ihvanistanbul
AkhenAton
O notu gördünüz mü o notu.
Minicik bir kız çocuğunun titreyen elleri ile kaleme aldığı o minik notu.
Okurken gözyaşlarıma hakim olamadım.
İnsanlığımdan utandım.
Ülkemde var olduğu söylenen adaletten utandım.
Hukuktan, yargıdan utandım.
Hakimlerden utandım.
Yasalardan utandım.
İnsanlığımdan utandım.
7 yaşındaki bir kız çocuğu 2 yıl önce bir ara ortalıktan kayboluyor.
Daha sonra ortaya çıkıyor ve mahallesindeki bir kişinin cinsel tacizine uğradığı anlaşılıyor.
Zanlı yakalanıyor, yargılanıyor…
Önce 10 yıl hapse mahkûm ediliyor.
Daha sonra mahkemedeki tutumu dikkate alınıyor ve 8 yıla indiriliyor ceza.
Dosya Yargıtay’a gidiyor.
Yargıtay kararı bozuyor.
Dava yeniden mahkemeye geliyor.
Bu kez ceza 6 yıla indiriliyor.
İyi hal ve mahkemedeki terbiyeli tutumu göz önüne alınarak serbest bırakılıyor.
O not, titreyen ellerle yazılmış korku dolu o not işte o serbest bırakılan tecavüzcüsünün korkusuyla, minik çocuğun kaleme aldığı not.
Bakın şu ülkenin “adalet”ine, bakın şu ülkenin “yargısı”na.
Şunu anlayabilirim.
İftiradır, yargılanır, suçsuz olduğu anlaşılır, serbest kalır.
Ama hem çocuğa tecavüzden suçlu bulacaksın hem de serbest bırakacaksın.
“Mahkemedeki tutumundan ve iyi halinden.”
Çok merak ettim mahkemedeki iyi tutum neymiş?
Ellerini önünde kavuşturup oturduğu için mi, iyi hal indirimi.
Ne yapacaktı!
Hakime sarkıntılık mı edecekti, mübaşire tecavüze mi kalkışacaktı mahkeme salonunda.
Bu neyin iyi hali, olumlu tutumu.
Böyle bir ceza böyle bir indirim olur mu?
Böyle adalet olur mu?
O hakimler bu kararı nasıl verdiler, hangi vicdana sığındılar çok ama çok merak ediyorum.
O minik çocuk korkuyor besbelli.
Biz ise utanıyoruz.
Böyle adaletten, böyle insanlıktan.
Çok utanıyoruz…
Kararı alanlar utanıyor mu orasını bilmiyoruz!
***
Fatih Altaylı - O korkuyor, biz utanıyoruz - HABERTÜRK
Minicik bir kız çocuğunun titreyen elleri ile kaleme aldığı o minik notu.
Okurken gözyaşlarıma hakim olamadım.
İnsanlığımdan utandım.
Ülkemde var olduğu söylenen adaletten utandım.
Hukuktan, yargıdan utandım.
Hakimlerden utandım.
Yasalardan utandım.
İnsanlığımdan utandım.
7 yaşındaki bir kız çocuğu 2 yıl önce bir ara ortalıktan kayboluyor.
Daha sonra ortaya çıkıyor ve mahallesindeki bir kişinin cinsel tacizine uğradığı anlaşılıyor.
Zanlı yakalanıyor, yargılanıyor…
Önce 10 yıl hapse mahkûm ediliyor.
Daha sonra mahkemedeki tutumu dikkate alınıyor ve 8 yıla indiriliyor ceza.
Dosya Yargıtay’a gidiyor.
Yargıtay kararı bozuyor.
Dava yeniden mahkemeye geliyor.
Bu kez ceza 6 yıla indiriliyor.
İyi hal ve mahkemedeki terbiyeli tutumu göz önüne alınarak serbest bırakılıyor.
O not, titreyen ellerle yazılmış korku dolu o not işte o serbest bırakılan tecavüzcüsünün korkusuyla, minik çocuğun kaleme aldığı not.
Bakın şu ülkenin “adalet”ine, bakın şu ülkenin “yargısı”na.
Şunu anlayabilirim.
İftiradır, yargılanır, suçsuz olduğu anlaşılır, serbest kalır.
Ama hem çocuğa tecavüzden suçlu bulacaksın hem de serbest bırakacaksın.
“Mahkemedeki tutumundan ve iyi halinden.”
Çok merak ettim mahkemedeki iyi tutum neymiş?
Ellerini önünde kavuşturup oturduğu için mi, iyi hal indirimi.
Ne yapacaktı!
Hakime sarkıntılık mı edecekti, mübaşire tecavüze mi kalkışacaktı mahkeme salonunda.
Bu neyin iyi hali, olumlu tutumu.
Böyle bir ceza böyle bir indirim olur mu?
Böyle adalet olur mu?
O hakimler bu kararı nasıl verdiler, hangi vicdana sığındılar çok ama çok merak ediyorum.
O minik çocuk korkuyor besbelli.
Biz ise utanıyoruz.
Böyle adaletten, böyle insanlıktan.
Çok utanıyoruz…
Kararı alanlar utanıyor mu orasını bilmiyoruz!
***
Fatih Altaylı - O korkuyor, biz utanıyoruz - HABERTÜRK