Sayın hazreti Betül GÜLER hanım efendi.
Bilirsiniz bazen dilim kırıcı ve keskin olabiliyor.
Yalan konusunda, kendimize dokunduğunda bile doğru olanı söyleyebiliyorsak işte o zaman iman etmiş müminlerdeniz demektir.
Mesela araba kullanırken kaza yaptık ve ehliyetimiz yok.
Bizde tuttuk kendimizi kurtarmak için yalan söyledik, ''Arabayı ben sürmüyordum eşim kullanıyordu'' dedik.
Tekrar konuya dönecek olursak, yalan iki insanın arasını düzeltme noktasında caiz görülmüş enteresan bir şekilde.
Bir gün Fadime ile Temel çay demleme meselesi yüzünden kavga etmişler. Temel çay demlemesini istemiş, Fadime geç oldu bu saatten sonra çay içilmez demiş, Her iki taraf sesini yükseltmiş. Neticede birisi geçmiş evin bir odasına diğeri geçmiş diğer odaya.
Biraz sonra Temel Fadime'ye haklılık yapı vererek pişman olmuş geç saatte çay istediği için. Aynı şekilde Fadime'de ne vardı 5 dakikada bir çay demlesem, şöyle muhabbet ede ede çayı içsek ne vardı... diye iç geçirmeye başlamış.
Neticede ikisi de pişman olmuşlar. Temel kalkmış Fadime'nin odasının kapısına gidip anahtar deliğinden içeriye bakmış. Fadime ellerini havaya kaldırmış sesli sesli dua ediyormuş:
- Ey güzel Allah'ım, kurban olduğum Allah'ım gönder Hızır kulunu barıştırsın bizi.
Temel, fırsat bu fırsat deyip paldır küldür kapıyı açıp odaya dalmış. Bir yandan da arkasına bakıp bağırıyormuş;
- Ula itme Hızır itme...
Selam ve dua ile.