Paralel Yalanlara İftiralara Cevaplar

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Paralel yapının yayın organları “İsrail’e jet yakıtı satıldı” yalanını haber yapınca EPDK’dan cevap gecikmedi.

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, sivil uçaklara havalimanında yakıt ikmali yapılmasını ihracat gibi göstermenin ‘alçakça bir algı operasyonu’ olduğunu belirtti.

Paralel yapının yayın organlarının “İsrail’e jet yakıtı satıldı” yalanına Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz’dan sert açıklama geldi. EPDK’nın raporunun çarpıtıldığını söyleyen Yılmaz, “Havacılık kuralları gereği sivil uçaklara özel dağıtım şirketlerinin yakıt ikmalini ihracat gibi göstermek alçakça bir algı operasyonudur” dedi. Türkiye’nin İsrail jetlerine yakıt satmadığının raporda not halinde yer almasına rağmen bunun görmezden gelindiğini vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:

“Haziran ayında yapıldığı söylenen bin 584 tonluk satış, özel şirketlerin havaalanlarındaki yakıt ikmalidir. Bu, herhangi bir kargo yüklemesi ya da fiilen İsrail’e giden bir akaryakıt değildir. Türkiye’nin İsrail’e yaptığı ihracat da sayılmaz. İsrail’den gelen yolcu uçakları Türkiye’deki havaalanlarına indiğinde yapılan yakıt ikmalini kasten ve kötü niyetli bir şekilde yansıtarak bizi yıpratmak istiyorlar.”

ARABA YAKITI DA MI İHRACAT?

Yılmaz, İsrail’in Ankara Büyükelçiliği’nin araçlarına Ankara’daki akaryakıt istasyonlarından da yakıt satıldığını hatırlatarak, “Şimdi büyükelçiliğin araçlarının aldığı akaryakıta da mı ihracat diyeceksiniz? Ya da bu araçlara istasyonlardan yakıt satmayacak mısınız? Biz en azından İsrail’e devletin gizli sırlarını satmıyoruz” dedi.

RAPORU GÖRMEZDEN GELDİLER

EPDK’nın haziran ayı Petrol Sektör Raporu’nda İsrail’e bin 584 ton yakıt ihracatı yapıldığı ancak bunun sivil uçaklarda kullanıldığı bilgisi yer almıştı. Raporun notunda “Uçak benzini ve jet yakıtı ihracatının ülkemiz sınırları içindeki havaalanlarında sivil kullanım amaçlı olarak yurtdışına giden hava taşıtlarına gerçekleştirilmekte olup kargo olarak gerçekleştirilen uçak benzini veya jet yakıtı ihracatı bulunmamamaktadır” denilmişti. (SABAH)

http://www.medyagundem.com/paralel-medyadan-alcakca-bir-yalan/
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Gülen Örgütü'nün ŞEHRİZAR KONAĞI ALBAYRAK'A Geçti YALANI

Gülen örgütünün yayın organı Zaman’ın karalamaya yönelik, iftira dolu haberlerini Serhat Albayrak, Berat Albayrak ve Çalık Holding yalanladı.

17-25 Aralık tarihlerinde, AK Parti hükümetine darbe girişiminde bulunan Fethullah Gülen örgütünün yayın organı Zaman’ın iftira dolu haberlerinin önü ardı kesilmiyor. Örgütün yayın organı Zaman ile internet sitesi ve Today’s Zaman’da dün, Serhat Albayrak ve Berat Albayrak’ı hedef alan, ancak gerçek bilgiler içermeyen haber yayınlandı. Baştan sona iftiralarla dolu haberde, Ömer Faruk Akbulut’un aldığı daireleri, 2014 Ağustos’ta Serhat Albayrak ve Berat Albayrak’a devrettiği bilgisi yer aldı. Serhat Albayrak ve Berat Albayrak’ın avukatı Fatih Savaş, “Müvekkillerim birikimleriyle 2013′ün Ekim ayında daire aldılar. Haberde bahsedilen Akbulut’un daireleriyle müvekkillerimin hiçbir ilgisi yoktur. Bu husus tapu kayıtlarıyla sabittir” dedi.

GERÇEK DIŞI SENARYO

Avukat Fatih Savaş’ın açıklaması şöyle:

Zaman gazetesinin 10 Eylül 2014 tarihli nüshasının 1. ve 8. sayfalarında ve www.zaman.com. tr’de “Şehrizar Konakları’ndaki dairelerin tapusu Albayraklar’a geçti” başlıklı yazıda ve Today’s Zaman gazetesinin 10 Eylül 2014 tarihli nüshasının 1. ve 5. sayfaları ile www.todayszaman.com’da yer alan “Albayrak family gets deeds of houses bought to zero cash” başlıklı yazıda müvekkiller Sayın Serhat Albayrak ve Sayın Berat Albayrak hakkında kamuoyunu yanıltmaya yönelik, kişisel itibarlarını zedeleme amaçlı, senaryo ürünü olan gerçek dışı iddialar yer almaktadır. Müvekkiller Sayın Serhat Albayrak ve Sayın Berat Albayrak, GAP İnşaat tarafından gerçekleştirilen Şehrizar Konakları Projesi’nden şahsi birikimleri ile satın aldıkları taşınmazların bedellerini 2013 yılı Ekim ayı içerisinde ödemişlerdir.

TARİHLER DE UYDURMA

Müvekkillerle herhangi bir vekalet ilişkisinin bulunmadığını bugüne kadar birçok defa açıkladığımız Ömer Faruk Akbulut’un ilgili projeden daire alım tarihi ise, sözü edilen gazetelerde daha önce yapılan yayınlarda da belirtildiği üzere Aralık 2013 tarihindedir. Hal böyle olunca, müvekkillerin sözü edilen projeden daire alım tarihleri zaman olarak önce olduğundan, Zaman ve Today’s Zaman gazetelerinin haberlerinin yalan ve düzmeceden ibaret olduğu, müvekkillerle Ömer Faruk Akbulut arasında herhangi bir daire alım satımının olmadığı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu gazetelerin bugüne kadar müvekkiller hakkında yaptıkları düzmece haberlerden dolayı, sayısız tekzip yayınlamak durumunda kaldıkları halde, aynı düzmece ve yalan haberlere devam ettikleri görülmektedir. Bu hususu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Bu yalan ve düzmece haberleri yapan Zaman ve Today’s Zaman gazetelerine karşı hukuki girişimlere başlanmıştır ve sonuna kadar en etkili şekilde takip edilecektir.

