Şimdi İncil'deki bazı ayetlere bakalım:
Mat 5:43 «`"Komşunu sev, düşmanından nefret et' denildiğini duydunuz.
Mat 5:44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. "
Mat 5:45 Öyle ki, göklerde olan Babanızın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine doğdurur. Yağmurunu da hem doğruların hem de eğrilerin üzerine yağdırır. "
1Yu 4:16 "Tanrı'nın bize olan sevgisini tanımış ve buna inanmışızdır.Tanrı sevgidir. Sevgide yaşayan, Tanrı'da yaşar, Tanrı da onda yaşar. "
1Yu 4:12 "Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir. Ama birbirimizi seversek, Tanrı içimizde yaşar ve O'nun sevgisi içimizde yetkinleşmiş olur."
1Yu 4:7 "Sevgili kardeşlerim, birbirimizi sevelim. Çünkü sevgi Tanrı'dandır. Seven herkes Tanrı'dan doğmuştur ve Tanrı'yı tanır. "
1Yu 4:8 Sevmeyen kişi Tanrı'yı tanımış değildir. Çünkü Tanrı sevgidir.
Mat 7:12 "«İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Kutsal Yasa'nın ve peygamberlerin söylediği budur."
Rom 12:14 "Size zulmedenler için iyilik dileyin. İyilik dileyin, lanet etmeyin. "
Rom 12:21 "Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen."
1Ko 13:4 Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez.
1Ko 13:5 Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz.
1Ko 13:13 İşte böylece, kalıcı olan üç şey vardır: iman, ümit ve sevgi. Bunlardan en üstün olanı da sevgidir
Gal 6:8 "Kendi doğal benliğine eken, benlikten ölüm biçecektir. Ruh'a eken, Ruh'tan sonsuz yaşam biçecektir."
1Pe 3:4 "Gizli olan iç varlığınız, sakin ve yumuşak bir ruhun solmayan güzelliğiyle sizin süsünüz olsun. Bu, Tanrı'nın gözünde çok değerlidir."
1Yu 4:18 "Sevgide korku yoktur. Tersine, yetkin sevgi, korkuyu siler atar. Çünkü korku cezalandırılma düşüncesinden ileri gelir. Korkan kişi, sevgide yetkin kılınmış değildir."
1Yu 4:19 Biz ise seviyoruz. Çünkü önce O bizi sevdi.
1Yu 4:20 Eğer bir kimse, «Tanrı'yı seviyorum» der ve kardeşinden nefret ederse, yalancıdır. Çünkü görmüş olduğu kardeşini sevmeyen, görmemiş olduğu Tanrı'yı sevemez.
1Yu 4:21 «Tanrı'yı seven, kardeşini de sevsin» diyen buyruğu Mesih'ten aldık."
Mat 5:38 «`Göze göze dişe diş' denildiğini duydunuz.
Mat 5:39 Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin."
Mat.5: 46 Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri* de öyle yapmıyor mu?
Mat.5: 47 Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu?
Mat.5: 48 Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun."
Eski ve yeni Ahit’teki bu, birbirinden tamamen farklı ve çelişkili Tanrı portresi, Literalizmin galibiyetinden once pek çok kilise babasını rahatsız etmişti.
Örneğin MS. 110-160 yıllar arasında yaşamış kilise babası ve teolog Marcion (daha sonra literalist kilise tarafından “heretik” ilan edilmiştir ancak ilk yüzyıllarda çok fazla sayıda taraftarı olmuştu) , Eski Ahitteki Tanrı’nın, asla yeni Ahit’teki ile aynı olamayacağını söylemiş ve Eski Ahiti tamamen reddetmişti! Marcion’a göre Eski Ahit’in tanrısı “kötü” ve “şeytani” idi.!
