Emin...
Paylaşımcı
- Katılım
- 5 Ara 2006
- Mesajlar
- 170
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
9/12/1996 Bütçe Görüşmeleri
Sayın Başbakan, buyurun efendim. (RP sıralarından ayakta alkışlar, DYP sıralarından alkışlar)
Sayın Başbakan, süreniz 1 saat; eksüreye ihtiyacınız olursa, vereceğim efendim.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin muhterem üyeleri ve televizyonları başında, Meclisimizden yapılmakta olan bu yayını takip eden aziz vatandaşlarım; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum ve muhabbetle kucaklıyorum.
Bugün, 9 Aralık 1996; Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1997 yılı bütçesini konuşuyoruz. Bütçeler, Meclis çalışmalarının en önemli konuları olduğu gibi, ülke meselelerinin de en önemli bir konusudur ve bütçeyi konuşmak demek, aslında, Türkiye'yi konuşmak demektir. Dolayısıyla; Yüce Mecliste Türkiyemizi konuşma fırsatını bulduğumuz için büyük bir bahtiyarlık içindeyiz, Türkiyemizi bütünüyle konuşmak fırsatını bulduğumuz için, y-oksa her gün Türkiyemizi konuşuyoruz- meselelerimize bütünüyle bakmak imkânını bulduğumuz için büyük bir bahtiyarlık içindeyiz ve sabahtan beri, Sayın Maliye Bakanımız bütçeyi takdim ederken, Türkiyemizin bütününü konuştu, kıymetli parti temsilcisi arkadaşlarımız da grupları adına ve şahısları adına konuşmalarını yaparken konu hakkında görüşlerini ortaya koydular. Dolayısıyla, yedi saatten beri, Türkiyemizin bütününü konuşmak üzere çok hayırlı, çok faydalı bir çalışma yapıyoruz.
Her şeyden evvel, burada kıymetli fikirlerini serdetmiş olan bütün parti konuşmacılarına ve şahsı adına konuşan arkadaşımıza güzel fikirlerinden dolayı teşekkürlerimi sunmayı bir vazife sayıyorum ve bu teşekkürü, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisinin bir araya gelerek kurdukları 54 üncü Cumhuriyet Hükümetinin bütün üyeleri adına yapıyorum.
Hemen belirteyim ki, biraz evvel Sayın Başbakan Yardımcımızın burada bulunmadığı konusu görüşülmüştür, kendileri, Brüksel'de çok önemli bir NATO toplantısına gitmek üzere yola çıkmışlardır. Elbette, böyle önemli bir memleket meselesi münasebetiyle ayrılmaları çok faydalı bir hizmettir. Dolayısıyla, arkadaşlarımın bilgilerine sunuyorum. İnşallah, dönüşlerinde, Meclis çalışmalarını izleyecekler ve bilhassa, bu görüşmelerimizin sonuncu günü, Hükümetimiz adına görüşlerini Yüce Meclise sunacaklardır.
Muhterem arkadaşlarım, önce, gruplar adına ve şahsı adına konuşan arkadaşlarımızın temas ettikleri konulara çok genel manada işaret etmek istiyorum; çünkü, bunların bir bir içerisine girecek olursak, benim de, yedi saat, sadece o konuda konuşmam gerekecek. Bu mümkün olmayacağına, olmasının da bir faydası olmadığına göre, genel manada şunu ifade ediyorum: Temenni ederdik ki, arkadaşlarımızın konuşmaları, bu kadar önemli bir memleket meselesinde, hakikaten, bu Meclisin mehabetine uygun, samimî bir üslup içerisinde olsun, birtakım gerginlikler, sinirlilikler bu konuşmalar esnasında olmasın; çünkü, bunlara lüzum yok. Türkiye hepimizin, bütçe yapıyoruz, daha güzelini, daha iyisini ortaya koymak için, fikirlerimizi, huzurla, sükûnetle, samimiyetle konuşmamız, inanıyorum ki, çok daha güzel olur. Ancak, buna itina eden arkadaşlarımız oldu, onlara, hassaten, ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum; bir.