Serhat ALBAYRAK ve Berat ALBAYRAK Vekili Av. Fatih Savaş

ÇALIK: BEDELİ 2013′ÜN EKİM AYINDA ÖDENDİ

ŞehrizarKonakları’nı inşa eden GAP İnşaat’ın bağlı olduğu Çalık Holding’den de Zaman’ın iftirasına açıklama geldi. “Berat Albayrak ve Serhat Albayrak, haberde bahsedildiği gibi daireleri 2014 Ağustos’ta başkasından değil, 2013′te bizden aldılar” denilen açıklama şöyle:

Sayın Berat Albayrak ve Sayın Serhat Albayrak’ın yanı sıra projenin yüklenicisi olan Gap İnşaat Yatırım ve Dış Ticaret A.Ş. (“Gap İnşaat”) hakkındaki iddialar, kamuoyunu yanlış yönlendirmeye, şirket ve kişisel itibarlarını zedelemeye yönelik ve gerçek dışıdır. Sayın Berat Albayrak ve Sayın Serhat Albayrak, grubumuz bünyesinde farklı şirketlerde uzun yıllar üst düzey profesyonel birer yönetici olarak başarıyla hizmet vermiş olup 2013 yılının Aralık ayı sonu itibarıyla Çalık Holding’den kendi istekleriyle ayrılmışlardır. Sayın Berat Albayrak ve Sayın Serhat Albayrak, GAP İnşaat tarafından gerçekleştirilen Şehrizar Konakları Projesi’nden satın aldıkları taşınmazların bedellerini ise 2013 yılı Ekim ayı içerisinde ödemişlerdir. Kamuoyunun dikkatine sunarız.

Çalık Holding A.Ş.

http://www.medyagundem.com/gulen-orgutunun-son-iftirasi/
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Pensilvanya paçavrası Taraf yine yalan manşet attı!

Emniyet Genel Müdürlüğü’nden açıklamada, “Şanlıurfa’da bulunan hastanelerde yapılan çalışmalarda söz konusu şahısların tedavi edildiklerine ilişkin herhangi bir tespit yapılmamıştır” denildi.

Taraf gazetesi bugün sürmanşetinden her yaptığı haber yalan çıkan Hüseyin Özay imzasıyla yeni bir “uyduruk haber”e imza attı.

Emniyet Genel Müdürlüğünce, IŞİD içerisinde faaliyet gösteren bazı şahısların Şanlıurfa’da tedavi edildiği ve masraflarının devlet tarafından karşılandığı iddiasına ilişkin, kentteki hastanelerde yapılan çalışmalarda söz konusu şahısların tedavi edildiklerine ilişkin herhangi bir tespit yapılmadığı bildirildi.
Genel Müdürlükten yapılan açıklamada, Taraf gazetesinde bugün “IŞİD içerisinde emniyet müdürü sıfatıyla üst düzey faaliyet gösteren Ahmet El H. isimli şahsın da aralarında bulunduğu 8 kişinin Şanlıurfa’ya getirilerek çeşitli hastanelerde tedavi edildikleri ve masrafların devlet tarafından karşılandığı” yönünde haber yayınladığı anımsatıldı.
Açıklamada, şöyle denildi:
“Şanlıurfa’da bulunan hastanelerde yapılan çalışmalarda söz konusu şahısların tedavi edildiklerine ilişkin herhangi bir tespit yapılmamıştır.
Bahse konu haberde isimleri geçen Mustafa A., Yusuf El R., Mustafa H., Halil El M., Muhammed El M., Ahmet El S., Hasan H., Salim El D. ile Ahmet El H. isimli şahıslar hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.”
İl emniyet müdürlüğü de yalanladı
İl Emniyet Müdürlüğü, Taraf gazetesinin, “Bağdadi’nin sağ kolu Urfa’da tedavi edildi” iddiasını yalanladı.
Müdürlükten yapılan yazılı açıklamada, Taraf isimli gazetenin bugünkü sayısında ve internet sitesinde yer alan, “Bağdadi’nin sağ kolu Urfa’da tedavi edildi” şeklindeki haberin gerçeği yansıtmadığı bildirildi.
Söz konusu haberde, “Geçen ay Rakka’ya yapılan ABD bombardımanında sol bacağı kopan Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) tepe isimlerinden Ahmet El H’nin Türkiye’de tedavi edildiği belirlendi” yönünde iddialara yer verildiği vurgulanan açıklamada, şunlar belirtildi:
“Son dönemde Şanlıurfa’da IŞİD militanlarının olduğu, devlet eliyle hastanelerde tedavi edildiği yönünde çeşitli basın ve yayın organlarında kaynağı belli olmayan ancak tahmin edilen mesnetsiz haberler yapılmaktadır. Amacı belli grupların ortaya attığı provokatif ve asılsız bu iddialar büyük bir sorumsuzluk örneği olup, ulusal güvenlik ve vatandaşın selameti konularının bu şekilde istismarının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği açıktır.
Emniyet Müdürlüğümüzce yapılan çalışmalarda, haberlerde adı geçen Ahmet El H. isimli şahsın ilimizdeki hastanelerde tedavi görmediği anlaşılmış olup, sağlık kuruluşlarına intikal eden tüm yaralı şahıslarla ilgili gerekli çalışmalar gizlilik ve hassasiyet içerisinde yürütülmektedir.”
Açıklamada, “gayri ciddi haberlerin belli bir kesim tarafından maksatlı olarak istihbarat birimleri ve güvenlik güçlerinin imajını zedelemek ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni uluslararası platformlarda zor durumda bırakmak için yapıldığı” kaydedildi.

http://www.medyagundem.com/pensilvanya-pacavrasi-taraf-yine-yalan-manset-atti/
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Ziraat Bankasından Parelel yalana tokat gibi cevap

17 Aralık'taki siyaseti dizayn operasyonunda Halkbank'ı hedef alan paralel medya şimdi de Ziraat Bankası'nı yıpratmak istiyor.

Paralel örgütün yayın organlarının Halkbank'tan sonra Ziraat için başlattığı karalama kampanyasına bankadan sert tepki geldi. Ziraat, bankanın New York şubesiyle ilgili ABD Merkez Bankası'nın (Fed) rutin incelemesini algı operasyonu yaparak 'kara para' gibi göstermek isteyen paralel medyayı yalanladı.
Açıklamada, Ziraat'in 16 ülkede, 80'i aşkın noktada faaliyet gösterdiği, yurtdışındaki regülasyonlara uyduğu hatırlatılarak, şöyle denildi:

"Bu kadar geniş bir coğrafyada çalışıyor olmamıza karşın; faaliyetlerimize yönelik olarak bugüne kadar otoritelerce yapılmış herhangi bir uyarı bulunmamaktadır. Ülkemiz dahil olmak üzere; her ülkede otoritelerin zaman zaman finansal piyasalarda farklı regülasyon ve düzenlemelere gitmekte olduğu bilinen bir gerçektir" denildi. Finans piyasalarında faaliyet gösteren kurumların söz konusu düzenlemelere uyum sağlamasının bir plan dahilinde olduğu, bankanın tüm yurt içi ve dışı organizasyonlarında ilgili otoritelerle ortak çalışma planlarının sürdüğü de bildirilerek, "New York şubemizde 8 Eylül'de başlamış denetim, daha önce tarihi ve kapsamı bilinen, herhangi özel bir içerik ve şekil ihtiva etmeyen rutin denetimdir" açıklaması yapıldı.

http://www.ahaber.com.tr/Ekonomi/2014/09/12/ziraatten-paralele-tokat-gibi-cevap
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Taraf'tan Bir Yalan Daha!

Yozgat İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, 10 Eylül Çarşamba günü ülkemiz genelinde yayın yapan Taraf isimli gazetenin manşet haberinde çıkan ve yerel basında da gündeme getirilen “AKP Fişlemesi Halka İndi” şeklinde yayınlanan haberlerin gerçekle ilgisi olmadığı savunuldu.

