spesifik
آزادی قید و بند
“Anam babam sana kurban olsun Ey Allah’ın resülü” kelamlarıyla yüreklerimizin en temiz sayfaların da tanıdık peygamberin güllerini,güzide dostlarını, ashabını..
Hayatın her safhasında değişik rollerin paylaşıldığı en bulunmaz refakatçılardır ,anne babalar.
Her olgunun yapaylaştığı bu demlerde belki de ayakta durabilen tek barınaktı anne baba!
Günümüz de “doğuran mı,bakan mı anadır?’a” dönüşen bir kurgu belki de.
Her belleğin yaşadığı, hissettiği,görmek istediği şekliyle tanımladığı tarifti anne-baba…
Günümüz de huzur evlerine terk edilmişken Resulün kendisine biatle sözleştiği dostları için imanlarına karşılık açlıkla kendisini tehdit edenin oyununa gelmeyerek ve onu incitmeyerek Habibe taşıdığı niyazdı anne!!
Gözünün önünde ilk şehid olmanın hazzı, engel olamayışın verdiği ızdırabıyla, yüreğin en derin çığlığıydı anne!!
Kazılan ölüm çukurlarına itilirken, bedenin acıyı hissettiği anda bir anlık tereddütü yaşarken imanı kaybetme adına,yavrusunun ikazıyla yeniden dirilen, sonsuza yükselen ateşti anne!!
Şimdiler de bir çocuk sesine, bakımına tahammül edemeyen insanlığın aksine, kırkından sonra aynı insanlığa örnek olan karakterli, İslam’ın seçkinlerini doğurandı anne!!!
Ve…
Cahili dönemin sarhoşluğun da oyun oynayarak gömdüğü kızını İslam ile şereflendiğin de hiç aklından çıkarmayarak her telaffuz edişinde tevbeyi yaşatan göz yaşıydı baba!
Putları kırarken iman baltasıyla, kırılan parçaları birleştiren, iman-i çağrıya kulak vermeyen, sonunun dipsiz çukur olduğu görünmesine rağmen yavrusunun duasın da yaratanından merhametini isterken uyarıldığı,affı yaşattığı feryattı baba!!
Kıskançlık güdüsüyle kendisine zarar vermelerinden korktuğu,sevgisini göz yaşlarıyla yoğurduğu, yokluğunu buram buram koklayan,acısını yüzünü ekşitmeden yudumlayan sabrın adıydı baba!!
Kendilerine yalnızca Rabb’e ortak koşmalarını istediklerinde itaat edilmeyen,zalim de olsa hakkı ödenemeyendi anne-baba!!
Rahman’ın “yanınızda ihtiyarlık onlara vaki olduğunda ‘öf’ bile demeyin” vahyiydi anne-baba…
İnsanlığın kurtuluşu için vahyini taşıttığı son nebinin öncülüğünü sürdürmeye namzet dostları,imanı en dorukta yaşama pahasına verebilecek İsmaillerini sunuyorlardı her defasında.”Anam babam sana kurban olsun ya Resullallah” diyorlardı İbrahimce..
İbrahim misali Rahman ile imzaladıkları kulluk sözleşmesinin bir maddesiydi bu feda ediş.Sunulabilecek en kıymetli hazine..
Her adımımızla sınandığımız bu hayat yolculuğun da ne için yaşadığımızı unutmuşken bize hatırlatılan bir amel kim bilir…Yarışlardan vaz geçemezken dünya adına aynı duygularla terki diyarın denenmesi belki de…
Öyle ya hayat namına her hazzı yaşamak isterken ebedi hayatı unutuveriyoruz.Biz unutuyoruz ,O hatırlatıyor, O mühlet veriyor,O güveniyor.Bize , unutulmuşların mekanın da yer vermeyen Rabbe hamdolsun.Dilerim ki yeryüzünü okuyabilen her anın kıymetini bilen, her daim O’na yönelen insanlığın içinde varlığımızı sürdürsün.
Evet ,dilerim Allah için yatırılan kurbanlar,iman edenlerin kulluk sözleşmelerini yeniden gözden geçirip hayatlarında vahye dönük adımlar olsun.Rabbim bizlere, kendisine tüm benliğimizle feda edeceğimiz kurbanlar oluştursun.(amin)
Büşra Betül