İkincisi : Genel olarak, arkadaşlarımız bu üslup konusunun dışında, muhtevaya baktığım zaman görüyorum ki, kendi kabullerini tenkit ediyorlar (RP sıralarından alkışlar) Yani, asıl gerçekler bir yanda kalmış, kendi kendilerine bazı şeyler kabul edip, o kendi kabullerini tenkit ediyorlar. Teferruatına girmeyeceğim, bugün, burada dinlediğimiz konuşmalarda, bunun pek çok misaline rastladık.
Üçüncü tespit ettiğim özellik de şudur: Biz, temenni ederdik ki, bu önemli ülke meselelerinde, hangi meselenin çözümü için, hangi alternatif teklif geliyor; dikkatle dinledik, burada, ben -dışarıya çıktığım zaman odamda da takip ettim- görüyorum ki, arkadaşlarımızın bir kısmı tenkite önem verdiler; ama, asıl yapıcı teklif, bunlar arasında, maalesef, kolay kolay bulunamıyor.
Üçüncü tespit ettiğim özellik de şudur: Biz, temenni ederdik ki, bu önemli ülke meselelerinde, hangi meselenin çözümü için, hangi alternatif teklif geliyor; dikkatle dinledik, burada, ben -dışarıya çıktığım zaman odamda da takip ettim- görüyorum ki, arkadaşlarımızın bir kısmı tenkite önem verdiler; ama, asıl yapıcı teklif, bunlar arasında, maalesef, kolay kolay bulunamıyor.
NİHAT MATKAP (Hatay) - Hayır... Çok yapıldı Sayın Başbakan.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Halbuki, faydalı olmak için, temenni ederdik ki, alternatif teklifler, burada sunulsun.
NİHAT MATKAP (Hatay) - Çözümler sunuldu.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bir diğer, üzerinde duracağım nokta da şudur: Muhterem hatipler, bizim daha önce söylediğimiz haklı, doğru sözleri burada tekrar ettiler, hatırlattılar; kendilerine teşekkür ediyorum. Bu sözler doğrudur, haklıdır. Bunların pek çoğunu biz şimdi zaten uyguluyoruz. Doğru Yol Partisi de aynı idealleri paylaşmaktadır. Ancak, hemen şunu belirteyim ki, biz bir Koalisyon Hükümetiyiz ve bizim sorumluluğumuz, müştereken tespit etmiş olduğumuz Hükümet Programıdır.
Ondan dolayı, hiçbir parti olarak, kendi partimizin programını uygulama hakkına sahip değiliz bu şartlar altında. O itibarla "partinizin programında şu var, niçin yapmıyorsunuz" sualini burada konuşmamız, isabetli bir davranış değildir. Ancak, ben de arkadaşlarıma şimdi hatırlatmak istiyorum. Evet, sözümün başında bir kere daha tekrar ediyorum ki, sizlerin de işaret ettiğiniz gibi, bendeniz, daha bu senenin başında, yapılmış olan bütçeyi tenkit ederken, yapıcı bir şekilde tenkit etmek için "bu bütçenin böyle değil, şöyle olması daha uygun olur" üslubu altında buraya geldim ve dedim ki "Türkiye, bu ölçülerin içine sığmaz; Türkiye'nin meselelerini çözmek için bu rakamlar yetmez." Mesela, bir terör için...
Şu tabloyu hatırlayacaksınız; bu tabloyu, o vakit, renkli ve daha büyük bir tablo olarak, size gösterdim. Çeşitli Türkiye meselelerine, daha, bütçeye ilaveten ne kadar para ayırmak lazım gelir, bunu ifade ettim; teröre, daha 3,5 milyar koymak lazım; işsizliği önlemek için en aşağı 2,4 milyar kullanmak lazım, köylüye, memura, esnafa, işçiye, emekliye şunları vermek lazım dedim ve bütün bunların, en aşağı 32 milyar dolar olması icap ettiğini, bir tablo halinde sundum.
O konuşmamda, bu 32 milyar doların nereden alınmasının uygun olacağını da söyledim ve dedim ki "bakınız, Türkiye'de bir rant ekonomisi var, rantiyeciler var. Bu rantiyecilerin haksız kazançlarından bunun büyük kısmının telafi edilmesi uygun olur."