Açıklamada, “Vatandaşlarımızı siyasi görüşleri veya eğilimleri ile alakalı fişlemeye yönelik hiçbir faaliyet bulunmamakta olup yapılan haberler tümüyle yalan ve iftiradan ibarettir” denildi.

EMNİYET’TEN AÇIKLAMA GELDİ

Yozgat Valisi Abdulkadir Yazıcı’nın talimatı ile Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: “10 Eylül Çarşamba günü ülkemiz genelinde yayın yapan taraf isimli gazetenin manşet haberinde “AKP Fişlemesi Halka İndi” şeklinde haber yayımlandığı, bahse konu haberin devamında ise 81 ili kapsayan fişlemeler için pilot bölge Yozgat ve iktidar paralel yapı ile mücadele bahanesiyle Yozgat’ta CHP’li ve MHP’li fırıncıları bile fişledi. 210 esnafın adı ve aile bireylerinin görüşü tek tek Ankara’ya bildirildi şeklinde alt başlıkların bulunduğu görülmüştür.

Haberin detayında ise sözde yolsuzluk operasyonu sonrasında başlatılan paralel yapı ile mücadele soruşturmasının Ak Parti tarafından Anadolu’da yaşayan küçük esnafa kadar sıçratıldığı, İçişleri Bakanımız Efkan Ala tarafından oluşturulan sözde çalışma grubunun talimatı ile 81 ilde başlatılan sözde fişlemelerin ilk önce ilimizde tamamlandığı, aynı çalışmaların 80 ilde devam ettiği şeklinde haber yapıldığı görülmüş, bu habere devam eden günlerde ilimiz yerel basınında da yer verildiği gözlenmiştir.

HİÇBİR FAALİYET YAPILMADI

Bahse konu haber ile ilgili olarak İl Emniyet Müdürlüğümüz tarafından haberde bahsedildiği gibi vatandaşlarımızı siyasi görüşleri veya eğilimleri ile alakalı fişlemeye yönelik hiçbir faaliyet bulunmamakta olup yapılan haberler tümüyle yalan ve iftiradan ibarettir.”

http://www.habervaktim.com/haber/386633/taraftan-bir-yalan-daha.html
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Burhan Kavuncu, kendisini ‘İran ajanı’ olduğunu iddia ederek hedef alan STV ve Bugün Gazetesi’nin haberleri hakkında açıklama yaptı.

Yazar Burhan Kavuncu, uzun zamandır kendisini ‘İran ajanı’ olarak hedef alan ve son günlerde bu kampanyaları sıklaştırarak söz konusu iddiaları her gün defalarca ekranlarına ve sayfalarına taşıyan STV, Zaman ve Bugün Gazetesi’nin haberleri hakkında bir açıklama yaptı.

İşte o açıklama:
“Yaklaşık 10 aydan beri, önce sosyal medya üzerinden başlatılan, bir süreden beri de STV(Samanyolu TV), Bugün ve Zaman Gazetelerinde devam ettirilen bir kampanyada açıkça ismim ve görüntülerime yer verilerek hedef alınmaktayım. Bu yayınlarda birçok devlet yetkilisi, siyasetçi, yazar ve STK mensubu ile birlikte benim ismim de İran ajanı, etki ajanı, Acem uşağı gibi yaftalamalarla zikredilerek açıkça hakaret, iftira ve hedef gösterme fiili tekrarlanmaktadır.

Yalan ve çarpıtmalara dayalı bu kampanyaya cevap vererek muhatap olmak istemezdim. Ancak ben sessiz kaldıkça, giderek artan dozda bir haksızlığa uğramaktayım. Ayrıca “Acem uşakları” gibi çirkin bir ithamı, ayırımcılık/ırkçılık içeren bir hakareti kabullenmem mümkün değil.

Geçtiğimiz haftalarda STV’de bir tartışma programında, arkasından Bugün ve Zaman’da çeşitli haber ve yazılarda aynı iddia tekrarlanmış. Geçtiğimiz hafta da STV’de gösterilen “Acem Oyunu” isimli ‘belgesel’de fotoğraflarım yayınlanmış ve Gültekin Avcıoğlu’nun yazılarında adım geçiyormuş.

Cemaate yakın yayınlarda, takipsizlik kararı verilen Selam Tevhid Örgütü dava dosyasındaki dokümanlara istinat ettiği izlenimi verilmektedir. Ancak hazırlık soruşturması safhasındayken yani soruşturmanın gizli olması gereken bir süreçte, Twitter ve YouTube’da Acem Uşakları başlığı altında yayınlanan iddia ve iftiralar, şimdi STV, Zaman ve Bugün grubu tarafından tekrarlanmaktadır. Soruşturmayı yürüten savcı ve polis memurlarının ellerindeki dokümanları sosyal medyaya servis ederek suça ortak oldukları anlaşılmaktadır.

Benimle ilgili iddiaların dayanağı isminin Nasır Gaffari olduğu söylenen bir kişi ile bir kaç dakikalık görüşmem. Dönderip dönderip yaklaşık 10 aydır bunu yayınlıyorlar. Ne görüştüğüme dair hiç bir şey yok. Görüşmenin içeriğine dair kayıtlar da mutlaka ellerindedir ama bunlara kasıtlı olarak yer vermiyorlar.

Türkistan-Der (Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği) Genel Başkanı olduğum için Özbekistan, Tacikistan, Afganistan vb. uyruklu birçok insanın problemleriyle ilgilenmekteyim. Görevim gereği her gün tanımadığım birçok insanla görüşüyorum. Ajansam ne görüştüğümü de yazsınlar. Ayrıca,

1-Gizli bir görüşmeyi neden Üsküdar meydanında, yüzlerce kameranın önünde yapayım?
2-Konuşmanın tamamı ellerinde olduğu halde neden hepsini yayınlamıyorlar; özellikle telefonda, benimle görüşmek isteyen şahsa: “Ben sizi tanımıyorum Özbekistanlı mısınız”, “derneğe buyrun orada görüşelim”, “Ben her gün vapurla karşıya geçiyorum Üsküdar veya Eminönü’nde görüşebiliriz” dememe rağmen bu cümlelerim neden yayınlanmıyor? Çünkü oluşturmak istedikleri algıyı bozacak.

3-İçişleri Bakanı Sayın Efgan Ala (o zaman Başbakanlık Müsteşarı idi) beyle konuşmamız sadece damadım Furkan Torlak’ın gecikmiş olan tayini hakkında olduğu halde benim Sn. Bakanı yönettiğim algısını oluşturmaya çalışıyorlar. Meşru olmayan bir şey mi istemişim, kendileri hiç mi devlet yetkililerinden bir talepte bulunmamış? Hakkımız olmayan bir şey mi istemişim? Ayrıca Türkiye’de bulunan Türkistanlı soydaşlarımızın problemlerini ileten görüşmelerimiz de oldu. Başka bakanlarla, bürokratlarla da görüştüm. Bunları da kaydetmiş olmaları lazım. Neden diğerleri değil de sadece Efgan beyle olan bir görüşme yayınlanıyor?