İsa mitini bilinçli şekilde oluşturan ilk hristiyanlara yani Gnostiklere göre Eski Ahid’in Tanrısı bir “demiurgos” idi, “Demiurge” kavramı Gnostisizmde “negatif” olan, fiziksel dünyayı yaratan “şeytani” olarak da nitelendirilen varlığa/varlıklara verilen bir isimdir. Gnostiklere gore özellikle Marcionculara ve Sethianlara gore Eski Ahid’in Tanrısı şeytani bir Demiurge iken yeni Ahit’in “baba” Tanrısı ise esas iyiliğin yaratıcısı idi. Demiurgos kavramı felsefi olarak insanlardaki egoyu da temsil etmektedir, Gnostiklerin Yahwe’yi egoist “Demiurgos” terimiyle düşünmeleri şaşırtıcı değildir.
İsa hikayesini oluşturan Gnostikler, Yahudi literalizmiyle mücadele etmişlerdir, örneğin İsa yahudi yasalarına karşı gelir Eski Ahit’in “göz, göz dişe diş” şeklinde (Lev 24:20, Yas.19:21) ifade ettiği (ve Kur’an’ın devam ettirdiği) kurala İsa açıkça karşı gelmiş “Göze göz, dişe diş' denildiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki sağ yanağınıza tokat atana öbür yanağınızı da çevirin” demiştir. Oysa ki Eski ahit, içindeki kuralların “sonsuza” kadar devam edeceğini iddia etmişti ama yahudi literalizmiyle özel olarak savaşmak için oluşturulan çeşitli hikayelerde Yahudi kurallarına açıkça karşı gelen pek çok hikaye anlatılmıştır.
İsa’nın “göze göz dişe diş” kanununa karşı gelmesinden başka Eski Ahit yasalarını çiğnediği pek çok hikaye anlatılır:
Yu.5: 8 İsa ona, "Kalk, şilteni topla ve yürü" dedi.
Yu.5: 9 Adam o anda iyileşti. Şiltesini toplayıp yürümeye başladı. O gün Şabat Günü’ydü*.
Yu.5: 10 Bu yüzden Yahudi yetkililer iyileşen adama, "Bugün Şabat Günü" dediler, "Şilteni toplaman yasaktır."
Yu.5: 11 Ama adam onlara şöyle yanıt verdi: "Beni iyileştiren kişi bana, ‘Şilteni topla ve yürü’ dedi."
Pavlus “sonsuza kadar kalacağını” iddia eden Eski Ahit’in “çok geçmeden yok olacağını” söylemiştir! Pavlus Eski Ahit’i “eskimiş, köhneleşmiş” olarak niteler!
İbr.8: 13 Tanrı, "Yeni bir antlaşma" demekle ilkini eskimiş saymıştır. Eskiyip köhneleşense çok geçmeden yok olur.”
İncil hikayelerindeki zaman zaman “abartı” olan “herkesi, düşmanları bile koşulsuz olarak sevme”, “bir tokat atana diğer yanağını çevirme” gibi öğretilerin belirli bir amacı vardı. Bütün insanlar, benlik çemberinin merkezi olan “tek bilinç” olgusunu paylaştıkları için “bir” idi, insanlar, ortak bir merkezden “bilinç”ten çıkan çok sayıda yarıçap olarak düşünülüyordu.
Çemberin çevresi farklı bedenleri yani insanları (beden olarak) simgeliyordu, insanların kendilerini “ben” olarak algılaması, yani dış dünyayı ve bedeni deneyimleyen, tepki veren daha derin bir kimlik düzeyi de “psişe” idi, psişe yarıçapları simgeliyordu, “ego” da yani “ben” düşüncesinin de psişe ile ilgisi vardır, çemberin merkezi ise “bilinç” idi ki bunda ayrılık yoktur, herkes bu ortak noktayı paylaşır bu nedenle Gnostiklere göre “herkes özde birdir” (Pavlus’un bu görüşü savunan pek çok ayeti vardır, üçüncü bölümde değineceğim)
“İnisiye” olmamış sıradan halka bunları anlatmak çok zordu, ancak başka bir yolu vardı, bunları felsefi olarak değil de daha kolay yollardan anlatmak: Bu da “sevgi” idi herkesi, bize zulmedenleri bile sevmeliydik, bütün insanları kendimiz gibi sevmeliydik, bize tokat atana diğer yanağımızı da çevirmeliydik, bu öğretiyle egoyu yenmek amaçlanmıştı çünkü felsefeye göre herkes zaten “bir” idi, özde çemberin merkezindeki noktada ayrılık yoktu, bu öğretinin PRATİĞE dökülmesi ise herkesi, düşmanları bile sevmekle, “kendimiz gibi” sevmekle başlıyordu.
