şâfiî mezhebinde "Şeyhülislam" lakaplı tek âlim olan Zekeriya el-Ensarî de Beyzavî'ye yazdığı hâşiyesinde İbn Teymiyye'nin "bunun aslı yoktur" sözünü naklettikten sonra kendisi de buna katılmıştır (2).

“Küçük cihaddan büyük cihada döndük” (3) lafzıyla daha yaygın olan bu rivayeti el-Beyhakî, naklettikten sonra, “İsnadında zayıflık vardır” demiştir (4). el-Irâkî, Ali el-Karî, el-Münâvî, el-Aclûnî, Hatib-i Bağdadi, Razi ve Beydavi de eserlerinde bu ifadeyi nakletmekle yetinmişlerdir (5).

Aliyyü’l-Kârî, bu rivayetin İmam Gazali’nin “İhyâ-u Ulumiddîn” adlı kitabında geçtiğini, İhyâ’nın hadislerini değerlendiren el-Irâkî ise bunu İmam Beyhakî’nin “bu hadisin senedi zayıftır” notu ile rivayet ettiğini belirtmiştir (6).

Elbani ve Beyruti hadisin zayıf olduğunu belirtmişlerdir (7).

Seyyid Ahmed el-Ğumârî, Avârifü’l-Maârif üzerine yaptığı tahriç çalışmasında, bu hadisin muhtelif bütün nakillerini inceledikten sonra, onun hasen derecesinde olduğunu bildirir (8).

ez-Zeyla’î, “el-Keşşâf” hadislerini tahriç ettiği eserinde (9), rivayetin “el-Keşşâf“ta zikredilen varyantını, “Nebi (s.a.v) gazalarından birinden döndü ve “Küçük cihaddan büyük cihada döndük” buyurdu” şeklinde verdikten sonra şunları söyler: “Cidden garibdir. Bu rivayeti es-Sa’lebî, bu şekilde senedsiz olarak zikretmiştir.”

Daha sonra el-Beyhakî tarafından “Kitâbu’z-Zühd“de nakledilen sened ve metni (ki en başta zikrettiğim gibidir) zikrettikten ve el-Beyhakî‘nin, “İsnadında zayıflık vardır” dediğini naklettikten sonra sözlerini şöyle sürdürür:

“en-Nesâî, “Kitâbu’l-Künâ“da şöyle der: (…) Ebû Mes’ûd Muhammed b. Ziyâd el-Makdisî bize, İbrahim b. Ebî Able’nin (Bu zatın adı İbn Receb‘in “Câmi’u’l-Ulûm ve’l-Hikem“inde (185) “İbrahim b. Ebî Alkame” olarak geçmektedir; doğrusu “İbrahim b. Ebî Able” olmalıdır, E.S.), gazadan dönen insanlara şöyle dediğini rivayet etti: “Küçük cihaddan döndünüz. Peki büyük cihadı ne yaptınız?” Muhatapları, “Ey Ebû İsmail! Büyük cihad nedir?” diye sordu, “Kalbin cihadıdır” dedi.”

Buradaki İbrahim b. Ebî Able, Şam‘lı Tabiun‘dandır. Dârakutni der ki : “İbrahim b. Ebi Able kendi nefsinde güvenilirdir. Ona giden yollar safi değildir (10).




Bahse konu rivayetin el-Bayhakî tarafından, senedinde (خبرنا علي بن أحمد بن عبدان ، أنبأنا أحمد بن عبيد ، حدثنا تمتام ، حدثنا عيسى بن إبراهيم ، حدثنا يحيى بن يعلى ، عن ليث ، عن عطاء ، عن جابر رضي الله عنه) peş peşe yer alan üç ravi (İsa b. İbrahim, Yahya b. Ya’lâ ve Leys b. Ebî Süleym) sebebiyle “zayıf” olarak nitelendirilmiş olmalıdır. Ancak Rical kitaplarının bu zatlar hakkında verdiği malumattan, zayıflıklarının rivayetin tamamen reddine müncer olacak derecede şiddetli olmadığı anlaşılmaktadır.

Dolayısıyla Tebük gazvesinden dönüşte varid olduğunun söylendiğini naklettiği bu rivayet hakkında “Aslı yoktur” ifadesini kullanan İbn Teymiyye‘nin bu hükmünün “aşırı” olduğunu söylemek durumundayız. Onun bu hükmünde, rivayetin Tasavvufî çevrelerde yaygın olarak kullanılmasının etkili olduğu akla gelmektedir.