4-Başlarda “bizim tapelerle ilgimiz yok” diyen cemaat şimdi alenen üstlenmiş oldu. Bu işleri yapan, izin veren, destekleyenlerde hiç mi kul hakkı, yalan, iftira kavramı, Allah korkusu kalmamış?
İftira, yalan ve hakaretlere başvurmaktan kaçınmayanlara karşı, kişilik haklarımı koruyacağımın bilinmesini istiyorum.”

http://www.medyagundem.com/gulen-orgutunun-acem-oyunu/
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
4RkDq7.jpg
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Gülen Örgütünün İsmailağa’yı Karıştırma Fitnesi Ayaklarına Dolandı!

İsmailağa Cemaati’nin manevi lideri Mahmud Ustaosmanoğlu’nun bacanağı Muhammed Keskin’in paralel yapının medya organlarına malzeme olan yazısına İsmailağa Vakfı’ndan tepki geldi. “İsmailağa Cemaati adına açıklama yetkisi bizdedir” denilen açıklamada, Keskin’in yazısının kendilerini temsil etmediği vurgulandı. :clap2:

Açıklamada, malum yazının üslubu eleştirilirken Zaman’ın, Keskin’i Mahmud Efendi’nin damadı diye sunması da yalanlandı.

Bir dergide yayınlanan hükümet karşıtı yazısı paralel yapının gazetesi Zaman’da manşet olan Muhammed Keskin’e İsmailağa Cemaati adına açıklama yetkisi olan İsmailağa Vakfı’ndan tepki geldi.

Damadı değil bacanağı
İsmailağa Vakfı’nın resmi web sitesi olan ismailaga.org.tr’den yapılan açıklamada Muhammed Keskin’in, Zaman’daki haberde yazdığı gibi İsmailağa Cemaati’nin manevi önderi Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi’nin damadı değil, bacanağı olduğu vurgulandı.

İsmailağa Cemaati’nin görüşü değil
İsmailağa Vakıf Heyeti imzalı açıklamada, Muhammed Keskin’in habere konu olan eleştirilerinin Zaman gazetesi tarafından İsmailağa Cemaati’nin resmi görüşü gibi sunulduğuna dikkat çekilerek, ‘İsmailağa cemaati adına beyanda bulunmak, görüş bildirmek “vakıf heyeti”ne aittir. Bu husus cemaat mensuplarımızın malumudur’ denildi.

Geleneklerimizde siyaset yok, tefrikadan kaçmalıyız
İsmailağa Cemaati’nin geleneklerinde politik ve siyasi konulardan uzak durulduğu belirtildiği açıklamada, ‘Günlük siyasi ve politik konulardan uzak durmak bize Efendi Hazretlerimizin tavsiyelerindendir. ‘Özellikle içinde bulunduğumuz bu hassas dönemde, Müslüman coğrafyada en fazla birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz bu dönemde tefrikaya sebep olabilecek görüş ve açıklamalarda bulunmaktan kaçınmamız gerekmektedir’ ifadelerine yer verildi.

‘Yazının üslubu endişelerimizde haklı olduğumuzu ortaya çıkardı’
Muhammed Keskin’in AK Parti Hükümeti’ni hedef alan yazısının da değerlendirildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:

‘İlgili yazının malum çevrelerce nasıl kullanılmaya çalışıldığına, takdim şekli ve üslubuna baktığımızda konu hakkındaki endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuz açıkça görülmektedir. Tüm kardeşlerimize önemle duyurulur.’

http://www.medyagundem.com/ve-gulen-...arina-dolandi/
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Taner Yıldız: Külliyen yalan

Enerji ve TabiiKaynaklar Bakanı Taner Yıldız Türkiye'nin hak etmediği 3 iddia ile ilgili 'Külliyen yalan' dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "Türkiye'nin hak etmediği, enerji sektörü üzerinden üç temel başlık oluştu. Bunların birisi IŞİD petrolüdür. Bir diğeri İsrail'e jet yakıtının satılıyor olması iddiasıdır.

Bir diğeri de Türkiye'nin nükleer güç santrali yapmasının daha ötesinde bir atom bombası yapacağı ile alakalı iddiadır. Bu üç iddia da karşılıksızdır ve külliyen yalandır' dedi.

http://www.son.tv/haber-289393
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Furuatavni @Fecaatavni · 16 dk.

Trenlerle IŞİD'e silah yardımı taşınıyormuş Suriye ve Irak'a. DDY da açıkladı ya söyleyelim. İki yıldır Suriye ve Irak'a tren seferi yok.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Bozdağ: Paralel medya Allah rızası için yalan söylüyor

Bekir Bozdağ, “HSYK seçimleri için kara propaganda yapılıyor. Bu propagandalara kulaklarınızı kapatın. Milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. Hükümetin seçimlere müdahale etmesi gibi bir şey yok. Savcı ve Hakimlerin iradelerini etkilemek için böyle bir yalan fulyası dönüyor” dedi.

Bozdağ, “Hakimlerimizin, savcılarımızın Yargıtay’da verdiği karar nasıl meşru bir kararsa, 12 Ekim’de verecekleri karar da öyle meşru bir karardır. Bunun dışındaki görüşler, değerlendirmeler tamamıyla seçime dönük, kara propaganda yapan çevreler tarafından bazıları çarpıtılıyor, bağlamından koparılarak… Mahir Bey’in açıklaması da maalesef bağlamından kopartılmak suretiyle çarpıtılmış bir açıklamadır” dedi.

YALANI ALLAH RIZASI İÇİN SÖYLÜYORLAR

Bekir Bozdağ, “Bu seçime dönük kara propagandalara itimat etmeyin. Hakim ve Savcılarımız doğru kararı vereceklerdir.Hükümeti seçimlerin içine sokmaya çalışıyorlar. Yaptıkları seçim kampanyasının bir parçasıdır.Yürüyen bir seçim süreci var. Sonuçlar açıklanmış gibi değerlendirme yapmayın. Kararlar sandıktan çıkacak. Yalanlara iftiralara cevap vermem.
Paralel medya yalanı Allah rızası için söylüyorlar”
dedi.