Peki nasıl olmuştu da Eski Ahid, kanona dahil edilmişti?
İlk yüzyıllarda, (gnostikler tarafından) yeni oluşturulan bu dinin Musevilik ile olan ilişkisi konusunda hristiyanlar arasında büyük ayrılıklar vardı, ilk hristiyanlar olan Gnostikler arasında, eğer Ebionitler de "gnostik" sayılırsa, en az 3 ayrı ekol vardı.
Bunlardan birincisi olan Marcioncular bu yeni gizem kültünün(hristiyanlığın) kesinlikle Musevilik ile ilişkisinin olmadığını, Musevi yasalarının tamamen yıkılması ve bir an önce tarihe karışması gerektiğini savunan devrimcilerdi, ikinci grupta Pavlusçular yer alıyordu Pavlus, Musevi yasası konusunda Marcion'dan daha ılımlıydı ona göre Yasa kendi haline bırakılmalıydı ve yavaş yavaş yok olması beklenmeliydi son grupta olan Ebionitlere göre Musevi hristiyanlıkla bağdaştırılmalıydı çünkü yeni oluşturulan bu din yani hristiyanlık da Museviler içindi.
Sonuç olarak Gnostiklerin pek çoğu Yahudi yasasına ve tanrısına hiç de sıcak bakmayan gruplardan oluşuyordu, 1 yüzyıl sonra büyük ayrılık Gnostikler ve Literalistler arasındaydı, daha sonra oluşan, İsa hikayesini/mitini bilinçli olarak oluşturan Gnostiklerin öğretilerini anlamayan ve İsa hikayesini "gerçek", "tarihsel" kabul ederek içsel gizemleri tamamen rededen, bireysel aydınlanmadan çok dinsel bir kurum oluşturma amacında olan Roma Kilisesi ile Gnostikler arasında tam bir "fikir savaşı" vardı, Gnostikler bireyselciydi, baskıcı dinsel bir kurum oluşturma gibi bir amaçları yoktu, tek dertleri insanların bireysel olarak aydınlanmasıydı öte yandan Roma kilisesi ciddi, baskıcı, otoriter ve herkesi "tek çatı" altında toplayacak bir kurum oluşturmak istiyordu.(Daha sonra Roma kilisesinin galibiyetiyle pek Çok Gnostik kitap yakılmış günümüze Gnostiklerden yalnızca Nag Hammadi belgeleri kalmıştır)
Literalist Roma kilisesi Eski Ahid'i reddetmek istemiyordu çünkü onlara göre Eski Ahit, İsa hikayesinin kökeninin "tarihsel" olduğunu ve bunun arkasında gerçek bir tarih yattığını onaylayan tanrısal bir belge idi, bu nedenle Eski Ahit de Roma kilisesi tarafından kanona dahil edildi, Eski Ahit, Gnostiklere karşı Roma kilisesini haklı göstermek için kullanılmıştı, Roma kilisesinin oluşturduğu ilk incil olan Markos incili sonra Mata İncil'inde Eski Ahit'teki sözde kehanetler üzerinde bu kadar durulması, (Matta ve Luka incilinde) uzun uzun soy ağaçları verilmesi de bu "tarihsel olduğunu kanıtlama" uğraşının bir sonucudur.