Kur'an-ı Kerim'de Göklerin Yaratılışı

zühd

Profesör
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
1,592
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul/Ataköy
Web sitesi
www.why-islam.net
“Geceleyin gökyüzüne bir bakış, insana güçlü bir "değişmeyen evren" izlenimi verir. Doğru; bulutlar Ay’ın önünde sürüklenirler, gökkubbe kutup yıldızı çevresinde döner; daha uzun zaman diliminde Ay’ın kendisi büyür ve küçülür; Ay ve gezegenler, yıldızların oluşturduğu bir zemine göre hareket ederler. Fakat biliyoruz ki bunlar yalnız Güneş sistemimizin içindeki hareketlerin neden olduğu yerel olaylardır. Gezegenlerin ötesinde, yıldızlar hareketsiz gibidirler..."

Yukarıdaki satırlar, “İlk Üç Dakika” kitabının yazarı Steven Weinberg’e ait. Gerçekten de gökyüzüne doğal gözle bir bakış, herşeyin çok durağan ve sabit olduğu hissini uyandırabilir. Oysa durum farklıdır. Gökyüzünde büyük bir hareketlilik vardır ve çıplak gözle asla fark edilemeyen bu gerçek, Kuran tarafından asırlar önce haber verilmiştir.

Kuran’da gökyüzü ile ilgili çoğul olarak kullanılan çok sayıda ayete rastlamak mümkündür. Arapça’da “semavat” olarak geçen "gökler" kelimesi hem dünyanın atmosferini, hem de uzay boşluğunu ifade etmektedir.

Burada ilk olarak üzerinde duracağımız nokta, gökler ifadesindeki çoğul kullanımdır. Bu çoğul kullanım da Kuran’ın mucizelerinden birisidir; çünkü ister dünyanın atmosferi olarak düşünün, ister evren olarak, 7. yy’da çıplak gözle bakan birisinin bunların çoğul olabileceğini bilmesi olanaksızdır. Şimdi bunu açıklayalım:

Açık havaya çıkarak başınızı göğe çevirdiğinizi düşünün. Ne görürsünüz? Yaz aylarındaysanız ya masmavi bir gökyüzü veya belki rüzgarla hareket eden bulutlar; kış aylarındaysanız da gri, puslu bir gökyüzü ve her yanı kaplayan bulutlar vardır görüntüde. Fakat her ne görürseniz görün, dünyayı saran atmosferi göremezsiniz. Üstelik bu atmosferin birçok katmandan oluştuğunu hiç bilemezsiniz. Oysa dünya atmosferi, mezosfer, iyonosfer, troposfer, ozon tabakası gibi birçok katmanın bileşiminden meydana gelmiştir. Elbette ki çıplak gözle fark edilemeyecek bu ayrıntıya ayetlerde işaret edilmesi onun, Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunun büyük bir delilidir.

Öte yandan, gökyüzü kelimesini uzay olarak aldığınızda da, günümüzün teorileriyle büyük bir uyum içinde olduğunu görürsünüz. Bilim çevreleri gözlemlenebilen uzayın haricinde paralel evrenler, değişik boyutlar olabileceği teorileri geliştirmektedirler. Işık hızının aşılmasıyla birlikte farklı bir boyut ve farklı bir evren kavramının ortaya çıkacağını savunan tez bunun bir örneğidir. Kısacası, uzaydan değil, uzaylardan bahsetmemiz doğru olacaktır. Bu ise, Kuran’da işaret edilen bir gerçektir.

Şimdi “semavat” kelimesi ile ilgili diğer konulara bir bakalım.

Öncelikle Kuran'da uzayın "büyük bir düzen" içinde yaratılmış olduğu açıklanır. Örneğin bu konudaki bir ayet şöyledir:

"Gökyüzü, Onu da yükseltti ve mizanı koydu." (Rahman Suresi, 7)

Aynı konudan bahseden farklı iki ayette de şöyle söylenir:

"O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman’ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir." (Mülk Suresi, 3-4)

"Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok." (Kaf Suresi, 6)

Belki uzay devasa bir boşluk olarak düşünülüyor olabilir. Sonsuz genişlikte bir boşluk, içinde bir şekilde hareket eden yıldızlar, gezegenler ve cisimler bulunan bir boşluk. Oysa uzay başıboş bırakılmış bir boşluk değildir. İçinde sayısını tam tespit edemediğimiz, ancak milyarlarla ifade ettiğimiz yıldızlar, güneş sistemleri, gezegenler ve uydular, kuyruklu yıldızlar bulunan bir "sistem"dir. Bunların herbiri yaşam süreleri boyunca farklı durumlarda bulunurlar. Örneğin yıldızlar yakıtlarını tükettikten sonra kızıl dev, beyaz cüce, nötron yıldızı, karadelik, süpernova gibi isimler verdiğimiz şekillere dönüşürler. Bunlar da evreni oluşturan elemanlar arasındadırlar.

Bunların ötesinde, evrendeki büyük dengenin asıl kanıtları "sistemler"dir. Örneğin dünyamız Güneş Sistemi içinde yer almaktadır. Güneş Sistemi, Samanyolu Galaksisi’ne dahildir, ve bu galakside daha milyonlarca yıldız ve yıldız sistemi mevcuttur. Ancak devasa boyutlarıyla Samanyolu Galaksisi de, bir galaksiler sistemi içinde hareket eder, ve bu muazzam galaksiler sistemi de evrendeki sayısız galaksiler sistemi kümelerinden sadece birisidir...

Yukarıda tasvir ettiğimiz uzaydaki büyük düzen, sadece çıplak gözle bakılarak idrak edilebilecek bir gerçek değildir. O halde bu bilgilerin 7. yüzyılda Kuran indirildiğinde biliniyor olması da mümkün değildir. Tek doğru izah, Kuran’ın Allah katından indirilmiş olduğudur.
 
Üst