Adalet Bakanı Bozdağ, Bunun dışındaki görüşler, değerlendirmeler tamamıyla seçime dönük, kara propaganda yapan çevreler tarafından bazıları çarpıtılıyor, bağlamından koparılarak… Mahir Bey’in açıklaması da maalesef bağlamından kopartılmak suretiyle çarpıtılmış bir açıklamadır” dedi.

http://www.medyagundem.com/bozdag-paralel-medya-allah-rizasi-icin-yalan-soyluyor/
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Paralel tetikçilerin o iftirasına Kurtulmuş’tan sert tepki; ********lik

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş çözüm sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet İşleri Başkanlığının Kosova’daki çalışmalarına ilişkin iddiaları yalan ve iftira olarak değerlendirdi. Kurtulmuş, “Türkiye’nin kültür diplomasisini IŞİD’e destek olarak göstermek, en azından Türkiye’de bunu yapanlar için haksızlıktır, ********liktir, gerçekleri saptırmaktır” dedi. Sözkonusu iddiayı Taraf gazetesi ve Emre Uslu ortaya atmıştı.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet İşleri Başkanlığının Kosova’daki çalışmalarına ilişkin iddialara yönelik bütün haberlerin yalan ve iftira olduğunu bildirdi.
Kurtulmuş, Türk Dil Kurumunca düzenlenen Dil Bayramı etkinliğinin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin ‘HSYK seçimlerinin ‘gayri meşru’ olduğu iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusu üzerine Kurtulmuş, HSYK seçimlerindeki gelişmelerin Türkiye’nin yakından takip ettiğini ifade ederek, ‘Biz yargının bütünüyle siyasi etkinin dışında olmasını başından beri savunuyoruz. Yargının bağımsız olması meselesi Türkiye’nin de siyasi sistemi bakımından önemlidir. Ancak yargı siyasi etkilerden bağımsız olduğu kadar birtakım çevrelerin, grupların, hiziplerin, devlet içerisinde odaklanmış olan çetelerin de etkisinden uzak olmalıdır’ diye konuştu.
HSYK seçimlerini bazı çevrelerin, grupların ne yazık ki aynı zamanda hükümete karşı bir operasyonun aracı olarak gördüğünü belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:


“Bunu da açık bir şekilde ortaya koyuyorlar. Dolayısıyla önce HSYK’nın bütün seçimlerinin tamamlanmasını bekleyeceğiz. Herkesin kendi bulunduğu konuma göre değil, herkesin demokrasinin temel kurallarına göre meseleyi düşünmesi lazım. Evet yargı bağımsız olacaktır ama yargının bağımsız olması demek millet iradesinin dışına çıkacağı anlamına gelmez. Dolayısıyla biz yargının, yürütmenin, yasamanın hepsinin birbirinden ayrı olması, bağımsız olması ama hepsinin üstünde de milli iradenin olması gerektiğine inanıyoruz. Milli iradeyi yok sayarak Türkiye’nin bu 3 temel kurumunun hiçbirisi yapılandırılamaz, hiçbirisi bu şekilde yoluna devam edemez. Dolayısıyla HSYK seçimleri ortaya çıkar, seçimlerin ortaya çıkmasından sonra durum tekrar gözden geçirilir.”


‘Çözüm süreci fantazi bir mesele değildir’
Kurtulmuş, ‘IŞİD ile ilgili olarak çözüm sürecinin erteleneceği” iddialarıyla ilgili bir soru üzerine ise çözüm sürecinin fantazi bir mesele olmadığının altını çizdi.


Çözüm sürecinin laf olsun, siyaset olsun diye ortaya konan bir mesele olmadığını belirten Kurtulmuş, “Çözüm süreci; Türkiye’nin en hayati, en riskli ve en kanatıcı sorunu olan, Türkiye’deki sorunun, terör sorununun, doğu sorununu, Kürt sorununun adına ne derseniz deyin bu sorunun ortadan kaldırılması için, Türkiye’nin 30 yılına mal olmuş, yaklaşık 35 bin insanının ölmesine, 1.2 trilyon dolar iktisadi kaybına neden olmuş Türkiye’nin bu en temel sorunun ortadan kaldırılması için başlatılmış olan bir süreçtir” diye konuştu.
Bu süreçte an itibariyle atılması gereken önemli adımların bir kısmın atıldığını ifade eden Kurtulmuş, çözümün ortaya konulması için geriye az bir kısım kaldığını söyledi.


Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Daha riskli, daha zor kısımlar kalmıştır. Bunu kabul ederim ama sonuçta Türkiye, bu çözüm iradesinden vazgeçemez; çözüm iradesinden vazgeçmek, siyasi taraf olarak bizim açımızdan, diğer ilgili taraflar bakımından da Allah korusun Türkiye’nin eski dönemlere geri dönmesi demektir. Dolayısıyla hiçbir şart bizim çözüm iradesinden vazgeçmemizi gerektirmez. Şartlar efendim, birtakım yeni ilave zorluklar ortaya çıkarabilir özellikle güney sınırımızdaki gelişmeler ilave zorluklar ortaya çıkarabilir ama zaten çözüm sürecinin bizatihi kendisi zor bir süreçtir.”


Bu zor sürece kararlılıkla, iyi niyetle, samimiyetle başlandığını ve çok mesafe alındığını belirten Kurtulmuş, “Ümit ediyorum ki en kısa zamanda Türkiye kamuoyunun ‘Evet, bu mesele bitti’ diyebileceği bir noktaya gelecektir. Tabii bütün meselelerin tamamıyla bitirilmesi mümkün değil ama sonuçta 30 yıllık, hatta 90 yıllık bir meselenin çözümüyle ilgileniyorsunuz; bununla ilgili temel adımlar atılmıştır. Geri kalan adımlar da kendi programı içerisinde, sürecin kendi hassasiyetleri içerisinde atılacak ve inşallah süreç büyük oranda tamamlanacaktır” diye konuştu.
‘Kültürel diplomasi faaliyetleri icra ediliyor’
Dün bazı gazetelerde TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet İşleri Başkanlığını ilgilendiren Kosova ile ilgili bazı haberlerin yer aldığını anımsatan Kurtulmuş, ‘Maalesef bütün bu haberlerin hepsi yalandır, iftiradır’ dedi.


Kosova’daki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirten Kurtulmuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başından itibaren Kosova’ya hem bağımsızlık mücadelesinde hem de bağımsızlığını kazandıktan sonra destek verdiğini kaydetti.
Kosova’nın bir devlet olarak şekillenmesi için Türkiye’nin üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirdiğini ifade eden Kurtulmuş, ‘Dolayısıyla Kosova’yı biz bu anlamda başından itibaren ilk tanıyan ülkeyiz, en büyük desteği veren ülkeyiz. Böyle olmaya da devam edeceğiz. Kosova bizim için sadece uzaktaki bir ülke değildir. Prizne, Priştine’nin sokakları, camileri, hamamları, medreseleri, kültürü, oradaki halk, insanların hepsi bizim insanlarımızdır, dostlarımızdır, kardeşlerimizdir. Biz Kosova’ya hep bu şekilde baktık’ dedi.
Balkanlarda özellikle TİKA ve Yunus Emre Enstitüleri aracılığıyla sürdürülen bir takım kültür diplomasisi faaliyetlerinin olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:


