MuhammedBesir
Üye
- Katılım
- 2 Ağu 2007
- Mesajlar
- 92
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 0
Senai Bey; geçen gün toplumda toplumda aşikare günah işleyip ümmet-i İslam arasında ahlaksızlığı revac veren ölmüş gitmiş biri hakkındaki yazınızı okuma fırsatı buldum. İslâm'ı bildiği ölçüde anlatan, bilmediği konuda da kimseyi yanlış yönlendirmek istemeyen bir zat-ı muhterem olarak şahsınıza hüsn-ü zannım var. Bu yazınızla alakalı size bir iki soru sormak isterim:
1- Fıkhi ölçülere bakıldığında şahıs olarak toplumda eleştirilmesi, hatta itâb edilmesi gereken kişilerin ölçüsü şer'i kitaplardan malumunuzdur. Hatta yakından takip ettiğiniz Risale-i Nur'daki gıybet bahsinde toplum içerisinde aşikare günah işleyenlerin, bundan sıkılmayıp iftihar edenlerin gıybetinin özellikle caiz olduğu asrın din alimi Bediüzzaman Hz.leri tarafından beyan edilmiştir. Bütün bu ölçülere rağmen fısk u fücur yönüyle örnek alınan, rol model olarak benimsenen bir kişinin yaptıklarına yanlıştır demenin sakıncası ne olabilir?
2- Tarafınızca yazınızda sıkça vurgulanan "ölünün arkasından konuşulmaz" kaidesi de esaslı bir izaha muhtaç, çok yönden kayıtlı bir sözdür. Hz. Adem (as) dan kıyamete kadar gelip giden güzel işler yapmış, arkasından güzel ameller bırakmış insanlar kendilerinden sonra hayırla yad edilirler, hayatında hep şerle anılmış, şerre vesile olmuş, gerek Hukukullah'a, gerekse hukuk-ul ibada riayet etmemiş insanlar ise kötü olarak yad edilirler. Bu yad edilme dahi, insanları hayra yönlendirebilecek bir toplum oto kontrolüdür.Mutlak manada ölülerin arkasından konuşulmaz şeklinde bir kaide kitab ve sünnete dayanmamaktadır. Ölülerin arkasından en başta Cenab-ı Hak (c.c) Kur'an-ı Azimüşşan'da konuşmuş, zalimleri, beşeri ahlaksızlığa sevk edenleri ibret olması ve örnek alınmaması için zikretmiştir. Aşikare günah işleyip bu günahlarıyla iftihar eden, arkasındakilere böyle bir miras bırakmış bir kimse için "ölüdür, hakkında konuşulmaz" sözü ne kadar doğrudur?
3- Müslüman toplum içerisinde fikirlerine ve görüşlerine itimat edilen, kitaplar neşreden, programlar yapan sizler gibi topluma düşünce olarak yön veren kişiler, doğru hareket edenleri takdir etmezse, yanlış hareket edenlere açıkça "Bu kişi yanlış yapmıştır. Bu fiil çirkindir." şeklinde eleştirmezse, "ben de günahkarım kimseye laf söyleyemem" deyip hakikati günahsız "peygamber"vari insanların tebliğine karar verirse, her gün bu hayasızlıkları "melek" suretinde gösteren tvleri izleyen neslimiz haramları, günahları, hayasızlıkları kimden ve nereden öğrenebilir? Ya da şöyle sorayım: Siz size hüsn-ü zan besleyip sizi takip eden yavrularımızın vebalini nasıl ödemeyi düşünüyorsunuz?
Bu ropörtaja vesile olan forum yönetimine teşekkür ederim. Selametle...
1- Fıkhi ölçülere bakıldığında şahıs olarak toplumda eleştirilmesi, hatta itâb edilmesi gereken kişilerin ölçüsü şer'i kitaplardan malumunuzdur. Hatta yakından takip ettiğiniz Risale-i Nur'daki gıybet bahsinde toplum içerisinde aşikare günah işleyenlerin, bundan sıkılmayıp iftihar edenlerin gıybetinin özellikle caiz olduğu asrın din alimi Bediüzzaman Hz.leri tarafından beyan edilmiştir. Bütün bu ölçülere rağmen fısk u fücur yönüyle örnek alınan, rol model olarak benimsenen bir kişinin yaptıklarına yanlıştır demenin sakıncası ne olabilir?
2- Tarafınızca yazınızda sıkça vurgulanan "ölünün arkasından konuşulmaz" kaidesi de esaslı bir izaha muhtaç, çok yönden kayıtlı bir sözdür. Hz. Adem (as) dan kıyamete kadar gelip giden güzel işler yapmış, arkasından güzel ameller bırakmış insanlar kendilerinden sonra hayırla yad edilirler, hayatında hep şerle anılmış, şerre vesile olmuş, gerek Hukukullah'a, gerekse hukuk-ul ibada riayet etmemiş insanlar ise kötü olarak yad edilirler. Bu yad edilme dahi, insanları hayra yönlendirebilecek bir toplum oto kontrolüdür.Mutlak manada ölülerin arkasından konuşulmaz şeklinde bir kaide kitab ve sünnete dayanmamaktadır. Ölülerin arkasından en başta Cenab-ı Hak (c.c) Kur'an-ı Azimüşşan'da konuşmuş, zalimleri, beşeri ahlaksızlığa sevk edenleri ibret olması ve örnek alınmaması için zikretmiştir. Aşikare günah işleyip bu günahlarıyla iftihar eden, arkasındakilere böyle bir miras bırakmış bir kimse için "ölüdür, hakkında konuşulmaz" sözü ne kadar doğrudur?
3- Müslüman toplum içerisinde fikirlerine ve görüşlerine itimat edilen, kitaplar neşreden, programlar yapan sizler gibi topluma düşünce olarak yön veren kişiler, doğru hareket edenleri takdir etmezse, yanlış hareket edenlere açıkça "Bu kişi yanlış yapmıştır. Bu fiil çirkindir." şeklinde eleştirmezse, "ben de günahkarım kimseye laf söyleyemem" deyip hakikati günahsız "peygamber"vari insanların tebliğine karar verirse, her gün bu hayasızlıkları "melek" suretinde gösteren tvleri izleyen neslimiz haramları, günahları, hayasızlıkları kimden ve nereden öğrenebilir? Ya da şöyle sorayım: Siz size hüsn-ü zan besleyip sizi takip eden yavrularımızın vebalini nasıl ödemeyi düşünüyorsunuz?
Bu ropörtaja vesile olan forum yönetimine teşekkür ederim. Selametle...