Kaptan
Mecra Yazarı
Peygamberimizi nasıl örnek alırsınız?
İnsanlığın en güzel hasletlerine sahip insanı, bizim için en büyük örnek aynı zamanda.
Peki nasıl örnek alırsınız? En çok neyini örnek alırsınız? Hiç düşündünüz mü?Benim kanaatim, bizler en çok Efendimiz'in şekli yönlerini taklit ediyoruz.
Sarık ve cübbe giyenler, Efendimiz'i taklit ettiğini ve sevaba girdiğini düşünüyor.
Saç uzatanlar, sakal uzatıp, bıyığı kısaltanlar, şeklen efendimize benzemenin huzuru içindeler.
Cebinde misvak taşıyan, tarak ve çakı taşıyanlar, Efendimiz'in de böyle yaptığını ve onu taklit ettiklerini söylüyor.
Gerçekten bunları yapmak sevap mı, gerçekten Sünnet demek bu mu, gerçekten Efendimiz'in izinden gitmek bu mu?
Örneklere devam edeyim.
Yer sofrasında oturmak, sağ elle yemek, tabaktaki yemeği sıyırmak, ekmek kırıntılarını toplamak... Efendimiz'in yemek kültürü olarak taklit edilir.
Bal şerbeti içmek, hurma yemek, suyu yudumlayarak içmek... yine en çok Efendimiz'in taklit edildiği yönleri.
Kıyafet değil, 'emin' olmak insanı yüceltir
Peki bir de şöyle bakalım:
Yer sofrasında oturmaya, sağ elle yemek yemeğe dikkat edenler, nedense Efendimiz'in az yemesine, sofradan aç kalkmasına hiç dikkat etmez. Göbekli, şişman ve obezdirler. Oysa Efendimiz hiçbir zaman böyle şişman olmadı.
Sarık ve cübbeyi her şeyden çok önemseyenler, aynı zamanda Efendimiz'in, en büyük özelliği olan “emin†sıfatını da bu kadar önemsiyorlar mı?
Kıyafeti taklit etmekten çok, emin sıfatını taklit etmek Müslümanı daha çok yüceltir.
Saçını sakalını taklit edenler, O'nun aynı zamanda nezaketini, zarafetini de taklit etmeliler.
Cebinde misvak, tarak, çakı taşıyanlar, O'nun ilmini, hikmetini, bilgisini de örnek almalılar.
Sofrada ekmek kırıntısını 'sevap' diye toplayanlar, fakire, garip gurebaya, yolda kalmışa Efendimiz'in nasıl kucak açtığını da bilmeliler.
Efendimiz'in gece namazlarını, tespihatını, zikrini değil de, nasıl bal şerbeti içtiğini araştıranlar, bir kez daha düşünmeliler.
Bir medeniyeti nasıl kurduğunu araştır
Efendimiz'in çölde cahil bir toplumdan nasıl koca bir medeniyet meydana getirdiğini değil de, neden çok eşlilik yaptığını araştıranlar, doğru yolda değiller.
Efendimiz'in hangi renk sevdiğini soranlar, Efendimiz'in nasıl herkese adil davrandığını sormalılar asıl.
Savaşlarda bile esirleri affeden, amcasının katiline bir şey yapmayan, hukuk ve adaletten sapmayan bir liderin, bu özelliğini bırakıp, elle yemek yemesini taklit edenler doğru bir şey yapmıyordur.
Gıybeti, dedikoduyu, laf götürüp getireni hiç sevmeyen ve lanetleyen Efendimiz'in bu yönünü değil de, akik yüzüğünü taklit edenler, bir daha düşünmeliler.
Sünnet nedir? Kıyafeti taklit etmek sevap mıdır? Bunları tartışmak haddimiz değildir. Fıkıhçılarımız, kelamcılarımız var.
Ancak insanlığa gönderilmiş en yüce insanı, en güçlü lideri böyle örnek almak, böyle taklit etmek doğru değildir.