“Orada medreseler, camiler imar ediliyor. Yeni bir takım binalar inşa ediliyor. Böylece Kosova’nın kültürünün diğer yerlerde olduğu gibi gelişmesi, Kosova ile Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin sürdürülmesi ve kuvvetlendirilmesi için bir sürü kültürel diplomasi faaliyetleri icra ediliyor. Bunların içerisinde ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığımız oradaki Müslümanların dini hizmetlerini karşılamak için birtakım katkılarda bulunuyorlar.”
Türkiye’nin Balkanlar ile ilgisinin, sadece coğrafi olmadığını, Türkiye’nin gönül dünyasından, zihniyet dünyasından gelen bir ilginin de parçası olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Evet dünyada bugün, İslam adına aşırılığın, kinin, nefretin kol gezdiği söylemler, ortaya çıktığı söylemlerle birtakım işler yapılıyor. Bazı söylemler, fikirler ortaya konuluyor ama tam da bizim, özellikle Kosova ve Balkanlar ile ilişkimiz bu noktada dünyaya huzuru, barışı sağlayacak bir ilişkidir. Bizim gönül dilimiz, Horosan Erenleri’nden kalkan bir dildir, oradan çıkan bir dildir. Yusuf Hemadinilerin, Sarı Saltukların, özellikle Balkanlar için konuşursak Taptuk Emrelerin, Hacı Bayramı Velilerin, Ali Semarkandilerin diliyle buluşmuş bir kültür ve o kültürün ortaya koymuş olduğu birlikte, barış içinde yaşamayı sağlayabilmiş bir kültüre sahibiz. Biz Balkanlar’da bunlar üzerinden asırlardır varlığımızı koruduk. Balkanlar’daki Müslüman kitlelerinin varlığı da bunların üzerinden korundu. Tam da bu dil, Sarı Saltuk’un dili, Yunus Emre’nin dili, Taptuk Emre’nin dili, Hacı Bayramı Veli’nin dili, biz bunları orada ortaya koymaya gayret ediyoruz.”


‘IŞİD’in ekmeğine yağ sürmektir’
TİKA, Yunus Emre Vakfı’nın bunu yapmaya çalıştığını, Diyanet Vakfı’nın yaptığı kültürel desteklerin bu anlamda destekler olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bu desteklerdir esas aşırılığa karşı Kosova’yı da koruyacak olan, Balkanlar’daki Müslüman halkları da koruyacak olan. Bu anlayıştır, bu anlayışın gelişmesidir; orada IŞİD benzeri birtakım benzeri radikal unsurların gelişmesini önleyecek olan. Mesele bu kadar açık ve gerçekken bunu saptırarak, oradaki Türkiye’nin bu kültür diplomasisini IŞİD’e destek olarak göstermek, en azından Türkiye’de bunu yapanlar için haksızlıktır, ********liktir. Gerçekten gerçekleri saptırmaktır. Kosova yönetimi için de bunu yapmak IŞİD’in ekmeğine yağ sürmektir. Dolayısıyla meseleyi çarpıtarak, bulanık suda kimse balık avlamaya çalışmasın. Türkiye’nin Kafkaslar’da, Balkanlar’da yaptığı, özellikle Kosova’da yapmaya çalıştığı tam da bu gönül dilini ortaya koymaktır, tam da IŞİD’i durduracak olan inanç ve felsefeyi ortaya koyabilmektir. Bunun yapılmasına kimler engel oluyorsa, kimler engel olmaya çalışıyorsa bilsinler ki onlar IŞİD ve benzeri fikirlerin Kosova’da ve Balkanlar’da yaygınlaşması için gayret sarf ediyorlar. Bu açık gerçeği, çok açık bir yalan ve saptırma olarak ortaya koyanları gerçekten kınıyorum, doğru bulmuyorum.”


Türkiye’ye karşı büyük bir haksızlık yapıldığını belirten Kurtulmuş, ‘Bu ifadeleri özellikle Türkiye’nin içerisinde dile getirenlerin de kime hizmet ettiğini açıkçası merak ediyorum. Böylesine büyük bir saptırma olmaz. Böylesine büyük bir yanlışlık olmaz. Bunu bu millet de, tarih de affetmez. Tarihi bir sorumluluğu orada canla başla arkadaşlarımız yerine getirmeye çalışıyor. İnşallah orada bu faaliyetlerimizi, bizim tarihten getirdiğimiz bu gönül dilinin günümüze yansımalarını Kosova’da da, diğer Balkan ülkelerinde, oradaki yönetici kardeşlerimizle, arkadaşlarımızla barış içinde yerine getirmeye devam edeceğiz’ diye konuştu.

http://www.medyagundem.com/paralel-tetikcilerin-o-iftirasina-kurtulmustan-sert-tepki-serefsizlik/
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Gülen Örgütünün İsmailağa’yı Karıştırma Fitnesi Ayaklarına Dolandı!

İsmailağa Cemaati’nin manevi lideri Mahmud Ustaosmanoğlu’nun bacanağı Muhammed Keskin’in paralel yapının medya organlarına malzeme olan yazısına İsmailağa Vakfı’ndan tepki geldi. “İsmailağa Cemaati adına açıklama yetkisi bizdedir” denilen açıklamada, Keskin’in yazısının kendilerini temsil etmediği vurgulandı. :clap2:

Açıklamada, malum yazının üslubu eleştirilirken Zaman’ın, Keskin’i Mahmud Efendi’nin damadı diye sunması da yalanlandı.

Bir dergide yayınlanan hükümet karşıtı yazısı paralel yapının gazetesi Zaman’da manşet olan Muhammed Keskin’e İsmailağa Cemaati adına açıklama yetkisi olan İsmailağa Vakfı’ndan tepki geldi.

Damadı değil bacanağı
İsmailağa Vakfı’nın resmi web sitesi olan ismailaga.org.tr’den yapılan açıklamada Muhammed Keskin’in, Zaman’daki haberde yazdığı gibi İsmailağa Cemaati’nin manevi önderi Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi’nin damadı değil, bacanağı olduğu vurgulandı.

İsmailağa Cemaati’nin görüşü değil
İsmailağa Vakıf Heyeti imzalı açıklamada, Muhammed Keskin’in habere konu olan eleştirilerinin Zaman gazetesi tarafından İsmailağa Cemaati’nin resmi görüşü gibi sunulduğuna dikkat çekilerek, ‘İsmailağa cemaati adına beyanda bulunmak, görüş bildirmek “vakıf heyeti”ne aittir. Bu husus cemaat mensuplarımızın malumudur’ denildi.

Geleneklerimizde siyaset yok, tefrikadan kaçmalıyız
İsmailağa Cemaati’nin geleneklerinde politik ve siyasi konulardan uzak durulduğu belirtildiği açıklamada, ‘Günlük siyasi ve politik konulardan uzak durmak bize Efendi Hazretlerimizin tavsiyelerindendir. ‘Özellikle içinde bulunduğumuz bu hassas dönemde, Müslüman coğrafyada en fazla birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz bu dönemde tefrikaya sebep olabilecek görüş ve açıklamalarda bulunmaktan kaçınmamız gerekmektedir’ ifadelerine yer verildi.