Gerek yukarıda adını verdiğim kaynakların, gerekse daha başka ulemanın, bu rivayeti taz’if ederken sadece “senedinde zaaf vardır” demekle yetinmiş olması da İbn Teymiyye’nin bu hükmünün isabetli olmadığını göstermektedir.

Sonuç olarak; Bu rivayetin biri merfu (Hz. Peygamber (s.a.v)’in sözü), diğeri İbrahim b. Ebî Able‘nin sözü olmak üzere iki şekilde nakledildiği görülmektedir. İbrahim b. Ebî Able‘nin sözü olarak sıhhatinde herhangi bir zaafı yoktur. Merfu varyantı ise, senedindeki bazı raviler sebebiyle zayıf bulunmuş ise de, bu zaaf, rivayeti tamamen “uydurma” veya “asılsız” olarak nitelendirmek için yeterli değildir (11). Keza, (sahih bir rivayetle bildirilen) “Gerçek mücahid, nefsiyle cihad edendir.” (12) hadis-i şerifi ile mezkûr rivayet kuvvetlenmektedir.

Son söz olarak; büyük ve küçük cihaddan bahseden bir hadisin zayıf olmasına bakarak nefisle cihadı önemsizleştirmek bir ifrat ve kıtal manasında cihadı ise yok saymak bir tefrittir. Bu konuda merhum Hasan el-Benna bu sözün sahih hadis olmadığını âlimlerden naklettikten sonra şöyle demektedir: “Bu söz, sahih hadis kabul edilse de, müslümanların memleketlerini korumak ve kâfirlerin saldırılarını def etmek için cihad etmelerine ve bunun için hazırlık yapılmasına engel değildir. Ancak bu sözün anlamı, bütün amellerin sadece Allah rızası için yapabilecek seviyeye gelinceye kadar, nefis ile mücadele edilmesinin vacip olduğudur” (13).

Şüphesiz Allah (cc) en doğruyu bilendir.


Ebu Taha bin Mahmud
9 Cemaziye’l-Evvel 1438
(m. 6 Şubat 2017)













Kaynaklar:
1. İbn Teymiye, Mecmûu’l-Fetâvâ, 11/ 197. El Farku Beyne Evliya-i Rahman ve Evliya-i Şeytan s. 44-5.
2. Haşiyetün alâ Tefsîr-il-Beydâvî, 1/110.
3. Kenzu’l-Ummal, IV, 430,Hadis No: 11260.
4. Kitâbu’z-Zühd“de (I, 42).
5. Bkz. “Tahrîcu Ahâdîsi’l-İhyâ“, III, 7, 64; “el-Esrâru’l-Merfû’a“, 211-2; “Feydu’l-Kadîr“, IV, 511; “Keşfu’l-Hafâ“, I, 511-2; Tarihu’l Bağdad, 13, 493; Razi, XXIII, 72; Beydavi, II, 97.
6. Aliyyü’l-Kârî, el-Esrâru’l-Merfûa, s: 211, hadis no: 211.
7. Elbani, Silsiletü’l-ahadisü’d-daife ve’l-mevzu’a, 76/2460.
8. Bkz. Avâtıfu’l-Letâif, c. 1, s. 188.
9. ez-Zeyla'î, Tahrîcu'l-Ahâdîs ve'l-Âsâr, III, 395-6.
10. Siyer-u Alamu’n Nubela: 6/324.
11. Ebubekir Sifil, İstikamet Yazıları – 1, s. 196-8. Rıhle Kitap, İstanbul 2014.
12. Hadisin Tahrici; (İmam Ahmed/23958; İbn Hibbân/4862; Tabarânî Mucemu’l Kebîr/796; Hâkim/24; İbn mubârek Zühd/826; Nesâî Sunenu’l kubrâ/11794;, Beyhaki Şuab/10611; Tirmizî/Fedâilu’l-Cihad 2 (1621); Ebu Davud, Cihad 16, (2500); İbn Mâce/3934. Tirmizî ve Hâkim sahih kabul eder, İmam el-Elbânî Sahiha/549 sahih kabul eder, İbn Teymiyye der ki; “ Bu hadis Peygamberden Abdullah ibn Amr ve fadâla b. Ubeyd ve diğerleri yoluyla isnadı ceyyid bir şekilde rivayet edilmiştir. Bu rivayet sünende bulunurken bir kısmı da sahihayn’da bulunur.” Mecmû fetâvâ 7/7).
13. Risaleler, sh. 289, Daru’l-Yafa, Kahire 1988.
 
Üst