Kutlu Doğum Haftası'nda, bir de bunu düşünelim.
İnsanlığın en güzel hasletlerine sahip insanı, bizim için en büyük örnek aynı zamanda.
Peki nasıl örnek alırsınız? En çok neyini örnek alırsınız? Hiç düşündünüz mü?Benim kanaatim, bizler en çok Efendimiz'in şekli yönlerini taklit ediyoruz.
Sarık ve cübbe giyenler, Efendimiz'i taklit ettiğini ve sevaba girdiğini düşünüyor.
Saç uzatanlar, sakal uzatıp, bıyığı kısaltanlar, şeklen efendimize benzemenin huzuru içindeler.
Cebinde misvak taşıyan, tarak ve çakı taşıyanlar, Efendimiz'in de böyle yaptığını ve onu taklit ettiklerini söylüyor.
Gerçekten bunları yapmak sevap mı, gerçekten Sünnet demek bu mu, gerçekten Efendimiz'in izinden gitmek bu mu?
Örneklere devam edeyim.
Yer sofrasında oturmak, sağ elle yemek, tabaktaki yemeği sıyırmak, ekmek kırıntılarını toplamak... Efendimiz'in yemek kültürü olarak taklit edilir.
Bal şerbeti içmek, hurma yemek, suyu yudumlayarak içmek... yine en çok Efendimiz'in taklit edildiği yönleri.
Kıyafet değil, 'emin' olmak insanı yüceltir
Peki bir de şöyle bakalım:
Yer sofrasında oturmaya, sağ elle yemek yemeğe dikkat edenler, nedense Efendimiz'in az yemesine, sofradan aç kalkmasına hiç dikkat etmez. Göbekli, şişman ve obezdirler. Oysa Efendimiz hiçbir zaman böyle şişman olmadı.
Sarık ve cübbeyi her şeyden çok önemseyenler, aynı zamanda Efendimiz'in, en büyük özelliği olan “emin†sıfatını da bu kadar önemsiyorlar mı?
Kıyafeti taklit etmekten çok, emin sıfatını taklit etmek Müslümanı daha çok yüceltir.
Saçını sakalını taklit edenler, O'nun aynı zamanda nezaketini, zarafetini de taklit etmeliler.
Cebinde misvak, tarak, çakı taşıyanlar, O'nun ilmini, hikmetini, bilgisini de örnek almalılar.
Sofrada ekmek kırıntısını 'sevap' diye toplayanlar, fakire, garip gurebaya, yolda kalmışa Efendimiz'in nasıl kucak açtığını da bilmeliler.
Efendimiz'in gece namazlarını, tespihatını, zikrini değil de, nasıl bal şerbeti içtiğini araştıranlar, bir kez daha düşünmeliler.
Bir medeniyeti nasıl kurduğunu araştır
Efendimiz'in çölde cahil bir toplumdan nasıl koca bir medeniyet meydana getirdiğini değil de, neden çok eşlilik yaptığını araştıranlar, doğru yolda değiller.
Efendimiz'in hangi renk sevdiğini soranlar, Efendimiz'in nasıl herkese adil davrandığını sormalılar asıl.
Savaşlarda bile esirleri affeden, amcasının katiline bir şey yapmayan, hukuk ve adaletten sapmayan bir liderin, bu özelliğini bırakıp, elle yemek yemesini taklit edenler doğru bir şey yapmıyordur.
Gıybeti, dedikoduyu, laf götürüp getireni hiç sevmeyen ve lanetleyen Efendimiz'in bu yönünü değil de, akik yüzüğünü taklit edenler, bir daha düşünmeliler.
Sünnet nedir? Kıyafeti taklit etmek sevap mıdır? Bunları tartışmak haddimiz değildir. Fıkıhçılarımız, kelamcılarımız var.
Ancak insanlığa gönderilmiş en yüce insanı, en güçlü lideri böyle örnek almak, böyle taklit etmek doğru değildir.
Kutlu Doğum Haftası'nda, bir de bunu düşünelim.