‘Yazının üslubu endişelerimizde haklı olduğumuzu ortaya çıkardı’
Muhammed Keskin’in AK Parti Hükümeti’ni hedef alan yazısının da değerlendirildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:

‘İlgili yazının malum çevrelerce nasıl kullanılmaya çalışıldığına, takdim şekli ve üslubuna baktığımızda konu hakkındaki endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuz açıkça görülmektedir. Tüm kardeşlerimize önemle duyurulur.’

http://www.medyagundem.com/ve-gulen-...arina-dolandi/


yenisafakin-ismailaga-cemaatinden-zamana-yalanlama-iftirasina-cevap.jpg



Mahmud Efendi Hazretleri’nin bacanağı ve derneğimizin başkanı olan Muhammed Keskin Hocaefendi’nin,Marifet Dergisi 24. sayısında yayınlanan ve kamuoyunda gündem olan yazısı hakkında bazı itirazlara cevap verme ihtiyacı hasıl oldu. Yazının muhtevasına itiraz etmeye mecal bulamayanların konuyu başka yerlere çekmeye çalışmasını ibretle takip etmekte,öncelikli olarak şunları beyan ve ilan etmeyi münasib bulmaktayız. Başta Muhammed Keskin Hocamız olmakla birlikte bizler sadece Mahmud Efendi Hazretleri’nin ihvanı ve hizmetkarlarıyız. Zira bizler mürşide nisbeti şeref kabul ediyor,herhangi bir mekana nisbeti uygun bulmuyoruz. Muhammed Keskin Hocaefendi’nin Marifet Dergisi’nde çıkan yazısı,tamamen din-i mübin-i İslam’ın doğru anlayışı olan Ehli Sünnet yolu hakkındaki ciddi kaygıları dile getirmekte ve siyasi bir maksat gütmemektedir. İsmailağa Cemaati’ni temsil iddiası ise söz konusu değildir. Yazı dinî ve millî birliğimizi tehdit eden tehlikelere dikkat çekmiş ve dilsiz şeytan durumuna düşmemek için kaleme alınmıştır. Mahmud Efendi Hazretleri’nin her yaptığı işi provoke etmeye çalışan ve onun mübarek lisanıyla fitneci ve yalancı olduğu tescil edilen Y.Şafak Gazetesi hakkında da Müslüman kardeşlerimizi ikaz etmek istiyoruz.

İftiracı ve fitneciler

Mahmud Efendi Hazretleri altı sene önce malum gazetenin sahibi olan Ahmed Albayrak’ı telefonla aramış ve Hayreddin Karaman hakkında uyararak ona yazı yazdırılmamasını rica etmiştir. Ahmed Albayrak ise bu ikazı dikkate almamış bilakis gazetesi vasıtasıyla her fırsatta düşmanca davranmaya,yalan ve iftiraya devam etmiştir. Şunu da belirtelim ki bizler,hizmetinde bulunduğumuz Şeyhimize sormadan herhangi bir adım atmamaktayız. Allahu Teâlâ cümlemizi doğru anlayışa muvaffak kılsın. İftiracı ve fitnecilerin şerrinden muhafaza eylesin. Amin. Selam hidayete tabi olanlara olsun.”

Ehl-i sünnete üvey evlat muamelesi yapılıyor

Mahmud Ustaosmanoğlu Hocaefendi’nin bacanağı,İsmailağa Cemaati’nin önde gelen isimlerinden Muhammed Keskin Hocaefendi,Marifet dergisinin 24. sayısında kaleme aldığı yazısında hükümetin bazı uygulamalarını ve son dönemde yaşananları eleştirmişti. Yazıda,eski AB Bakanı Egemen Bağış ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın Kur’an ve Peygamber Efendimiz’e (sas) yönelik ölçüsüz sözlerine tepki gösterilmişti. ‘Şia ve Vehhabi çevrelerle yakınlaşılırken,Anadolu’nun asli unsuru ehl-i sünnetin üvey evlat muamelesi gördüğü’ vurgulanan makalede,cemaatlerin maruz kaldığı baskı şu ifadelerle aktarılmıştı:“Özellikle geçen yüzyılın ilk yarısında vaki olan ağır baskı ve zulüm devresinde İslam’ın taşıyıcı ayakları olan ve bugün halkın şuurunu nakış nakış işleyen tarikat ve cemaatlerin çeşitli bahanelerle dışlanması,baskıya ve ötekileştirmeye maruz bırakılıp emeklerinin yok sayılması ya da o buhranlı zamanlar atlatıldıktan sonra sadece işin siyasi tarafında boy gösterenlerce sahiplenilmesi vahim bir kadirbilmezlik olarak karşımıza çıkmaktadır.”
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Manifesto bak yalan makinası paralel medyanın haberleri iyi oku.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Zaman'da hayali haber skandalı

Paralel yapıyı savunan haberleri ile dikkat çeken Zaman, büyük bir gazetecilik skandalına imza attı.

Gazete internet sitesinde hiç görüşünü almadığı emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek'in hayali demecine yer verdi. Skandalı bir internet sitesindeki köşe yazısında anlatan Petek'in ifadesine göre olay şöyle gelişti:

Zaman, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın bazı adliyeleri ziyaretinde çekilen fotoğrafları eleştiren bir haber yaptı. Haberde bazı hukukçuların görüşlerine yer verildi. Zaman'ın internet sitesindeki haberde Petek de yer aldı. Hayali ifadeye göre Petek, Zaman muhabirine "Ben o işlerden hiç anlamam. Görmedim, duymadım, bilmiyorum, evden hiç dışarı çıkmadım" cevabını vermişti.


Haberi görünce şaşkına dönen Petek, yazısında şunları kaydetti: "Benimle bir görüşme yapılmadığı halde, telefonla görüş alınmış gibi, üslup ve tarzımla hiç bağdaşmayan görüşlere yer verildi. Hayretler içinde kaldım. Bu kadar asparagas habere de pes doğrusu diyerek, muhabirlere ulaşmaya çalıştım. Muhabir, ben zannederek yanlış bir kişi aramış. Hakkımı helal etmemi, düzeltme yapılacağını söyledi. 'Hele düzeltme ve özür gazetede yayımlansın, o zaman helalleşmeyi konuşuruz. Yoksa dünya-ahiret elim yakanızda, hakkımı helal etmem' dedim... Acıyorum, üzülüyorum. Zaman kimlerin güdümünde nerelere savruldu."

http://www.haber10.com/haber/541292/#.VCbiz7ccRPM
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Zaman bakın o haberi nasıl çarpıttı?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, bazı polislere usulsüz taltif verildiği iddiasıyla yürütülen soruşturmada, üç polisin tutuklanmasına karar verildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, “bazı polislere, hak etmedikleri halde usulsüz taltif verildiği” iddialarına ilişkin soruşturması kapsamında, 3 polis memurunun tutuklanmasına karar verildi.

Nöbetçi Sulh Ceza Hakimi Deniz Gül, haklarında adli kontrol şartı uygulanması istenen 11 zanlının sorgusunu tamamladıktan sonra, tutuklanması istenen polis memurları E.K, İ.Ç ve M.H’yi sorguladı.
Hakim Gül, sorgu sonucunda, “kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması; müsnet suçlamada, idari soruşturmaya konu edilen şahıslara haksız yere taltifler verildiği hususunun değerlendirilmesinin gerekmesi; delilleri yok etme, gizleme, değiştirme ihtimalini gösteren olguların bulunması ve isnat edilen suçların niteliğini” gerekçe göstererek, üç zanlının da “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına, dolandırıcılık ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçlarından tutuklanmasına karar verdi.

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Alper Türközmen, operasyon kapsamında gözaltına alınan 14 zanlıdan 3′ünü tutuklama, 11′ini ise adli kontrol uygulanması talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk etmişti.