Sayın Başbakan, buyurun efendim. (RP sıralarından ayakta alkışlar, DYP sıralarından alkışlar)
Sayın Başbakan, süreniz 1 saat; eksüreye ihtiyacınız olursa, vereceğim efendim.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Konya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin muhterem üyeleri ve televizyonları başında, Meclisimizden yapılmakta olan bu yayını takip eden aziz vatandaşlarım; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum ve muhabbetle kucaklıyorum.
Bugün, 9 Aralık 1996; Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1997 yılı bütçesini konuşuyoruz. Bütçeler, Meclis çalışmalarının en önemli konuları olduğu gibi, ülke meselelerinin de en önemli bir konusudur ve bütçeyi konuşmak demek, aslında, Türkiye'yi konuşmak demektir. Dolayısıyla; Yüce Mecliste Türkiyemizi konuşma fırsatını bulduğumuz için büyük bir bahtiyarlık içindeyiz, Türkiyemizi bütünüyle konuşmak fırsatını bulduğumuz için, y-oksa her gün Türkiyemizi konuşuyoruz- meselelerimize bütünüyle bakmak imkânını bulduğumuz için büyük bir bahtiyarlık içindeyiz ve sabahtan beri, Sayın Maliye Bakanımız bütçeyi takdim ederken, Türkiyemizin bütününü konuştu, kıymetli parti temsilcisi arkadaşlarımız da grupları adına ve şahısları adına konuşmalarını yaparken konu hakkında görüşlerini ortaya koydular. Dolayısıyla, yedi saatten beri, Türkiyemizin bütününü konuşmak üzere çok hayırlı, çok faydalı bir çalışma yapıyoruz.
Her şeyden evvel, burada kıymetli fikirlerini serdetmiş olan bütün parti konuşmacılarına ve şahsı adına konuşan arkadaşımıza güzel fikirlerinden dolayı teşekkürlerimi sunmayı bir vazife sayıyorum ve bu teşekkürü, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisinin bir araya gelerek kurdukları 54 üncü Cumhuriyet Hükümetinin bütün üyeleri adına yapıyorum.
Hemen belirteyim ki, biraz evvel Sayın Başbakan Yardımcımızın burada bulunmadığı konusu görüşülmüştür, kendileri, Brüksel'de çok önemli bir NATO toplantısına gitmek üzere yola çıkmışlardır. Elbette, böyle önemli bir memleket meselesi münasebetiyle ayrılmaları çok faydalı bir hizmettir. Dolayısıyla, arkadaşlarımın bilgilerine sunuyorum. İnşallah, dönüşlerinde, Meclis çalışmalarını izleyecekler ve bilhassa, bu görüşmelerimizin sonuncu günü, Hükümetimiz adına görüşlerini Yüce Meclise sunacaklardır.
Muhterem arkadaşlarım, önce, gruplar adına ve şahsı adına konuşan arkadaşlarımızın temas ettikleri konulara çok genel manada işaret etmek istiyorum; çünkü, bunların bir bir içerisine girecek olursak, benim de, yedi saat, sadece o konuda konuşmam gerekecek. Bu mümkün olmayacağına, olmasının da bir faydası olmadığına göre, genel manada şunu ifade ediyorum: Temenni ederdik ki, arkadaşlarımızın konuşmaları, bu kadar önemli bir memleket meselesinde, hakikaten, bu Meclisin mehabetine uygun, samimî bir üslup içerisinde olsun, birtakım gerginlikler, sinirlilikler bu konuşmalar esnasında olmasın; çünkü, bunlara lüzum yok. Türkiye hepimizin, bütçe yapıyoruz, daha güzelini, daha iyisini ortaya koymak için, fikirlerimizi, huzurla, sükûnetle, samimiyetle konuşmamız, inanıyorum ki, çok daha güzel olur. Ancak, buna itina eden arkadaşlarımız oldu, onlara, hassaten, ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum; bir.