Hakim Gül, daha önce sorguladığı 11 şüpheli için adli kontrol uygulanması talebini reddetmişti. Gül, ret gerekçesinde, şüphelilerin halen emniyet mensubu olduklarına dikkat çekmiş, “kaçma şüphesini gösteren emarelerin ve somut delillerin bulunmadığını” ifade etmişti.
Gül, bu sebeplerle talep edilen güvenlik tedbirinin ölçülü olmayacağını ve şüphelilerin mağduriyetine sebep olabileceğini kaydetmişti.

ZAMAN GAZETESİ HABERİ ÇARPITTI: SUÇ YOK!

3 tutuklama haberini, internet sitesinden “son dakika” olarak anonslayan Zaman Gazetesi ise, “suç yok” başlığını attı.
Serbest bırakılan 11 kişi üzerinden kamuoyunu yanıltıp, paralel örgütün suçunu gizlemeye çalışan gazete, haber metninde de yine okurlarını kandırma çabası içerisine girdi.

Zaman’ın “tutuklanmadılar, suçları yok” dediği 11 kişi zaten tutuklama talebiyle değil, “adli kontrol” talebiyle mahkemeye sevkedilmişti. Diğer 3 kişi tutuklanma talebiyle sevkedilmiş ve tutuklanmıştı.
Gazete daha sonra, manşetten “suç yok” şeklinde verdiği haberi sol spota çekerek, başlığını değiştirdi.

http://www.medyagundem.com/zaman-bakin-o-haberi-nasil-carpitti/
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
IŞİD’li dediler tamirci çırağı çıktı

Başta Hürriyet, Sözcü, Odatv ve paralel haber sitelerinde ve sosyal medyada geçtiğimiz hafta yayınlanan, tramvayda çekilmiş bir video görüntüyle “IŞİD militanları İstanbul’da” algısı uyandırmaya çalışan paralel yapının oyununu yine polis bozdu. IŞİD simgelerini andıran tişört giymiş gençlerin görüntüleri üzerinden yürütülen algı operasyonunda, görüntüleri izleyen İstanbul Terör Polisi hem tişörtü giyen gençlerden birine hem de ailesine ulaşıp ifadelerini aldı.

Suriye ve Irak’ta yaptıkları katliamlarla dünyanın bir numaralı gündemi olmaya devam eden IŞİD’le ilgili İstanbul’da çekilen bir görüntü “İŞİD İstanbul’da” denilerek günlerce sosyal medyada yer aldı.

Paralel medyanın haber sitelerinden de video görüntülerinin yayınlanmasının ardından, internet sitelerinde ve sosyal medyada algı operasyonu başlatıldı. Görüntülerde IŞİD logosuna benzer bir logolu tişört giyen iki genç Bağcılar-Kabataş hattında hizmet veren tramvayda görüntülenmişti.

Bu görüntülerin internet sitelerine ve sosyal medyaya düşmesiyle birlikte İstanbul Emniyeti görüntüleri ihbar kabul ederek çalışma başlattı. Görüntüler incelenirken A.E isimli bir vatandaş emniyete gelerek görüntülerdeki kişilerden birinin oğlu F.E ve arkadaşı olduğunu söyledi.

Sabah’ın haberine göre, baba A.E.nin ifadesi üzerine emniyete çağrılan F.E. de verdiği ifade de kendisinin Bostancı’da bir tamircide çalıştığını, görüntülerin çekildiği gün daha önceden tanıdığı bir arkadaşı ile birlikte Bağcılar’da islami giyim ürünleri satan bir mağazadan birer tishort alıp giydiklerini ifade ederek “Biz herhangi bir örgüte üye değiliz. İŞİD ile de bir bağlantımız yok. İŞİD’ci de değilim” dedi. Polisin bu ifadenin ardından neden o titişörtü giydiniz sorusuna ise “Öylesine giydik. Herhangi bir amacımız yoktu ” cevabını veren F.E. babası A.E. ile birlikte serbest bırakıldı.

http://www.medyagundem.com/isidli-dediler-tamirci-ciragi-cikti/
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Başta Hürriyet, Sözcü, Odatv ve paralel haber sitelerinde ve sosyal medyada geçtiğimiz hafta yayınlanan, tramvayda çekilmiş bir video görüntüyle “IŞİD militanları İstanbul’da” algısı uyandırmaya çalışan paralel yapının oyununu yine polis bozdu. IŞİD simgelerini andıran tişört giymiş gençlerin görüntüleri üzerinden yürütülen algı operasyonunda, görüntüleri izleyen İstanbul Terör Polisi hem tişörtü giyen gençlerden birine hem de ailesine ulaşıp ifadelerini aldı.

Suriye ve Irak’ta yaptıkları katliamlarla dünyanın bir numaralı gündemi olmaya devam eden IŞİD’le ilgili İstanbul’da çekilen bir görüntü “İŞİD İstanbul’da” denilerek günlerce sosyal medyada yer aldı.

Paralel medyanın haber sitelerinden de video görüntülerinin yayınlanmasının ardından, internet sitelerinde ve sosyal medyada algı operasyonu başlatıldı. Görüntülerde IŞİD logosuna benzer bir logolu tişört giyen iki genç Bağcılar-Kabataş hattında hizmet veren tramvayda görüntülenmişti.

Bu görüntülerin internet sitelerine ve sosyal medyaya düşmesiyle birlikte İstanbul Emniyeti görüntüleri ihbar kabul ederek çalışma başlattı. Görüntüler incelenirken A.E isimli bir vatandaş emniyete gelerek görüntülerdeki kişilerden birinin oğlu F.E ve arkadaşı olduğunu söyledi.

Sabah’ın haberine göre, baba A.E.nin ifadesi üzerine emniyete çağrılan F.E. de verdiği ifade de kendisinin Bostancı’da bir tamircide çalıştığını, görüntülerin çekildiği gün daha önceden tanıdığı bir arkadaşı ile birlikte Bağcılar’da islami giyim ürünleri satan bir mağazadan birer tishort alıp giydiklerini ifade ederek “Biz herhangi bir örgüte üye değiliz. İŞİD ile de bir bağlantımız yok. İŞİD’ci de değilim” dedi. Polisin bu ifadenin ardından neden o titişörtü giydiniz sorusuna ise “Öylesine giydik. Herhangi bir amacımız yoktu ” cevabını veren F.E. babası A.E. ile birlikte serbest bırakıldı.

http://www.medyagundem.com/isidli-dediler-tamirci-ciragi-cikti/

Tamirci çırağı mı :) Hani yalan haberi yalanlarken bile yalan söylüyorsun
Kendini gündeme fazla kaptırma
Bir şeyler ispat etmek zorun değilsin
İŞİD militanının tedavisini Sağlık Bakanı zaten kabul etmişti

http://www.sondakika.com/haber/haber-saglik-bakani-muezzinoglu-isid-yaralisi-da-olsa-6519458/

Adam inkar etmedi, ama burada kralın yalakası çok olunca yapacak bir şey yok
Gerçekleri de gürültüye getirip karartmaya çalışıyorlar.

Ve haberlerini paylaşıtığın MEDYA GÜNDEM kapatılması için dava açılmış provakatör bir yer
Gerçek BASIN haberlerini paylaş en azından belki bir işe yarar
 
Üst