İkincisi : Genel olarak, arkadaşlarımız bu üslup konusunun dışında, muhtevaya baktığım zaman görüyorum ki, kendi kabullerini tenkit ediyorlar (RP sıralarından alkışlar) Yani, asıl gerçekler bir yanda kalmış, kendi kendilerine bazı şeyler kabul edip, o kendi kabullerini tenkit ediyorlar. Teferruatına girmeyeceğim, bugün, burada dinlediğimiz konuşmalarda, bunun pek çok misaline rastladık.
Üçüncü tespit ettiğim özellik de şudur: Biz, temenni ederdik ki, bu önemli ülke meselelerinde, hangi meselenin çözümü için, hangi alternatif teklif geliyor; dikkatle dinledik, burada, ben -dışarıya çıktığım zaman odamda da takip ettim- görüyorum ki, arkadaşlarımızın bir kısmı tenkite önem verdiler; ama, asıl yapıcı teklif, bunlar arasında, maalesef, kolay kolay bulunamıyor.
Üçüncü tespit ettiğim özellik de şudur: Biz, temenni ederdik ki, bu önemli ülke meselelerinde, hangi meselenin çözümü için, hangi alternatif teklif geliyor; dikkatle dinledik, burada, ben -dışarıya çıktığım zaman odamda da takip ettim- görüyorum ki, arkadaşlarımızın bir kısmı tenkite önem verdiler; ama, asıl yapıcı teklif, bunlar arasında, maalesef, kolay kolay bulunamıyor.
NİHAT MATKAP (Hatay) - Hayır... Çok yapıldı Sayın Başbakan.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Halbuki, faydalı olmak için, temenni ederdik ki, alternatif teklifler, burada sunulsun.
NİHAT MATKAP (Hatay) - Çözümler sunuldu.
BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) - Bir diğer, üzerinde duracağım nokta da şudur: Muhterem hatipler, bizim daha önce söylediğimiz haklı, doğru sözleri burada tekrar ettiler, hatırlattılar; kendilerine teşekkür ediyorum. Bu sözler doğrudur, haklıdır. Bunların pek çoğunu biz şimdi zaten uyguluyoruz. Doğru Yol Partisi de aynı idealleri paylaşmaktadır. Ancak, hemen şunu belirteyim ki, biz bir Koalisyon Hükümetiyiz ve bizim sorumluluğumuz, müştereken tespit etmiş olduğumuz Hükümet Programıdır.
Ondan dolayı, hiçbir parti olarak, kendi partimizin programını uygulama hakkına sahip değiliz bu şartlar altında. O itibarla "partinizin programında şu var, niçin yapmıyorsunuz" sualini burada konuşmamız, isabetli bir davranış değildir. Ancak, ben de arkadaşlarıma şimdi hatırlatmak istiyorum. Evet, sözümün başında bir kere daha tekrar ediyorum ki, sizlerin de işaret ettiğiniz gibi, bendeniz, daha bu senenin başında, yapılmış olan bütçeyi tenkit ederken, yapıcı bir şekilde tenkit etmek için "bu bütçenin böyle değil, şöyle olması daha uygun olur" üslubu altında buraya geldim ve dedim ki "Türkiye, bu ölçülerin içine sığmaz; Türkiye'nin meselelerini çözmek için bu rakamlar yetmez." Mesela, bir terör için...
Şu tabloyu hatırlayacaksınız; bu tabloyu, o vakit, renkli ve daha büyük bir tablo olarak, size gösterdim. Çeşitli Türkiye meselelerine, daha, bütçeye ilaveten ne kadar para ayırmak lazım gelir, bunu ifade ettim; teröre, daha 3,5 milyar koymak lazım; işsizliği önlemek için en aşağı 2,4 milyar kullanmak lazım, köylüye, memura, esnafa, işçiye, emekliye şunları vermek lazım dedim ve bütün bunların, en aşağı 32 milyar dolar olması icap ettiğini, bir tablo halinde sundum.
O konuşmamda, bu 32 milyar doların nereden alınmasının uygun olacağını da söyledim ve dedim ki "bakınız, Türkiye'de bir rant ekonomisi var, rantiyeciler var. Bu rantiyecilerin haksız kazançlarından bunun büyük kısmının telafi edilmesi uygun olur."